Matematik Öğretim Programı İnceleme Raporu
Çocuklar herhangi bir formal eğitime başlamadan çok önce matematik öğrenmeye başlamaktadırlar. Daha öncesini henüz bilmememize rağmen yapılan araştırmalar henüz 1 ila 7 günlük bebeklerin bile 2 ve 4 nesneden oluşan sayısal çoklukları ayırabildiklerini ancak 4 ve 6 nesneden oluşan gruplarla başedemediklerini göstermektedir (Antell & Keating, 1983). Wynn (1992) tarafından 6 aylık bebekler üzerinde yapılan bir deneyde ise bu yaş bebeklerin 3-4 sayıya kadar olan çokluklara ve bunların azalıp çoğalmasına karşı duyarlı olduklarını ortaya çıkarmıştır. Çok tartışma yaratan bu deneyler bebeklerin sandığımızdan da erken matematiksel nesnelerle ilgilenmeye başladığını ve gittikçe artan bir detayla çokluklarla başetme mekanizmaları geliştirdiklerini göstermektedir. Doğumdan itibaren var olduğu görülen bu matematik bilme-öğrenme isteği ve yeteneği çocuğun okula başlaması yani formal, programlı ve sistematik bir ortama girmesinden sonra nasıl değişim göstermektedir?
Okul yıllarının başlarında öğrencilerin matematiğe karşı tutumları oldukça olumlu iken yıllar ilerledikçe bu olumlu tutumda bir azalma gözlenmektedir. Özellikle 6. sınıfta bu düşüş en yüksek düzeyine ulaşmaktadır. Bu olumsuza gidiş için birçok neden sayılabilir. Bunlardan belki de en önemlileri öğretim programı ve bununla bağlantılı olarak matematiği ele alışımızdaki yöntem ve teknikler olarak sayılabilir. Özellikle çocuğun ilgisini çekmeyen sunumlar, yöntemler kullanmak ve çocuğun yapabileceğinden fazlasını istemek onun anlayamamasına ve konudan soğumasına neden olmaktadır.
Bu raporun amacı 2004 yılı Eylül ayında taslak olarak yayınlanan İlköğretim Matematik Dersi (1-5 sınıflar) Öğretim Programı’nın belirlenen bazı ölçütler açısından incelemesidir. Bu amaçla öncelikle bir dış ölçüt aracı olarak eski program ele alınacak, yeni programın eskisinden farklılaşan yönleri bazı alt başlıklar halinde tartışılacaktır. Daha sonra yeni taslak programın iç tutarlığının kontrolu amacıyla programın iddiaları ile bu iddiaları gerçekleştirme eylem ve araçları arasındaki uyumlar ya da uyumsuzluklar tartışılacaktır.
Öğrenci ve öğretmeninin rolündeki değişim
Yeni programın giriş bölümlerine bakıldığında öğrenci ve öğretmen rollerinde de önemli değişikliklerin olduğu görülmektedir. Öğretmene “öğretici” yerine “ortam düzenleyici” ve “yönlendirici” roller yüklenmektedir. Öğrenciye ise dinleyen, alıştırma yapan yerine sorular soran, problem kuran, problem çözen, etkinlikler yoluyla kendi bilişsel yapısını oluşturan aktif bir rol öngörmektedir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/seminer-calismalari/50975-ilkogretim-program-inceleme-2007-2008-ilkogretim-program-inceleme-raporu.html#post105199
Ancak, içeriğin konu başlıkları halinde sıralandığı programın ana gövdesine gelindiğinde öğretmeni merkezden atamadığı gözlenmektedir. Burada öğretmene verilen rolün yönlendirici olmaktan öteye geçtiği kullanılan ifadelerden anlaşılmaktadır. Kullanılan dil (algılatılır, sezdirilir, yaptırılır, buldurulur, hissettirilir, gösterilir, kullandırılır, gibi) öğretmenin öğretici olarak yine merkezde olacağını ve öğrenciyi aşırı yönlendireceğini göstermektedir.
Bu durumda programın kuramsal düzeyde kavramsal ve yapılandırmacı felsefeyi benimsediği, uygulamada ise bu yaklaşımı tam olarak pratiğe geçiremediği söylenebilir. Sağlanacak araç-gereç ve zengin etkinliklerle öğrencinin keşfederek matematiksel kavramlarını oluşturacağı ortamlara ihtiyaç vardır.
