Kaplıca Sahip Ata Fahreddin Ali’nin yaptırdığı eserlerden birisidir. Konyalı Hacı Ekber oğlu Hüseyin’in ve Selçukluların büyük devlet adamlarından birisi olan bu zatın çok sayıdaki eserlerinde Keluk bin Abdullah ve Kaluyanel Kunevi isimli mimarların adı geçmektedir.
Sanatkar Keluyan Antalya, Ilgın, Akşehir, Sivas ve Konya’da çalıştığı çeşitli kaynaklarda yazılıdır.Özellikle 1267 yıllarında Ilgın’da bulunduğu İleri sürülmektedir.Bu tarih kaplıcanın kitabesindeki tarihle aynıdır. A.Süheyl Ünver kaplıcanın Selçuklu Devleti Mimarlarından “Kaolyon” tarafından inşa ettirildiğini bildirmektedir. Osman Özdemir’de Ilgın kaplıca ve temellerinin eski asırlarda mevcut olduğunu daha sonra Selçuklu Hükümdarlarından Alaeddin Keykubat’ın şimdiki kadınlar bölümündeki havuzu oğlu Keyhüsrev’e emir vererek tamamlattırdığını söylemektedir.

Kaplıcanın geçirdiği tamiratlar : Selçuklu Devletine 22 yıl vezirlik yapan Sahip Ata oğullarından Ali nihayet Moğolların baskısından usandığı için Akşehir’e bağlı Nadir köyüne yerleşmiştir. Bu durumu gören Konya Selçuklu Devleti hükümdarlarının ,Ilgın’ı :kendisine tımar olarak verdiği ve bu kişi tarafından kaplıcanın tamir edildiği bildirilmektedir. 1838 yılında yapılan tamiratlardan sonra 1906 yılında Milli Eğitim’e devredilen Kaplıca yine tamir edilmiştir.

Ilgın ve çevresinde 1931 yılında bir deprem olduğu bilinmektedir,bu deprem ile zarar gören kaplıca ve bozulan su yolları nedeniyle kaplıcanın tamiri için 4.10.1939 tarihine kadar kapatıldığı Konya Vakıflar Müdürlüğü kaplıca dosyasından anlaşılmaktadır. 1933 yılında hazırlanan onarım projeleri ile kadınlar bölümündeki soğuk su havuzu yenilenmiş ve soyunma yerleri değiştirilmiştir, daha evvel erkekler bölümünde mevcut olan 7 oda tamamen kaldırılmıştır. Ayrıca kaplıcanın şu anda mevcut olmayan bir misafir hanesinin olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Yeri ve bugünkü durumu : İlçe merkezinin 2.5 km batısında Ilgın- Akşehir asfaltı üzerindedir.İki ayrı dönemde yapılan kaplıcanın ilk defa 1236 miladi yılında 1 . Alaedddin Keykubat döneminde ikinci Defa ise 2.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından miladi 1267 yılında yaptırıldığı anlaşılmakladır.

Mimari Özellikleri : 16x20 metre ölçüsünde olan kaplıca yaklaşık doğu- batı istikametinde uzanmış ve birbirine bitişik iki hamamdan ibarettir. Doğu cephesinde kubbeli erkek ve kadınlara hizmet veren kuzey-güney yönünde uzanan 1968 tarihinde Ilgın Belediyesi tarafından yapılan ve işletilen 3. bir kaplıca binası bulunmaktadır. Kaplıcanın kadınlar kısmına kuzeyden yanları iki duvarla kapalı bir revakla girilir. Üç sivri kemerle revak’ın üstü ortadaki daha büyük yanlardaki oval üç kubbe ile örtülüdür.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/ilgin-kaplicalari-konya/55694-ilgin-kaplicalarinin-tarihi.html#post113598

Kubbeler, önde iki serbest ayağa arkada duvarlar itiştirilmiş taş ayaklarla, yanlarda duvar ile birbirine bağlı esas ve tali kemerler vasıtası ile desteklenmektedir. Revak cephesi, ayak, kemer ve kubbeleri sıvalıdır. Cümle kapısı 40 cm eninde profilli bir çerçeve ile süslenmiştir. Bir boşluktan sonra üzeri büyük kubbe ile örtülü olan soyunma mahalline girilir,kubbenin ağırlıkları köşelerde üçgenler yardımı ile duvarlara aktarılmakta ve eteğinde profilli süslemeler mevcuttur.

