Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


3 sonuçtan 1 ile 3 arası
  1. #1
    **NUR** Beyza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Konya, Turkey
    Mesajlar
    4,214
    Tecrübe Puanı
    100

    anne babalar için yazılar

    anne babalar için yazılar
    CEZA VERİRKEN…

    Dr. Ayşegül Selcen Güler

    Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar uyumsuz davranışlar sergiledikleri için birçok aile ceza yöntemleriyle tanışır. Hiçbir disiplin yönteminin işe yaramadığı da aileler tarafından sıkça söylenen bir şeydir. Gerçekten de, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ve karşı gelme davranışı olan çocuklarda, cezanın çocuğun davranışı üzerine çok fazla etkisi yoktur.

    Ceza, stratejik bir şekilde kullanıldığı takdirde etkili bir disiplin yöntemi olabilir. Çocuklar çok fazla eleştiri ve cezaya alışırlarsa, başaracaklarından emin olmadıkları durumlarda kolayca pes ederler. Bu yüzden, iyi bir davranış programı ödüle ağırlık vermeli. Öte yandan dürtü kontrol problemleri olan çocuklarda, yalnızca ödül içeren sistemler de yeterli değildir.

    1) Kendinizi tanıyın: Çocuğunuza ceza verdiğinizde, kendi tepkilerinizi gözleyin. Çocuğunuzun yanlış davranışlarına karşı gösterdiğiniz duygusal tepkiler önemlidir. Eğer çok sert ve aşırı öfkeli davranıyorsanız, çocuğunuzun davranışı kötüleşebilir. Eğer daha kontrollü ve net davranırsanız, davranışla baş etmede daha başarılı olacaksınız.

    2) Anahtar kelime “Stratejik”: Ceza verdiğinizde, durum kontrolünüz altında olsun. Önce ödevle ilgili ödül sisteminin yapısı ve tutarlılığından emin olun. Ödül sistemiyle ilgili her şey yerli yerinde yapılıncaya kadar cezayı çok nadir kullanın.

    3) 4:1 oranını tutturmaya çalışın: Yani verdiğiniz ödüllerin miktarı, ceza miktarının en az 4 katı olsun. Bu yaklaşım, cesaretsizlik, öfke ve agresyonun ortaya çıkışını engeller.

    4) Söylediğiniz şey kastettiğiniz şey olsun: Ceza verirken kesin ve net olun. Dolambaçlı konuşmayın. Söylediğinizi bir sonuca bağlamaya hazır olun.

    5) Mümkün olduğu sürece “düzeltme”yi seçin: Sözlü olarak ve göstererek çocuktan istenen “düzeltme” etkili bir ceza biçimi olabilir. Düzeltmesini isterken çocuğun ne yapması gerektiğini söyleyin (“Çalışmaya şimdi başlaman gerekiyor” gibi), ne yapmaması gerektiğini değil (“ Hayallere dalmayı ve zamanını boşa harcamayı bırak” gibi).

    6) Düzeltmeyi hemen yapmasını isteyin: Hedef, yanlış davranışından sonra çocuğunuza en kısa zamanda cevap vermektir. (Her zaman mümkün olmasa da)

    7) Özel noktalara odaklanın: Çocuğun düzeltmesi gereken davranışı özel olarak belirtin. (“ Dikkatini ödevine vermen gerekiyor” gibi) Belirsiz ifadelerden uzak durun. (“Kötü yapıyorsun” gibi)

    8) Düzeltmelerinizi basit ve kısa tutun: Düzeltme net ve kısa olduğunda faydalıdır.

    9) Net olun, sert değil: Düzeltmeyi, ciddi olduğunuzu gösteren net bir tutumla söyleyin. Soru sormaktan kaçının! (örn: “Ödevinin başına dönmeye ne dersin?” gibi)
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=20909

    10) Ödüllerin geri alınması (response cost): Çocuk düzgün çalışması sonucunda kazandığı puanları, kardeşine vurarak veya ödevinin başından ayrılarak kaybedebilir. Burada da 4:1 ödül/ceza oranına dikkat etmek gerekiyor.

    11) Kısıtlama (time-out): (Çocuğu uyaran bulunmayan bir yerde, örn; duvara dönük şekilde, 5 dakika oturtmak) Genellikle etkili bir davranış kontrolü yöntemidir. Ama ödev yapmayla ilgili güçlüklerde tavsiye edilen bir strateji değil. Çünkü, çocuğu zaten yapmak istemediği ödevden alıkoyduğu için ödül yerine geçer.