SONUÇ
Yeni taslak programın olumlu yanları ve getirdiği en önemli yenilikler anahatlarıyla:
1. Kümler konusunun kaldırılması
2. Örüntü ve süslemelerin dahil edilmesi
3. Simetri konusunun dahil edilmesi
4. Birim küplerden 3 boyutlu yapılar oluşturma etkinliklerinin dahil edilmesi
5. Somut araç-gereçlerin yaygın olarak kullanılması
6. Aşırı ayrıntılı hedef davranış yazılmasından vazgeçilmesi
7. Tahmin ve zihinden yaklaşık işlem yapmanın önemsenmesi ve vurgulanması
8. Problem kurma becerilerinin dahil edilmesi
9. Öğrenene hareket alanı tanınması,
10. Her kazanım için örnek etkinlikler (bazı etkinliklerdeki sınırlılıklara rağmen) sunulması ve
11. Yatay ve di*** ilişkilendirmeler yapılması,
olarak sıralanabilir.
Olumsuz yanlara ise başta içerik açısından olmak üzere
1. Günlük yaşamda işlevi olmayan ya da çok az olan bazı bilgi ve becerilerin eski alışkanlıkların etkisinde kalınarak programda yine yer alması,
2. Çocuğun zihinsel gelişimi ile bağdaşmayan konulara (örneğin üçboyutluluk ve tanımsız elemanlara) erken yer verilmesi,
3. Kavramsal bir yaklaşımın benimsendiği belirtilmesine rağmen ezbere ve işlemsel yollarla matematik öğrenilmesini sağlayacak ifade ve durumlara yer verilmesi,
4. Çocuğun diline uymayan (örneğin karesel, yamuksal bölge, kesrin birimi gibi) karmaşık bir terminoloji kullanılması,
5. Çocukta üçboyutluluk ve geometrik düşüncenin gelişimine uymayan bir yol izlenmesi
sayılabilir.
Sonuç olarak yeni programın çoğu açıdan eski programa göre ileri atılmış önemli bir adım olduğu görülmektedir. Ancak, yeni programın gerek kullandığı terminoloji ve gerekse önerdiği yöntemler itibariyle davranışçılıktan epeyce uzaklaştığı fakat bu haliyle programın oluşturmacı ya da yapılandırmacı olmaktan çok oluşturtmacı ya da yapılandırtmacı olduğu söylenebilir. Öğrenci merkezli olma iddiasıyla hazırlanmasına rağmen yeni program yine konu merkezli ve öğretmenin aşırı yönlendirmelerine açık bırakılmış hatta bu özendirilmiştir.
HAYAT BİLGİSİ VE SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMLARININ İNCELENMESİ
Temel eğitimin bir parçası olarak hayat bilgisi ve sosyal bilgiler öğretiminin amacı, insanın kendisini ve çevresini tanıması ve geliştirmesi için gerekli olan bilgilerin, becerilerin, sosyal ve duyuşsal özelliklerin kazanılmasıdır. Bu özellikler belli bakış açılarını ve sorumlulukları, değerleri, katılımı ve etkin öğrenmeyi gerektirmektedir. Bu çerçevede amaç, düşünen, duyarlı ve sosyal bir insan ve yerel ve evrensel anlamıyla vatandaş yetiştirmektir. Birey bu programda insan olmayı ve insanca yaşamayı ve bunu paylaşmayı öğrenir. Bugün dünyada eğitimin ve özellikle ilköğretimin amaçları arasında demokratik vatandaşlık yer almaktadır. Hayat Bilgisi ve Sosyal Bilgiler öğretiminin insan için önemli bir özelliği, yaşamla, çevreyle ve doğayla iç içe olma durumundan dolayı belli bir bütünlük ve devamlılık içinde dikkate alınması gereğidir. Hayat Bilgisi 1-2-3 ve Sosyal Bilgiler 4-5 programlarının analizi yukarıda vurgulanan anlayışla yapılmaya çalışılacaktır.
Sosyal Bilgiler 4-5
Sosyal Bilgiler programında genel olarak göze çarpan ve Hayat Bilgisi programına göre farklı olan özellik, öğrenci merkezli yaklaşıma uygun ve tutarlı öğelerin daha az belirgin olmasıdır. Her ünitede kazanımlarla birlikte tekrarlanan “doğrudan verilecek beceri” ve “doğrudan verilecek değer” ifadeleri yaklaşımla hiç tutarlı olmayan ve yeni programda gerçek anlamda bir değişiklik yapılmadığını düşündüren özellikler olarak göze çarpmaktadır. Değerlendirme sürecinde genel olarak birçok yöntem ve araç birlikte ve açıklama yapılmadan verilmiştir. Buna karşılık programda olumlu bir yön her sınıf ve ünite için ayrıntılı etkinlik örneklerinin sunulmasıdır.
