Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


Sayfa 13/43 İlkİlk ... 3111213141523 ... SonSon
427 sonuçtan 121 ile 130 arası
  1. #121
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    GÖRMEDEN TAPTIĞIM PUT
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42644



    Nasıl gönül taparsa Tanrı'ya, görmeksizin,

    Var adını bilmeden bağlandığım bir peri...

    Bir beyaz dalga gibi hep o engin denizin

    Üstünde gezmedeyim doğduğum günden beri.



    Ne ben yedim ihtiras peteğinin balından,

    Ne o tattı arzunun buğulu kevserini,

    Ne kırda kestiğimiz taze incir dalından

    Kaval yapıp çağırdık gönül türkülerini...



    Gördü mü efsaneler buna benzer haile?

    Leyla böyle sevilmiş, böyle sevmiş mi Mecnun?

    Yavrusuna tapınan analık aşkı bile

    Şehvete benzer biraz yanında bu duygunun.



    O bir gülüdür, yetişmiş kalbin altın tasına,

    Ve bir bülbül ki yalnız şi're vermiş sesini:

    Ne sular genç yüzünü nakşetmiş aynasında,

    Ne güneş yere sermiş boynunun gölgesini!

  2. #122
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    --------------------------------------------------------------------------------

    HAMD U SENA



    Ne var ki mevcûd ise âlemde, güzel, doğru, iyi;

    Arayan fikri, bulan râhu, seven sevgiliyi

    Bize bahşetmiş olan Hazret-i Rahmân'a şükür.



    O büyük Rabb'e şükürler ki, ayak bastığımız

    Yeri halketti barınsın diyerek varlığımız;

    Ve yer üstünde hayâlin cereyânınca uzun,



    O büyük Rab ki, ışıklar yakıyor göklerde,
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42645

    Lûtfunun feyzini, görsün diye insan yerde;

    En büyük nîmete hamd, en küçük ihsâna şükür.



    O büyük Rab ki, ufuklar boyu nîmetlerini,

    Hüsn ü an, reng ü füsun, aşk ü cünûn mahşerini

    Gayrı kâfi görerek sevdiği biz kullarına

    Şimdiden vâdediyor başka bir âlem yarına;

    Mâ-i Tesnîm'e şükür, Ravza-i Rıdvân'a şükür.



    O ki, sedâsına yandıkça bütün mahlûkat,

    Arş-ı Alâ'da Ezel kasrına çıkmış yedi kat,

    Geriyor hüsn-i ilâhîsine atlas perde...

    En güzel vuslatı tattırmak için mahşerde

    Bize, gündüz gece, zehrettiği hicrâna şükür.

  3. #123
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    HAN DUVARLARI



    Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı

    Bir dakika araba yerinde durakladı.

    Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,

    Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...

    Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya,

    Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya

    İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık

    Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,

    Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...

    Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,

    Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,

    Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

    Ellerim takılırken rüzgarların saçına

    Asıldı arabamız bir dağın yamacına,

    Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,

    Yalnız arabacının dudağında bir ıslık

    Bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar.

    Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar

    Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.

    Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyordu.

    Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince,

    Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince

    Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi

    Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi

    Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine

    Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine.

    Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali

    Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,

    Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42646

    Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan

    Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,

    Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...

    Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine

    Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine,

    Bir sarsıntı... uyandım uzun suren uykudan;

    Geçiyordu araba yola benzer bir sudan

    Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,

    Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu;

    Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,

    Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.

    Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri

    Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri

    Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya

    Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.

    Bir noktada birleşmis vatanın dört bucağı

    Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı,

    Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,

    Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor,

    Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı

    Heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı,

    Gitgide birer ayet gibi derinleştiler

    Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler...

    Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,

    Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;

    Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,

    Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

    Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,

    Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken

    Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;

    Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı

    Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa

    Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

    *On yıldır ayrıyım Kınadağı'ndan

    Baba ocağından yar kucağından

    Bir çiçek dermeden sevgi bağından

    Huduttan hududa atılmışım ben*

    Altında da bir tarih. Sekiz mart otuz yedi..

    Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.

    Artık bahtın açıktır, uzun etme arkadaş

    Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;

    Araya gitti diye içlenme baharına,

    Huduttan ***ürdüğün şan yetişir yarına

    Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk

    Soğuk bir mart sabahı...Buz tutuyor her soluk

    Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri

    Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri

    Bulutların ardında gün yanmadan sönuyor,

    Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...

    Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,

    Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar

    Biz bu sonsuz yollarda varıyoz, gitgide,

    İki dağ ortasında boğulan bir geçide

    Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden

    Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden

    Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla

    Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla

    Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu

    Burada son fırtına son dalı kırıyordu

    Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla

    Savrulmaya başladı karlar etrafımızda

    Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;

    Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...

    Gönlümde can verirken köye varmak emeli

    Arabacı haykırdı *İste Araplıbeli*

    Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana

    Biz menzile vararak atları çektik hana.

    Bizden evvel buraya inen uç dört arkadaş

    Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş

    Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor

    Kimi haydut kimi kurt masalı anlatıyor

    Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri

    Çicekliyor duvarı ocağın akisleri

    Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor

    Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor

    *Gönlümü çekse de yarin hayali

    Aşmaya kudretim yetmez cibali

    Yolcuyum bir kuru yaprak misali

    Rüzgarın önüne katılmışım ben*

    Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı

    Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı

    Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde

    Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde

    Uzun bir yolculuktan sonra İncesu'daydık

    Bir han yorgun argın tatlı bir uykudaydık

    Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım.

    Başucumda gördüğüm su satırlarla yandım

    *Garibim namıma Kerem diyorlar

    Aslı'mı el almış haram diyorlar

    Hastayım derdime verem diyorlar

    Maraşlı Şeyhoğlu Şatılmış'ım ben*

    Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında

    Korkarım yaya kaldın bu gurbet çıkmazında

    Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı

    Bahtına lanet olsun aşmadıysan bu dağı

    Az değildir, varmadan senin gibi yurduna

    Post verenler yabanın hayduduna kurduna

    Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu

    Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?

    Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,

    Dedi

    Hana sağ indi ölü çıktı geçende

    Yaşaran gözlerimde her sey artık değişti

    Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...

    Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.

    Aradan yıllar geçti işte o günden beri

    Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim,

    Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim

    Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar

    Dönmeyen yolculara ağlayan yaşlı yollar

    Ey garip çizgilerle dolu han duvarları

    Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları...

  4. #124
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    HAYAT



    Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle

    Dağ,taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!



    Yara açsın kayalar ayaklarında,varsın,

    Varsın omuz başların kamçılardan kızarsın,

    Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını.

    Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını,

    Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle

    Dağ,taş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!

    Sırtında bir tüy gibi taşı taştan yükünü,

    Görmesinler belinin, sakın, büküldüğünü...

    Başında şakladıkça, atlıların kırbacı

    Anla ki her gün sana hız veriyor bir acı!

    Yara açsın kayalar ayaklarında varsın,

    Varsın, omuz başların kamçılardan kızarsın,

    Hayda, sarıl yollara... Ardına bakma, hayda!

    Sen yük altında haykır, yatsın eller sarayda.

    İnce bir iz bırakır yere sızdıkça kanlar,
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42647

    Seni bulur izinden ıslığını duyanlar...

    Bu ağrılar duyurmaz sana yalnızlığını,

    Kızıl dudaklarından bırakma ıslığını,

    Fırtına, yağmur,soğuk... Ne varsa üstüne çek!

    Bu çetin yolculuğun sonunda,gün gelecek,

    Sırma saçlar saracak her kan akan yerini,

    Gül dudaklar öpecek o kırbaç izlerini...



    Ağzında şarkılıktan çıkmış iniltilerle

    Dağ, aş deme, arkadaş, gün batmadan ilerle!

  5. #125
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    İNME



    Bir gün,

    Uzak bir yolculuktan sonra, nefes nefese,

    Kalbimin çarpışını sofranda sayacağım.

    Ömrümü vermek için ağzından çıkan sese
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42648

    Kapını sol elimle aralıklayacağım...

    Yabancı bir fısıltı söyleyecek adını,

    Tanıdığım bir gülüş kıvrılacak içerde.

    Vurur vurmaz duvara kapının kanadını

    Karşımda ürperecek halı, sedir ve perde.

    Korkma!

    Sana ne dil uzatır ne de el kaldırırım,

    Gözümü kan bürümüş diye benden çekinme:

    Nasıl birden düşerse bir ağaca yıldırım

    Beni baştaan aşağı çarpar o lahza inme.

    Sakın kalkma köşenden, ısıttığın yerde dur,

    Yine öpsün o dudak... Sarsın o kol belini!

    Eşiğinde canımla ödüyorsam ne olur

    Bir kadına inanmış olmanın bedelini? ...

