Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


Sayfa 1/2 12 SonSon
19 sonuçtan 1 ile 10 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    türk dilleri ailesi

    Çuvaşça, Yakutça, Tuvaca, Hakasça, Altayca, Kırgızca, Kazakça vb. gibi Türkçe (Türkiye Türkçesi) ile akraba ya da kardeş olan ve uzak geçmişteki bir ana dilden, "Ana Türk Dili"nden türemiş bulunan dillere dünya Türk dilbilimi çevrelerinde, genellikle, "Türk dilleri" (İng. Turkic languages, Alm. Türkische Sprachen, Rus. Tyurkskiye yazıki, vb.) adı verilir. Türk dilbilimi verilerine ve modern dilbiliminde uygulanan ölçütlere göre Türk dillerinin çoğu için yerinde ve uygun olan bu ad bizde Hacettepe Üniversitesi'nce de benimsenmiş ve bu diller "Türk yazı dilleri" adıyla programa girmiştir.[1] Ancak, "Türk dilleri" adı bizde, ya doğru ve uygun bulunmadığı ya da sakıncalı sayıldığı için, genellikle, kabul edilmemekte ve. kullanılmamaktadır. Türk Dil Kurumu yayınlarında, önceleri "Türk lehçeleri" adı benimsenmişken [2], sonraları bu ad yanında "Türk dilleri" deyimine de yer verildiği görülmektedir.[3] Ankara Üniversitesi Türk dillerini öteden beri "lehçe" sayar ve "Türk dilleri" deyiminden kaçınır.[4] İstanbul Üniversitesi ise, daha aşırı bir tutumla, "lehçe" deyimini yalnız Çuvaşça ve Yakutça gibi öbürlerinden çok farklı iki Türk dili için kullanmakta, bu diller dışındaki bütün Türk dillerini "lehçe"nin de altında bir konuşma türü (variety of speech) saydığı "şive" sözü ile adlandırmaktadır.[5] Bu durumda, Türk dillerini adlandırmada üç ayrı görüşle karşı karşıyayız demektir:

    1. Dünya Türk dilbilimi çevreleri ile Hacettepe Üniversitesi'nin ve Türk Dil Kurumu'nun görüşü (dil),

    2. Ankara Üniversitesi'nin görüşü (lehçe),

    3. İstanbul Üniversitesi'nin görüşü (Çuvaşça ile Yakutça lehçe, öbürleri şive).

    Acaba bu üç ayrı görüşten hangisi doğrudur ve dilbilimi verileri ile bağdaşır? Türk dilleri, gerçekten, akraba fakat ayrı ve bağımsız birer dil midir, yoksa, bizde genellikle savunulduğu gibi, tek bir dilin lehçeleri, hatta "şive"leri midir? Başka bir deyişle, bugün, başlı başına bir dil ailesi oluşturan birçok Türk dilleri mi, yoksa birçok lehçe ve "şive"leri olan tek bir Türk dili mi vardır? Bu yazıda, Türk dilbilimi verilerinin ışığında ve modern dilbiliminde kullanılan ölçütleri uygulayarak, bu sorulan yanıtlamaya ve konuyu aydınlatmaya çalışacağız.

    Önce şunu belirtelim ki İstanbul Üniversitesi'nce ısrarla kullanılan şive sözü dil ya da konuşma türlerini adlandırmada ve dil sınıflandırmalarında yeri olmayan yanlış bir deyimdir. Dilbilimi, bilindiği gibi, şu konuşma türlerini tanır: idyolekt (tek bir kişinin konuşma alışkanlıklarının tümü; birey diyalekti), ağız (birbirine benzer idyolektler toplamı; Alm. Mundart, Rus. govor), lehçe ya da diyalekt (birbirine benzer ağızlar toplamı), dil (birbirine benzer diyalektler toplamı). Küçükten büyüğe doğru yapılmış bu sıralamada şive'nin yeri olamaz. Çünkü şive sözü Türkçemizde "lehçe" ya da "diyalekt" anlamında değil, "söyleyiş" (telaffuz) ya da "konuşma tarzı" anlamında kullanılır: Türkçeyi Amerikan şivesiyle konuşmak, Karadeniz şivesi, Rum şivesi, vb. gibi. Bu örneklerden de anlaşıldığı gibi, şive bir dilin yalnızca farklı söylenişini belirleyen bir deyimdir. Şive'yi şöyle tanımlayabiliriz: "Şive, bir dilin bir bölge halkına, yabancı bir ulusa ya da ethnic gruba özgü söyleniş biçimidir." Şive, bu anlamıyla, ancak Fransızca asıllı aksan sözünün karşılığı ve onun anlamdaşıdır. Bu anlamdaki bir sözün dil ya da konuşma türlerini adlandırmada ve dil sınıflandırmalarında kullanılamayacağı açıktır.

    Şive deyiminin dil sınıflandırmalarındaki yersizliğini ve yanlışlığını böylece belirttikten sonra lehçe ya da diyalekt deyimine, Türk dillerinin diyalekt sayılıp sayılamayacağı sorusuna geçebiliriz. Hemen belirtelim ki dil ile diyalekt arasındaki ayrımın saptanması dilbiliminin çözülmesi oldukça güç sorunlarından biridir. Bu iki deyim öteden beri o kadar çok ve çeşitli anlamlarda kullanılmıştır ki bunların gerçek anlamları ve aralarındaki ayrım üzerinde genel bir anlaşmaya varmak olanaksız gibidir. Bununla birlikte, belirli bir dil ya da dil ailesi göz önünde tutulursa, iki konuşma türünden hangisinin dil, hangisinin de diyalekt olduğu oldukça belirgin bir biçimde ortaya konabilir.

    Dilbiliminde bir konuşma türünün dil mi yoksa diyalekt mi olduğunu saptamak için kullanılan biricik dillik (linguistic) ölçüt karşılıklı anlaşılabilirlik (mutual intelligibility) ölçütüdür. Bu ölçüt, sıradan bir kimsenin dille ilgili şu yalın yargısına dayanır: "Aynı dili konuşan" insanlar birbirlerini anlayabilirler, ya da ters olarak, birbirlerini anlamayan insanlar "ayrı diller" konuşuyorlar demektir. Rastgele seçilmiş ve karşı karşıya getirilmiş her ikisi de tekdilli (monolingual) iki kişi düşünelim. Bunların her birinin yalnızca tek bir idyolekti var demektir. Eğer bu iki kişi günlük konularda hiç güçlük çekmeden anlaşabiliyorlarsa bunların idyolektlerinin karşılıklı anlaşılabilir olduğu yargısına varırız. Tersine, eğer bu iki kişi birbirlerini hiç anlamıyor iseler bunların idyolektleri arasında karşılıklı anlaşılabilirlik yoktur deriz. Birinci durumda iki kişi aynı dili ya da diyalekti konuşmaktadırlar; ikinci durumda ise bu iki kişi iki ayrı dili konuşuyorlar demektir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42487

