1.KULLUK
Peygamberin gönderiliş gayesi, insanın yaratılış gayesiyle aynı noktada birleşir. O da Allah’a kul olma çizgisidir.
Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerîm’de : “Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk yapsınlar diye yarattım” (Zâriyât, 51/56) buyurarak bu hususa işaret etmektedir.
Demek oluyor ki, bizim esas yaratılış gayemiz Allah (cc)’ı bilip tanımak ve O’na layıkıyla kul olmaktır. Yoksa, yeme-içme, mal ve mülk kazanma veya dünya buudlu ev-bark sahibi olma değildir. Gerçi bunlar da bizim için fıtrî ihtiyaçlardır. Ancak yaratılışımızın gayesi değillerdir. İşte peygamberler bize, bu sırlı yolu göstermek için gelmişlerdir.
Âyette: “Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona; ‘Benden başka ilâh yoktur; o halde Bana kulluk edin’ diye vahyetmiş olmayalım” (Enbiya, 21/25) denilerek bu hususa işaret edilmiştir.
Diğer bir âyette de :
“Andolsun Biz, ‘Allah’a kulluk edin, tâğuttan sakının’ diye her millete bir peygamber gönderdik. Allah o insanlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı için de sapıklık hak oldu. Öyleyse yeryüzünde gezin de görün. Hakk’ı yalanlayanların sonu nasıl olmuş?” (Nahl, 16/36) denilerek, yine peygamberlerin gönderiliş gayesi putlardan sakınıp, Allah’a kul olma yolunda insanlara önderlik yapma hikmetine bağlanmıştır.
Efendimiz’in Farkı
Efendimiz’in durumu ise daha farklıdır. O bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiş olmakla, hem insanları hem de cinleri kulluk yoluna iletmekle vazifelidir. Abdullah b. Mes’ud (ra) başından geçen bir hâdiseyi şöyle nakleder:
“Efendimiz ile beraber bir yere gittik. Benim etrafıma bir çizgi çizerek, ‘sen buradan ayrılma’ dedi ve kendisi benden uzaklaştı. Daha sonra gürültüler duymaya başladım. Allah Resûlü’ne bir şey mi oldu diye ciddi endişe içindeydim. Fakat, bana buradan ayrılma, dediği için de yerimden kımıldayamıyordum. Bir müddet sonra Allah Resûlü döndü. Duyduğum gürültünün sebebini sordum ve: Ya Resûlallah! O tarrakalar koparan gürültü neydi? dedim. Cevaben: ‘Cin taifesi bana iman edip biatta bulundular. Sonra aralarında münakaşa başladı. İnananlarla, inanmayanlar birbirlerine tutuştular. İşte duyduğun gürültü bu idi. Ve ayrıca bana vefatım haber verildi’ dedi.” 39
Allah Resûlü, son ifadeleriyle şunu haber veriyordu. Benim gönderiliş gayem insanlara ve cinlere hidayete giden yolu açmaktır. Bugün artık cinler de bana iman ve itaat ettiklerine göre, dünyada kalmamın bir ma’nâsı yok, demektir. Öyleyse, bundan böyle artık dünyadan ayrılıp gitsem olabilir...
O böyle düşünüyor ve ifadeleri arasında risâletin gaye ve hedefine ait sırlar veriyordu. Aslında O, bizlere de dünya ile ukbâyı tercih mevzuunda şöyle bir duâ tâlim buyurmuştu : “Allahım hayat benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat. Vefat benim için daha hayırlı olduğu zaman da ruhumu al ve beni vefat ettir.” 40