Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


Sayfa 5/43 İlkİlk ... 3456715 ... SonSon
427 sonuçtan 41 ile 50 arası
  1. #41
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    BEKLENEN



    Ne hasta bekler sabahı,

    Ne taze ölüyü mezar,

    Ne de şeytan bir günahı,

    Seni beklediğim kadar.



    Geçti istemem gelmeni,

    Yokluğunda buldum seni;
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42561

    Bırak vehmimde gölgeni,

    Gelme, artık neye yarar?

  2. #42
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    BEKLEYEN



    Sen, kaçak ve ürkek ceylansın dağda,

    Ben, peşine düşmüş bir canavarım!

    İstersen dünyayı çağır imdada;

    Sen varsın dünyada, bir de ben varım!



    Seni korkutacak geçtiğin yollar,

    Arkandan gelecek hep ayak sesim.

    Sarıp vücudunu belirsiz kollar,

    Enseni yakacak ateş nefesim.



    Kimsesiz odanda kış geceleri,

    İcin ürperdiği demler beni an!

    De ki Odur sarsan pencereleri,

    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42562
    De ki Rüzgar değil, odur haykıran!



    Göğsümden havaya kattığım zehir,

    Solduracak bir gül gibi ömrünü.

    Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir.

    Bana kalacaksın yine son günü.



    Olursun... Kapanir yollar geriye;

    Ben mezarla sirdas olur, beklerim.

    Varilmaz hayale isaret diye

    Topraginda bir tas olu, beklerim…

  3. #43
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    BENDEDİR



    Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,

    Kime ne, aşılmaz duvar bendedir,

    Süslenmiş gemiler geçse açıktan,

    Sanırım gittiği diyar bendedir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42563



    Yaram var, havanlar dövemez merhem;

    Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem.

    Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem;

    Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir.

  4. #44
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    BOŞ DÜNYA



    Gittiler...Bana dünyam

    Birdenbire boş geldi.

    Seçilmiş oldu eşyam.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42564

    Odalarım loş geldi.



    Gözlerim müebbette,

    Günü gelir elbette...

    Gelir Melek nöbette,

    Safa geldi, hoş geldi

  5. #45
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    BU YAĞMUR



    Bu yağmur...Bu yağmur...Bu kıldan ince,

    Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur.

    Bu yağmur...Bu yağmur...Bir gün dinince

    Aynalar yüzümü tanımaz olur.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42565



    Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,

    Kanımda acısız yatan bir bıçak,

    Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,

    Dayandıkça çisil çisil yağacak.



    Bu yağmur...Bu yağmur...Cennetten üstün:

    Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.

    Cinlerin beynimde yaptığı düğün

    Sulardan seslerden ve gecelerden.

  6. #46
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    CANIM İSTANBUL



    Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

    İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;

    O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.

    Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;

    Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.

    Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,

    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.



    İstanbul benim canım;

    Vatanım da vatanım...

    İstanbul,

    İstanbul...



    Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;

    Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...

    Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;

    Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...

    Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;

    Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..

    Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;

    Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...



    O manayı bul da bul!

    İlle İstanbul'da bul!

    İstanbul,

    İstanbul...



    Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;

    Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.

    Oynak sular yalının alt katına misafir;

    Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.

    Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42566

    Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...

    Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?

    Cumbalı odalarda inletir "Katibim"i...



    Kadını keskin bıçak,

    Taze kan gibi sıcak.

    İstanbul,

    İstanbul...



    Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!

    Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...

    Eyüp öksüz, Kadıkoy süslü, Moda kurumlu,

    Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.

    Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından

    Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.

    Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;

    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...



    Gecesi sünbül kokan

    Türkçesi bülbül kokan,

    İstanbul,

    İstanbul...

  7. #47
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    CANSIZ AT



    Bilmem, kaçı kaç geçe,

    Bilmem, kaça kaç kala,

    Ya erkence, ya geçce,

    Sıram gelir hoppala!



    Altımda gacır gucur,

    Kişner durur cansız at...

    İşte servili çukur;
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42567

    Ve ölümsüz hakikat!

  8. #48
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    ÇEK PERDEYİ



    Evler döşemekti bendeki tasa,

    Yaptım, ettim, nöbet mezara geldi.

    Yeter bana üç beş arşın bez olsa;

    Beklenmedik mallar pazara geldi.

    Penceremde bir gün günlerden bir gün:

    Ses baygın, renk dalgın ve ışık süzgün

    Belirsiz bir semte insanlık sürgün...

    Çek perdeyi güneş nazara geldi.





    ÇİLE



    Gaiblerde bir ses geldi: Bu adam,

    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!

    Ve uçtu tepemden birdenbire dam;

    Gök devrildi, künde üstüne künde...



    Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!

    Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!

    Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,

    Ok çekti yukardan, üstüme avcı



    Ateşten zehrini tattım bu okun,

    Bir anda kül etti can elmasımı.

    Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,

    Kustum, öz ağzımdan kafatasımı



    Bir bardak su gibi çalkandı dünya;

    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.

    Al sana hakikat, al sana rüya!

    İşte akıllılık, işte sarhoşluk!