    Doğal olarak, konuşup anlaşmak için karşı karşıya gelen ya da getirilen iki kişinin idyolektleri her zaman böyle kesin bir sonuç vermez. Bu iki kişi birbirlerini arasıra, şu ya da bu derece bir güçlükle anlıyor olabilirler. O zaman yapılacak iş bu iki kişinin idyolektleri arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranını saptamaktır. Bu oran şöyle saptanır: Karşı karşıya getirilen iki ayrı dil ya da diyalekt temsilcisine daha önce kaydedilmiş cümleler dinletilir ve deneklerden anlayabildikleri cümleleri kendi diyalektlerine ya da bildikleri üçüncü ortak dile çevirmeleri istenir. Bundan sonra deneklerin anlayabildikleri cümlelerin ayrı ayrı yüzdesi saptanır. Daha sonra da bunların ortalaması alınarak iki dil ya da diyalekt arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı bulunur. Amerikalı dilciler, Amerika yerlilerinin dil ve diyalektlerini saptamada bu yöntemi kullanmışlar ve başarılı sonuçlar almışlardır. Örneğin, Orta Algonquian diyalekt temsilcileri arasında yapılan bir deneyde Kickapoolarla Sauk-Foxlar arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı % 79, Shawneelerle Kickapoolar arasındaki % 6, Shawneelerle Sauk-Foxlar arasındaki ise % 2 olarak saptanmıştır.6 Bu sonuçlar, bu konuşma türlerini bilen herkesin beklentilerini doğrulamıştır. Nitekim, Kickapoo ile Sauk-Fox tek bir dilin birbirine yakın diyalektleri sayılır; Shawnee ise ayrı ve bağımsız bir Orta Algonquian dili olarak kabul edilmektedir.

    Aynı yöntemi Türk dilleri ailesinin dil ve diyalektleri arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranını saptamak için de kullanabiliriz. Ancak, Çuvaşça, Yakutça, Tuvaca, Hakasça, Altayca vb. gibi dillerin temsilcilerini ya da konuşurlarını Türkiye'de bulmak olanaksız olduğundan sözlü ve iki yanlı bir deney yapabilecek durumda değiliz. Bizim, bugün için yapabileceğimiz deney ancak yazılı ve tek yanlı, başka bir deyişle, öbür Türk dillerinden Türkçeye, bir deney olacaktır. Ayrıca, bu yazının oylumunu artırmamak için, bu tek yanlı deneyi, her Türk dil ya da diyalektinden seçilmiş onar cümlelik örneklerle yapacağız. Deneyimize Türkçeden ve öbür Türk dillerinden çok farklı olan Çuvaşça ve Yakutça ile başlıyoruz.

  2. #2
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    I. Çuvaşça-Türkçe deneyi
    1. Vírenekensem şkula kayríš = Öğrenciler okula gittiler.

    2. Kíneke sítel šinçe vırtat = Kitap, masa(nın) üstünde duruyor.

    3. Vìl layìh íš tìvat = O iyi iş yapar.

    4. Yìmìka valli kìrantaş iltím = Kız kardeş(im) için kurşun kalem al- dım.

    5. Ìna stena hašaçín redkollegine suylaríš = Onu duvar gazetesinin yazı kuruluna seçtiler.

    6. Mana pír uyìha otpusk paçíš = Bana bir aylık izin verdiler.

    7. Mín akatìn šavna vıratìn = Ne ekersen onu biçersin.

    8. Kíneke vulani usìllì = Kitap okumak faydalı(dır).

    9. Tabak turtnine siyenlí tešší = Tütün içmenin zararlı olduğunu söylüyorlar.

    10. Çul şıvra putat, mínşín tesen vìl şıvran yıvìr = Taş suda batar, çünkü (harf. "niçin dersen") o, sudan ağır(dır).

    Yukarıdaki Çuvaşça cümleleri Türk dilbilimi öğrenimi görmemiş, Çuvaşça öğrenmemiş bir Türk'ün anlayamayacağı açıktır. Türkçe bilmeyen bir Çuvaş'ın da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarını anlayamayacağını kesinlikle ileri sürebiliriz. O halde, Çuvaşça ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfırdır ve bunlar iki ayrı dildir diyeceğiz. Gerçek de budur. Çuvaşlarla anlaşmak isteyen bir Türk Çuvaşçayı, yabancı bir dil öğrenir gibi, çalışıp öğrenmek zorundadır. Aynı şekilde, Türklerle anlaşmak isteyen bir Çuvaş da, çalışıp Türkçeyi öğrenmedikçe, bu isteğini gerçekleştiremez. Şu var ki Çuvaşça ile Türkçe akraba diller olduklarından biçimlik (morphological) ve sözdizimlik (syntactic) yapıları hemen hemen aynıdır. Bu bakımdan, bir Türk Çuvaşçayı, bir Çuvaş da Türkçeyi, akraba olmayan bir dili öğrenmek için sarfedecekleri süreden daha kısa bir süre içinde, başka bir deyişle, daha kolay ve çabuk öğrenebilir.

    Burada, Çuvaşça ile Türkçedeki denktaş (cognate) sözlerin her iki dilin söz dağarcığını öğrenmede kolaylık sağlayacağı düşüncesi akla gelebilir. Hemen belirtelim ki bu pek az birkaç söz için doğrudur. Örneğin Çuv. pír = Tü. bir, Çuv. mana = Tü. bana, vb. gibi. Çuvaşçanın atası olan Ana Çuvaşça ya da Ana Bulgarca, Ana Türkçeden o kadar eski bir tarihte ayrılmış ve bu sözler o kadar farklılaşmıştır ki Türk dilbilimi öğrenimi görmemiş bir Türk ya da Çuvaş bu denktaş sözleri ayırt edemez. İşte birkaç örnek: Çuv. hír = Tü. kız, Çuv. tìvar = Tü. tuz, Çuv. pìr = Tü. buz, Çuv. çul = Tü. taş, Çuv. ilt- = Tü. işit-, Çuv. pillík = Tü. beş, Çuv. puš = Tü. baş, Çuv. ura = Tü. ayak, Çuv. hur- = Tü. koy-, Çuv. šul = Tü. yol, Çuv. šun- = Tü. yan-, Çuv. šüš = Tü. saç, Çuv. pur = Tü. var, Çuv. par- = Tü. ver-, Çuv. yun = Tü. kan, Çuv. yur = Tü. kar, Çuv. yul- = Tü. kal-, vb. gibi. Sesçe birbirlerinden bu denli farklı denktaş sözlerin, özel olarak öğrenilmedikçe, tanınamayacağı ve ayırt edilemeyeceği açıktır.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42488

    Bundan önce yayımlanan bir yazımda "Türkçe ile Çuvaşça, Yakutça vb. arasındaki fark en az İngilizce ile Almanca arasındaki fark kadardır, hatta ondan daha büyüktür" demiştim.7 Bu düşüncemi, yeri gelmişken, burada örneklerle kanıtlamak isterim. İngilizce ile Almancadaki denktaş sözler, gerçekten, birbirlerine daha yakındır. İşte birkaç örnek: İng. daughter [dô´tır] = Alm. Tochter [tóhtır] "kız", İng. ice [ays] = Alm. Eis [ays] "buz", İng. stone [stôn] = Alm. Stein [ştayn] "taş", İng. hear [hïr] = Alm. hören [höö´rın] "işitmek", İng. foot [fut] = Alm. Fuß [füs] "ayak", İng. give [giv] = Alm. geben [gê´bın] "vermek", İng. seven [sevın] = Alm. sieben [zï´bın] "7", İng. blood [blad] = Alm. Blut "kan",İng. five [fayv] = Alm. fünf "5", İng. sea [sï] "deniz" = Alm. See [zê] "göl", vb. gibi. İngilizce-Almanca denktaş sözlerin bu çok daha yakın benzerliklerine rağmen, hiçbir Hint-Avrupa dilcisi Almancanın İngilizcenin bir diyalekti olduğunu, ya da bunun tersini, kabul etmez, edemez. Aynı şekilde, hiçbir gerçek Türk dilbilimcisi de Çuvaşçayı Türkçenin ya da başka bir Türk dilinin diyalekti sayamaz. Tümtürkçü eğilimlerin bilimde yeri yoktur ve olmamalıdır.