FEN ve TEKNOLOJİ ÖĞRETİM PROGRAMININ İNCELENMESİ
*Diğer programda kapsanmayan konular
Yapılandırıcı öğrenme yaklaşımının esas olarak alınması, öğrenci merkezli öğretiminin savunulması, programının vizyonunun, fen ve teknoloji okuryazarlığı olarak belirlenmesi, bilimsel süreç becerilerini ve Bilim-Teknoloji-Toplum-Çevre ilişkisinin ön plana çıkarılması, öğretimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanılmasının önerilmesi, öğrenci çeşitliliğinin (cinsiyet, özel becerili öğrenciler, özel ihtiyacı olan öğrenciler) dikkate alınması yönünden fen eğitimdeki son gelişmelerle ve bazı ülkelerin fen programlarıyla (Amerika, İrlanda, Kanada, Singapur gibi) paralellik gösterdiği giriş yazılarındaki söylemlerden yola çıkarak söylenebilir. Program içeriği ve sarmal yaklaşımının benimsenmesi yönünden İrlanda’nın “Toplumsal, Çevresel ve Bilimsel Eğitim” (Social, Environmental and Scientific Education) programıyla büyük oranda benzerlikler göstermektedir.
Genel Değerlendirme
Sonuç olarak, kazanımlar incelendiğinde bazı kazanımların kapsamlarının dar olduğu ve yaklaşımı tam anlamıyla yansıtmadığı gözlenmiştir. Önerilen etkinliklerde çeşitliliğin olması ve hatta bazı durumlarda bir kazanım için birden fazla etkinlik önerisinin olması oldukça anlamlıdır. Bu şekilde programın başında söylenen “yaparak, yaşayarak, düşünerek” öğrenme iddiasını yerine getirme çabasında içinde olduuğu gösterilmektedir. Bununla birlikte bazı etkinliklerin ifade ediliş tarzında, bu etkinliklerin öğretmen merkezli olarak yapılacağı anlamı da çıkabilmektedir. Bu nedenle, bu kısımlarda gerekli bazı düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Kazanım ve etkinliklerin bilimsel süreç becerileriyle (BSB) ilişkilendirilmesi de öğretmenler için oldukça yararlıdır. Benzer olarak, fen, teknoloji, toplum ve çevre (FTTÇ) kazanımları da bilgi kazanımlarıyla, bazen de etkinliklerle de ilişkilendirilmiştir. Bu kazanımların 7 alt bölüme ayrılarak verilmiş olmasına karşın bazı kazanımları farklı alt başlıklarda gruplamak da mümkündür (18., 21., 28. ve 35. kazanımlar gibi). Bazı FTTÇ kazanımlarının dili bir öğretmen için çok anlaşılır olmayabilir. Burada verilen FTTÇ kazanımlarından 3 tanesi (8., 9. ve 34. kazanımlar) programda herhangi bir şekilde bilgi kazanımıyla veya etkinlikle hiç bir şekilde ilişkilendirilmemiştir. Bazı yerlerde kazanım veya önerilen etkinlikle tam anlamıyla uyuşmayan ilişkilendirmeler de bulunmaktadır. FTTÇ kazanımlarının tekrar gözden geçirilmesi ve bilgi kazanımlarıyla ve etkinliklerle ilişkisinin yeniden düzenlenmesinde yarar vardır. Benzer bir ilişkilendirmenin tutumlar ve değerlerle ilgili hazırlanan kazanımlar için yapılmadığı gözlenmiştir. Programın giriş yazılarında bu kazanımların öğretim sırasında özenle dikkate alınarak kazandırılması gerektiği belirtilmiştir (s.62). Değerlendirme etkinlik önerileri bazı ünitelerde birden fazla ve çeşitliyken, bazı kazanımlar için değerlendirmeye yönelik öneriler yapılmamıştır. Bunun yanısıra değerlendirme etkinliklerinde klasik (geleneksel) değerlendirmenin yanı sıra yapılandırıcı yaklaşıma dayanan alternatif değerlendirme örneklerine de rastlanması oldukça anlamlıdır (öğrenci gözlem formu veya proje değerlendirme). Değerlendirme kısmı önerilen etkinlikler kadar detaylandırılmamıştır. Programın başında bahsedilen fen günlükleri hakkında program içinde herhangi bir vurguya rastlanmamıştır.