Buranın aydınlatılması cümle kapısının üzerindeki pencere kubbe merkezindeki aydınlık deliği ile sağlanmaktadır. Soyunma mahallinden bir kapı ile 8,30x8,45 m ölçüsünde sıcaklık havuzlarına girilir, buranın özellikleri de dış kısımdaki özelliklerin aynısıdır, aydınlatılması güneye açılan bir alt pencere ve kubbe merkezindeki yuvarlak ışıklık ile sağlanmıştır. Kadınlar kısmının doğusuna bitişik kaplıcanın ikinci kısmı erkekler bölümüdür,kadınlar kısmının mimari özelliklerini taşımasına rağmen havuzlu kısmın aydınlatılması kubbede 8 adet ışık gözleriyle sağlanmaktadır.

Malzeme ve teknik özellikler : Kaplıcanın iç ve dış kısımlarının sıvalı olması bakımından,yapımında kullanılan malzemenin özelliklerini öğrenmede zorlanıyoruz, ancak kaplıcanın ve yörenin yapısal özelliklerine baktığımızda kesme taşlarla ve moloz taşlarla yapıldığını görmekteyiz,ayrıca revak’ın üzerini örten kubbelerin yapımında tuğla kullanılmıştır.Kaplıcanın iç döşemeleri ise mermerdendir.

Faydaları : Ilgın’ımız kaplıcaları şifa kaynağı olarak bilinir. Her yıl otel ve moteller hastalıklarını iyileştirmek isteyen insanlarla dolup taşar,bastonla gelip yürüyerek giden insanlar görülmektedir. Suyu hamam Dağı eteklerinde güneyden kuzeye doğru uzanan alivyum tabakası ile örtülü bir kırık üzerindedir,su yöresel olarak söylenen Hamam Dağının eteklerinden çıkar.Kadınlar hamamında saniyede 14 litre, erkekler hamamında ise 35–40 litreyi bulan su çıkmaktadır.Çıkan bu sular iki kadınlar hamamına iki erkekler hamamına otel ve motellere dağılmaktadır.

Tahlil raporlarına göre suyun içeriği şunlardır : Potasyum ,Sodyum, Amonyum, Kalsiyum, Magnezyum, Demir, Alimınyum, Klorür, Nitrat, Sülfat ve hidrokarbonat gibi kimyasal özellikleri için de taşıyan şifa kaynağı kaplıca suları berrak, renksiz ve kokusuzdur. Su bir miktar da Bromür ve İyodür ihtiva ettiğinden Kükürtlü ve Hidrokarbonatlı sular grubunda yer alır. Radyo aktivitesi 19,1 eman dır. Ayrıca su az miktar da tuz ihtiva etmesi ile dünyanın tanınmış sularına benzediği bilinmektedir.

Şifa verdiği hastalıklar : Bunlar Göz Hastalıkları, Egzama, Cüzzam, Felç hastalıkları, bers (Abraş) Hastalıkları, Sinir Hastalıkları, Akciger iltihaplanmaları, Böbrek ve idrar yolları hastalıkları, Kadın hastalıkları, her türlü iltihaplanma ve yara iyileşmelerine, Deri ve Cilt hastalıklarına, Romatizmal gibi hastalıklar dır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Selçuklu devleti Sultanlarından Alaeddin Keykubat’ın Romatizma (Nikris-Ayaksızısı) hastalığına yakalanmasından dolayı yapılan tavsiye üzerine Ilgın Kaplıcasına geldiğini kaplıcada Hastalığına şifa bulduğunu sağlıklı şifa dağıtan su olmasından dolayı var olan inşaatın üzerine bir kubbe yaptırdığını yazmaktadır.

Aynı kırık (Fay) hattı üzerinde bulunan Çavuşcugöl‘ün güney tarafında ve Ilgın’a 10 km kadar uzaklıkta bulunan ve halk tarafından Açık Ilıca olarak bilinen sıcak su büyük ve küçük ılıca suyu olarak adlandırılıp sazlıklar arasından Çavuşcu gölüne dökülmektedir. CHPUT adındaki Avrupa tarihçisinin yazdığı eserinde Ilgın kaplıcası ile Açık ılıca suyunun aynı memba ya tabii olduğu ayrıca Çavuşcugöl’ün içindeki ada da aynı suyun mevcut olduğunu yazmaktadır.

alıntıdır