    1970 sayımlarına göre 1.694.000 kişi tarafından konuşulan Çuvaşçanın iki diyalekti vardır: Anatri (Aşağı) ve Viryal (Yukarı) diyalektleri. Yazı dili Aşağı diyalekt üzerine kurulmuştur. Yukarı diyalekt yazı dilinden şu farklarla ayrılır: 1) İlk hecede /u/ yerine /o/ bulunması: por "var" (yazı dilinde pur), porìn- "yaşamak" (yazı dilinde purìn- = Tü. barın-), vb., 2) Ünlü uyumunun daha yaygın olması: yal-sam "köyler" (yazı dilinde yal-sem), çol pak "taş gibi" (yazı dilinde çul pek), vb., 3) Sözlük farklar.

  3. #3
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    II. Yakutça-Türkçe deneyi
    1. Olorbuttâğar ülelêbit orduk = Çalışmak oturmaktan (harf. "oturmaktan çalışmak") daha iyi(dir).

    2. Min ubayım saha oskuolatığar bâr = Benim ağabeyim Yakut okulundadır.

    3. Bihigi at mïnen barıahpıt = Biz at(a) binip gideceğiz.

    4. Haydah oloroğut? = Nasılsınız? (harf. "Nasıl yaşıyorsunuz?")

    5. En olus türgennik sañarağın = Sen çok hızlı konuşuyorsun.

    6. Min sahalì kıratık öydüübün = Ben Yakutça(yı) biraz anlarım.

    7. Bihigi sarsıarda erde turabıt = Biz sabahleyin erken kalkarız.

    8. İti oğo tüün ıtìr = O çocuk gece(leri) ağlar.

    9. Miehe sıttık hâta uonna holuoha nâda = Bana yastık kılıfı ile galoş gerek.

    10. Bu son sieğe olus kılgas = Bu ceket(in) yen(leri) çok kısa.

    Yukarıdaki Yakutça cümleler ve Türkçe karşılıkları açıkça göstermek- tedir ki Yakutça ile Türkçe arasında da karşılıklı anlaşılabilirlik yoktur. Bu, at vb. gibi kimi sözlerin Yakutça ile Türkçede ortak olmasının karşılıklı anlaşabilmeye yetmeyeceği açıktır. Olor- (otur-), orduk (artık), bâr (var), bihigi (biz), sıttık (yastık) vb. gibi denktaş sözlerin Yakutçaları o denli farklıdır ki bunları kestirebilmek olanaksızdır. O halde Yakutça da bir lehçe ya da diyalekt değil, akraba fakat ayrı ve bağımsız bir dildir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42489

    Bazı Türk dili bilginleri, örneğin Nemeth ve Arat, Ana Türkçedeki sözbaşı /y/ foneminin Yakutçada /s/ye Çuvaşçada da öndamaksıl (palatal) /š/ fonemine dönüştüğüne bakarak, bu iki dil arasında bir yakınlık olduğunu savunmuşlardır. Ancak, bu kadarcık bir benzerliğin Yakutça ile Çuvaşça arasında bir anlaşılabilirlik sağlayamayacağı açıktır. Ana Türkçede /y/ fonemi ile başlayan sözler, Yakutça ile Çuvaşçadaki başka önemli seslik değişmeler sonucu, birbirlerinden çok farklı bir duruma gelmişlerdir. Örneğin Çuv. šul = Yak. suol "yol", Çuv. šuk = Yak. suoh "yok", Çuv. šur = Yak. sâs "ilkbahar" (Tü. yaz), Çuv. šiççí = Yak. sette "7", vb. Yakutça ile Çuvaşçanın birbirinden ne kadar farklı olduğunu birkaç cümle karşılaştırması ile daha iyi anlayabiliriz:

    Çuv. Mínle purìnatìr? = Yak. Haydah oloroğut? "Nasılsınız?"

    Çuv. Manìn puš ıralat = Yak. Bahım ıalcar "Başım ağrıyor"

    Çuv. Ìšta purìnatìr? = Yak. Hanna oloroğut? "Nerde oturuyorsu- nuz?"

    Çuv. Epí ku kilte purìnatìp = Yak. Min bu cieğe olorobun "Ben bu evde oturuyorum"

    Çuv. Esir ku šınna píletír-i? = Yak. Ehigi bu kihini bileğit duo? "Siz bu adamı tanır mısınız?"

    Çuv. Epí ku šınna layìh píletíp = Yak. Min bu kihini üçügeydik bilebin "Ben bu adamı iyi tanırım".

    Yukarıdaki cümlelerden açıkça görüleceği üzere, Yakutça ile Çuvaşça arasında da karşılıklı anlaşılabilirlik yoktur.

    Yakutça, 1970 sayımlarına göre, 296.000 kişi tarafından konuşulur ve üç diyalekti vardır: 1) Nam-Aldan diyalekti (hatın "kadın", serïn "serin; serinlik"), 2) Kangal-Vilyuy diyalekti (hotun, sörüün), 3) Dolgan diyalekti (katun, serüün). Yakutistan'dan uzakta, Taymır'da konuşulan Dolgan diyalekti, görüldüğü gibi, daha arkaik özellikler gösterir ve Tunguzca sözlerle doludur. Yakut yazı dili Vilyuy diyalekti üzerine kurulmuştur.

    Türk Dili, Cilt XXXVII, Sayı 318, Mart 1978
    II
    Bu yazı dizisinin birinci bölümünde Çuvaşça ve Yakutçayı Türkçe ile karşılaştırarak bu akraba dillerin Türkçeden ve birbirlerinden ne denli farklı olduklarını belirtmiştik. Dizinin bu bölümünde Türkçeyi öbür Türk dil ve diyalektleriyle karşılaştıracağız.

  4. #4
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    III. Tuvaca-Türkçe deneyi

    1. Siler kaynâr bar çor siler? = Siz nereye gidiyorsunuz?

    2. Siler kaynâr-la çoruksay-dır siler, ınâr bar men = Siz nereye git- mek istiyorsanız (ben de) oraya gideceğim.

    3. Çâşkın hûñdan kudupkan ışkaş çâp tur = Yağmur bardaktan bo- şanırcasma (harf. "kovadan dökülüyormuş gibi") yağıyor.