    12) Ödevle ilgili olmayan durumlarda cezanın kullanımı: 4:1 oranını akılda tutarak, cezayı diğer davranış problemlerinde de kullanabilirsiniz. Ama aşırı cezacı bir sistem davranış kontrolünde tercih edilmez.

    13) Ceza verirken tutarlı olmak, davranışın hemen sonrasında ceza vermek, hangi davranışla ilgili ceza verildiğini belirtmek (özgüllük), cezanın bir anlam ifade etmesi ve 4:1 ödül ceza oranının akılda tutulması önemli.

    Dr. Ayşegül Selcen Güler
    Konu Beyza tarafından (05.Şubat.2007 Saat 19:40 ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    **NUR** Beyza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Konya, Turkey
    Mesajlar
    4,214
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: anne babalar için yazılar

    Ebeveyn-çocuk ilişkisinde iyi iletişim kurmanın belirli unsurları var mıdır?

    Anne/baba – çocuk iletişimi olumlu duygular ve alışkanlıklar içeriyorsa, her iki taraf için de birlikte geçirilen zaman eğlence ve mutluluk kaynağı olabilir. Çocuğun yaşı ne olursa olsun, onunla kurulan iyi bir iletişim, onda kendine güven ve çevresine saygı gelişimi için en önemli kaynaklardan biri olacaktır.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=20913

    İyi bir ilişki kurabilmek ve bunu yıllar boyu sürdürebilmek, çocuğun kişilik gelişimi açısından da olumlu etkiler taşıyacaktır. Davranışlarınız ve sözleriniz onun için daha fazla anlam ifade edecektir. Ondaki olumsuz düşünce ve davranışları fark etme, ifade edebilme ve değiştirebilme açısından da fırsatlar yaratacaktır.

    Çocuğunuzun, onun ihtiyaçları ile ilgilendiğinizi ve gerek duyduğunda yardımcı olacağınızı bilmesini sağlayın.

    Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde, televizyonu kapatabilir, gazeteyi kaldırabilir vs, onunla göz göze iletişim kurmaya özen gösterebilirsiniz.

    Size önemli bir haber verdiğinde, içten, sıcak bir ifadeyle ve düşünerek (olumlu ve olumsuz etkileri) yanıt verin.

    Size konuşmak istediği özel konular olduğunda, başkalarının olmadığı ortamlarda konuşun ve ondan izin almadan sırlarını kimseye söylemeyin (tabii onun için hayati –çok önemli- bir sorun yaratmayacak bir bilgi ise).

    Hoşlanmadığınız davranışlarını ve yönlerini başkalarının önünde küçük düşecek şekilde ifade etmemeye dikkat edin.

    Onunla konuşurken aynı hizada olmaya özen gösterin, ona çok yukarıdan, ya da çok aşağıdan bakmamaya çalışın.

    Ona kızdığınızda, sinirleriniz yatışıncaya kadar ceza vermeyin, ya da suçlayıcı sözler söylememeye çalışın. Çünkü o sırada gerçek düşüncelerinizi belirtemeyebilir, tarafsız davranamayabilirsiniz.

    Yorgun iseniz, onu aktif dinlemek için ekstra bir çaba sarf etmeniz gerekebilir. Kendi duygularınız ve hoş görünüzün de farkında olmaya çalışın.

    Onu dinlerken mümkün olduğunca onu kesmemeye çalışın, sözlerini tamamlamaya çalışmayın.

    Belirli bir durumu, olayı size anlatırken, olayın ana fikrinden uzaklaşmadan eleştirilerinizi yapın. Ör, başkalarının ona vurduğunu anlatırken, “neden sen o saatte dersini çalışmıyordun” gibi sözler onun olayları yanlış yorumlamasına ve anlamsız duygular hissetmesine yol açabilir.

    “Neden?” sorusu yerine daha çok “ne?” sorusunu (ör, ne oldu?, ne düşünüyorsun? vs) sormaya özen gösterin.

    Eğer bir olayı-durumu öğrendiyseniz, ona olanları bildiğinizi söyleyin, bilmemezlikten gelerek, onun yalan söylemesine ve ilişkinizi zedelemesine yol açmamasına dikkat edin.

    Onunla konuşurken, büyüklerle konuştuğunuz ses tonu ve sözcükleri tercih edin, onun küçük ve tecrübesiz olduğunu hatırlatıcı sözler, hitaplar sağlıklı iletişimi zorlaştırır.

    Hakaret içeren, küçük düşürücü kelimeleri kullanmamaya çalışın.

    Zorlandığında, sıkıntı hissettiğinde sorun çözme becerilerini geliştirebilmesi için, çözümleyici aşamaları bir bir ifade edin. Onun yerine çözmemeye, ya da anlayamayacağı açıklamalar kullanmamaya dikkat edin.

