Hafta sonu yuregimin bulundugu sokakta yasam cok yogun ve duygu yukluydu, bu haftaya baslarken yuzumu nereye donsem duvarlar onume geldi, bir sey oldu anlayamadim, once saclarimi kestim, sonra susmayi sectim. Birisi yanindayken bile yalnizligi yok edememek, yasamak derinlerde, yuzemedigim denizelere acilmak istiyorum kaybolmak istiyorum yazilar yazmadan, slaytlari konusturmadan. Hayatta sahip oldugumuz seyler yuregimize olumsuzluklar versede, bunlar yasamin guzelliklerini oldurmemeli, her gun batiminda kizillasan gokyuzune, geceleri karanliik icerisinde bir umut gibi parildayan herhangi bir yildiza baktigimda icimde bir seyler kipirdar. Simdiye kadar yasayamadigim duygusal anlar gelir aklima, yasanamayan asklar gelir ruyalarima. Oysa her sabah yeni bir yasam cizerim dunyama, ofisime ilk vardigimda karsimdaki koltuklara koyarim yalnizligimi, yuzumu hep baska yone donerim, duygularimi monitore, kelimelerimi penceremdeki kuslara veriririm, kapidan bacadan girip dunyana ulasmak
isterim, aksam olup da gun boyu gozlerimi kacirdigim yalnizligi alip eve gidince biter benim kendi dunyam. Olmuyor, insan yasayamadigi bir seyi tarif edemiyor, sevgiyi tarif ve aski anlatmak bana dusmuyor, dogustan kor bir adamin kirmiziyi tarif etmesi gibi bocalayip duruyorum, varsin her sey yasanmasin, varsin hayatimin bir parcasi eksIk kalsin. Dedigim gibi gecen hafta sonundan bu yana her sey ayni gibi, sessiz ve rutin bir donusu var dunyanin, sanki bir seyler olusuyor, hayatimiz icin bir seyler kuruluyor ve ben her seye veda eder gibi olacaklari bekliyorum.