ETKİLİ İLETİŞİM BECERİLERİ
Kabul Etmeme Dili
Bir çok öğretmen, öğrenciye davranışının kabul edilemez olduğu iletisini verir; onun değişmesini, sanki sorunu yokmuş gibi davranmasını ve sorunu ne olursa olsun onu bir kenara bırakmasını ister. Öğretmenin bu yaklaşım diline “Kabul Etmeme Dili” denir. Her ne kadar öğrenci öğretmene sorun çıkardığı zaman kabul etmeme dilini kullanmak çoğunlukla doğru ise de, sorun öğrencideyken bu dili kullanmak ne uygun ne de yararlıdır.
Öğretmenin gönderdiği binlerce kabul etmeme iletisi 12 kümede toplanabilir. Bunlar, öğrencilerin öğrenmesini engelleyen sorunları çözmesinde gerekli olan iki yönlü iletişimi yavaşlatır, engeller ya da bütünüyle yok eder.
Örnek olarak , ödevini tamamlamakta zorluk çeken bir öğrenciyi ele alalım: sorunu olduğunu şu ya da bu şekilde dile getirecektir. Çünkü bu onu rahatsız etmektedir. Aşağıda kabul etmeme dilini ileten beş tipik öğretmenin cevabına bakalım.
1. Emir Vermek, Yönlendirmek: “Yakınmayı bırak da ödevini yap.”
2. Uyarmak, Gözdağı Vermek: “ Bu dersten iyi not almak istiyorsan, biraz kıpırdan.”
3. Ahlak Dersi Vermek : “ Okula ders çalışmak için geliyorsun. Kişisel sorunlarını evde bırakmalısın.”
4. Öğüt Vermek, Çözüm ve Öneri Getirmek: “Şimdi senin yapacağın şey, zamanını iyi planlamak. O zaman bütün ödevlerini bitirirsin”
5. Öğretmek,Nutuk Çekmek,Mantıklı Düşünceler Önermek: “Duruma bir bakalım. Ödevini yapmak için 34 günün kaldığını hatırlasan iyi olur”
***Bundan sonraki üç küme yargılayıcı, değerlendirici ve bastırıcıdır. Pek çok öğretmen, öğrencilerin yanlışlarının, yetersizliklerinin ve aptalca davranışlarının yüzlerine vurulmasının, onlara yardımcı olacağına inanır ve bu amaçla aşağıdaki üç çeşit iletiyi kullanır:
6. Yargılamak, Eleştirmek, Suçlamak, Aynı Düşüncede Olmamak: “ Sen çok tembelsin ya da işi ağırdan alıyorsun.”
7. Ad Takmak, Alay Etmek: “ Ana Sınıfı öğrencisi gibi davranıyorsun, 4.sınıf öğrencisi gibi değilsin.”
8. Yoruımlamak, Analiz Etmek, Tanı Koymak: “ Sen açıkça bu ödevi yapmaktan kaçıyorsun”
***Öğretmenin, öğrenciye iletmeye çalıştığı diğer iki tip ileti ise, öğrenciyi kendini daha iyi hissetmeye zorlamak, sorunu ortadan kaldırmak, giderek onun gerçek bir sorunu olduğunu bile yadsımaktır:
9. Övmek, Aynı Düşüncede Olmak, Olumlu Değerlendirme Yapmak: “ Sen geçekten çok yetenekli bir çocuksun, eminim bunu yapmanın bir yolunu bulursun.”
10. Güven Vermek, Desteklemek, Avutmak, Duygularını Paylaşmak: “ Böyle hisseden tek kişi sen değilsin. Zor görevlerde ben de aynı şeyi hissederdim, ama işin içine girince o kadar zor olmadığını göreceksin.”
