Tiroit bezi nefes borusunun önünde, kelebek şeklinde 20-25 gram ağırlığında hormon üreten bir salgı bezidir. İnsan vücudunun metabolizma hızını ayarlayarak tüm sistemlerin düzenli çalışmasını sağlar. Vücudun sıcak yada soğuğa adaptasyonunu, bebeklerde büyüme ve gelişmeyi, zeka gelişimini, deri, saç kalitesini etkiler. Bezin yavaş ya da hızlı çalışmasıyla hastalık belirtileri ortaya çıkar.

Tiroit bezi, iyot maddesini ve aminoasitleri kullanarak T3, T4 denen hormonları üretir. Ülkemizdeki iyot alımı azlığı nedeniyle çok sık olarak (neredeyse üç kişiden birin de guatr ortaya çıkıyor) guatr gözlenmektedir. Ayrıca guatr yapan bazı maddelerin alımıyla (karalahana gibi sebzeler içindeki thioglikozid T3, T4 yapımını engeller), kimyasal maddeler, bazı ilaçlar (lithium) ve bazı mikroplar (E Coli) sebebiyle de oluşmaktadır.

İyot deniz suyunda, deniz ürünü balıklarda ve etlerde bulunur. Vücudun günlük ihtiyacı 150 mgr’dır. 50 mgr’ın altına düşerse hormon yapımı azalır ve hipofiz bezinden hormon yapımını uyarmak üzere TSH salınır; bu da tiroit bezinde hücre artışını uyarır. Tiroit bezi hücrelerdeki artışla büyümeye başlar.

Tiroid bezinin büyümesine guatr adı verilir. Bezin simetrik ya da asimetrik olarak yaygın büyümesine difüz guatr; nodüllerle birlikte olanına nodüler guatr denir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=8737

Her ikisi de fonksiyonel olarak üç şekilde görülür:

1. Hormonların yüksek seyrettiği hipertiroidik tip; aşırı sinirlilik, canlılık, fazla terleme sıcağa tahammülsüzlük, çarpıntı, yorgunluk, zayıflama, nefes darlığı, halsizlik, sık acıkma gibi şikayetler gelişir. (Yaygın ve hipertiroidik olan guatrlara halk arasın da zehirli guatr, iç guatr denmektedir.)
Teşhiste tiroit hormonlarının ölçümleri yapılır ve buna göre ilaçları düzenlenir.
İlaçlarla hormonlar normal düzeye getirildikten sonra gerekirse cerrahi müdahale yapılır.

2. Hormonların düşük olduğu hipotiridik tip; cilt kuru mat ve soğuktur, kilo alımı artar, kabızlık gelişir, mental işlemler yavaşlar, unutkanlık, dikkat azalması görülebilir.
Tedavide hormonları azaldığından hormon ilave edilir ve büyüme durdurulmaya çalışılır.

3. Hormon düzeylerinin normal seyrettiği ötiroidik tip bez büyümüştür, nefes darlığı ses kısıklığı olmadığı sürece tedavisiz takip edilir. Büyük olgularda cerrahi uygulanır.

Nodüler guatr

Tiroit nodülü tiroidin içinde veya üstünde bezin aşırı uyarılmasıyla artan hücrelerin oluşturduğu kitlelerdir. Tanı ultrasonla anlaşılır. Nodüller tek başına veya birden fazla olabilir. Tek ve katı kıvamlı olanlar kötü huylu olma riski taşır. Kesin tanı dokudan örnek alıp inceleyerek konur.

Guatrdan korunmak için iyotton zengin gıdalar ve iyottan zengin su alınmalıdır. Bu yapılamıyorsa mutlaka iyotlu tuz kullanmalıyız. Özellikle çocuklarda daha dikkatli olunmalı, çünkü gelişme ve başarılarını etkileyecektir.



Tıbb-ı Nebevî


ÇÖREKOTU

“Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki, çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.” (Buharî; Tıp 52, Müslim 89.)

Peygamber Efendimizin (a.s.m.) her söylediğinde var olan hakikatler, yıllar geçtikçe daha iyi açığa kavuşuyor.

Evet, çörek otu şifa konusunda oldukça geniş bir yelpaze gösteriyor. Bilim adamları, çörek otunun tohumunda organizmayı destekleyen yüzden fazla madde varolduğunu tespit etmişler.

Yapılan araştırmalarda içerik olarak şunların bulunduğu görülmüş:

Çörek otunun tohumunda takriben % 38 oranında karbonhidrat, % 35 oranında çeşitli yağlar, % 21 oranında da albumin bulunur. Geri kalan % 6 ise, yüzden fazla maddeden oluşur. Bu orana çok değerli olan doymamış yağ asitleri de dahildir. Linolen asidi, alfa linolenasidi ve iç yağı bunlar arasındadır.
Eterli yağlar olarak kofur, nigellon, alfa-pinen vb. mevcuttur. Çok az miktarda bazı vitaminler (B1, B2, B6 folasidi niacin), mineraller (demir, kalsiyum, magnezyum, çinko ve selen) ve amino asitleri vardır.

Doymamış yağ asitleri ve eterli yağ, savunma sisteminde çok yararlıdır. Vitamin ve mineraller, savunma sisteminin işlemesinde önemli rol oynar. Çörek otunun tesiri, çok sayıdaki bu maddelerin karışımından gelmektedir.

Ana etki vücudun direnç, savunma mekanizması olan bağışıklık sisteminde görülüyor. Bu yüzden bağışıklık sisteminin zayıfladığı AIDS, kanser vakalarında önemli. Ayrıca vücuda zindelik veriyor, mide ve barsak gazlarında rahatlatıcı, kan yapıcı, iştah açıcı, böbrek taşlarında, vücut toksinlerinin atılmasında ve solunum yollarında bronşların açılmasında çok etkin.

Balla kullanılması tavsiye ediliyor.