ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞININ PSİKO-SOSYAL BOYUTU


Hayatın anlamı, hayattan beklentimizle doğru orantılıdır.
Bizim için hayatın anlamı nedir? Yemek yemek mi, ibadet mi, alışveriş mi, zevklerimiz mi,bedensel istekleri tatmin etmek mi?

Özellikle son zamanlarda toplumun tüketim yapısındaki değişimlerden bahsetmek istiyorum.İnsanlarımızın tatmin ve psikolojik mutluluk yollarının tükenmesi(tükendiğini sanması)özellikle ciddi bir alışveriş çılgınlığına sürüklemiştir.Her gördüğünü almak, aldığını kısa bir süre ,hatta bazen hiç giymemek, aldıktan sonra bahaneleri bulmak,ya da mantığa bürünerek “çok ucuz,bedava “ gibi rahatlama cümlelerle kendimizi mutlu etmeye çalışıyoruz.

Aslında bu durumla yüzleşmemiz gerekir. Bu durum tamamen psikolojik bir oyun olup, farkında olmadan da çıkamadığımız bir bumerangdır.

Mesela . Prof. Tangör'e göre sevgisizlikten doğan boşluğu para harcayarak gidermeye çalışanlar, borçlar arttığında panik ve endişe ile uzmanların kapısını çalıyor” işte bu tespit çok doğrudur. Bu alışveriş çılgını dediğimiz insanların fark edemediği temel nokta, bir boşluğu doldurma aynı zamanda hayatı daha anlamlı kılma isteğidir. Bu durumda kişi devamlı bir koşturmaca, hayatının her saniyesini etkinliklerle, alışverişlerle vb. zevklerle doldurmakla meşgul olur. Aslında hayatını günü birlik maddi ve haz ürünleriyle doldurarak hayatlarını daha da boşaltıp anlamsızlaştırmaktadırlar. Kİ bu insanların yaşlılığı zorlu geçer.

Alışveriş yaparken, eğer alacağımız şey belli değilse, herhangi bir şey almamız çok yüksek bir ihtimaldir. Bu nedenle liste yapıp alışveriş merkezine gitmek her zaman hem ekonomik hem de zaman açısından çok tasarrufludur. Elinde listesi olanlar ne aradığını bilenlerdir. Her bulduğu aradığı değildir. Listeyle alışverişe gidenlerin ,daha kararlı, daha sakin, sağına soluna her şeye bakmayan olduğunu gözlemleyebiliriz.
Alışveriş çılgınlığını biraz açarsak, bunun bir hastalık mı yoksa sadece anlık bir problem mi olduğunu tespit etmek lazım. Hastalık olması için ,bağımlılık derecesine ulaşması gerekir. Nedir alışveriş bağımlılığı ?

Alışveriş bağımlılığı ; Kontrolsüz alışveriş yapmak, ihtiyaca göre değil de harekete geçiren dürtüye göre davranmaktır.

Geçici süreyle rahatlamak, alışveriş esnasında ise ***ifli bir durumda olmak, fakat sonrasında ise yoğun kaygı ,pişmanlık ve suçluluk yaşamak bunun göstergesidir. Alışverişten sonra yaşanan ,kaygılar, değersizlik düşünceleri, yoğun suçluluk ile bir psikolojik çözümden sonra yeni bir psikolojik problem yaratılmaktadır. Tabi ki, sadece psikolojik sorunlar değil çeşitli sosyal sorunlarda başlar. Aile ilişkileri bozulur, evdekilere yalan söylenir, aşırı eleştiri aldığı için bireyde suçluluk ve öfke oluşur. Devamlı bir gerginlik hali, içinden çıkılmayan bir kısırdöngü oluşur

Bu makaleyi okurken aklınıza daha çok bayanlar gelebilir ama ,erkeklerinde çok ciddi alışveriş çılgınlıkları vardır. Onlarca gömleği olan, kravatı olan, ayakkabıları vs… tabi ki durum sadece giyim değildir.
Erkeklerde, cep telefonu elektronik eşya ve parçaları, silah tüfek,otomobil parçaları, aksesuarları sivrilmişken ,

Kadınlarda ;
Takılar, ev eşyaları, mutfak malzemeleri,hediyelik ev eşyaları,yeni mevsimlik ve bir gecelik, bir düğünlük kıyafetler sivrilmiş durumdadır.
Görüldüğü gibi alışveriş sadece ihtiyaç olmaktan çıkıp tamamen rahatlama geçici bir dolgu malzemesi konumu almıştır.

Bir diğer nokta ise kredi kartının psikolojik boyutudur. Kredi kartı kullanırken cebimizde para direkt çıkmadığı için bize daha rahat ve risksiz bir görüntü sunmaktadır. Çünkü somut anlamda o an bir şey bizden çıkmamakta eksiklik hissine kapılmamaktayız .Bu durum , risk oranını ve kullanım oranını arttırmaktadır.