***Öğretmenler, soruların kişiyi savunmaya ittiğini bilmelerine karşın 11. Gruptaki engeli sık sık kullanırlar. Çocuğa yardım edip sorununu kendisine çözdürmek yerine, sorunu daha iyi anlamak ve kendi bulacakları en iyi çözümü öğrenciye kabul ettirmek için soru sorma yöntemine başvururlar. Oysa öğrenciler sorularını kendileri çözmelidir.
11. Soru Sormak, Sınamak, Sorguya Çekmek, Çapraz Sorgulamak: “ Ödevin çok mu zor ?”, “Bu ödevi ne kadar zamanda yaptın?” , “ Yardım istemek için niye bu kadar bekledin?”
***Son bölümdekiler ise öğretmenin konuyu değiştirmek, öğrenciyi başka yöne çekmek ya da ilgilenmekten kaçınmak için kullandıkları iletilerdir.
12. Sözünden Dönmek, Oyalamak, Alay Etmek, Şakacı Davranmak, Konuyu Saptırmak : “ Boşver, daha zevkli şeylerden konuşalım” , “Şimdi zamanı değil” , “Dersimize dönelim”, “Galiba birisi bu sabah yatağının ters tarafından kalkmış”
Öğretmenler, öğrencilere bir şey söylediklerinde, onun hakkında bir şey söylerler. Her ileti, öğrenci ile kurduğunuz ilişki binasına yeni bir tuğla ekler. Onunla ilgili düşündüklerinizi açığa çıkarır ve sonuç olarak kendisi hakkında ne düşünmesi gerektiğini tanımlar. Bu gün , onunla ilgili ona verdiğiniz iletiler, yarın, onun kendisi ile ilgili değer yargılarını oluşturacaktır. Bu nedenle konuşmanız, öğrencinin kendini değerlendirmesi ve sizin onunla ilişkileriniz açısından yapıcı da olabilir, yıkıcı da.
12 engeli öğrencinin, okulda ya da okul dışındaki yaş>ında bir sorunla karşılaştığını gösteren iletilerine verilen etkisiz yanıtlara örnek olarak gösterilmiştir. Bu 12 Engel , sorun öğrencideyken yardımcı ve kolaylaştırıcı değildir.
Övgü Nerelerde Yanlıştır ?
Öğrenci, davranışından ve kendisinden memnun değilse, sorunu varsa, övmeyi ya kulak ardı eder, ya öğretmenin kendini anlamadığını düşünür, ya da kendinde var olan aşağılık duygusu güçlenir.
Öğretmen , öğrencinin davranışına karşı doğal ve ani bir sözlü tepki verirse ve bu tepki öğretmen – öğrenci ilişkisindeki sorunsuz bölgede ise övgü bir engel olmayabilir.
Övgü, öğretmen tarafından bilinçli bir biçimde , öğrencinin davranışını değiştirmek amacıyla yapılıyorsa, öğrencinin övmeyi yapmacık ve yönlendirici bulması ve öğretmenin gereksinimlerini karşılamak için kullandığını algılaması doğaldır. “ her zaman böyle davranmamı istediğiniz için beni övüyorsunuz”
Sınıfta bir ya da birkaç öğrencinin övülmesi, diğer öğrenciler için olumsuz değerlendirme olarak kabul edilir. Devamlı övgü almaya alışmış bir öğrenci bile, övülmediği zaman olumsuz değerlendirildiği duygusuna kapılabilir.
Soru Sormanın Neresi Kötü ?
Terapistler, danışmanlar sorunlu kişiye soru sorup araştırmanın genelde engelleyici veya iletişimi durdurucu olduğunu görmüşlerdir. Bunun nedenleri şu şekilde açıklanabilir: İnsanlar paylaşmak istemedikleri duygularının sorgulandığını anlarlarsa, tehdit edilmişlik duygusuna kapılırlar. Kişi iç dünyasına girildiğinde, genellikle kendini koruma kaygısı ile içine kapanır.
Neden Kabul Dilini Kullanmalıyız ?