    4. Uluğ hünde çılığ bolur bolza hemelêr bis = Pazar günü (harf. "bü- yük günde") (hava) sıcak olursa kayıkla gezeceğiz.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42490

    5. Sêñ-bile kadı çorup şıdavastır men, çüğe dêrge ajılım dozulbân = Seninle birlikte gidemem, çünkü işim bitmedi.

    6. Küzêr bolzuñca çuğâlâr men = İstersen, anlatırım.

    7. Ol duğayın bis düün çuğâlaşkan bis = o(nun) hakkında biz dün ko- nuşmuştuk.

    8. Zavottuñ medêzi şağda-la edipken bolgaş ajılçınnar çana bergen = Fabrikanın düdüğü çoktan öttü ve işçiler (evlerine) döndü(ler).

    9. Ol kiji bolgançok-la ârıp turgan bolza-da, eki öörenikçi çorân = O, genellikle sık sık hastalanıyor idiyse de, iyi (bir) öğrenci idi.

    10. Büğü deleğeyde dayın küzêr ulus çok = Bütün dünyada savaş iste- yen (hiçbir) ulus yok(tur).

    Yukarıdaki Tuvaca cümlelerle bunların Türkçe karşılıklarından açıkça görüleceği üzere Tuvaca ile Türkçe arasında da karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfırdır. Bazı cümlelerde geçen ulus, kiji (kişi), bis (biz), düün (dün) vb. gibi sesçe ve anlamca aynı ya da birbirine yakın bir-iki sözün Tuvalarla Türklerin anlaşmalarını sağlayamayacağı açıktır.

    Tuva dili ancak Sovyet devriminden sonra yazı dili olabilmiş Türk diyalektlerindendir. 1959 sayımına göre 100.000 kişi tarafından konuşulan Tuvacanın dört diyalekti vardır: Orta, Batı, Kuzey-Batı ve Güney Batı diyalektleri. Yazı dili Orta diyalekt üzerine kurulmuştur. 500-600 kişi tarafından konuşulan ve bazı Sovyet Türkologlarınca Tofalarskiy Yazık (Tofa dili) diye adlandırılan Tofaca da Tuva dilinin bir diyalektidir.

  5. #5
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    IV. Hakasça-Türkçe deneyi
    1. Çılığ kün polar típ, pís niyik tonanıp algabıs = (Hava) ılık (harf. "ılık gün") olur diye, biz hafif giyindik.

    2. Sin çí parçazıñ ma? = Sen de gidecek misin?

    3. Kün sıhhannañ per, pís pis kilometr irt pargabıs = Güneş doğdu- ğundan (harf. "güneş çıktıktan") beri, biz beş kilometre yol almışız.

    4. Hacan toğıstı tôssañ, pís sınıhtirga kilerbís = iş bittiği zaman (harf. "ne zaman işi bitirirsen"), biz denetlemeğe geleceğiz.

    5. Ol mağa köp çahşı nime it salgan = O bana çok iyilik (harf. "iyi şey") etmiştir.

    6. Sírerge par kilerge miníñ mâm çoğıl = Size gelmek için vaktim yok.

    7. Min kirek knigalarnı tap algam = Ben gerek(li) kitapları elde ettim.

    8. Anıñ üçün ahça tölirge ayastığ = Onun için para ödemek yazık (olur).

    9. Ol şkolanı am dâ tôspan = O, okulu henüz bitirmedi.

    10. Min sírerzer tañda kilerbín, nêke = Ben size yarın gelirim, belki.

    Bu Hakasça cümlelerin hiçbirisinin biz Türklerce anlaşılamıyacağı açıktır. Bir Hakasın da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarım anlayamıyacağını kesinlikle söyleyebiliriz. O halde Hakasça ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı da sıfırdır ve Hakasça da bir diyalekt değil, akraba fakat ayrı ve bağımsız bir dildir. Bazı Türk dili bilginleri, çok heceli sözlerin sonundaki /g/ fonemini korumuş oldukları için, Tuvaca ile Hakasçayı bir gruba sokarlar. Bu doğru değildir. Çünkü Tuvaca ile Hakasça pek çok seslik (phonetic) farklarla birbirlerinden kesin olarak ayrılır: 1) Eski Türkçe /d/ fonemi Tuvacada korunduğu halde Hakasçada /z/ye dönüşmüştür: Tuv. adak = Hak. azah ("ayak"), Tuv. bedik = Hak. pözík "yüksek" (=Tü. büyük); 2) Eski Türkçe önses /ç/ fonemi Tuvacada /ş/ye, Hakasçada ise /s/ye değişmiştir: Tuv. şap- = Hak. sap- "dövmek", Tuv. sın = Hak. sın "gerçek"; 3) Eski Türkçe sonses /ş/ fonemi Tuvacada korunduğu halde Hakasçada /s/ fonemine dönüşmüştür: Tuv. baş = Hak. pas "baş", Tuv. beş = Hak. pis "5"; 4) Eski Türkçe ünlüler arası /ş/ fonemi Tuvacada /j/ye, Hakasçada ise /z/ye değişmiştir: Tuv. kiji = Hak. kízí "kişi", Tuv. ejik = Hak. ízík "kapı" (=Tü. eşik), vb. Bu gibi seslik farklara biçimlik (morphological) ve sözlük (lexical) farklar da eklenince Tuvaca ile Hakasça arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı büyük ölçüde düşmüştür. Aynı anlamdaki birkaç cümle bu iki dil arasındaki farkı daha iyi gösterecektir:

    Tuv. Kandığ amıdırap çor siler? = Hak. Haydi çurtağlapçazar? "Nasılsınız?"

    Tuv. Çüğe ınçâr algırıp tur sen? = Hak. Noğa idi hıshırçazıñ? "Niye öyle bağırıyorsun?"

    Tuv. Men öörenikser men = Hak. Min ügrenerge hınçam "Ben öğrenmek istiyorum"

    Tuv. Kaş harlığ siler? = Hak. Nince çastığzar? "Kaç yaşındasınız?"

    Tuv. Bejen harlığ men = Hak. İlíg çastığbın "Elli yaşındayım"

    Tuv. Kırgan dep sanattınar eves siler = Hak. Apsah sanala çoğılzar "Yaşlı sayılmazsınız".

    Yukarıdaki cümleler Hakasçanın Tuvacadan biçimlik ve sözlük bakım- larından da ne denli farklı olduğunu açıkça göstermektedir.

    Hakasça da Sovyet devriminden sonra yazı dili olmuştur. 1926'da düzenlenen ilk Hakas alfabesi Kiril asıllı idi. 1929'da bu alfabe Latin alfabesi ile değiştirildi. 1939'dan sonra ise Hakasça yine Kiril alfabesi ile yazılmağa başlandı. Kısa aralıklarla yapılan bu alfabe değişiklikleri Hakasçanın yazı dili olarak gelişmesini biraz geciktirmişse de bugün Hakas dilinde oldukça zengin bir edebiyat meydana gelmiştir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42491

    1970 sayımına göre. 67.000 kişi tarafından konuşulan Hakasçanın birçok diyalektleri vardır: Sağay, Kaç, Koybal, Beltir, Kızıl ve Sor. Yazı dili Kaç ve Sağay diyalektleri üzerine kurulmuştur.

