YEMEYEN ÇOCUKLAR, YEDİREMEYEN ANNELER…

Annelerin en çok yakındıkları şeylerin başında, bebekliklerinden itibaren çocukların yemek yememeleri gelir. Çoğu kez çocuk doktoruna geldiklerinde şikayetlere bununla başlarlar. Yapılan ölçümlerde ise genellikle bebeklerin boy ve kiloları yaşlarına uygun bulunur. Buna rağmen annelerin endişesi geçmez ve yediği miktarın az olduğu, bu normalliğin annenin kendi çabası ile olduğunu, o zorla yedirdiği için beslendiğini, yoksa sorun olduğunu, daha da zayıf olacağını söylerler. Devamlı oyunla, masalla, televizyon karşısında onu yedirmeye uğraşan, yemediği zaman çok üzülen bir anne vardır. Fakat annelerin farkına varmakta zorlandıkları bir konu ise şudur; yemek yemek sadece karın doyurmak için değil, çocuğun ebeveynleri ile ilişki kurma biçimi, onların dikkatini sürekli kendi üzerinde toplama yöntemi, annelerini üzmenin, sinirlendirmenin, mutlu etmenin, sevindirmenin bir yolu, isteklerini yaptırmak için bir silah ve hatta bir tür oyun oynama şekli olmuştur.

Ne hata yapmıştır ki anne, bu sorun ortaya çıkmıştır? Ve bu sorunu çözmek için neler yapılabilir?

1. Önce çocuğunuzu yedirmek yerine öğün saatlerinde birlikte yemek yiyin. Genelde anneler, önce çocuklarını doyurur-yedirir, sonra kendileri yer. Halbuki hem tüm dikkatin çocuğun yemesi üzerine odaklanmasından, hem de annenin aç olmasından dolayı bu yöntem hem anne hem de çocuk için zordur. Bunun yerine tüm ailenin birlikte yemek yemesi, hem ebeveynlerin yemek yemesinin çocuk için model - örnek oluşturması, hem de öğünlerin tüm aile bireylerinin bir araya geldiği, birlikte olduğu, mutlu, neşeli sosyal ortamlar haline gelmesi açısından önemlidir.

2. Öğün saatlerinizde kurallarınız olsun. Beslenme zamanları, çocuk için sadece yemek yiyip karnını doyurduğu vakitler değildir. Öğünler, çocuk için bir öğrenme ortamıdır; sosyal kurallara uymak, ilişki kurmak, motor – bilişsel-iletişimsel becerilerini geliştirmek gibi. Beslenme saatlerinde ebeveyne düşen görev, çocuğun nerede, ne zaman ve ne yiyeceğini belirlemektir. Bu yüzden belli saatlerde, hep aynı yerde (mutfakta, masada), çevreden gelecek dikkat dağıtıcı uyaranların olmadığı (televizyon karşısında yada oyun oynayarak değil!) bir ortamda ebeveynlerinin kendisi için hazırladığı besinleri yiyecektir. Eğer televizyon, oyuncak, ebeveynlerin dil dökmesi gibi çocuğun yemeye odaklanmasını etkileyen faktörler varsa, çocuğunuzun yemek yemesine odaklanmasını etkileyecektir. Bu yüzden oyun saatleri ile beslenme saatlerinin birbirinden ayrılması gerekir. Dikkat dağıtıcı yöntemler başlangıçta işe yarar gibi görünse de, ilerleyen dönemde çocuğunuzun beslenmesini kendisinin kontrol etmesi zorlaşacaktır. Zaten bu yöntemler de bir müddet sonra işe yaramamaya başlayacaktır. Öğün saatlerinin ne kadar olacağının bilinmesi gerek ebeveyn gerek de çocuk için çok yardımcı olacaktır; böylece her iki taraf ta yemeyin ne zaman biteceğini bilecektir. Öğün saatleri için ideal süre 15-20 dakikadır. Bundan daha kısa sürede çocuk yemeği bitiremeyebilir. Daha uzun süre ise çocuk için sıkıcı olur ve yemeye karşı daha ret edici olur. Besleneceği yerin ve kullandığı aletlerin çocuğun gelişim dönemine uygun olması gerekir. Hafif ve küçük aletlerin kullanılması, oturduğu yerin (sandalye, yeme sandalyesi) masaya uzanmasını sağlayacak yükseklikte olması daha uygundur. Ebeveynlerin bu konuda yaptığı hatalardan biri, ‘yeter ki yesin’ düşüncesiyle, yemek yerinin ve saatlerinin çocuğun isteğine göre belirlenmesidir. Çoğu anne, daha rahat yiyor diye televizyon karşısında, özellikle de müzik kanallarını açıp yemek yedirmesidir. Bu yöntem çocuğun yemek konusunda kontrol geliştirmesini engelleyecek, ileri yaşlarda da bu alışkanlığın devam etmesini sağlayacaktır. Ayrıca ‘ne isterse’ o besini önermek (köfte, patates kızartması), çocuğun tat duyusunun gelişimini engelleyerek, besinler karşısında seçici davranmasını ve kısıtlı-sınırlı besin tercihlerinin olmasına yol açacaktır. Bunun yerine sessiz, dikkat dağıtan nesnelerin olmadığı ve çocuğun yemeye odaklandığı ortamda yemek yemesi, hem ne yediğinin fark etmesini sağlar hem de yemek konusunda kendi kontrolünün gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca tadını bilmediği yada tercih etmediği yemekleri (özellikle sebze yemekleri), tercih ettiği-sevdiği yemeklerden önce, bir ödül yada ön koşul olarak sunmak, çocuğun yiyeceklerin tadını tanımasını ve yediği besinlerin çeşitlenmesini sağlar.