“ 12 Engel” kabul etmeme dilidir, çünkü sorunu olan kişiye değişmesi gerektiğini, sorunlu olmanın kabul edilemeyeceğini ve sorunlu kişide bir sorun bulunduğunu iletir. Engellerden bazıları, kişinin sorununa aldırış bile edilmediği duygusunu verebilir. Bütün bu etkiler nedeniyle 12 Engel, ilişkilere yardımda çok etkisizdir.
Bir kişi, başka birini içtenlikle kabul eder ve bunu iletebilirse, o kişide yardım etme yeteneği var demektir. Başkalarını oldukları gibi kabul etmek, ilişkileri kuvvetlendirmede önemli bir etmendir. Böyle bir ilişkide diğer kişi büyüyebilir, gelişebilir, olumlu yönde değişebilir, sorunları çözmeyi öğrenebilir, psikolojik sağlığı düzelebilir, daha üretici, daha yaratıcı olabilir ve gizli gücünü tümüyle kullanabilir. Bu , yaş>ın basit ama güzel çelişkilerinden biridir. Başkası tarafından, olduğu gibi içtenlikle kabul edildiğini anlayan bir kişi kendini özgür hisseder ve nasıl değişeceğini düşünmeye başlar. Nasıl büyüyeceğini, nasıl farklı olacağını, yapabileceğinden fazlasını nasıl yapabileceğini tasarlar. Kabul çocukları açar, onları duygularını ve sorumluluklarını paylaşmak için yüreklendirir.
Başkasını olduğu gibi kabul etmek, gerçekten sevmektir. Kabul edildiğini hissetmek sevildiğini de hissetmektir. Psikolojide, sevildiğini hissetmenin görkemli gücünü yeni yeni anlamaya başlıyoruz. Sevgi, bedenin ve aklın büyümesini sağlayan, fiziksel ve ruhsal yaraları iyileştiren bir güçtür.
Sorunlu Öğrencilere Yardım Etmenin Etkili Yolları
Edilgen Dinleme ( Sessizlik)
Sessizce dinleme gerçekte kabul etmeyi gösterir. Sessizlik – “Edilgen Dinleme” – öğrenciye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve sizinle daha fazla paylaşması için onu yüreklendiren çok güçlü bir sözsüz iletidir. Hep konuşan siz olursanız, öğrenci kendisini rahatsız eden şeyleri anlatma fırsatı bulamaz.
Kabul Ettiğini Gösteren Tepkiler
Sessizlik, iletişim engelini ortadan kaldırmakla birlikte, sık yinelendiğinde öğrencinin iletilerinin kabul edilmediği izlenimini uyandırır. Sessizlik , her zaman anlatana gerçekten tüm dikkatinizi verdiğinizi kanıtlamaz. Bu nedenle dinlerken, özellikle duraklamalarda, onu gerçekten dinlediğinizi göstermek için sözlü ya da sözsüz belirtiler vermeniz son derece yardımcı olacaktır. Bunlara kabul tepkileri diyoruz. Baş sallamak , öne eğilmek, gülümsemek, kaşını çatmak ve başka davranışlar uygun olarak yapılırsa, onu gerçekten dinlediğiniz iletisi verirler.
Kapı Aralayıcı İletiler
Öğrenciler, bazen daha çok konuşmak, derine inmek ve başlamak için bile ek yüreklendirme beklerler. Bu iletilere “kapı aralayıcılar” denir.
Örnek :
“ Bu konuda konuşmak ister misin?”
“ Bu konuda daha fazla bir şey söylemek ister misin ?”
“ Söylediklerin çok ilginç”
Bu iletilerin, sonu açık sorular ve düz tümceler olduğuna dikkat edin. Hiçbiri söylenenle ilgili bir değerlendirme içermemektedir.
Etkin Dinlemenin Gereği
Sessizlik, kabul ettiğini gösteren tepkiler ve kapı aralayıcıların kullanılmasında sınırlamalar vardır. Karşılıklı etkileşime olanak vermezler. Tüm işi konuşan yapar. Konuşan , dinleyenin yalnızca dinlediğini bilir, anlayıp anlamadığını hiçbir şekilde öğrenemez.