    V. Altayca-Türkçe deneyi
    1. Avtomobil atka körö sürekey türgen barıp cat = Otomobil attan (harf. "ata göre") çok daha hızlı gider.

    2. Turanıñ tıştında câş câp çat = Dışarıda (harf. "evin dışında") yağmur yağıyor.

    3. Mege şkolgo bargalaktang ozo lozuñ biçip alar kerek = Okula gitmeden önce yazı(mı) yazmam gerek (harf. "Bana okula gitmeden önce yazı yazmak gerek").

    4. Añdap kuştap harar bolzoğor men kojo bararım = Ava gitmek niyetinde iseniz ben (de sizinle) birlikte gideceğim.

    5. Ol onçozınañ ozo cortop oturdı = O, herkesten önce gitti.

    6. Keçe eñirde bis kinodo bolgonıbıs = Dün akşam biz sinemada idik.

    7. Bu biçik cûkta çıkkan = Bu kitap yakında çıktı.

    8. Ol cürüminde köp cakşı ulus körgön = O, yaşamı boyunca birçok iyi insan görmüş(tür).

    9. Nemelerdi turağa kiydirip salıñ! = Eşyaları eve taşıyın!

    10. Nemeler kayırçakka battı = Eşyalar sandığa sığdı.

  6. #6
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    Bu Altayca cümleleri Türk dilbilimi öğrenimi görmemiş bir Türk'ün anlıyamayacağı ortadadır. Bir Altaylı da bu cümlelerin Türkçe karşılıklarını anlıyamaz. O halde Altayca ile Türkçe arasındaki anlaşılabilirlik oranı sıfır ya da sıfıra çok yakındır diyebiliriz.

    1970 sayımına göre 56.000 kişi tarafından konuşulan Altayca, Sovyet devriminden sonra yazı dili olmuştur. Altaycanın birçok diyalektleri vardır. Bunlar iki grupta toplanabilir: 1) Kuzey diyalektleri (Tuba, Kumandı ve Çalkandı), 2) Güney diyalektleri (Altay, Telengit ve Teleut). Yazı dili güney diyalektleri üzerine kurulmuştur.

    VI. Kırgızca-Türkçe deneyi
    1. Men kün sayın erte turamın = Ben her gün erken kalkarım.

    2. Krovatımdı cıynaymın, cûnamın = Yatağımı toplarım (ve) yıkanırım.

    3. Siler çaşsıñar, ösösüñör, keleçektin êsi bolosuñar = Sizler genç- siniz, büyüyeceksiniz (ve) geleceğin sahip(ler)i olacaksınız.

    4. Ukpayt dep uşak aytpa, bilbeyt dep ûru kılba = İşitmez(ler) diye dedi-kodu yapma (harf "söyleme") bilmez(ler) diye hırsızlık etme (harf "kılma").

    5. Al ôru, mına oşonduktan iştebeyt = O, hasta; işte bu nedenle çalışmıyor.

    6. Men emdigiçe erteñ menenki tamaktı içe elekmin = Ben henüz (harf. "şimdiye değin") kahvaltı etmedim.

    7. Erteden beri tamak ozana elekmin = Sabahtan beri ağzıma yemek koymadım.

    8. Anın oşondoyun men eçak ele bilçümün = Onun böyle olduğunu ben çoktan beri biliyordum.

    9. Aba ırayı özgördü = Hava (harf. "hava durumu") değişti.

    10. Cerdin beti caykı caşıl ırañdan acırap,kubargan = Yeryüzü(harf.

    "yerin yüzü") yazdaki yeşil rengini yitirip sarardı.

    Yukarıdaki Kırgızca cümleleri Türk dilbilimi öğrenimi görmemiş Türkiyeli bir Türk'ün anlaması olanaksızdır. Birinci cümledeki men "ben" ve kün "gün" sözleri anlaşılsa bile kün sayın "her gün", erte "erken" ve turamın "kalkarım" söz ve söz grupları bilinemiyeceğinden cümle anlaşılmayacaktır. İkinci cümledeki Rusça asıllı krovat "yatak, karyola" sözü, büyük bir olasılıkla, Türkçedeki Fransızca asıllı kravat sözü ile karıştırılacak ve cümledeki öbür iki söz de anlaşılamıyacağından cümleye doğru anlam verilemiyecektir. Sözü uzatmak gereksiz. Kırgızca Türklerce anlaşılamıyacak kadar farklıdır. Kırgızlar da, özel olarak çalışıp öğrenmedikçe, Türkçeyi anlıyamazlar. Bu durumda, Kırgızca bir diyalekt değil, dildir diyebiliriz. Gerçek de budur.

    Kırgızca Türk dilleri içinde en çok Altaycaya yakındır. Bununla birlikte birçok seslik, biçimlik ve sözlük farklarla ondan ayrılır. Aşağıdaki birkaç cümle karşılaştırması Kırgızca ile Altayca arasındaki farkı göstermeğe yetecektir sanırız:

    Alt. Men bojoboy cadım = Kırg. Menin ubaktım çok "Benim (hiç) vaktim yok"

    Alt. Bu ton oğo elbek = Kırg. Bul içik ağa çong "Bu kürk ona büyük"

    Alt. Nemelerdi turağa kiydirip salıñ = Kırg. Buyumdardı üygö kirgizin "Eşyaları eve taşıyın (harf. "eve sokun")"

    Alt. Bu kerek eki çıldın turkunına çöyilip cat = Kırg. Bul cumuş eki cılga sozulup ketet "Bu iş iki yıl sürer"
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42492

    Alt. Bastırazı cüs salkoboy tudulgan = Kırg. Bardığı cüz som karacattaldı "Toplam yüz ruble harcanıldı"

    Alt. Mende slerge kirerge oyum cok = Kırg. Silerdikine kirüügö ubaktım çok "Sizin (eve) girmek için vaktim yok"

    Alt. Kandıy curtap turarıgar? = Kırg. Kanday turasıñar? "Nasılsınız?"

    Kırgızlar çok eski bir Türk halkıdır. Bununla birlikte Kırgızca ilk kez Sovyet devriminden sonra yazı dili olmuştur. Kırgızca 1924 ile 1926 yılları arasında Arap alfabesi, 1928 ile 1940 yıllan arasında da Latin alfabesi ile yazılmıştır. 1940'tan beri de Kiril alfabesi ile yazılmaktadır.

    Kırgızca, 1970 sayımına göre, 1.452.000 kişi tarafından konuşulur. Üç diyalekti vardır: Kuzey, Güney-Batı ve Güney-Doğu diyalektleri. Kırgız yazı dili Kuzey diyalekti üzerine kurulmuştur.

  7. #7
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    VII. Özbekçe-Türkçe Deneyi
    1. U kelgändä edi kinogä barär edik = O gelmiş olsaydı sinemaya giderdik.

