Kardeş Kardeşi Kıskanırmı?

KARDEŞ KISKANÇLIĞI İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİDİR

İnsanlık tarihinde ilk cinayetin kardeş kıskançlığı yüzünden işlenmesi bu konuyu ciddiye almamızı gerektiriyor. Kabil, babası tarafından sevilen kardeşi Habil’i o kadar kıskanır ki, kıskançlık ateşini ancak onu öldürerek söndürmeye çalışır. Hz. Yusuf’un kardeşleri de kıskançlık duygusuna yenik düşerler, gezmeye çıkarma bahanesiyle götürüp onu evlerinden uzak bir kuyuya atarlar.

Anne babaların üstesinden gelmekte zorlandıkları eğitim problemlerinin başında kardeş kıskançlığı geliyor. Kutsal kitaplar, peygamber çocuklarının bile kardeş kıskançlığına yenik düştüklerini haber vererek, bizi bu konuda uyarıyor.

Kardeş kıskançlığının önüne geçemediklerinden yakınan ve bizden yardım isteyen anne babalara soruyorum: “Kıskançlık kötü bir duygu mudur?” Hemen hepsi, “Evet, kötü bir duygudur” diyorlar. Eğer siz de aynı fikirde iseniz, bu makale sizin için yazılmış demektir.

Materyalist felsefelerin tesirinde kalan sosyal bilimciler ve insan kaynağı uzmanları, yakın zamana kadar, zeka ölçen IQ (Intelligence Quantity) testlerini deneyerek üstün insanı keşfetmeye çalışmışlardır. Ancak gözlem ve deneye dayanan araştırmalar yüksek entelektüel zeka katsayısının kişiyi içinde yaşadığı topluma ve kendisine faydası dokunan, dürüst, faziletli, yüce bir insan yapmaya yetmediğini ortaya çıkarmıştır. Nöroanatomi ve sosyal psikoloji uzmanlarının geliştirdiği yeni anlayışa göre, insanı değerlendirmede entelektüel zeka ölçeği tek başına yeterli değildir. Duygusal Zeka (Emotional Quantity) ve Ruhsal Zeka (Psychic Quantity) ölçeklerinin de kullanılması gerekir. İnsanı diğer yaratıklardan üstün kılan sahip olduğu ruh ve duygu zenginliğidir. Duygunun iyisi ve kötüsü yoktur; insanın gelişmesi ve olgunlaşması için bütün duygular gereklidir. Kötü duygu yoktur, iyiye yönlendirilememiş duygu vardır.