Özet olarak, bu üç dinleme yolu edilgin yöntemlerdir. Dinleyicinin anladığını göstermezler. Etkin dinleme daha fazla etkileşim ve dinleyenin yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda doğru olarak anladığını da gösterir. Bu nedenle usta bir dinleyici “Etkin Dinleme”yi daha yaygın kullanır.
Etkin dinlemede iletişim çok önemlidir.
Örneğin: Gün boyunca dikkatini derse vermiş bir öğrenci olsun. Bu öğrenci son derste acıktığı için davranışlarında bir huzursuzluk, dengesizlik başlar ve öğretmene “saat kaç?” diye sorar. Eğer öğretmen direk soruyu muatab alırsa ve “saate bakmasını biliyorsun” karşılığını verirse iletişim o anda kesilmiş demektir. Bunun yerine olumlu cümleler kurarak iletişim kurabilir:
Öğretmen – sanırım ders sıkıcı geldi.
Öğrenci --- hayır
Öğretmen – o halde tuvalete gitmek istiyorsun
Öğrenci – hayır , acıktım
Etkin Dinlemenin, öğrenme – öğretme etkinliklerinde daha çok zaman kazandırdığı görülmüştür. Bunun nedenleri şöyle açıklanabilir.
Etkin dinleme öğrencilerin sorunları ile başa çıkabilmelerine ve onları çözümlemelerine yardım eder. Sorunlarını anlatmak, onlardan kurtulmalarını ve dersleri ile yeniden ilgilenmeleri için ruhsal rahatlamayı sağlar.
Etkin Dinleme öğrencilerin duygularından korkmamalarına ve duyguların kötü olmadığını anlamalarına yardım eder. Etkin Dinleme ile öğretmenler öğrencilerin “duygularla dost olabileceklerini” anlamalarına yardımcı olur.
Etkin Dinleme öğrencinin sorun çözmesine yardımcı olur. Çünkü yöntem öğrencilerin konuşmasına yardımcı olmada o denli etkilidir ki, onların içlerini dökmelerine, yüksek sesle düşünmelerine, sorunlarını çözmelerine yardım eder.
Etkin Dinleme, sorunu çözümleme ve çözme sorumluluğunu öğrencide bırakır.
Öğretmenin kendilerini dinlerken düşünce, görüş ve duygularını anladığını ve kabul ettiğini görür, bu nedenle onun görüşlerini almaya hazır olurlar. Öğrencilerin kendisini dinlemediğini söyleyen öğretmenin, aslında kendisinin öğrencilerini dinleme alışkanlığı yoktur.
Etkin Dinleme öğrenci ile öğretmen arasında daha yakın ve anlamlı bir ilişkinin kurulmasını da sağlar. Öğretmenin kendisini dinlediğini bilen öğrencide kendine değer ve önem verme duygusu gelişir. Kendine saygı artar ve anlaşılmaktan mutlu olduğu için, kendisini dinleyen öğretmene daha sıcak duygular beslemeye başlar. Açık yürekle dinlemek, öğrenci ile yaşamda birlikte olmak ve onu olduğu gibi kabul etmek, önem vermek, saygı göstermek ve sevmek demektir.
Sonuçta öğretme, bir sevme işi olur. Öğretmenle öğrenci arasında “karşılıklı olarak önem verme”, “saygı gösterme” ve “sevme” ilişkisi gelişirse disiplin sorunu da azalır. Çocuklar sevip saydıkları öğretmene fazla sorun çıkarmazlar. Böylece disipline harcanan zaman öğretmeye ve öğrenmeye kalır.