    Ne yaparsa yapsın, onu sevdiğinizi ve kabul ettiğinizi bilsin. İstenmeyen davranışları için uygun eleştirileri ve gerekli yaptırımları zaten yaparsınız.

    İletişim yollarını kullanmasını destekleyin. Hem sizinle hem de başkaları ile olan ilişkilerinde özgürce ve uygun bir yöntemle düşüncelerini ifade etmesi konusunda yüreklendirin.

    Dr. Koray Karabekiroğlu

  3. #3
    **NUR** Beyza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Konya, Turkey
    Mesajlar
    4,214
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: anne babalar için yazılar

    YEMEYEN ÇOCUKLAR, YEDİREMEYEN ANNELER…

    Annelerin en çok yakındıkları şeylerin başında, bebekliklerinden itibaren çocukların yemek yememeleri gelir. Çoğu kez çocuk doktoruna geldiklerinde şikayetlere bununla başlarlar. Yapılan ölçümlerde ise genellikle bebeklerin boy ve kiloları yaşlarına uygun bulunur. Buna rağmen annelerin endişesi geçmez ve yediği miktarın az olduğu, bu normalliğin annenin kendi çabası ile olduğunu, o zorla yedirdiği için beslendiğini, yoksa sorun olduğunu, daha da zayıf olacağını söylerler. Devamlı oyunla, masalla, televizyon karşısında onu yedirmeye uğraşan, yemediği zaman çok üzülen bir anne vardır. Fakat annelerin farkına varmakta zorlandıkları bir konu ise şudur; yemek yemek sadece karın doyurmak için değil, çocuğun ebeveynleri ile ilişki kurma biçimi, onların dikkatini sürekli kendi üzerinde toplama yöntemi, annelerini üzmenin, sinirlendirmenin, mutlu etmenin, sevindirmenin bir yolu, isteklerini yaptırmak için bir silah ve hatta bir tür oyun oynama şekli olmuştur.

    Ne hata yapmıştır ki anne, bu sorun ortaya çıkmıştır? Ve bu sorunu çözmek için neler yapılabilir?

    1. Önce çocuğunuzu yedirmek yerine öğün saatlerinde birlikte yemek yiyin. Genelde anneler, önce çocuklarını doyurur-yedirir, sonra kendileri yer. Halbuki hem tüm dikkatin çocuğun yemesi üzerine odaklanmasından, hem de annenin aç olmasından dolayı bu yöntem hem anne hem de çocuk için zordur. Bunun yerine tüm ailenin birlikte yemek yemesi, hem ebeveynlerin yemek yemesinin çocuk için model - örnek oluşturması, hem de öğünlerin tüm aile bireylerinin bir araya geldiği, birlikte olduğu, mutlu, neşeli sosyal ortamlar haline gelmesi açısından önemlidir.

    2. Öğün saatlerinizde kurallarınız olsun. Beslenme zamanları, çocuk için sadece yemek yiyip karnını doyurduğu vakitler değildir. Öğünler, çocuk için bir öğrenme ortamıdır; sosyal kurallara uymak, ilişki kurmak, motor – bilişsel-iletişimsel becerilerini geliştirmek gibi. Beslenme saatlerinde ebeveyne düşen görev, çocuğun nerede, ne zaman ve ne yiyeceğini belirlemektir. Bu yüzden belli saatlerde, hep aynı yerde (mutfakta, masada), çevreden gelecek dikkat dağıtıcı uyaranların olmadığı (televizyon karşısında yada oyun oynayarak değil!) bir ortamda ebeveynlerinin kendisi için hazırladığı besinleri yiyecektir. Eğer televizyon, oyuncak, ebeveynlerin dil dökmesi gibi çocuğun yemeye odaklanmasını etkileyen faktörler varsa, çocuğunuzun yemek yemesine odaklanmasını etkileyecektir. Bu yüzden oyun saatleri ile beslenme saatlerinin birbirinden ayrılması gerekir. Dikkat dağıtıcı yöntemler başlangıçta işe yarar gibi görünse de, ilerleyen dönemde çocuğunuzun beslenmesini kendisinin kontrol etmesi zorlaşacaktır. Zaten bu yöntemler de bir müddet sonra işe yaramamaya başlayacaktır. Öğün saatlerinin ne kadar olacağının bilinmesi gerek ebeveyn gerek de çocuk için çok yardımcı olacaktır; böylece her iki taraf ta yemeyin ne zaman biteceğini bilecektir. Öğün saatleri için ideal süre 15-20 dakikadır. Bundan daha kısa sürede çocuk yemeği bitiremeyebilir. Daha uzun süre ise çocuk için sıkıcı olur ve yemeye karşı daha ret edici olur. Besleneceği yerin ve kullandığı aletlerin çocuğun gelişim dönemine uygun olması gerekir. Hafif ve küçük aletlerin kullanılması, oturduğu yerin (sandalye, yeme sandalyesi) masaya uzanmasını sağlayacak yükseklikte olması daha uygundur. Ebeveynlerin bu konuda yaptığı hatalardan biri, ‘yeter ki yesin’ düşüncesiyle, yemek yerinin ve saatlerinin çocuğun isteğine göre belirlenmesidir. Çoğu anne, daha rahat yiyor diye televizyon karşısında, özellikle de müzik kanallarını açıp yemek yedirmesidir. Bu yöntem çocuğun yemek konusunda kontrol geliştirmesini engelleyecek, ileri yaşlarda da bu alışkanlığın devam etmesini sağlayacaktır. Ayrıca ‘ne isterse’ o besini önermek (köfte, patates kızartması), çocuğun tat duyusunun gelişimini engelleyerek, besinler karşısında seçici davranmasını ve kısıtlı-sınırlı besin tercihlerinin olmasına yol açacaktır. Bunun yerine sessiz, dikkat dağıtan nesnelerin olmadığı ve çocuğun yemeye odaklandığı ortamda yemek yemesi, hem ne yediğinin fark etmesini sağlar hem de yemek konusunda kendi kontrolünün gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca tadını bilmediği yada tercih etmediği yemekleri (özellikle sebze yemekleri), tercih ettiği-sevdiği yemeklerden önce, bir ödül yada ön koşul olarak sunmak, çocuğun yiyeceklerin tadını tanımasını ve yediği besinlerin çeşitlenmesini sağlar.