    2. İşlägändä körä däm äliş yahşi = Dinlenmek çalışmaktan daha iyidir.

    3. Şudgår ådamlar bilän tolä edi: birisi häydäyåtir, birisi målä båsäyåtir, båskaläri ketmån çåpäyåtir = Tarla insanlarla dolu idi: birisi çift sürüyor, birisi (yeri) tırmıkla temizliyor, başkaları da çapa çapalıyor(lardı).

    4. Yer kuyåş ätråfidä äylänädi = Dünya güneş(in) etrafında döner.

    5. Åldin åwkatlängänlär stoldän turişä yatibdi = Önceden yemek yemiş olanlar masadan kalkıyorlardı.

    6. Papiros çekäsiz mi? = Sigara içer misiniz (harf. "çeker misiniz")?

    7. İkki tåmåni teñ üçburçäk teñ yånli üçburçäk deb äytilädi = İki kenan eşit üçgen(e) eşkenar üçgen adı verilir.

    8. Ulär bir-biri bilän gäpirişmäydi = Onlar birbirleri ile konuşmuyorlar.

    9. Akämniñ balälärigä häm men karäymän = Ağabeyimin çocuklarına da ben bakıyorum.

    10. Åpäsiniñ yumuşlärigä karäşä başlädi = Ablasına yardım etmeğe başladı (harf. "Ablasının işlerine bakmağa başladı").

    Özbekçe ile Türkçe arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı sıfır değilse bile ona yakın derecede düşüktür. Papiros çekäsiz mi gibi çok kısa bir cümlede bile anlamı bilinmiyen bir söz o cümlenin anlaşılmasına engel olur.

    1970 sayımına göre 9.195.000 kişi tarafından konuşulan Özbekçe Çağataycanın bir devamı sayılabilir. Özbekçe 1927'ye kadar Arap alfabesiyle, 1927 ile 1938 yılları arasında da Latin alfabesiyle yazılmıştır. 1938 yılından beri ise yeni Kiril alfabesi ile yazılmaktadır.

    Özbekçenin birçok diyalektleri vardır. Bunlar üç grupta toplanabilir: 1) Kıpçak diyalektleri, 2) Oğuz diyalektleri, 3) Karluk-Çiğil-Uygur diyalektleri. Kıpçak ve Oğuz diyalektlerinde 8 ünlü sistemi ve ünlü uyumu korunduğu halde, Özbek yazı dilinde 6 ünlü vardır ve ünlü uyumu bozulmuştur.

  8. #8
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    VIII. Uygurca-Türkçe deneyi
    1. Adättikigä kariganda bügün köpräk işliduk = Her zamankine göre bugün daha çok çalıştık.

    2. Uniñga kariganda bu ärzänräk ämäs mu? = Ona bakarak bu daha ucuz değil mi?

    3. Pulni poçta arkilik äwättim = Parayı posta aracılığı ile yolladım.

    4. Män här yäkşänbä küni teatrga baridiğanmän = Ben her pazar günü tiyatroya giderdim.

    5. Äjdiha ot çeçip şirgä karap umtuldi = Ejderha ateş saçarak arslana doğru saldırdı.

    6. Çivinlär yorukni räñni arälamdu? = Sinekler ışığı ve rengi fark eder mi?

    7. Bizniñ tehi ügünüşimiz keräk = Bizim daha öğrenmemiz gerek.

    8. Bu kommuna äzaliri mol hosul alimiz däp ciddiy işlävatidur = Bu komün(ün) üyeleri bol ürün almak için canla-başla çalışıyorlar.

    9. U çoñkur tinivaldi vä kätmäk üçün asta kozgaldi = O derin-derin esnedi ve gitmek için yavaşça (yerinden) kalktı.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42494

    10. Siz bilän hoşlaşkini käldim = Sizinle vedalaşmağa geldim.

    İşte, Yeni Uygurca 10 cümle ve Türkçe karşılıkları! Bu cümlelerde biz Türklerin kolayca ayırt edebileceği adät "adet", bügün "bugün", bu, män "ben", här "her", keräk "gerek" vb. gibi Türkçe karşılıklarına çok yakın bazı sözler var. Ancak, daha önce de belirttiğim gibi, bir cümlede bir ya da birkaç sözün bilinmesi o cümlenin tam ve doğru olarak anlaşılmasına yetmez. Cümledeki bütün sözlerin ve morfemlerin bilinmesi gerekir. Bu da özel olarak çalışıp öğrenmekle olur. O halde, Yeni Uygurca da bir diyalekt değil, dildir diyebiliriz.

    Uygurca Çin Halk Cumhuriyeti'nin Sin-kiang eyaleti ile SSCB'nin Kazak, Kırgız, Özbek Ve Türkmen Cumhuriyetlerinde konuşulur. Çin'deki Uygurların sayısı 3.900.000 kadardır. SSCB'nde ise, 1970 sayımlarına göre, 173.000 Uygur vardır.

    Uygurca da, Özbekçe gibi, eski Çağatay yazı dilinin devamı sayılır. Çin'deki Uygurlar son zamanlara kadar düzeltilmiş Arap alfabesini kullanıyorlardı. 1959'da toplanan Sin-kiang Uygur Bölgesi İkinci Dilbilimciler Kongresinde Uygurca için Latin asıllı yeni bir alfabe kabul edilmiştir. Çin'deki Uygurlar dillerini bugün bu yeni alfabe ile yazmaktadırlar. SSCB'ndeki Uygurlar ise 1930'dan 1946'ya kadar Latin alfabesini kullanmışlar, 1946'da bu alfabeyi Kiril alfabesi ile değiştirmişlerdir.

    Uygurcanın pek çok diyalektleri vardır. Bunlar üç grupta toplanabilir: 1) Kuzey-Batı diyalekti ya da Orta diyalekt (Bu diyalekt şu ağızlardan oluşur: Turfan, Kuça, Aksu, Kaşgar, Yarkend, İli, Urumçi, Komul, Karaşar, Korlin), 2) Doğu ya da Lobnor diyalekti, 3) Güney ya da Hotan diyalekti.

  9. #9
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    IX. Tatarca-Türkçe deneyi
    1. Ana şatlığınnan yılap cibärdí = Anne sevincinden ağlamağa başladı.

    2. Bízníñ bakçada çiyä, karlığan häm kura cilägí kuwakları üsä = Bizim bahçede vişne, frenk üzümü ve ahududu ağaçlan yetişir.

    3. Bízníñ uram zur uram = Bizim cadde büyük (bir) cadde(dir).

    4. Atlıyk duslar alga taban! = Yürüyelim, dostlar ileri doğru!

    5. Yak-yünínä karanıp ozın ozın atlıy = Yanına yöresine bakınarak uzun adımlarla yürüyor (harf. "uzun uzun adımlar atıyor").