İSTENMEYEN ÖĞRETMEN DAVRANIŞLARI
1. Notla tehdit etme
2. Ceza olarak ödev verme
3. Sadece anlatım yöntemini kullanma derse güdülememe,cesaretlendirmeme, espiritüel olmama
4. Ödevleri kontrol etmeme
5. Sınıfa sırtını dönme
6. İstenmeyen davranışları düzeltmeme
7. Sadece başarılı olanlara söz hakkı verme
8. Yanlış davranışı veya yanıtı aşırı eleştirme, olumsuz sözlerle etiketleme
9. Öğretmediği konularda sınav yapma
10. Dersi iyi planlayamama, öğrencileri boş bırakma
11. Zorlama ile disiplin sağlama
12. Sınıfta herkesin görebileceği yerde durmama
13. Öğrencilerin psikolojik,sosyal,akademik yeterlik ve gelişim dönemleri gibi özelliklerini tanımama
14. Öğrencilerin ekonomik durumuna bakmadan araç gereç isteme
15. İstenen davranış hakkında bilgilendirmeme
16. Öğretmenin kendi davranışları ve diğer öğretmenlerin davranışları arasındaki tutarsızlık
17. Öğrencinin davranışı yerine kişiliğini eleştirme
18. İstenen davranış için uygun ortam oluşturmama
19. İstenen davranış için uygun pekiştireci zamanında vermeme
20. Haklı ile haksız öğrenciyi ayırt edememe
21. Cinsel,sosyal,ekonomik ve başarı durumu vb. özelliklere göre ayrım yapma,sürekli aynı öğrencilere sosyal alanlarda görev verme
22. Başarı zevkini tattıramama
23. Derse girip dersi işleyip dersten çıkma; kitap öğretmeni olma,dersi soğuk atmosferde işleme
24. İstenmeyen davranışlar üzerinde istenenlerden daha fazla durma, an konuyu kesip ayrıntılarla fazla ilgilenme
25. Bazı öğrencilere ismi ile hitap ederken diğerlerine hitap etmeme
26. Ödül ve cezayı adil kullanmama
27. Körü körüne itaate alıştırmak için disiplin cezası verme, başarısız olarak değerlendirme
28. Ana dilini iyi kullanmama ( örn. Argolu konuşma )
29. Başarılı ile başarısız öğrencileri akademik açıdan ayırt edememe ( örn. Her ikisine de aynı notu verme )
30. Fiziksel ceza verme
ÖĞRENME BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN ÖĞRETMENLERİ İÇİN ÖNERİLER
Bu çoçukların çoğu...
1-Kolay anlayabilecekleri,kıs kelimelerden oluşan,detaysız ve kesin yönergelere ihdiyaç duyarlar.
2-Kolaylıkla seçim yapamadıkları için,sıklıkla yönlendirilmelidirler.
3-Diğer çoçuklarla çalışırken güçlük çekerler.Bir gurupla çalışmak için istekli gözükebilirler,fakat kolaylıkla başlarına derde sokarlar ve grubun çalışma verimini düşürebilirler.Bunu engelmek için,grupla çalışmaya başlamadan önce onu yönlendirebilir ve üstesinden gelebileceğine inandığınız görevler verebilirsiniz.
4-Anlatılanları dinleyerek anlayabilirler.fakat anlayıp,anlamadıkları kontrol etmek istediğinizde yazılı olarak iyi cevaplar veremeyebilirler.Bu durumda çocuğun daha ziyade dinleyerek öğrenmesine ve sorularınızın çoğuna sözlü olarak cevap vermesine izin vermelisiniz.
5-Pek çok sembolü birbirine karıştırırlar (harf,rakam,işaret v.b.) Bu durumda tahtadan bakarak birşeyler kopye etmek bu çoçuklar için güçtür.Bu durumda ona diğer çocuklara nazaran daha toleranslı davranabilirsiniz.
6-Sürekli hareket halindedirler, konuşurlar ve bu konuda kendilerine engel olamazlar.Bu durumda sınıfın düzenini bozmamaları için sürekli gözleyebileceğiniz sakin çalışabileceğine inandığınız bir oturma konumunda olmasında yarar vardır.
