Veda eder ağaçlar yapraklarına bu mevsim. Sevdalar inadına daha koyulur.
Ve doğanın hırkası sarıdır artık. Renklerin armonisi yaşanır ardı sıra.
Yeşil kırmızıya, kırmızı sarıya bırakır yerini gün be gün.

Hazin bir yitişin ilk çağrısı mıdır sonbahar yoksa, yeniden oluşum kozası mı?
Ölü toprağı serpilmiş şehirlerin yalnızlığında uyanılır gecelerin sabahına.
Kelebek bakışlarında hayal edilir okyanuslar... Bir bir yüzüne kapanmıştır
kapılar kalabalığın. Kordon Boyundaki bank dost arar dertleşecek.
Deniz üstü sohbetler özlenir olmuştur. Çilingir sofrasının
kahkahaları yankılanır balıkçı iskelesinde. Ağaçlar yavaşça bırakır
yaprağını yere, asi çiçekler bekleşir toprağın eşiğinde. Sayfa
arasındaki gül yaprağıncadır hülyalar. Maviye, yeşile mersiyeler yazılır
çatlamış dudaklarca. Ellerinde topaçları yaz çocukları, kaçışır her biri bir köşeye.
Camdaki buğuya çizilince sıkıntıların resmi, son sıcağı da çekilince bedenden
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=46083
yazın, eylül kuşlarına yüklendiyse menevişler artık hazana akmaktadır zaman.
Güneş, Kaf Dağının ardındadır umarsız.

Ve bir seyyahın zulasında bir dahaki dönüşe götürülür umutlar.
Beklemekse eğer yazgımız, hazanın sonunda elbet bahar olacak.


Arif ÂGÂH