ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
Bizi bilirsin
avuçla su içmeyi
marifet biliriz,
yenilmeyi bir de
kendi sahamızda...
bizi bilirsin
saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tesbih yaparız,
düş kırıklarından..
bizi bilirsin
ağzının içinde oturmak isteriz.
ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz
ağzını...
bizi bilirsin,
yaşamak biliriz,
vademiz dolduğunda
avuçlarında gömülmeyi...
y. erdoğan
--->: ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere
Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre
Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlıyabiliyorsan
Acılar art arda dinmeli
Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli.
Sevin ağlıyabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.
ÖZDEMİR ASAF
--->: ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
ELVEDA SEVGİLİM
Söyleyecek bir söz kalmadı artık
Elveda sevgilim elveda sana
Sonunda bizi de buldu ayrılık
Elveda bir tanem elveda sana
Sendeki resmimi yırtabilirsin
Kalbinden aşkımı atabilirsin
Beni de maziye katabilirsin
Elveda sevgilim elveda sana
Bu aşkı burada bitiriyoruz
Bu sayfayı artık kapatıyoruz
Mendiller sallansın ayrılıyoruz
Elveda sevgilim elveda sana
Bu gece son defa bakışacağız
Bu gece son defa sarılacağız
Ne yapsak çaresiz ayrılacağız
Elveda sevgilim elveda sana
AHMET SELÇUK İLKAN
--->: ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
güzel şiirler eline sağlıkk
--->: ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
BİR UMUT
Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi,
Ne artı, ne eksi.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut
Hikaye hepsi.
CAHİT SITKI TARANCI
--->: ÜNLÜ şairlerden ŞiirLer..!!
Veda eder ağaçlar yapraklarına bu mevsim. Sevdalar inadına daha koyulur.
Ve doğanın hırkası sarıdır artık. Renklerin armonisi yaşanır ardı sıra.
Yeşil kırmızıya, kırmızı sarıya bırakır yerini gün be gün.
Hazin bir yitişin ilk çağrısı mıdır sonbahar yoksa, yeniden oluşum kozası mı?
Ölü toprağı serpilmiş şehirlerin yalnızlığında uyanılır gecelerin sabahına.
Kelebek bakışlarında hayal edilir okyanuslar... Bir bir yüzüne kapanmıştır
kapılar kalabalığın. Kordon Boyundaki bank dost arar dertleşecek.
Deniz üstü sohbetler özlenir olmuştur. Çilingir sofrasının
kahkahaları yankılanır balıkçı iskelesinde. Ağaçlar yavaşça bırakır
yaprağını yere, asi çiçekler bekleşir toprağın eşiğinde. Sayfa
arasındaki gül yaprağıncadır hülyalar. Maviye, yeşile mersiyeler yazılır
çatlamış dudaklarca. Ellerinde topaçları yaz çocukları, kaçışır her biri bir köşeye.
Camdaki buğuya çizilince sıkıntıların resmi, son sıcağı da çekilince bedenden
yazın, eylül kuşlarına yüklendiyse menevişler artık hazana akmaktadır zaman.
Güneş, Kaf Dağının ardındadır umarsız.
Ve bir seyyahın zulasında bir dahaki dönüşe götürülür umutlar.
Beklemekse eğer yazgımız, hazanın sonunda elbet bahar olacak.
Arif ÂGÂH