Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


Sayfa 1/2 12 SonSon
15 sonuçtan 1 ile 10 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    a vitamini

    A vitamini

    Görme, büyüme ve vücudun enfeksiyonlara karşı direnç göstermesi için gereklidir. Burun, boğaz, akciğerler ve idrar yolları enfeksiyonlarına karşı korur. Cilt, saç ve mukozanın sağlığı, ceninin rahim içindeki gelişimi ve bazı kolit türleri ile Chron hastalık riskini en aza indirgemek için gereklidir. Kemiklerin sağlıklı gelişimi ve bağışıklık sisteminin düzenli işleyişinde önemli rol oynar.






    Hangi besinlerde bulunur?
    Karaciğer, kuzu ciğeri, tüm kırmızı etler, balık, tereyağı, süt, süt yağı, peynir, yumurta, yoğurt, portakal, elma, karpuz, kavun, erik, şeftali ve üzümde bulunur.




    Eksik alınırsa nelere yol açar?
    Şiddetli A vitamini eksikliği gece körlüğü ve körlüğe yol açabilir. Hafif derecede eksiklik ise kuru ve sert deri,diş çürümeleri, mide ve bağırsak mukozalarında zayıflama, ülser ve ishale neden olur.




    Fazla alınırsa nelere yol açar?
    Karaciğerde depolandığı için yüksek dozlar zararlıdır. Mide bulantısı, kusma, ishal, baş dönmesi, bulanık görme, saç dökülmesi, kaşıntı, cilt kuruluğu, sakat doğum ve nedensiz kemik ağrılarına neden olabilir.




    Günlük doz ne kadar olmalı?
    Süt bebekleri 350 mcg, küçük çocuklar 400-500 mcg, kadınlar 600 mcg, hamileler 700 mcg, emziren anneler 950 mcg ve erkekler 600-700 mcg almalıdırlar. 1 bardak (200 ml) pastorize sütte 74 mcg, 1 yumurtada 157 mcg ve 50 gr peynirde 120 mcg A vitamini bulunur.




    Kimler daha çok almalı?
    Hamile kadınlar, emziren anneler, pankreas sorunları ve safra kesesi taşı olan kişilerde gereksinim artar. Ayrıca bazı antibiyotikler ve kortikosteoritli ilaç kullananların yüksek dozda A vitaminli besinlere ihtiyacı var.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30283



    A vitaminli besinler nasıl korunmalı?
    Isıya, oksidasyona ve asitli maddelere duyarlıdır.A vitaminli yağlı besinler serin ve karanlık bir ortamda metalden uzak olarak saklanmalı.

  2. #2
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    b vitamininin hafızayı geliştirdiğini biliyormuydunuz

    Hafıza ve zeka için B vitamini
    B grubu vitaminler, konsantrasyon, öğrenme, hafıza gücü ve bilinçsel performansta artış sağlarken, beyni strese karşı koruyor, fiziksel ve zihinsel sağlığı da olumlu etkiliyor.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30285


    Et, süt ve yumurta gibi hayvansal protein içeren gıdalar ile tahılları tüketerek günlük B vitamini ihtiyacını karşılayabiliriz.

  3. #3
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    c vitamini

    C vitamini



    Askorbik Asit denilen maddedir. Üzerinde çok durulan, günümüzde herhalde en çok bilinen ve hakkında sürekli bir şeyler söylenilen vitamindir. Hatta C Vitamini üzerine internette siteler yapılmakta, çılgınlık derecesine varan bağımlıları bulunmaktadır. Bitkiler ve bir çok hayvan bu vitamini kendileri üretebilmektedir. Kimyasal yapısı aslen bir tür şekerdir. Dış ortam koşullarında ve pişirme esnasında, diğer maddelerle etkileşerek kolaylıkla bozulabilir. Taze sebzeler buharda pişirildiğinde C Vitamini de korunmuş olur.Besinlerle alınan vitamin 2 saat içersinde kullanılır ve 4 saat sonunda kandan uzaklaşır. Kullanıldığı organlarda bir miktar birikime uğrar.

    C Vitaminin Etkileri
    Üzerinde durulan bir çok etkileri vardır. Bazıları kesin olmakla birlikte bazı yönlerden de abartıldığı izlenimi oluşmaktadır.

    Güçlü bir indirgeyicidir. Canlılardaki önemli rolü bu özelliğinden kaynaklanır.
    Destek dokuları için kollajen proteinlerinin yapımında etkisi vardır. Bu kollajen dokular deride, adale ve eklem bağlarında, damar duvarında, kemik ve dişlerde bulunur.
    Tirozin maddesinin yıkılmasını ve vücuttan atılmasını sağlar.
    Böbrek sütü bezlerinden salınan bir çok hormon için gereklidir. Bunlar genellikle stres ile ilgili hormonlar olup, stres anında C Vitamini tüketimi artmaktadır.
    Barsaklardan demirin emilimine etkilidir.
    Besinlerdeki folik asitin dayanıklı kalmasını sağlar.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30286
    Triptofandan beyin için gerekli olan serotonin elde edilmesine etkilidir.
    Suda eriyen güçlü bir antioksidandır. Yağda eriyen diğer bir güçlü antioksidan olan E vitamininin, ayrıca A ve B Vitaminlerinin de yapısının korunmasına ve etki gösterebilmesine katkı sağlar.
    Nitrit gibi karsinojen maddelerin etkilerini önler.
    Yaraların iyileşmesini, damarların sağlıklı olmalarını sağlar.
    Kortizon, aspirin, insulin gibi ilaçlarla kurşun, civa, arsenik gibi ağır metallerin olumsuz etkilerini giderir.
    Vücudun savunma sistemini arttırıcı etkisi vardır. Bu etkisini nötrofil hücrelerini ve interferon denilen maddeyi arttırmak yoluyla gerçekleştirir.
    Histamin yapımını azaltarak allerjik olayların şiddetini düşürür.
    C Vitamini Eksikliği
    Tarihte bu vitaminin eksikliği anlaşılana kadar bir çok insan ölmüş ve hastalıklar yaşanmıştır. Günümüzde ağır tablolar artık görülmemektedir. Ancak beslenme yanlışlıkları nedeniyle daha hafif sorunlar ortaya çıkmaktadır.