  6. #126
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    İSTANBUL



    Bütün hayatı uyur bir sema-yı mühmelde

    Geniş ufukları efsanevi hikayelerin

    Tasavvur ettiği gökler kadar beyaz, narin,
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42649

    Minarelerle müzeyyen, sevimli bir belde...



    O mai dalgaların bu sesiyle perverde



    Sevahilinde güler ruhu başka bir denizin,

    Gezer bu levhaya ait bir ihtiram-ı hazin

    Melul hisli mükedder nazarlı gözlerde.



    Bütün bedayi'-i ezman, nefais-i a'sar

    Bu mai çehreli İstanbul'un beyaz ve uzun

    Ufuklarında bulur penah şi'r ü füsun



    Dalınca gözlerim ağlar bu hüsn-i sakinde;

    Bu beldenin uyuyan bir başka güzellik var

    Bütün tulu' ve gurubunda, subh u leylinde

  7. #127
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    KIR TÜRKÜSÜ



    Yayılır karanlık sisler engine,

    Korkarım, bakamam sana ben yine.

    Yıllarca dalardım solgun rengine

    Güneşten nur uman gözler yanmasa!



    Vadide bir hazin nağme ürperdi;

    Bu ıssız dağların sen misin derdi?

    Üstünde yabani güller biterdi
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42650

    Dereler, tepeler seni anmasa...



    Çoşarak ruhunun bütün hevesi

    Yükseldi uzaktan bir çoban sesi.

    Bence bir, kırların ye'si,neşesi,

    Kolların boynuma halkalanmasa!

  8. #128
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    KIŞ BAHÇELERİ



    Dinmiş denizin şarkısı, rüzgar uyumakta,

    Rıhtım boyu sonsuz bir üzüntüyle karaltı

    Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta,

    Mazi gibi sislenmiş Emirgan Çınaraltı.



    Can verdi kışın sunduğu taslarla zehirden

    Her gonca kızıl bir gül açarken yolumuzda,

    Üstündeki son dallar ağarmış diye birden

    Pas tuttu nihayet suların rengi havuzda.



    Yerlerde gezen hatıralar var korulukta;

    Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir.

    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42651
    Mehtaba çalan sapsarı benziyle ufukta,

    Binlerce dalın verdiği tek meyva güneştir.



    İçlenme tabiattaki yekpare kederden,

    Yas tutma dağılmış diye kuşlarla çiçekler.

    Onlar dönecektir yine gittikleri yerden,

    Onlarla giden günlerimiz dönmeyecektir.

  9. #129
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    KIZIMA



    Dünyada aşk denilen varlık da yalan,

    İnanma, aldanma, kapılma kızım,

    Hıçkırır ağlarlar, inanma yalan,

    Erkekler yılandır, sokarlar kızım.



    'Ölürüm ben seni unutmam' derler,

    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42652
    Sen ona aldanma kapılma kızım.

    Gelirler önünde secde ederler,

    Arkandan lanetler ederler kızım.



    Şimdi bir çiçeksin göğse takılır,

    Solunca kaldırır atarlar kızım.

    Aşktan sonra hayalin yıkılır

    Baharda saçların ağarır kızım.

  10. #130
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Türk Klasikleri Yazarları ve Şiirleri

    KOŞMA



    Kirpiğine sürme çek,

    Kına yak parmağına:

    Bu yıl yaşın girecek,

    Kız, gelinlik çağına.



    Anlatıyor duruşum,

    Ben sana vurulmuşum;

    Ko, düşsün gönül kuşum

    Saçlarının ağına.



    Yaş olsam gözden akmam.

    Göz olsam gayre bakmam,

    Vatanımsın, bırakmam

    Ellerin kucağına!
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42653

Sayfa 13/43 İlkİlk ... 3111213141523 ... SonSon

Benzer Konular

  1. Dünya Klasikleri
    By Serdar Yıldırım in forum Hikayeler & Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.Ağustos.2016, 11:33
  2. 29 Ekim Şiirleri - cumhuriyet bayramı şiirleri
    By Mustafa Uyar in forum Belirli Gün ve Haftalar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.Ekim.2010, 17:14
  3. Türk edebiyatı yazarları ve eserleri...
    By soleil in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.Ocak.2009, 15:35
  4. 19 Mayıs şiirleri
    By Mustafa Uyar in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 16
    Son Mesaj: 15.Mayıs.2007, 18:06
  5. dünyadan salaklık klasikleri
    By :aşksız_genç: in forum Komik Yazılar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.Şubat.2007, 05:48

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.