3. Çocuğunuzun açlık duygusunun gelişmesinde yardımcı olun. Gün içinde beslenme zamanlarının 3 temel öğün, bir ara öğün olarak düzenlenmesi, ortalama 4 saat arayla yemek yenmesi, öğünler arasında su dışında gıda almaması çocukta açlık duygusunu geliştirecek, açlık duygusunu da sadece öğün saatlerinde sunulan gıdalarla gidereceğini öğrenmek, çocuğun hem düzenli beslenmesini sağlayacak, hem de açlık-tokluk duygularını öğrenerek beslenmenin ebeveynin görevinden çok, kendi işi olduğunu öğrenmesini sağlayacaktır. Gün boyunca istediği zaman yemek yerse, böylece açlık duygusunu öğrenemeyecek, hem de düşük kalorili ama karın doyuran yiyeceklerle midesini dolduracak (cipsler, meyve suları, bisküitler), böylece de öğün zamanlarında yemek istemeyecektir. Çocuğunuzun acıkma ve doyma hissine güvenmeniz gerekir. Çünkü çocukların yiyebildiği miktar, erişkinlerinkinden farklılık gösterir. Çocuğun, sizin kendi kafanızdaki miktardan ziyade kendi yiyebildiği miktarda yemesi daha önemlidir. Zira, sizin istediğiniz miktarı yemesi için zorlamanız yerine, korkutarak yedirmek yerine (döverim, seni sevmem, annen olmam, evden giderim) acıktığı için yemesi gerekir. Unutulmaması gereken başka bir nokta da, çocuğunuzun iştahının her öğünde aynı olmayacağıdır. Çünkü çocuğunun yediği miktarı yakından gözleyen ebeveynler, bir öğünde yemediği takdirde diğer öğünde daha fazla yiyerek denge sağladıklarını belirtmektedir. Son olarak, çocuğunuzun kilosu, yediği miktarla ilgili komşularınızın yada akrabalarınızın eleştirilerine kulak asmayın. Unutmayın ki çocuk, sizin çocuğunuz. Bu nedenle de, sizin düşünceniz herkesinkinden daha önemlidir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/anne-baba-ve-cocuk/12567-anne-babalar-icin-yazilar-post20916.html


Dr. Sabri Hergüner