    Eksikliğinde oluşan en ağır durum skorbüt hastalığıdır. Eskiden özellikle uzun sürelerle gemilerde bulunup, taze sebze-meyve yiyemeyenlerde görülmekteydi.
    Genel olarak dokuların sağlığı bozulur.
    Diş eti kanamaları ve çekilmeler.
    Enfeksiyonlara karşı dayanıksızlık ve zor iyileşme.
    Deride küçük kanamalar, halsizlik, iştahsızlık.
    Eksiklik artarsa burun kanamaları, ağız içinde yaralar, diş kayıpları, eklem şişmeleri, kemik ağrıları ve nefes darlığı.
    Çocuklarda büyümenin yavaşlaması, yaşlılarda ciddi damar problemleri.
    Ayrıca değişik enfeksiyonlar, soğuk algınlığı, depresyon, yüksek tansiyon, eklem iltihabı, ülser, damar sorunları, allerji ve safra kesesi taşları bir çok sağlık sorununun C Vitamini ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.
    C Vitamini Fazlalığı
    Bu sorun üzerinde çok spekülasyon yapılması nedeniyle fazla miktarda alımı sonucunda görülmektedir. İşin iyi tarafı vücutta depolanmadığı ve idrarla atıldığı için az sorun olmaktadır. Ciddi yan etkileri pek yoktur.

    En sık görüleni ishaldir.
    Karın ağrısı,
    İdrarda yanma,
    Deride hassasiyet,
    Kan hücrelerinde yıkım,
    Böbrek taşı oluşumu görülebilir.
    C Vitaminin Tedavide Kullanımı
    Bir çok konuda kullanıma sahiptir. Belki de içerdiği C Vitamininden dolayıdır ki limon da her şeyin içine konulmaktadır. Kullanıldığı her alan, çok geçerli gerekçelere dayanmamaktadır.

    Yara iyileşmesini hızlandırmak için,
    Soğuk algınlığı, nezle ve anjinde,
    Enfeksiyona yakalanma riskini azaltmak için,
    Damar sertliğinden korunmak amacıyla,
    Kanser riskini azaltmak umuduyla,
    İtiyadi düşükleri önlemek amacıyla,
    Emziren annelerde,
    Bazı ruhsal sorunlarda,
    Spor performansını arttırmak amacıyla kullanılmaktadır

  4. #4
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    d vitamini

    D Vitamini



    Kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenleyen faktörlerden birisidir. Etkisini Paratiroid hormonu ve tiroid bezinden salgılanan tirokalsitonin maddesi ile gösterir. Doğada bulunan bir çok sterol denen maddeler ultaviöle ışınları etkisi ile kemik yapısına etki eden aktif maddeler haline dönüşürler. İlk olarak tanımlanan D-1 vitamini bu şekildeki steroller karışımıdır ve bu gün için artık anlamsızdır. Dikkate alınıp, incelenen D-2 (Ergokalsiferol) ve D-3(Kolikalsiferol) Vitaminleridir.

    D-2 Vitamini bitkisel kökenli olup, en çok yosunlarda ve mantarlarda bulunur. D-3 Vitamini hayvansal kaynaklı ve insan vücudunda deride bulunur. Güneş ışınları (296-310 mikron ) etkisi ile her iki vitaminde ilk hallerinden ( D-2 ergosterolden ergokalsiferol, D-3 , 7- dehidroksikalsiferolden kolekalsiferol ) aktif şekillerine dönüşürler.

    D-3 vitamini deride, karaciğerde, barsaklarda, kemikte, kaslarda ve böbreklerde depolanabilir. Aktif vitaminin barsaklar, iskelet sistemi, böbrek ve kas dokusu üzerine etkisi vardır.

    D Vitaminin Etkileri
    Etkisi hormonlara benzer tarzdadır. Oluştuğu yerden uzaktaki hücreleri etkileyerek paratiroid hormonu ve kalsitonin ile birlikte kalsiyum ve fosfor metabolizmasını ayarlar.

    En önemli etkisi barsaklardan kalsiyum ve fosfor emilimini sağlamasıdır.
    İdrarla kalsiyum ve fosforun atılımını azaltır.
    Kemikten kana kalsiyum geçişini arttırabilir. Bu etkisini kan kalsiyumu düştüğünde paratiroid hormonu ile birlikte gösterir.
    Kemik ve diş yapısının oluşumuna katkı sağlar.
    Kalsiyum ve fosforun kan seviyelerini düzenler.
    Ayrıca sinir sistemi, kalp ve kanın pıhtılaşma mekanizmasına etkileri vardır.
    D Vitamini bazı yönlerden çimento gibidir. Diyetle veya ilaç şeklide alınan fosfor ve kalsiyum D Vitamini yetersiz olduğunda hiçbir işe yaramaz. Bu maddelerin kemik ve diş dokusuna oturabilmeleri ancak D Vitamini varlığında mümkündür. D Vitaminin kandaki kalsiyum seviyesinin düzenlenmesi direk olarak kalsiyumun da etkilerinin düzenlemesini sağlar. Çünkü kalsiyum ileride anlatılacağı üzere vücutta cereyan eden bir çok olayda önemli roller alır.

    D Vitaminin bu yazılanlardan başka etkileri de vardır fakat bunlar herkesin anlayabileceği tarzda anlatılması mümkün olmayan tibbi konulardır.

    D Vitamini Eksikliği
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30287
    Besinlerle alınmasının ötesinde güneş ışınları etkisiyle deride de oluşabildiği için, eksiklik oluşumu değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Güneş ışığı ile az temasta olmak (hava kirliliği, bulut, giyim tarzı, pencere camı, deri rengi, yöresel özellikler), barsaklardan emilimi etkileyen sebepler, yaş (ileri yaşlarda hem deriden üretim hem de barsaklardan emilim ile karaciğer fonksiyonlarında azalma olur) gibi nedenler eksikliğin ortaya çıkmasına yol açar. İlk olarak etkilenen kemiklerdir.