    Ensemin örsünde bir demir balyoz,

    Kapandım yatağa son çare diye.

    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,

    Yepyeni bir dünya etti hediye



    Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor;

    Mekânı bir satıh, zamanı vehim.

    Bütün bir kainat muşamba dekor,

    Bütün bir insanlık yalana teslim.


    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42568

    Nesin sen, hakikat olsan da çekil!

    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!

    Otursun yerine bende her şekil;

    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!



    *********



    Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,

    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,

    Deliler köyünden bir menzil aşkın,

    Her fikir içimde bir çift kelepçe.



    Niçin küçülüyor eşya uzakta?

    Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?

    Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?

    Sonum varmış, onu öğrensem asıl?



    Bir fikir ki sıcak yarad kezzap,

    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.

    Selam sana haşmetli azap;

    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.



    Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!

    Ey yedinci gök, esrarını aç!

    Annemin duası, düş de perde ol!

    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!



    Uyku, katillerin bile çeşmesi;

    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.

    Teselli pınarı, sabır memesi;

    Size şerbet, bana kum dolu çanak.



    Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,

    Sırrını ararken patlayan gülle?

    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;

    Karınca sarayı, kupkuru kelle...



    Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,

    Mevsimden mevsime girdim böylece.

    Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,

    Fikir çilesinden büyük işkence.



    *********



    Evet, her şey bende bir gizli düğüm;

    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!

    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,

    Yetişir çektiğim mesafelerden!



    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;

    Yollar bir yumaktır, uzun ve dolaşık.

    Her gece rüyamı yazan sihirbaz,

    Tutuyor önümde bir mavi ışık.



    Büyücü, büyücü ne bana hıncın?

    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?

    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,

    Bir zehir kıymak gibi, beynimde.



    Lugat, bir isim ver bana halimden;

    Herkesin bildiği dilden bir isim!

    Eski esvaplarım, tutun elimden;

    Aynalar söyleyin bana, ben kimim?



    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,

    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?

    Belâ mimarının seçtiği arsa;

    Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?



    Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,

    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,

    Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,

    Dev sancılarımın budur kaynağı!



    Ne yalanlarda var, ne hakikatta,

    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.

    Boşuna gezmişim, yok tabiatta,

    İçimdeki kadar iniş ve çıkış.



    *********



    Gece bir hendeğe düşercesine,

    Birden kucağına düştüm gerçeğin.

    Sanki erdim çetin bilmecesine,

    Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.



    Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;

    Atlas sedirinde mavera dede.

    Yandı sırça saray, ilahi yapı,

    Binbir avizeyle uçsuz maddede.



    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;

    Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.

    İçiçe mimari, içiçe benlik;

    Bildim seni ey Rab, bilinmez bilinmez meşhur!



    Nizam köpürüyor, med vakti deniz;

    Nizam köpürüyor, ta çenemde su.

    Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;

    Suda ezel fikri, ebed duygusu.



    Kaçır beni ahenk, al beni birlik;

    Artık barınamam gölge varlıkta.

    Ver cüceye, onun olsun şairlik,

    Şimdi gözüm, büyük sanatkarlıkta.



    Öteler öteler, gayemin malı;

    Mesafe ekinim, zaman madenim.

    Gökte saman yolu benim olmalı;

    Dipsizlik gölünde, inciler benim.



    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!

    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.

    Sen, bütün dalların birleştiği kök;

    Biricik meselem, Sonsuza varmak...

  9. #49
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    ÇIRPINIR



    Dinle, kulağını ver de mezara!

    Ölüler evlattan yana çırpınır.

    Nesiller arası korkunç manzara;

    Domuz yavrulayan ana çırpınır.

    Kalbten kazıdılar iman sırrını;

    Her günün bugünden beter yarını.

    Acı rüzgarlara vermiş bağrını
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42569

    Türk Bayrağı yana yana çırpınır.

  10. #50
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    ÇOCUK



    Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk;

    Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk...



    Çocukta, uçurtmayla göğe çıkmaya gayret;

    Karıncaya göz atsa "niçin, nasıl?" ve hayret...



    Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür;

    Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür.



    Allah diyor ki:"Geçti gazabımı rahmetim!"

    Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim...



    Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın!

    Şimdi anladığını, sonra anlayamazsın!
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42570



    İnsanlık zincirinin ebediyet halkası;

    Çocukların kalbinde işler zaman rakkası...

Sayfa 5/43 İlkİlk ... 3456715 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Dünya Klasikleri
    By Serdar Yıldırım in forum Hikayeler & Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.Ağustos.2016, 11:33
  2. 29 Ekim Şiirleri - cumhuriyet bayramı şiirleri
    By Mustafa Uyar in forum Belirli Gün ve Haftalar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.Ekim.2010, 17:14
  3. Türk edebiyatı yazarları ve eserleri...
    By soleil in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.Ocak.2009, 15:35
  4. 19 Mayıs şiirleri
    By Mustafa Uyar in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 16
    Son Mesaj: 15.Mayıs.2007, 18:06
  5. dünyadan salaklık klasikleri
    By :aşksız_genç: in forum Komik Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.Şubat.2007, 05:48

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.