    3. Çocuğunuzun açlık duygusunun gelişmesinde yardımcı olun. Gün içinde beslenme zamanlarının 3 temel öğün, bir ara öğün olarak düzenlenmesi, ortalama 4 saat arayla yemek yenmesi, öğünler arasında su dışında gıda almaması çocukta açlık duygusunu geliştirecek, açlık duygusunu da sadece öğün saatlerinde sunulan gıdalarla gidereceğini öğrenmek, çocuğun hem düzenli beslenmesini sağlayacak, hem de açlık-tokluk duygularını öğrenerek beslenmenin ebeveynin görevinden çok, kendi işi olduğunu öğrenmesini sağlayacaktır. Gün boyunca istediği zaman yemek yerse, böylece açlık duygusunu öğrenemeyecek, hem de düşük kalorili ama karın doyuran yiyeceklerle midesini dolduracak (cipsler, meyve suları, bisküitler), böylece de öğün zamanlarında yemek istemeyecektir. Çocuğunuzun acıkma ve doyma hissine güvenmeniz gerekir. Çünkü çocukların yiyebildiği miktar, erişkinlerinkinden farklılık gösterir. Çocuğun, sizin kendi kafanızdaki miktardan ziyade kendi yiyebildiği miktarda yemesi daha önemlidir. Zira, sizin istediğiniz miktarı yemesi için zorlamanız yerine, korkutarak yedirmek yerine (döverim, seni sevmem, annen olmam, evden giderim) acıktığı için yemesi gerekir. Unutulmaması gereken başka bir nokta da, çocuğunuzun iştahının her öğünde aynı olmayacağıdır. Çünkü çocuğunun yediği miktarı yakından gözleyen ebeveynler, bir öğünde yemediği takdirde diğer öğünde daha fazla yiyerek denge sağladıklarını belirtmektedir. Son olarak, çocuğunuzun kilosu, yediği miktarla ilgili komşularınızın yada akrabalarınızın eleştirilerine kulak asmayın. Unutmayın ki çocuk, sizin çocuğunuz. Bu nedenle de, sizin düşünceniz herkesinkinden daha önemlidir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=20916


    Dr. Sabri Hergüner

Benzer Konular

  1. Anne - Babalar Için Disiplin Kurallari Rehberi
    By soleil in forum Anne - Baba ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.Temmuz.2009, 00:59
  2. Anne-Babalar, Haydi Tren Yapmaya!
    By soleil in forum Anne - Baba ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 31.Mart.2008, 10:45
  3. Anne Babalar Bu Haberi Okumalı
    By soleil in forum Anne - Baba ve Çocuk
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.Şubat.2008, 16:24
  4. anne babalar sizler için
    By sonsuzluk in forum Anne - Baba ve Çocuk
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.Ağustos.2007, 17:23
  5. Anne-babalar antibiyotiğe dikkat!
    By Mustafa Uyar in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.Haziran.2007, 14:45

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.