Sezeyenle Doğum ve Astım
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/24970-sezeyenle-dogum-ve-astim.html#post47371

--------------------------------------------------------------------------------

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde saman nezlesi ve astım gibi alerjik hastalıkların daha fazla görüldüğünü söyledi.


Prof. Dr. Küçükusta, son 20 yılda astım ve alerjik hastalıkların görülme oranlarındaki artışa dikkat çekerek, istatistiklere göre, dünyada 150 milyonu astım olmak üzere her yaştan 500 milyon insanda alerjik bir hastalık bulunduğunu söyledi.

Bu hastalıkların özellikle gelişmiş ülkelerde çocuk ve genç erişkinler arasında adeta “salgın bir hastalık” gibi her geçen gün yaygınlaştığına işaret eden Prof. Dr. Küçükusta, bu artışın çevresel faktörlerle ilgili olduğunun düşünüldüğünü ve bunların başında da “batı tarzı yaşama stili”nin getirdiği farklılıkların yer aldığını anlattı. Prof. Dr. Küçükusta, şunları kaydetti:
“Batı tarzı yaşama stilinin getirdiği farklılıkların arasında, insanların zamanlarının çoğunu kapalı mekanlarda geçirmeleri ve alerjenlere daha fazla maruz kalmaları, çocukluk çağı enfeksiyonlarının azalması, yaygın antibiyotik kullanımı, hazır ve katkı maddeli besinlerin daha fazla tüketilmesi, obezite ve hava kirliliği geliyor.”

SEZARYENLE DOĞUM VE ALERJİK HASTALIKLAR
Son yıllarda yapılan araştırmaların, bu artışta sezaryenle doğumundaha yaygın uygulanır olmasının da önemli rolü olabileceğini gösteren bulgular vermeye başladığını dile getiren Prof. Dr. Küçükusta, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde, hem yumurta ve süt gibi önemli besinlere karşı alerjiler, hem de egzama, saman nezlesi ve astım gibi alerjik hastalıklar daha fazla görülüyor. Astım ve saman nezlesi olan 250 çocuk üzerinde yaptığım araştırmada, bu çocukların yüzde 78’inin sezaryenle dünyaya geldiklerini belirledim.”

Hijyen teorisine göre, alerjik hastalıklardaki artışın nedeninin, bebeklerin yaşamlarının ilk aylarında çok temiz ortamlarda büyütülmeleri ve mikroplarla çok az karşılaşmaları olduğunu belirten Prof. Dr. Küçükusta, adeta steril ortamlarda yetiştirilen, çok sık antibiyotik verilen, pek çok virüs ve bakteriye karşı aşılanan ve bu nedenle de çok az enfeksiyon geçiren çocukların bağışıklık sistemlerinin mikroplarla yeteri kadar tanışamadığını vurguladı.

Uğraşacağı mikroplarla karşılaşamayan bağışıklık sisteminin ise “toz, tüy, küf, polen” gibi mikrop olmayan, ama onlara benzeyen maddelere de mikropmuş gibi davranarak anormal tepkiler gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Küçükusta, bu anormal tepkilerin de alerjik hastalıklar olarak kendini gösterdiğini bildirdi.

SEZARYENİN ETKİLERİ
Prof. Dr. Küçükusta, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sezaryenle doğan bebeklerde bağışıklık sisteminin gelişmesi ve olgunlaşmasında aksaklıklar meydana geliyor. Anne karnında iken vücudunda hiçbir mikrop bulunmayan bebeklerin mikroplarla ilk karşılaşmaları doğum sırasında gerçekleşiyor. Normal yolla doğan bebekler, annelerinin doğum kanalında bulunan mikropları alıyorlar ve bebeklerin bağırsaklarına bu mikroplar yerleşiyor. ‘Bifidobakteri’, ‘bakteroides’ ve ‘laktobasiller’den oluşan ve ‘dost bakteriler’ olarakda bilinen bu mikroplar, bebekte normal bağışıklığın gelişmesi için çok gereklidir.”

Sezaryen doğumlarında ise steril şartlarda dünyaya gelen bebeklerin ilk mikroplarını deri teması ile ve hastanedeki yüzeylerdenaldığını anlatan Prof. Dr. Küçükusta, şunları söyledi:
“Bu nedenle de sezaryenle doğan bebeklerin bağırsak floralarını, vücuda yararlı dost mikroplar yerine hastane mikropları oluşturuyor. Alerjik hastalıkların sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde daha fazla görülmesinin nedeni, bağırsaklarında ‘dost mikroplar’ yerine farklı cinsten ve farklı miktarlarda bakterilerin yerleşmiş olmasıdır.”

Prof. Dr. Küçükusta, astım, saman nezlesi veya egzama gibi bir alerjik hastalığı olan anne adaylarının sezaryen doğumdan kaçınmalarının, çocuklarında bu hastalıkların görülme riskini azaltacağını kaydederek, tıbbi açıdan zorunlu değilse normal doğumun daima tercih edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.