    Çocuklarda Raşitizm denen hastalığa yol açar. (Bu hastalık daha sonra kendi bölümünde detaylı olarak anlatılacaktır.)
    Erişkinlerde ise osteomalasi hastalığına neden olur. Sıklıkla doğurganlık çağındaki kadınlarda görülür. Özellikle sık doğum ve inanışlar gereği örtünmek suretiyle yeterli güneş ışını alamama nedenleri hastalığın oluşumunu kolaylaştırır.
    Bebeklerde eksikliğinde sık olarak görülen belirti huzursuzluk, iştahsızlık, dışkı bozuklukları ile emerken ve uyurken kafasında terleme olmasıdır. Bu terlemenin daha başka sebepleri varsa da en sık D Vitamini eksikliğidir.
    Yatış pozisyonuna bağlı olarak kafatasının şeklinde değişiklikler oluşur.
    Kaslarında da gevşeklik, güçsüzlük nedeniyle oturmakta, ayağa dikilmekte zorlanırlar.
    Bebekler için doğal olan bıngıldak denilen kafatasındaki yumuşak bölgeler aylara göre belirli açıklığa sahiptir. Eksikliğinde küçülme ve kapanma gecikir.
    Kafatasının arka yan bölgelerine parmakla basıldığında masa tenisi topu gibi içeriye doğru bir esneme oluşur (kraniotabes ).
    Göğüs kafesini oluşturan kemiklerde , ön yüzde iki sıra halinde, derinin altında tespih dizisi gibi, deri altında oluşan yuvarlak kabarıklıklar meydana gelir.
    El bileğini oluşturan kemiklerin genişlemesi sonucu, bilek kalınlaşır.
    Daha sonraları genellikle 1,5 - 2 yaş civarında göğüs kafesinde yassılaşma, öne çıkıklık, bacak kemiklerinde eğrilmeler dikkati çeker.
    Dişlerin gelişmesi yetersiz ve şekil bozuklukları olur.
    Tetani denilen adale kasılmaları ortaya çıkar.
    Göz adaleleri ve kulak kemiklerinin etkilenmesi sonucu görme ve duyma bozulur.
    D Vitamini Fazlalığı
    Bir çok kez vitamin düşkünlüğü nedeniyle fazlalık tabloları oluşur.

    Kanda kalsiyum düzeyi artar ve buna bağlı olarak da iştahsızlık, bulantı, kusma, idrarın çoğalması, susama hissinin artması, sıklıkla ishal ve arada kabızlık nöbetleri oluşur.
    Vücudun bazı yerlerine kalsiyum oturması sonucu taş ve kireçlenmeler meydana gelir.
    Damar sertliği oluşumu hızlanır ve artar.

  5. #5
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart e vitamini

    E Vitamini



    Antioksidan (oksitlenmeyi önleyici ) etki gösteren bir grup tokoferol denilen maddelere kısaca E vitamini denmektedir. Tanımlanmış 7 ayrı formu olmasına karşın genellikle üzerinde durulan alfa tokoferoldür. Etkisi uzun yıllardır bilinmesine karşın son 10 yılda oldukça popüler olmuştur.

    Alfatokoferol diğer formlara karşın ısıya ve asitlere oldukça dayanıklıdır. Diğer tokoferoller gıdaların ısıtılma, pişirme, dondurulma, işlenme esnasında tahrip olurlar. Tahılların öğütülmesi, unun renginin beyazlatılması, yağda kızartma ve fırında sıcağa maruz kalma sonucunda E Vitaminin çoğu yok olur.

    E Vitamini barsaklardan önce lenf sistemine sonra da kan yoluyla karaciğere gelir. Kullanılmayan miktarın fazlası genellikle dışkı ile atılır. Depo edilebilen kısmın çoğu yağ doku ve karaciğerdedir. Daha az miktarda da kalp, adale dokusu, testis, rahim, böbrek üstü bezi, beyin ve kanda depo edilir. Ayrıca deriden de emilebilme özelliği vardır.

    E Vitaminin Etkileri
    Temel görevi antioksidan etkisidir. Bu sanıldığından çok daha önemli bir özelliktir. Antioksidan demek okside olmayı, yani oksijen ile bozulmayı önlemek demektir. Oksijeni tutarak, oksijen etkisi ile oluşabilecek istenmeyen etkilerin önüne geçer. Daha iyi anlaşılması için demirin paslanması, okside olması demektir. Boya ve antipas gibi maddeler bunu engeller. E Vitamini de bir şekilde buna benzer bir koruyucu etkiye sahiptir. Bu etki C Vitamini, betakaroten, glutatyon ve selenyumda da vardır. Premature bebeklerden estetik amaçlara kadar geniş kullanım alanı ortaya çıkmıştır.

    Gıda endüstrisinde yağ ve yağlı gıdaların oksitlenme ile acı tat almasının engellenmesi amacı ile kullanılırlar.
    İnsan vücudunda da oksijen etkisi ile parçalanabilecek veya değişebilecek vücut bileşimlerini korur.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30288
    Hücrelerin genel sağlığını korumak gibi özellikleri vardır. Hücrelerdeki yağların oksijen ile bozulması sonucu bazı pigmentler oluşur (yaşlılık lekeleri). E vitamini bunu engelleyebilir.
    Doymamış yağ asitlerinin oksidasyonunu azaltarak hücre zarı oluşumuna yardımcı olur.
    Lipid zarlarının ve doymamış yağ asitlerinin oksijenin etkisi ile yıkılmasını önler. Serbest radikaller denen zararlı maddelerin dokuları tahrip etmesini önler. Bu özelliği ile damar sertliği, kalp hastalıkları, hipertansiyon, eklem iltihabı, yaşlanma sorunları üzerine olumlu etkileri olmaktadır.
    Enzim sistemleri ve DNA molekülün dayanıklılığını arttırır.
    Deri, karaciğer, meme ve testis gibi oksidasyona hassas dokuları ve hücreleri korur.
    Akciğeri havanın içersindeki zararlı maddelerden korur.
    Oksidasyondan etkilenen A Vitaminin biyolojik aktivitesine yardımcı olur.
    Böbrek üstü bezi ve beyinden salınan hormonları dayanıklı kılar.
    Vücutta normal dışı hücre üremesini engeller. Bu özelliği ile tümor oluşumuna karşı etki gösterir. Bu konuda bilgiler bazı araştırmalar yapıldıkça daha kesinlik kazanacaktır.
    Pıhtılaşmayı ve alyuvar zarlarının parçalanmasını önleyici etkisi vardır.
    Kalp ve adale hücrelerinin oksijen gereksinmesini azaltarak bu sistemlerin daha rahat çalışmalarını sağlar.
    Trombosit denilen kandaki bir tür pıhtılaşma hücrelerinin birbirlerine yapışmalarını engeller. Bu etkisinin kalp ve damar hastalarında kullanılan aspirinden daha güçlü olduğu yönünde yayınlar vardır.
    Kısırlık önleyici ve cinsel gücü arttırıcı etkisi deney hayvanlarında gösterilmiş olmasına karşın insanlarda kesinlik kazanmamıştır.
    E Vitamini Eksikliği
    Eksikliği insanlarda normalde görülmez. Eksikliğini ortaya koymak pek kolay değildir. Diğer vitaminler gibi eksikliğini gösteren hastalıklar yoktur.Sinir sistemi, üreme, dolaşım sistemi ve adaleler üzerine olan etkileri bilinmesine karşın diğer besin maddeleri bu eksikliği örtebilir. Besinlerde miktarı fazla olup insan vücudu ihtiyacını kolaylıkla karşıladığı için, ancak hayvanlarda deneysel olarak eksikliği oluşturulmuş ve bazı sonuçlara varılmıştır.

