Mezhebimizin imamı îmâm-ı A'zam Ebû Hanife'nin "rahmetullahi aleyh" bir komşusu vardı. Evleri birbirine bitişikti. Komşusu, devamlı surette sarhoş, olup meyhaneden çıkmaz ve akşamları da eve gelince sabaha kadar saz çalar "ve şarkı söylerdi. Hazret-i imâm hiçbir şey demez, sabır ederdi. Bir akşam, adamdan hiçbir ses gelmeyince, sabah erkenden evinin kapısına gitti ve kapıyı çaldı. Adamın hanımı çıktı ve "Buyurun efendim" dedi, îmâm-ı A'zam "rahmetullahi aleyh" sordu:
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/dini-hikayeler/56838-sarhos-komsu.html#post116060
- Efendinizden bu akşam hiç ses gelmeyince merak ettik. Acaba başına bir iş mi geldi?

Adamın hanımı, üzülerek ve utanarak dedi ki:

- Efendim, dün akşam geç saatlerde çarşıdan gelirken bekçiler, serhoştur diye götürüp hapse atmışlar.

Bunun üzerine îmâm-ı A'zam hazretleri hemen şehrin valisinin konağının yolunu tuttu. Vali, îmâm-ı A'zam efendimizi kapıda görünce şaşırdı!

- Buyurun efendim, hayırdır inşâallah. Bugün buraya teşrif ettiniz. Bir arzunuz mu var?

- Vali Bey, bizim şöyle şöyle bir komuşumuz vardı. Akşam bekçiler serhoş diye hapse atmışlar. Bunun hapisten çıkarılmasını rica etmek için geldim.

Bunun üzerine, hemen adamı hapisten çıkardılar. Ve îmâm-ı A'zam Ebû Hanife hazretlerine teslim ettiler Yolda komşusuna dedi ki:

- Kusura bakmayın komşu, akşamdan haberimiz olmadı ve çocuklarınıza, nafaka olarak yiyecek-içecek birşey veremedik. Şu keseyi al da, onlara bir şeyler temin edersin.

Adamcağız çok üzüldü ve mahcup oldu. Bunun, üzerine, sarhoş komşu, kötü ve bozuk haline halis bir niyyet ve kalb ile pişman olup tevbe etli. Ölünceye kadar îmâm-ı A'zam hazretlerinden ayrılmadı, O'nun sadık talebeleri arasına girdi ve nice ihsanlara daha kavuştu, işte hepimiz böyle hâl ve ahlâk sahibi olmalıyız