Voltaire deyince, başta Candide ya da İyimserlik gelir akla; ve evrensel edebiyatın şaheserlerinden biri de budur.

'Olabilir dünyaların en iyisi'nde yaşadığımıza inanan saf bir gençtir. Candide; iyimserlikle doludur. Bir talihsizlik, sevgilisinden ayırır onu ve yollara düşürür. Voltaire, hemen hemen bütün dünyada dolaştırır kahramanını. Gittiği her yerde de gördüğü, savaştır onun, acıdır, gözyaşıdır...
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=946

Kötümserleşir.

'Nedir iyimserlik?' diye soranlara verdiği yanıt şu olup çıkar: 'İnsanın kötü bir durumda olduğu bir zamanda, her şeyin iyi olduğunu ileri sürmesi çılgınlığı!'

Son olarak, İstanbul'a düşer yolu. Orada, bir Türk köylüsünden, çalışmanın, emeğin erdemlerini öğrenir: 'Çalışmak, bizden üç büyük kusuru, can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu uzaklaştırır' der köylü. Buradan kalkıp boş laflara, havada tartışmalara ve gevezeliklere karşı, bulduğu şudur Candide'in: 'Bahçemize bakmamız gerek!'

Eser, Voltaire'in kaleminden XVIII. yüzyılın bir eleştirisi idi. Kuşkusuz, kötümserdir Voltaire, ama cesaretini yitirmemiş bir kötümser; öyle olduğu için de, eleştirirken, daha iyi bir dünyayı da sezdirir bize. O 'daha iyi dünya', gerçekleşmiş değil, aptallıklara daha başkaları eklenmiş halde. Böylece, Voltaire'in eseri güncelliğini sürdürüyor.

Okuyunuz göreceksiniz...