7-El-göz ve vücut koordinasyonları fizik olarak gelişmemiştir. Ara sıra koordinasyonları artırıcı oyunlar oynatabilirsiniz.
8-Arkadaşları tarafından sıklıkla reddedilirler. Gruba dahil olmaları konusunda onlara yardımcı olmalısınız.
9-Bazı görevleri tek başına yapmayı tercih edebilirler. Başkaları ile çalışmayı zor buluyorsa bunu görmezlikten gelmemelisiniz, yanlız çalışması için fırsatlar vermelisiniz.
10-Çok kısa bir süre dikkatlerini toplayabilirler. Bu durumda onlara daima kısa görevlar verebilirsiniz. Sık sık kontrol edilmeye de ihtiyaç duyarlar.
11-Yapılması gerekenler sınıfa söylendikten sonra ona sabırla tekrar tekrar söylemekte yarar vardır. Daha sonra söylediklerini size tekrar etmesini ve açıklamasını da isteyebilirsiniz.Bunu yaparken özellikle açık ve net olmaya dikkat etmelisiniz.
12- Sınav sorularını çabuk okuyamaz ve cevapları yazamazlar. Bu nedenle önemli sınavlarınızı sözlü olarak yapınız. Çoktan seçmeli testlerde daha başarılı olurlar.
13-Zaman kısıtlaması altında çalışamazlar. Ona kendi çalışma hızını göz önünde bulundurarak, daha fazla zaman vermelisiniz. Zaman baskısı altında kalırlarsa kilitlenirler.
14-Çalışma zamanı dar ise, yapılacak çalışmalar basit ve kısa olmalıdır.
15-Öğrendiği konuların devamlılığı ve sürekliliği korunmalıdır. Bir konudan başka bir konuya geçerken, bir önceki konuyu tam olarak öğrenip öğrenmedikleri konusunda dikkatli olunmalıdır.
16-Bilgileri aktarırken modeller, objeler, resimler kullanarak anlatırsanız, konular onun için daha çekici hale gelecektir.
17-En önemlisi, onun farkında olduğunuzu, onun değerli bir insan oluğunu hissettirmenizdir. Gösterdiği her çaba ve başarıyı sevginizle ödüllendirebilirsiz. Sevginizi hissederse çabalarınızın ve sabrınızın meyvasını çabuk alabilirsiniz.
ETKİLİ SUNUŞ AŞAMALARI
GİRİŞ
Ortak noktaları vurgulayın (Biz).
Kendinizi tanıtın
Amatör/Profesyonel tavır
Konu çerçevesini çizin
Coşkulandırın
Herkesin dikkatini çekin (Hişt)
GELİŞME
Ara özetler
Dozunda tekrar
SONUÇ
“Daaan” diye bitirmeyin
Son özetlemeyi yapın
Soru/katkıları alın
İleriye yönelik coşkulandırın
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=121136
BÜYÜK GAFLAR
Dinleyiciyi kaybetme
Aynı dil, aynı ruh, aynı amaç
Zaman hırsızlığı
Uzatmak, araları kaçırmak
Görsel malzeme faresi olmak
Asetat arkasına saklanmak
Kep giymemek
Katılım, Etkileşim, Paylaşım
Sesi Kötü Kullanma
Iııııı.... –Eeeeeee... –Şeeyyyy...
Monotonluk
40 yıllık evliyiz nasılsa beni boşamaz.
Hazırlanmak
%1=%100
Bedeni unutmak
Söz %7 Ses %38 Beden %55
KONUŞMA
Şahıs zamirlerini kullanın
Kısaltmalar kullanmayın
Günlük kelimelere dayalı konuşun
Argo konuşmayın!...
Olumluları kullanın
Kısa cümleler kullanın
Mizah katın
Dinleyicileri sunuşa dahil edin
‘Ne insanlar gördüm üzerinde elbise yoktu,
Ne elbiseler gördüm içinde insan yoktu.’
Mevlana
alıntıdır