    Hayvanlarda kısırlık, fetusun gelişememesi, kanama, beyin yumuşaması, kas hastalıkları, karaciğer harabiyeti gibi eksiklik arazları gösterilmiştir.
    İnsanlarda ise kandaki seviyesi ölçülerek bazı hastalarda düşük olduğu görülmüştür. Akne, anemi, enfeksiyon, bazı kanser türleri, diş eti hastalıları, safra kesesi taşı, sinir-adale hastalıkları, Alzheimer tipi demans sorunları olan kişiler buna örnektir.
    Prematüre bebeklerde eksikliğine bağlı olarak anemi olabilir. E Vitamini anneden çocuğa kan yoluyla geçmez ama sütüyle geçer. Doğumdan sonra anne sütü alamayanlarda eksikliği özellikle inek sütüyle beslendiklerinde görülebilir. Kan hücreleri dayanıksız olup kolaylıkla parçalanmaktadırlar. Parçalanan bu hücrelerden ortaya çıkan yıkım ürünlerinin etkisiyle adalelerde normal dışı yağlanma ve karaciğer ile dalak sorunları oluşur.
    İnsanlarda deneysel olarak eksikliğini yaratabilmek için kasıtlı olarak bir yıldan uzun süreli özel diyet uygulanması gereklidir.
    E Vitaminin Fazlalığı
    Fazlalığının zararlı bir etkisi bu güne kadar gösterilmemiştir. Çünkü diğer yağda eriyen vitaminler kadar depolanamazlar. Gereğinden fazla alınanlarda birkaç gün içersinde dışkı ve idrarla vücuttan uzaklaştırılır.

    Çok yüksek dozları bulantı ve ishal yapabilir.
    Hayvan deneylerinde yüksek dozların büyümeyi durdurduğu, adaleleri zayıflattığı, alyuvar sayısını azalttığı ve kemikleşmeyi yavaşlattığı görülmüştür.
    Düzenli E Vitamini kullananlarda doz günde 1200 IU yi geçtiğinde immun sistemin baskılandığı gözlenmiştir. Halbuki düşük dozlar immun sistemi güçlendirici etki sağlamaktadır.
    Günde 400 - 600 IU yağsız ve suda eriyen süksinat formu dolaşımı dolayısıyla dokuların kanlanmasını arttırıcı etki göstermesine karşın diğer yağlı formu tansiyon hastalarında tansiyonu yükseltici etki yapmaktadır

    E Vitaminin Tedavide kullanımı
    Günümüzde oldukça popülerdir. Özellikle yaşla beraber kullanımı da artmaktadır. Olumlu etkileri zaman içersinde kesinlik kazandıkça belki kullanımı daha da artacaktır. Bir çok kronik hastalığın ve yaşlanma olgusunun altında yatan nedenlere karşı olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.

    Çocuklarda en yaygın kullanımı düşük doğum tartılı bebeklerin alyuvarlarının erimeleri nedeniyle oluşacak kansızlığın önleme tedavisidir.
    Ayrıca solunum sıkıntısı, gözlerde oluşabilecek retina hasarlarını engellemek amacıyla verilebilir.
    Kistik fibroz denilen bir çocuk hastalığında kas zayıflığını önlemek için kullanılır.
    Bazı kullanım nedenleri tartışmalıdır. Etkili olup olmadığı yönünde farklı fikirler vardır. Bunlar; yaşlanmayı geciktirmek, şeker hastalığının zararlı etkilerinden korunmak, sporcuların performansını arttırmak, kısırlık, düşükleri önlemek, katarakt oluşumunu ve prostat büyümesini engellemek, deri, kas ve eklem hastalıklarının tedavileri gibi konulardır. Beslenmede doymamış yağ asitlerinden zengin gıda alanların yanında E vitamini alması faydalıdır. Bu konuda mantıklı gözüken bazı kullanım alanları vardır.
    Yaşlanma denilen olayın temelinde hücrelerin serbest radikallerin etkisi ile dejenere olmaları ve değişmeleri yatmaktadır. E Vitamini de serbest radikallerin bu zararlı etkilerini önlemektedir.
    E Vitamini pıhtılaşmayı azaltmakta ve doku oksijenlenmesini arttırmaktadır. Bu özelliği ile kalp - damar sorunlarına olumlu etki yapabilir.
    Pıhtılaşmayı azaltma ve trombositlerin yapışmasını engelleme özelliği damar sertliği (=atheroscleroz) sorunu için etkili olabilir.
    A Vitamini ile beraber günde 200 - 300 IU dozlarında kolesterol ve yağ miktarlarını azaltmakta, tek başına HDL - Kolesterolu (iyi olan) arttırmaktadır.
    Kadınlarda adetlerin yarattığı şikayetleri gidermede, baş ağrısı, sıcak basması, kuruluğa bağlı vaginal kaşıntı gibi menopoz yakınmalarında, doğum kontrol haplarının yan etkilerini engellemede, meme kistlerinde yararlı olduğu yolunda yayınlar vardır.
    Solunum sistemindeki hücrelerin zarlarını ve akciğer dokusunu antioksidan özelliği ile ozon ve nitrojen dioksit gibi hava kirliliğini yaratan maddeler ile sigaranın içersindeki zararlı maddelerin tahribatından koruyabilir.
    Kanser tedavisinde kullanılan adriamycin ilacının kalbe zararlı etkilerini engelleyebilir.
    Zona hastalığında hem immun sistemi güçlendirmek hem de ağrıları azaltmak amacıyla kullanılabilir.
    Lupus Eritematosis dahil olmak üzere bazı cilt hastalıklarında A Vitamini ile birlikte kullanılmıştır.