Peki bu çılgınlığın önüne nasıl geçebiliriz ?
  • <LI class=MsoNormal>her alışverişten önce ihtiyaç listesi hazırlamamız gerekir. Mutlaka ne almamız gerektiğini bilerek alışverişe gitmeliyiz.<LI class=MsoNormal>Eğer kontrol sorunu yaşıyorsak, alışverişe gittiğimizde üzerimize çok fazla nakit para veya kredi kartı almamalıyız.<LI class=MsoNormal style="COLOR: #ff6600">Gıda alışverişi yapacak isek, mutlaka karnımız tok gitmeliyiz. Aksi taktirde aç karın her şeyi almak-yemek ister. Size yanlış seçimler yaptırabilir.<LI class=MsoNormal style="COLOR: #ff6600">Mümkün olduğunca kredi kartı kullanmamalıyız. <LI class=MsoNormal style="COLOR: #ff6600">Acil ihtiyaçlar için ek hesap kullanılabilir.<LI class=MsoNormal style="COLOR: #ff6600">Eğer çocuklarınızla alışverişe gidiyorsanız önceden pazarlık yapmanız gerekir. Çocuğunuzun pazarlığı bozmaya çalışması halinde taviz vermeyiniz.
  • Alışverişten önce ortalama harcama bütçenizi belirleyiniz.

Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=105820
Hep müşteri olarak olaya baktık. Ama olayı bir de satıcı boyutu var. Bu boyut zaten müşterinin psiko-sosyal yapsı ve beklentisi üzerine kurulmuştur.

Peki insanların psikolojik durumlarını bilen satıcılar nasıl davranır, ne gibi taktikler uygular? Yapılan bir araştırmadan alıntıyı sunuyorum.

Bunları biliyor muydunuz ?
Bir perakende satış mağazasının iş yapıp yapmayacağını değerlendiren ve optimum potansiyel ile tasarlanmasına yardımcı olan çalışma sahasına “perakende satış antropolojisi’’ denir... Alışveriş merkezlerinin, mağazaların, tanıtım stantlarının ve ürün reyonlarının tasarlanmasında mimarlar ve endüstri tasarımcıları kadar psikologlar da aktif rol alır. Psikolojinin bu sahası “bilişsel ergonomi” olarak adlandırılır; temel olarak, insanların nasıl algıladığı, nasıl düşündüğü ve nasıl davrandığı konusundaki dinamikler üzerinde çalışır…
Araştırmalara göre ;
1.İnsanların çoğu sağ ellerini kullanırlar ve bir alışveriş merkezine girdikleri zaman da sağ tarafa yönelirler; bu nedenle büyük ve kar marjı yüksek mağazaların çoğu koridorun ya da katın sağ tarafında yer alır...
2.Tüm reklâm, tanıtım ve promosyonlarda, olabildiğince beş duyunun (görme, işitme, dokunma, tat ve koku) tamamına ya da en azından çoğuna hitap edebilecek uyaranlar kullanılmasına özen gösterilir.
3.Temel tüketim ürünleri (ekmek, süt, kuru gıdalar, kişisel bakım ve hijyen ürünleri gibi), genellikle market alanının tam ortasında bir yerlere yerleştirilir ki, nokta atışı olarak alışveriş yapan insanlar bile oraya ulaşana kadar en uzun yolu kat etsin ve diğer reyon ya da diğer mağazaların önünden de mutlaka geçsinler... Giyim mağazalarında, soyunma kabinlerinin mağazanın en sonunda yer almasının da sebebi aynıdır; yol üstünde başka reyonların ve başka ürünlerin önünden mecburen geçerken, dikkatinizi çekmek, aklınızı çelmek amacı güdülür...
4.Market sepetlerinin ya da arabalarının ebatları büyük tutulur; bu da bir göz ve algı yanılgısı yaratır; sepetin önemli bir bölümünün boş kalması, insana ’’az alışveriş yaptığı’’ ve ‘’daha fazla alışveriş yapabileceği’’ yanılsamasını yaşatır...
5.Çok katlı alışveriş merkezlerinde, yürüyen merdivenler genellikle en hâkim noktaya kurulur; inerken ya da çıkarken, alanın büyük bölümünü geniş bir açıyla görebileceğiniz bir biçimde konuşlandırılır. Ve iki yürüyen merdiven arasında mutlaka, uzun mesafe bırakılır ki, sadece katlar arasında ilerlemeye çalışırken bile insanlar maksimum mesafe yürüyüp, maksimum sayıda mağazayı ve reyonu görebilsinler...
6.Aynalar! Aynalar, dikkatinizi çeker, sizi yavaşlatır, yürüme hızınız düşer böylelikle içerde maksimum zaman geçirmenizi sağlar...
7.Promosyonlara süre koymak (’’son 2 gün’’, ’’son 10 dakika’’ gibi) ve geri sayımın altını çizmek, insanları ’’fırsatı kaçırmamalıyım’’ yanılsamasına sokar ve acele satın alım kararı verilmesini hızlandırır...
8.En pahalı ürünler kapının girişine yakın reyonlara yerleştirilirken en ucuz ürünler mağazanın en sonuna yerleştirilir; bu da bir algı yanılması yaratır. Kişi ilk gördüğü fiyatlarla, sonra gördüklerini karşılaştırınca, ’’uygun“ ve “ucuz“ olduğuna kanaat getirmesi ve satın alması kolaylaşır...
9.Cevabı “evet-hayır” olan sorular sormak da yine bir satışçı taktiğidir; ’’Yanında patates kızartması ister misiniz ?“ ya da “Mönünüz büyük seçim olsun mu?“ İstatistikler gösteriyor ki insanların yüzde 52’si bu sorulara “Evet” yanıtını veriyor