İYİ ÇOCUKLAR ANNEYE KIZMAZ”
Bazı eğitimciler insana doğuşta verilen duyguları iyi ve kötü olmak üzere iki gruba ayırırlar. Onlara göre, eğitimcinin görevi kötü duyguların yerine iyi duyguları yerleştirmektir. Çoğu anne baba da aynı kanaattedir. Çocuk eğitimine bu anlayışla yaklaştığımız zaman kötü olarak adlandırdığımız duyguları kınama, yasaklama ve inkâr yolunu seçiyoruz. Bu duyguları ifade eden çocuklarımıza, aynı ifadeleri tekrar etmemeleri için baskı uyguluyoruz. Herhangi bir sebeple annesine kızan bir çocuğa, “Ne kadar ayıp, insan anneye kızar mı! İyi çocuklar anneye kızmaz,” diyoruz. Eğer bir anne haksız yere çocuğunu cezalandırmış veya söz verdiği halde sözünü yerine getirmemiş ise, çocuğun kızarak bu davranışı protesto etmesi kadar normal birşey var mıdır? Çocuğun haklı öfkesini bastırmaya hakkımız yoktur.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/24430-kardes-kardesi-kiskanirmi.html#post46541
Konumuz olan kıskançlık duygusu da insanın gelişmesi için gereklidir. Bizden üstün olan insanları kıskanarak onların seviyesine yetişmek için var gücümüzle çalışırız. Çocuk için de durum aynıdır. Daha önce kendisine ait olan anne ve baba sevgisinin kardeşe yöneldiğini zanneder. Kıskandığı kardeşinden daha üstün olmaya gayret eder, böylece anne babanın kardeşe yönelen sevgi ve takdirini tekrar kendi tarafına çekmeye çalışır. Eğer çocuğun fıtrî olan kıskançlık duygusunu ifade etmesine izin vermez, kınama ve ayıplama yoluna gidersek kendisini suçlu hissetmesine yol açmış oluruz. Bu durumda çocuk, “Kıskanma kötü bir duygu ise, ben kötü bir çocuğum; çünkü kardeşimi kıskanıyorum” şeklinde bir kanaat geliştirecektir. Kendisini kötü hisseden bir çocuk, kardeşine iyi davranmayı düşünmeyecek, ona karşı düşmanca duygular besleyecektir.