  6. #6
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    p vitamini

    P Vitamini



    P Vitamini de denilmektedir. Doğada saf halde sarı renkte yaygın olarak bulunmaktadır. Suda çözünür ve C Vitaminine oldukça benzer özellikleri vardır. Genellikle ayni besinlerde bulunurlar. Hepsinin ortak özelliği flavan kökü üzerinde kurulu değişik kimyasal maddeler olmalarıdır. Sitrin, hesperidin, rutin, kateşin gibi bir çok çeşidi vardır. Meyvelerin suyundan ziyade posası olarak bilinen kısmında yer alır. Kılcal damar geçirgenliği üzerine olan etkisinden dolayı geçirgenliğin İngilizce karşılığı olan Permeability kelimesinin ilk harfini alarak P Vitamini olarak isimlendirilmiştir. Kılcal damarlar vücudumuzdaki dolaşım sisteminde atar damar (temiz kan) ve toplar damar (kirli kan) arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Hücrelere atar damar ile getirilen oksijen, besin dokularda kullanıldıktan sonra ortaya çıkan karbondioksit ve diğer atık maddeler toplar damarlar ile uzaklaştırılır. Bu alışveriş ancak kılcal damarlar aracılığı ile yapılabilir. Bu da bu damarların dayanıklılığı ve geçirgenliği ile mümkün olmaktadır. İşte P Vitaminin etkisi de burada ortaya çıkar.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30289
    Emilimi de C Vitaminine benzer yöntemle ince barsaklardan olmakta, çok azı depolanabilmektedir. Fazlası idrar ve solunum ile atılmaktadır.

    P Vitaminin Etkileri
    Genellikle C Vitamini ile ortak çalışırlar. Benzer etkiler gösterirler.

    C Vitamininin emilimini arttırır ve onu okside olmaktan korur. Dolayısı ile C Vitamininin etkili olduğu tüm konulara dolaylı yoldan katkı sağlar.
    Kollajen doku denen destek yapının (vücuttaki hücrelerin hem bir arada tutunmasını hem de hücrelerin kendi zarlarının sağlamlığını sağlayan) sağlığı ve dayanıklılığına etkilidir.
    En önemli etkisi kılcal damarların geçirgenliği ve yapısının korunması üzerine olan yararıdır. Kılcal damarların yırtılmasını ve kanamasını önler. Ayrıca bunların dayanıklılığı enfeksiyonlara karşı anlamlı bir koruyuculuk sağlar.
    Alerjik olaylarda etkili histamin maddesinin salınışını azaltır.
    P Vitamini Eksikliği
    Belirtileri C Vitamini eksikliğine benzer. Ayrıca

    Kılcal damar yırtılmaları ve kanamaları,
    İnflamasyon denilen dokuların şişme ve kızararak ağrılı bir hal alması oluşur.
    P Vitamini Fazlalığı
    Vücutta anlamlı miktarda depolanmayıp fazlası atıldığı için herhangi bir zararlı etkisi gözlenmemiştir.

    P Vitaminin Tedavide Kullanımı
    Yıldızı son yıllarda parlamaktadır. Gerçi ilk varlığı anlaşılmasından bu yana yaklaşık 65 sene geçmiştir ama günümüzde etkileri daha anlaşılır ve incelenebilir olmuştur. Aşağıdaki kullanım konularında etkinliğini bilimsel olarak ortaya koyacak yeterli çalışma olmamasına karşın yine de;

    Soğuk algınlığı gibi C Vitamini etkisinin arzu edildiği durumlarda,
    Diş eti kanamaları, ciltte kolaylıkla oluşan morluklar, kanamalı sindirim sistemi ülserleri gibi kılcal damar sorunlarında,
    Rutin denilen cinsi özellikle hemoroid, varis kanaması, ani düşükler, fazla adet kanaması (menoraji), doğum sonrası kanamaları, burun kanamaları, şeker hastalarının kolay oluşan kanamaları ve gebelik durumlarında,
    Alerji, astım, eklem şişme ve iltihapları, şeker hastalığına bağlı göz sorunları ile radyasyonun zararlı etkilerini azaltmak için kullanılmaktadır.
    P Vitaminin Gereksinimi
    Günlük alınması gereken miktarlar için günümüzde kesin bir rakam yoktur. Ayrıca tek bir çeşit olmadıklarından hangisinin ne kadar gerekli olduğu da ayrı bir konudur. Rutin, hesperidin, quersetin gibi türleri daha faydalı görülmektedir. Her bir çeşidinden 50 şer mg veya hepsi bir arada olduğunda 125-250 mg. kadarı olumlu etkiler için yeterli görülmektedir.

  7. #7
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart k vitamini

    K Vitamini



    Asıl adı naftakinondur. Doğada K-1 ve K-2 olarak iki şekilde bulunur. K-1 vitamini bitkilerde olan, iki form halinde, filokinon ve fitomenadion olarak adlandırılan cinsidir. K-2 ise barsaklardaki bakteriler tarafından da üretilen, bir çok çeşidi bulunan bir grup menakinon denen organik bileşenlerdir. Sentetik olarak üretilen cinsine de K-3 menadion denilir ve doğal olanlardan 2 kat daha güçlüdür. Yağda eriyen bir vitamin olması sebebi ile barsaklardan yağlarla emilerek karaciğere gelir. Isıya dayanıklıdır. Alkali, kuvvetli asitler, radyasyon ve okside edici ajanlar tarafından etkisizleşir. Fazla E Vitamini alınması, K Vitaminin emilimini bozar. Yoğurt, kefir asitlenmiş süt barsaklardaki bakterilerin K Vitamini üretmesini arttırır. Barsak bakterilerinin aleyhine olan antibiyotikler K Vitamini üretimini engeller.