    6. Anıñ maturlığı miní tañga kaldırdı = Onun güzelliği beni şaşırttı.

    7. Bay bay öçín tırışa, yarlı yarlığa bulışa = Zengin, zengin için çalışıp çabalar, yoksul (da) yoksula yardım eder.

    8. Yañgırlar yawgalasa da cir älí dımga tuymadı = Çok yağmur yağmasına rağmen yer henüz neme doymadı.

    9. Ul irtän altı säğattä tora, zaryadka yasıy, salkın suw bílän yuwına = O, sabah saat altıda kalkar, jimnastik yapar (ve) soğuk su ile yıkanır.

    10. Yıl ahırına bik küp torak yortlar faydalanuwga tapşırılaçak = Yıl sonuna (kadar) pek çok yaşama evler(i) istifadeye sunulacak.

    Yukarıdaki 10 Tatarca cümle ile bunların Türkçe karşılıklarından açıkça görüleceği gibi, Tatarca ile Türkçe arasında pek çok seslik, biçimlik ve sözlük farklar vardır: yılap "ağlayıp", cir "yer", ul "o", bik "pek", öçín "için", miní "beni", yün "yön, taraf", bílän "ile", vb.; atlıyk "yürüyelim", atlıy "yürüyor", tora "kalkar", alga "ileriye", bízníñ "bizim", vb.; çiya "vişne", karlığan "frenk üzümü", kura cilägí "ahududu", kuwak "«ğaç, çalı", üs- "büyümek, yetişmek", uram "cadde, sokak", zur "büyük", al "ön, ileri", taban "... doğru", yak "yan, taraf", karan- "bakınmak", matur "güzel", tañga kaldır- "hayrette bırakmak, şaşırtmak", bay "zengin", yarlı "yoksul", dım "nem", irtän "sabah", tor- "kalkmak", zaryadka "jimnastik", yasa- "yapmak", salkın "soğuk", yuwın- "yıkanmak", küp "çok", torak yort "yaşama evi, apartman", tapşır- "vermek, tevdi etmek, sunmak", vb. Görüldüğü gibi, Tatarca ile Türkçe arasında birçok seslik, biçimlik ve sözlük ayrılıklar vardır. Bir dilin diyalektleri arasında bu kadar çok ayrılık olmaz. O halde, bizde, Tümtürkçü duygular ve kaygılarla "Kazan Türkçesi", ya da "Kazan şivesi" diye adlandırılan Tatarca, Türkçenin bir diyalekti değil fakat ayrı ve bağımsız bir dildir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42495

    Tatarca, Kıpçak grubu Türk dillerindendir. Tatar adı Türk dilinin en eski yazılı belgeleri olan Orhon yazıtlarında geçmektedir: Otuz Tatar, Tokuz Tatar ya da sadece Tatar. Ancak, Orhon yazıtlarında geçen bu ethnic adlar Türk boylarının değil, Moğol boylarının adlarıdır. Türkçe konuşan Tatarların ortaya çıkışı Altın Ordu devleti dönemine rastlar. Bugünkü Tatarlar, büyük bir olasılıkla, Volga Bulgarlarının Çingiz ordularındaki Türk (Kıpçak) ve Moğol boyları ile karışmaları sonucu oluşmuş bir Türk halkıdır.

    Geçen yüzyıl ortalarına kadar yazı dili olarak Çağataycayı kullanan Tatarlar bu dönemde kendi yerli diyalektleri ile yazmağa başlamışlar ve bugünkü Tatar yazı dilinin temelini atmışlardır. Tatarca 1927'ye kadar Arap, 1927 ile 1939 yıllan arasında da Latin alfabesiyle yazılmıştır. 1939'dan başlayarak Tatarca Kiril asıllı yeni Tatar alfabesi ile yazılmaktadır.

    Tatarca, 1970 sayımlarına göre, 5.931.000 kişi tarafından konuşulur. Bu nüfusun % 30'u, merkezi Kazan şehri olan Tatar ÖSSC'nde, % 70'i de SSCB'nin öbür cumhuriyet ve bölgelerinde yaşamaktadır.

    Tatarcanın üç diyalekti vardır: 1) Orta diyalekt ya da Kazan diyalekti (birçok ağızlan vardır), 2) Batı ya da Mişer diyalekti (Penza, Gorkiy, Ulyanov, Saratov, Volgograd, Astrakhan ve Kuybışev bölgeleri ile Mordvin, Çuvaş ve Başkurt ÖSSC'nde konuşulan Tatar ağızları), 3) Doğu ya da Sibirya diyalekti (Bu diyalekte Tobol, Saz Ayağı, Tümen, Tevriz ve Tara adlarındaki Batı Sibirya Tatar ağızları girer). Tatar yazı dili Orta diyalekt üzerine kurulmuştur.

  10. #10
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: türk dilleri ailesi

    X. Başkurtça-Türkçe deneyi
    1. Häzír ük kuzgalayık, yukha huñlarbız = Hemen şimdi kalkalım, yoksa geç kalacağız.

    2. Hin toğrolokto aytkanda yaratmayhıñ = Sen, gerçek söylenilince, hoşlanmıyorsun.

    3. Uynap höylähäñ dä uylap höylä = Şaka söylesen de düşünüp söyle. 4. Üzíníñ zur bähíthízlíkkä osrağanın hizä = Kendisinin büyük (bir) bahtsızlığa uğradığını hissediyor.

    5. Bında öyzär taştan matur itíp halıngandar, tübälärín arış halamdarı mínän yapkandar = Burada, evler, taştan güzel (bir şekilde) yapılmış; çatılarını (da) çavdar sapları (harf. "samanları") ile örtmüşler.

    6. Yulga irtängí halkında sığırbız = Yola sabah serinliğinde çıkacağız.

    7. Säğät östö huktı = Saat üçü vurdu.

    8. Bawzıñ ozono, hüzziñ kıskahı yakşı = İpin uzunu, sözün (ise) kısası iyi(dir).

    9. Alt alhañ hınap al, aksa alhañ hanap al = At al(ı)rsan, sınayıp al, para al(ır)san sayıp al.

    10. Kistärín min öyzä bulam = Akşamları ben evde olurum.

    Yukarıdaki Başkurtça cümlelerin hiçbirisinin Türkiyeli Türklerce anlaşılamıyacağı açıktır. Sägät östö huktı gibi çok kısa ve yalın bir cümleyi anlamak için bile şu ön bilgiler gereklidir: 1) Arapça sâ'at "saat" sözü, Başkurtçada, ilk hecedeki uzun /a/ foneminin kısalması, ikinci hece başındaki gırtlak patlayıcısı ayn'ın /g/ fonemine dönüşmesi ve sözün tümüyle öndamaksıllaşması (palatalization) sonucu, sägät biçimini almıştır; 2) Eski Türkçenin ilk hecedeki /ü/ ünlüsü Başkurtçada, kurallı olarak, zayıf (reduced) ve kısa /ö/ ünlüsüne, söziçi (medial) ve sözsonu (final) /ç/ fonemi de /s/ye değiştiğinden, Ortak Türkçe üç "3" sözü Başkurtçada ös biçimini almıştır; 3) Eski Türkçe sözbaşı (initial) /s/ fonemi Başkurtçada kurallı olarak /h/ye dönüştüğünden, ilk hecedeki /o/ ünlüsü de yine kurallı olarak /u/ya değiştiğinden, Ortak Türkçe sok- "vurmak" edimi Başkurtçada huk- biçimini almıştır. İşte, ancak bütün bu bilgiler bilindikten sonradır ki Sägät östö huktı gibi Başkurtça bir cümle "Saat üçü vurdu" tarzında anlaşılabilir.

