Enver Paşa ile aynı hayaller peşinde olan İsmail Hakkı Bey tabii ki Enver Paşa'nın duymak istediklerini söyleyen bir rapor gönderince Enver Paşa da karargahıyla birlikte 6 Aralık 1914'de İstanbul'dan yola çıktı. Önce Trabzon'a ardından Erzurum'a ulaştı. Başkumandan Vekili ile beraber Alman subayları, Genelkurmay Başkanı Bronzar von Shellandorf ve Harekat Şubesi Başkanı Albay Feldman da Erzurum'a geldiler.
Enver Paşa, ordu komutanı Hasan İzzet Paşa'ya:
Hatalı hareket ettiniz, Rus ordusunu şimdiye kadar imha etmeliydiniz.
deyince, ummadığı bir yanıt aldı. Bölgeyi iyi bilen ve askeri tanıyan Hasan İzzet Paşa "Kış bastırmış durumda, bu koşullarda karşı saldırı iyi sonuç vermez. Bu konuda ısrar etmekle yanlış yapıyorsunuz. Kış şiddetini kaybettikten sonra saldırıya geçmemiz lazım" dedi. Hiddetlenen Enver Paşa "Eğer hocam olmasaydınız sizi idam ettirirdim" diyerek Hasan İzzet Paşa ile diğer bazı komutanları görevden aldı ve kendisi de doğrudan ordunun komutasını üstlendi. Ve hemen ardından da yeni ve büyük bir saldırıya geçildi. İsmail Hakkı Bey ve İhsan Paşa'nın komutasındaki iki kolordu Rus ordusunu Sarıkamış'ta kuşatacak ve yok edecekti.
Sıfırın altında 25 derece soğukta ve bir buçuk metreyi aşan karla kaplı dağlık arazide yürütülen saldırıda Rus ordusundan çok "General Kış"ın etkili olması kaçınılmazdı. Ruslar her şeye rağmen bölgenin koşullarına alışık ve daha donanımlıydılar. Oysa bu saldırıya büyük önem veren Enver Paşa, güneyden sıcak bölgelerden bile buraya asker getirmişti ve bu ağır kış şartlarına hiçbir şekilde alışık olmayan ve uyum sağlayamayacak durumda olan birliklerin erimesi için Ruslarla karşı karşıya gelmeleri gerekmiyordu.
2500-3000 metreye ulaşan Allahü Ekber Dağlarında soğuktan, açlıktan kırılıp gittiler. Enver Paşa'nın karargahı dahil olmak üzere pek çok komutan ve birlik yollarını kaybediyor, birbiriyle haberleşemiyor ve karların içinde donuyordu. Hatta bu kargaşada iki Türk tümeni saatlerce birbiriyle çarpışmaya bile girdi. Narman'ın ilerisinde 31. ve 32. Tümenler 4 saat boyunca birbirleriyle savaştılar ve 2 bin kadar Türk askeri de bu çarpışmada can verdi.
Savaşın dördüncü günü iyice yıpranmış, erimiş birliklere bir de gece yürüyüş emri veren Enver Paşa hala zafer kazanacağını hayal ediyordu. Oysa 90 bin askerle başlayan saldırıda zaten birliklerin neredeyse yarısı erimişti. Tipi ve fırtına altında şaşkın, yolunu bile bulamayan birliklere Ruslar ummadıkları noktalarda saldırılar düzenliyordu.
Örneğin 29 Aralık'ta 17. Tümenin sayısı 300 kişiye, IX. Kolordunun sayısı ise 1500 kişiye kadar düşmüştü. Enver Paşa ise hala yayımladığı emirlerde düşmanın dağılmak üzere ve zaferin yakın olduğundan söz ediyordu. 3 Ocak günü Rus ordusu tam anlamıyla karşı saldırıya geçti. Türk birliklerinin tutunacak, dayanacak mecali yoktu. 10 gün kadar süren Sarıkamış Muharebesi sonucunda 90 bin kişilik ordudan geriye birkaç bin kişi ancak kalmıştı.
8 Ocak günü her şeyin bittiğini kabul eden Enver Paşa İstanbul'a dönmeye karar verdi. Ordunun komutasını Tuğgeneral yaptığı İsmail Hakkı'ya devrederek 11 Ocakta İstanbul'a doğru yola çıktı. İran ve Azerbaycan üzerine yapacağı muhteşem sefer için yola çıkarak o sıralarda Urfa'ya gelmiş olan yeğeni Halil Paşa'nın da hevesi kursağında kalmıştı. Sarıkamış faciasından sonra bu seferden de vazgeçildi. Yeğenini Urfa'dan yanına çağıran Enver Paşa Ulukışla'da buluşarak İstanbul'a birlikte dönmelerini uygun görüyordu. Çünkü bu yenilginin sonuçlarının ne olacağını tam kestiremiyor, Başkumandanlık makamının tehlikeye girebileceğini düşünüyordu. Yanında güvenilir birileri olmalıydı.
Ulukışla tren istasyonunda karşılaştıklarında şaşkın ve üzgündü. İlk sözü, "Kuvve-i külliye mahvoldu" olacaktı, yani bütün kuvvetler tükenmişti.
Ama aslında bu henüz bir başlangıçtı, çünkü daha sonra bütün bir memleket mahvolacak, Enver Paşa ve arkadaşları da bir Alman denizaltısıyla memleketi terk etmek zorunda kalacaklardı!
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/tarih/12696-sarikamis.html#post21264
Bir Yemen Bir Sarıkamış.Ve insanlarımız ,ağıtlarla bu faciayı sözlü tarihimize aktarırlar.
Sarıkamış Türküsü
Sarıkamış üstünde kar
Kar altında Mehmedim yatar
Gülüm donmuş kara dönmüş
Gören sanmış yarini sarar
Kimi Yemen kimi Harput
Üzerinde ince çaput
Avut yiğit gönlün avut
Yar sarmazsa Mevlam sarar
*******
SARIKAMIŞ
Oltu'dan girdik de Sarıkamış'a
Akıl ermez orda yatan üleşe
Askeri kırdıran Enveri Paşa
Kitlendi kapılar, mekan ağladı
Yüzbaşılar, yüzbaşılar
Tabur tabura karşılar
Yağmur yağıp gün değişin
Yatan şehitler ışılar
İbrişimin kozaları
Battın Avşar kazaları
Sarıkamış'ta kırıldı
Gonca gülün tazeleri