    K Vitaminin Etkileri
    Karaciğere gelen K Vitamini burada üretilen bazı pıhtılaşma faktörlerinin yapımında rol alır. (İnsan vücudunda kanayan bir dokudan kan kaybının önlenmesi amacıyla pıhtılaşma mekanizması denilen bir sistem devreye girer. Pıhtılaşma olayı ise bir dizi reaksiyonlar sonucunda oluşan ve faktör adı verilen maddeler ve hücreler aracılığı ile oluşan doğal tıkaçlar ve yamalardır. Faktörler Romen rakamları ile numaralanırlar.) Bu faktörler ;

    II. Faktör veya protrombin
    VII. Faktör
    IX. Faktör
    X. Faktör
    Ayrıca K Vitamini Potasyum ve kalsiyum ile beraber protrombinin trombin haline dönmesine etkilidir. Bu trombin maddesi de fibrinojenden fibrin tıkaçlarının oluşmasını sağlar. Diğer bir yönden kumarin maddesi ile rekabete girer. Çünkü bu madde de tam aksine protrombinin aleyhine çalışarak pıhtılaşmayı önleyici özelliktedir. Aspirin gibi salisilatlar K Vitamini gereksinmesini arttırırlar.

    K Vitamini Eksikliği
    K Vitamini vücutta önemli miktarlarda depolanmaz. Zira günlük gereksinim diye bir miktar pek söz konusu değildir. Çünkü insan vücudu normalde kanamaz, ancak bir neden sonucu kanama olur ve ihtiyaç miktarı o zaman ortaya çıkar. K-2 vitamini barsaklardaki bazı bakteriler tarafından üretilebilmektedir. Ancak barsakları ilgilendiren kolit, ileit, spru, çöliak, gibi hastalıklar ve bazı ameliyatlar, genetik ve edinsel karaciğer hastalıkları buna yol açabilir.

    Bu vitaminin eksikliğinde net olarak kanamaya eğilim artmakta ve kişiler kolaylıkla kanama sorunu ile karşılaşırlar.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30290
    Pıhtılaşma süresi de doğal olarak uzamaktadır.
    Yetersiz beslenme ile eksikliği nadirdir. Daha sık olarak yeni doğan bebeklerde barsakları bakteri içermediğinden ve oldukça steril besinler aldıkları için ayrıca karaciğerlerinde de bu pıhtılaşma faktörlerinin yapımı henüz yeterli olmadığından, görülebilir.

    · Yeni doğan bebeklerde göbek kanaması bu nedenle oluşur. Bunun önüne geçmek için doğumdan hemen sonra K Vitamini iğnesi yapılması gerekir. Daha sonra barsakları flora dediğimiz bakterilerine kavuşunca bu durum kendiliğinden çözümlenir. Anne sütü K vitamini açısından fakirdir.

    Antibiyotikler barsakta K Vitamini üreten bakterilerin de ölmesine yol açarlar.
    Ayrıca salisilat gibi bazı ilaçlar (Çocuklarda kullanımı çok nadir, daha ziyade erişkinlerde) K vitaminin etkisinin tam tersi etki gösterirler. Bunların etkisiyle K vitamini eksikliği oluşur.
    Eksikliği göbek kanaması dışında, burun kanaması, idrar ve dışkıda kan bulunması, küçük darbelerde bile morarma ve kanamalar olması, kanayan bir dokuda kanamanın durmaması ve kabuk oluşamaması gibi belirtilerle anlaşılır.
    Ayrıca beyin ve diğer iç organ kanmaları ile rahim içi kanama sonucu düşükler de meydana gelebilir.
    Doğal olarak bu belirtilerin yegane sorumlusu bu vitaminin eksikliği değildir. Başka nedenler de bu arazların oluşmasının sorumlusu olabilirler. Yazılanlar K Vitamini eksikliğinde oluşabilecek sorunlardır ve çoğu oldukça nadir görülebilecek durumlardır.

    K Vitamini Fazlalığı
    Fazlalık doğal K vitamini ile oluşmaz. Yiyecekler ile alınan K-1 ve barsaklarda üretilen K-2 Vitaminlerin fazlası kolaylıkla atılabilir. Fakat sentetik ve suda eriyen anolog (benzeri) menadion, konakion gibi K-3 tipindeki sorunlara yol açabilir.
    Bu vitaminin fazlalığı da eksikliğinin tam tersi etki yapacaktır.

    Aşırı pıhtılaşma ve bunun da sonucunda damarlarda tıkanmalar meydana gelir.
    Karaciğer fonksiyonlarında bozulmalar oluşur.
    Kandaki alyuvarların parçalanmalarına yol açılır.
    Kızarma, terleme ve göğüs sıkışması meydana gelir.
    Yeni doğan bebeklerde sarılık ve safra boyalarının (Pigmentlerin) beyin ve omurilikte birikmesine neden olur.
    Keza fazlalık oluşması eksikliği gibi nadiren olabilecek bir durumdur.

    K Vitamini Gereksinimi
    Bu gün için alınması gerekli günlük miktarı ilan edilmemiştir. Ortalama bir beslenme ile günde asgari 75 - 150 mikrogram alınmaktadır. Günlük 300 mik.gr yeterlidir. Önerilen kilo başına 2 mik.gr.dır. Yeni doğan bebeklere 10 miligr. Lık tek bir enjeksiyon, gerektiğinde kg. başına 1 - 2 mg. la devam edilir. Bu miktarlar onların özel durumu ve ihtiyaçlarının farklı olmasındandır. Bir çok vitamin reçetesiz satılmasına karşın yurt dışında K Vitamini reçetesiz satılmamaktadır.

    K Vitaminin Doğal kaynakları
    En çok karaciğer, peynir, tereyağı, marul, lahana gibi besinlerde bulunur. En zengin yeşil çay ( 100 gr.da 700 mikrogr. ) iken siyah çayda 0 dır. Çiçek yağı, patates, ekmek gibi besinlerde yok denebilecek kadar azdır.

  8. #8
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    vitamin nedir

    Vitamin Nedir?


    Vitaminler hücresel metabolik reaksiyonlar için çok az miktarları yeterli olan, eksikliklerinde bazı sorunlara neden olan organik bileşiklerdir. İnsan vücudu tarafından ya hiç yapılamamakta ya da yeterli miktarda yapılamadıkları için besinlerle dışarıdan sağlanmaları gerekir. Kendi isimleri olmasına karşın daha kolay anlaşılmaları için alfabenin harfleri ile anılırlar. Bir kısım vitaminler besinlerde aktif şekilde, bazıları da pro-vitamin olarak bulunur. Pro-vitaminler vücutta aktif hale dönüşürler.