    1970 sayımlarına göre 1.240.000 kişi tarafından konuşulan Başkurtça ancak Sovyet devriminden sonra yazı dili olabilen Türk diyalektlerindendir. Başkurtça 1929'a kadar Arap, 1929'dan 1939'a kadar Latin alfabesiyle yazılmıştır; 1939'dan başlayarak da Kiril alfabesiyle yazılmaktadır.

    Başkurtçanın iki diyalekti vardır: Doğu ya da Kuvakan diyalekti, Güney ya da Yurmat diyalekti. Doğu diyalektinin beş ağzı vardır: Ay, Argayaş, Salyut, Miyas ve Kızıl. Güney diyalektinin ağızları da şunlardır: İk-Sakmar, Orta ağız, Kara-İdil, Dem, Güney-Batı ağızları. Başkurtçanın Doğu ve Güney diyalektleri arasında önemli fonemik ve seslik (phonetic) farklar vardır. Güney diyalektinin Güney-Batı ağızları öteden beri Tatarcanm etkisi altındadır. Başkurt yazı dili Doğu diyalekti üzerine kurulmuştur.

    Ana dilleri Tatarca olan bazı dilciler, örneğin Saadet Çağatay ve Ahmet Temir, Başkurtçayı "Kazan Türkçesi" ya da "Kazan Şivesi" diye adlandırdıkları Tatarcanın bir 'ağız'"ı sayarlar (bkz. S. Çağatay, Türk Lehçeleri Örnekleri II: Yaşayan Ağız ve Lehçeler, s. 70-72 ve A. Temir, "Kuzey Türkçesi", Türk Dünyası El Kitabı, s. 297). Bu görüşe katılmak güçtür. Çünkü, Başkurtça, Tatarca ile aynı alt-gruba (Kıpçak grubunun Tatar-Başkurt alt-grubu) girmekle birlikte, bazı önemli farklarla ondan ayrılır. Bu farkların başlıcaları şunlardır:

    1) Söz ve ek başındaki /s/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada /h/ye değişir: Tat. sarık = Bşk. harık "koyun", Tat. soñ = Bşk. huñ "son, sonra; geç", Tat. bulsa = Bşk. bulha "olsa", Tat. tuktasın = Bşk. tuktahın "dursun", vb.

    2) Ortak Türkçe /ç/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada /s/ye dönüşmüştür: Tat. çap- = Bşk. sap- "koşmak", Tat. çalgı = Bşk. salgı "orak, tırpan", Tat öç&#237;n = Bşk. ösön "için", Tat. kiç = Bşk. kis "akşam", Tat. ç&#228;ç = Bşk. s&#228;s "saç" (<< *ç&#228;ç << saç), vb.

    3) Söziçi ve sözsonu /z/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada ötümlü dişlerarası sızıcısı (voiced interdental fricative) /z/ye değişmiştir.

    4) Söziçi ve sözsonu /s/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada ötümsüz dişlerarası sızıcısı (voiceless interdental fricative) /s/ye değişmiştir.

    5) Başkurtçada Tatarcada bulunmayan dudak uyumu vardır: Tat. yoldız = Bşk. yondoz "yıldız", Tat. yöriy = Bşk. yöröy "yürüyor", Tat. köl&#237;ms&#237;r&#228;- = Bşk. kölömhör&#228;- "gülümsemek", Tat. öç&#237;n = Bşk. ösön "için" vb.

    6) Sözbaşı /y/ fonemi Tatarcada /ı/ ile /i/den önce kurallı olarak, bazı sözlerde /c/ fonemine değiştiği halde, Başkurtçada /ı/ ile /i/den önce de korunmuştur: Tat. cid&#237; = Bşk. y&#237;t&#237; "7", Tat. cib&#228;r- = Bşk. y&#237;b&#228;r- "göndermek", Tat. cılı = Bşk. yılı "sıcak, ılık", vb.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=42496

    7) Arapça-Farsça ödünçlemelerdeki sözbaşı /c/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada kurallı olarak /y/ye dönüşür: Tat. cawap = Bşk. yawap "cevap, yanıt", Tat. can = Bşk. y&#228;n "yan", Tat. comga = Bşk. yoma "cuma", vb.

    8) {-DA} ve {-DI} eklerinin başındaki /d/ fonemi Tatarcada korunduğu halde, Başkurtçada ünlülerden sonra /n/ fonemine dönüşür: Tat. kaladan = Bşk. kalanan "şehirden", Tat. karadı = Bşk. karanı "baktı" vb.

    İşte, bu gibi seslik farklarla burada sözünü etmiyeceğimiz bazı önemli sözlük (lexical) farklar Başkurtçayı Tatarcadan ayırır. Bununla birlikte, aşağıdaki cümle karşılaştırmalarından da anlaşılacağı gibi, Tatarca ile Başkurtça arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı oldukça yüksektir:

    Tat. Mi&#241;a karadı = Bşk. Mi&#241;&#228; karanı "Bana baktı"

    Tat. İd&#237;l kürmiy it&#237;k salmıylar = Bşk. İz&#237;l kürm&#228;y it&#237;k sism&#228;yz&#228;r "Su(yu) görmeden çizme(yi) çıkarmazlar"

    Tat. Min anı kiç&#228; oçrattım = Bşk. Min unı kis&#228; osrattım "Ben ona dün rastladım"

    Tat. Cılı söy&#228;k sındırmıy = Bşk. Yılı höy&#228;k hındırmaş "Sıcak kemig(i) kırmaz"

    Tat. Sin ni &#237;şliys&#237;&#241;? = Bşk. Hin n&#228;m&#228; &#237;şl&#228;yh&#237;&#241;? "Sen ne yapıyorsun?"

    Görüldüğü gibi, Başkurtça Tatarcaya yakındır. Ancak, Tatarlarla Başkurtlar arasındaki ethnic, kültürel ve politik ayrılıklarla Tatarca ile Başkurtçanın ayrı ayrı birçok diyalektleri bulunduğu gerçeği göz önünde tutulursa Başkurtçanın Tatarcadan ayrı bir yazı dili olduğu görüşü ağırlık kazanır. Tatarca ile Başkurtça arasındaki ilişki İsveççe ve Norveççe ile Danca (Danish) arasındaki ilişkiye benzetilebilir.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. örümcek ailesi
    By Mustafa Uyar in forum Okul Öncesi Etkinlikler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Ocak.2009, 21:25
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 05.Mart.2008, 16:36
  3. Megane ailesi büyüyor
    By Always in forum Araba Hastaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 27.Mayıs.2007, 17:49
  4. İmparatorluk Dilleri
    By şehzade in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 01.Mayıs.2007, 20:43
  5. Mercedes Ailesi
    By Always in forum Araba Hastaları
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.Ekim.2006, 07:59

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.