    Genelde vitaminler erime özelliklerine göre yağda ve suda eriyen olarak iki gruba ayrılır. Bu pratik açıdan pişirme sırasında vitamin dayanıklılığını etkiler. Suda eriyenler; C ve B grubu vitaminler toksik değillerdir ve idrar yolu ile atılırlar. Vücutta depolanmaları az olduğu için gereksinim fazladır. Yağda eriyenler; A, D, E, K toksik olabilirler ve depolanabilirler. Bazı dokuların bu vitaminlere kesin ihtiyaçları vardır. Sağlıklı bir birey 4 besin grubundan ( süt ve süt türevi, et ve et türevi, unlu gıda, sebze ve meyve ) ve biraz da yağ içeren yiyecekler yemesi ile ihtiyaçlarını karşılayabilir.

    Emilim ve dolaşım
    Yağda eriyenler yağlarla birlikte emilir, taşınır ve atılırlar. Yağların diyette az veya hiç olmaması, safra veya pankreas salgılarının eksikliği, barsaklardan emilimi engelleyen anatomik veya fonksiyonel bozukluklar bu grup vitaminlerin eksikliğine yol açar. Suda eriyenlerin emilimi daha sorunsuz olmaktadır.

    Depolama ve atılım
    Yağda eriyen vitaminlerin fazlası idrarla atılamaz, depolanır. Bu işlem yeri de karaciğerdir. E vitamini dışındaki yağda eriyenler uzun süre, gereğinden fazla alınması sonucunda toksik etki yapabilirler. Suda eriyenler yüksek miktarlarda depolanamazlar, kullanılan miktarın fazlası idrarla atılır. Bu nedenle bunların eksikliklerine daha sık rastlanır fakat bazı B grubu vitaminleri istisnadır, karaciğer de uzun süre (3-5 yıl) korunabilirler.

    Besinlerdeki dayanıklılık
    Yağda eriyen vitaminler pişirmeye dayanıklıdırlar, B ve C vitaminleri kolay bozulurlar. Uygun olmayan koşullarda saklanma sonucu her iki gruptaki vitaminler bozulabilir.

    Etkileri
    Genel anlamda vücuttaki bileşiklerin bir parçası olmaktan ziyade düzenleyici fonksiyon gösterirler. Bu yönleri ile hormonlara benzerler. Metabolik olaylarda katalizör rolü oynarlar.

    Vitaminler genel anlamda yukarıda yazıldıkları gibidir. İlaç üreticisi firmalar, doktorların katkıları ve insanların da eksik ve yanlış bilgileri ile günümüzde adeta bir vitamin çılgınlığı yaşanmaktadır. Bir konu üzerine yorum yapabilmek ve bir takım uygulamaları gerçekleştirmek için öncelikle bilgi sahibi olunmalıdır. Vitaminler konusu hakkında en güncel bilgileri yazabilmek için oldukça kapsamlı bir araştırma yaptım. Herkesin anlayabileceği bir ifade tarzı kullanmaya çalıştım. Günümüzde vitamin olarak kabul edilen tüm maddeleri içeren detaylı bir yazı oldu. Okuyanlar anlayamadıkları veya üzerinde soru sormak istedikleri konuları bildirirlerse gerekli düzeltmeler ve bilgiler yine de sunulacaktır. Vitaminler konusu içersinde anlatılan konu başlıkları şunlardır.

    A Vitamini - Retinol
    D Vitamini - Kalsiferol
    E Vitamini - Tokoferoller
    K Vitamini - Naftakinon
    B1 Vitamini - Tiamin
    B2 Vitamini - Riboflavin
    B3 Vitamini - Niasin, PP Vitamini
    B5 Vitamini - Pantoteneik Asit
    B6 Vitamini - Piridoksin
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30291
    B11 Vitamini - Folik Asit
    B12 Vitamini Siyanokobalamin
    C Vitamini - Askorbik Asit
    H Vitamini - Biotin
    P Vitamini - Bioflavonoidler
    Kolin
    İnositol
    Karnitin

  9. #9
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    b12 vitamini

    B12 Vitamini



    Siyanokobalamin veya kobalamin adları ile bilinir. B-12 adı daha yaygındır. Barsaktan emilimi için mideden salınan özel bir protein (interensek =içsel faktör) gereklidir. Bitkisel kaynaklı besinlerde bulunmaz. Ancak hayvansal kaynaklı besinlerle alınabilir. Barsak bakterileri tarafından üretilebilir ama bu vücuda pek yarar sağlamaz zira bakteriler kalın barsakta bulunur ama bu vitamin ince barsaklardan emilebilir. Vejetaryen kişilerde yegane eksikliği oluşan vitamindir. Vücuda gerekli miktarları 3 - 4 mikrogram gibi çok az olmasına karşın önemli etkileri vardır. ( 1 gram = 1000 miligram, 1 miligram = 1000 mikrogram ) Yapısında kobalt, fosfor gibi mineraller de bulunur. Vücutta, karaciğerde depolanır. Ayrıca kalp, böbrek, pankreas, beyin, testis ve kemik iliğinde de bulunur.

    B-12 Vitaminin Etkileri
    İnsan vücudu için hayati değere sahiptir.

    Vücuttaki tüm hücrelere gereklidir. Hücreler ne denli hızla çoğalıyorlarsa o kadar fazla B-12 vitaminine gereksinim duyarlar.
    DNA sentezi için şarttır, fakat RNA için şart değil fakat yaralıdır. Bu işlevini folik asitle beraber yürütür.
    Yağ, karbonhidrat ve protein metabolizmalarına etkilidir.
    Demirin vücutta kullanımına etkili olup, kolin, metionin yapılmasına yardımcı olur.
    Sinir hücrelerinin myelin denen kılıfının yapılması ve korunması için gereklidir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30294
    Kan hücrelerinin yapım ve değişiminde rol alır.
    Beynin belirli konulara odaklanması ve hafıza gücüne etkilidir.
    Besinlerle veya sigara gibi alışkanlıklarla vücuda giren siyanürü etkisiz hale getirir.
    B12 Vitaminin Eksikliği
    Eksikliği normal diyetle pek ortaya çıkmaz. Vücut depoları uzun süre yetecek kadar B-12 bulundururlar. Fakat bu vitaminden yoksun diyete uzun zaman devam edenler, barsak sorunları olanlar ile mideden salınan İnterensek Faktör problemlerinde eksiklik meydana gelir. Hayvansal gıda alınmadığında eksiklik çok kolay oluşur. Özellikle tam vejetaryen anne çocuklarında doğumdan itibaren eksiklik arazları ortaya çıkar.

    Sinir sistemindeki liflerde hasar oluşur. Bu durum ciddi sorunlara yol açar.
    Pernisiyöz anemi denilen bir kansızlığa yol açar. ( Doğumsal olarak interensek faktör eksikliği olanlar, mide ameliyatı geçirmiş kişiler, bazı barsak parazitleri de B-12 vitamini yeterli alınmasına karşın eksikliği oluşabilir)
    Dilde hassasiyet, şişme, kızarma,
    Hayal görmeler, depresyon,
    Kuvvetsizlik, adalelerde kasılmalar, ayak taban derisi refleksinin bozulması,
    Sinir iltihaplarına bağlı olarak el ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma şikayetleri oluşur.
    B-12 Vitaminin Fazlalığı
    Zararlı etkileri olduğu düşünülmemektedir. İnsanlara deneysel olarak çok yüksek dozlarda verilmiş ama herhangi bir zararlı etkiye rastlanmamıştır.

  10. #10
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    b1 vitamini

    B1 Vitamini



    Tiamin adıyla bilinir. İlk keşfedilen B Vitaminidir. Vücutta karaciğer, kalp ve böbreklerde çok az depolandığı için günlük olarak alınması gereklidir. Fazla alındığında da idrarla atılır. Oldukça dayanıksızdır. Alkol, kafein, yiyecek katkıları, antibiyotik kullanımında etkisiz hale gelir. Fırında pişirilme işleminde suda pişirilmeye oranla daha az tahribata uğrar.

    B-1 Vitaminin Etkileri
    Koenzim gibi hareket ederek vücutta önemli görevler yapar.

    Başta glikoz olmak üzere Karbonhidrat metabolizmasında rol alarak enerji üretimine katılır. Bunu özellikle hücresel düzeyde gerçekleştirir.
    Etanolün su ve karbondioksite dönüşümünü sağlar.
    Yağ asitlerinin ve sterol denen maddelerin üretimine katılır. Bu yolla besinlerle alınan karbonhidratların gereğinde kullanılmak üzere yağa çevrilerek depolanmasını sağlar.
    Sinir sisteminin işlemesine yardımcı olur. Bunu sinirsel iletide önemli görevi olan asetil kolin maddesinin üretimindeki rolü ile yapar.
    Mide, kalp ve barsakların adalelerinin çalışmasına etkisi vardır.
    Büyümeye etkilidir.
    Zihin faaliyetlerine olumlu katkısı vardır. Özellikle öğrenme üzerine yararlıdır.
    Damar duvarına yağların yapışmasını engelleyerek damar sertliği (=atheroskleroz) oluşumunu önler.
    B-1 Vitaminin Eksikliği
    Uzun yıllardır bu vitamin eksikliğinin bazı sorunlara yol açtığı bilinmektedir.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/16139-vitamin-nedir.html#post30296

    Ruhsal sorunlar, depresyon, sıkıntı, isteksizlik, gerginlik, konsantrasyon zorluğu,
    Halsizlik, yorgunluk hali, kuvvetsizlik, adale ağrıları,
    İştahsızlık, karın ağrısı, kabızlık gibi sindirim sorunları.
    Dermansızlık, kalp ritminde yavaşlama ve göğüs ağrısı yakınmaları oluşur.
    Eksiklik arttıkça kalp ritmi düzensizlikleri, ayaklarda iğne batması hissi, duyu kayıpları ile adalelerde hassaslaşma ve incelmeler ortaya çıkar.
    Göz sinirinin etkilenmesi ile görme bozulur.
    Beriberi hastalığına yol açar. 4 tipi vardır Bebeklik, yaş, kuru ve alkolik beriberi. Bebeklerde büyüme durur, ince tiz sesli bir ağlama ve kalp çarpıntıları meydana gelir. Yaş tipi ayak ve bacaklardan vücuda ilerleyen şişme (=ödem) ve kalp yetersizliği ile seyreder. Kuru tipi ise kilo kaybı, adalelerin incelmesi ve sinirlerin dejenere olmasına yol açar. Alkolik tipine Wernicke-Korsakof Sendromu da denilir. Beyin ile adaleleri tutarak yürüyememe, hafıza kaybı ve kişilik değişikliği yapar. Bu hastalık tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanır.
    B-1 Vitaminin Fazlalığı
    Vücutta önemli miktarda depolanamadığı için atılmaktadır ve toksik etkisi gözlenmemiştir. İğne şeklinde kullanıldığında ağrı ve ödem yapabilir.

    B-1 Vitaminin Tedavide Kullanımı

    Zona Hastalığında,
    Şeker hastalarının duyusal kusurlarının (Neuropathy) tedavisinde,
    Ameliyat sonrası ağrı giderilmesinde,
    Alkolik kişilerde,
    Kalp çalışmasının desteklenmesinde,
    Araç tutmalarında,
    Mide asidi üretimine etkisi nedeniyle değişik nedenlere bağlı bulantılarda ve sindirim şikayetlerinde,
    Huzursuz, morali bozuk ve depresif ruh halinde,
    kullanılmaktadır.

    B-1 Vitaminin Gereksinimi
    Barsaklarda bulunan bakteriler tarafından da bir miktar üretilmektedir. Günlük gereksinim yaşa göre değişir. Erişkinler için 1,5 mg. Yeterlidir.

    Yaş Gereksinim mg / gün
    0 - 1 0.4
    1 - 3 0.7
    4 - 6 0.9
    7 - 9 1.1
    10 - 12 1.3

Sayfa 1/2 12 SonSon

Benzer Konular

  1. Vitamin nedir?
    By Mustafa Uyar in forum Reform Sözlük
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Nisan.2012, 10:17
  2. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 11.Temmuz.2008, 17:53
  3. çocuklarda vitamin kullanımı
    By Mustafa Uyar in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.Mart.2007, 17:01
  4. Mesleğe göre vitamin önerileri
    By Kıvırcık in forum Kadınlar Kulübü
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 28.Kasım.2006, 11:00
  5. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 10.Eylül.2006, 23:20

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.