Yeryüzü KültürüEski Mısır

Mısır, yaklaşık MÖ 3100’de bağımsız bir krallık olmuştur. Bu özelliği ülkeyi dünyanın en eski devletlerinden biri yapar. Antik Mısırlılar birçok ülkeye meydan okuyarak geniş bir imparatorluk kurmuşlardır. Binaları, anıtları, genelde çöl olan arazilerindeki başarılı tarım faaliyetleriyle ünlüdürler.



Bu resim Teb’deki bir mezarda bulunmuştur. Asillerden Nebamun’un avcı özelliğini göstermektedir. Gökteki kuşların ve kamıştan teknesiyle dolaştığı Nil’deki balıkların çeşitliliğine dikkat edin.

Mısır, Nil Nehri olmasaydı asla zengin ve güçlü bir ülke olamazdı. Her yıl Nil Nehri taşarak normalde kurak olan ülkeye su getirir. Sel, ayrıca bereketli çamurun toprak üzerinde kalmasını da sağlar. Mısırlılar; mısır, salata, soğan, bezelye, salatalık ve diğer sebzeleri yetiştirirlerdi. Ekinler büyüdükçe Mısırlılar Nil’den su almak için sulama kanalları kurarlardı. Mısırlılar Nil Nehri’ne, kendilerine karşı cömert davranan Hapy adında bir tanrı olarak hitap ederlerdi. Ancak Nil her zaman güvenilir değildi. Bazen kuraklıkla bazen sellerle geçen yıllar da olurdu.


Antik Mısır’a ait bu haritada tüm yerleşim birimlerinin Nil Nehri çevresinde kurulduğu görülmektedir.

Firavun ve halk
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=97866

Mısır’ı yöneten kişiye firavun adı verilirdi. Firavunlar hem kraldı hem de öldükten sonra tanrı olacaklarına inanılırdı. Mısırlıların en yüksek din adamı, baş hâkimi ve ordunun başkomutanı firavundu. Kral genellikle kız kardeşiyle evlenirdi ve çocukları da firavun olurdu.



Tutankamon (yaklaşık MÖ 1370-1352) Mısır kralları arasında en çok bilinenlerinden biridir. Ünü daha çok 1922’de mezarında bulunan müthiş ganimetlerden gelir. Bunların içinde dökme altından bir tabut, taht, mücevherler, silahlar, savaş arabası ve resimde görülen ve kralın aslında ne kadar genç göründüğünü de gözler önüne seren şık tasarımlı cenaze maskesi gibi değerli eşyalar vardır.

Sıradan Mısırlıların çoğu tarım alanlarında çalışırdı. Halk sadece ekin ekmez, aynı zamanda inek, keçi ve domuz gibi hayvanları da beslerdi. Ayrıca bazen sadece spor için bile olsa geyik avlar, kuş yakalar ve balıkçılıkla uğraşırlardı.

Ayrıca yapılabilecek bir sürü özel iş vardı. Bazı Mısırlılar balıkçıydı veya tekneleriyle Nil’de mal taşırlardı. Kasabalar, saraylar ve mezarlıklar için de inşaatçılar gerekliydi. Zanaatkârlar mezar taşı boyacısı, heykeltıraş, mobilyacı veya mücevher ustası olarak yetiştirilirlerdi. Bazı Mısırlılar da yetenekli mühendislerdi.

Piramitler ve diğer yapılar

Taş ocaklarından çıkarılan taşlardan yapılan piramitler ve tapınaklar Mısır’ın en önemli yapıtlarıdır. Tüm diğer binalar (evler, saraylar ve hükûmet binaları) çamurdan yapılmış kerpiçlerle döşenmiştir. Toprak, saman ve suyla karıştırılarak tahta kalıpların içine dolduruluyor ve kuruduktan sonra kerpiç olarak kullanılıyordu. Mısır ikliminin kurak olması nedeniyle bu tür kiremitler uzun süre dayanıyordu.



Antik Mısır firavunları ve diğer önemli kişiler çok güzel mezarlara gömülürdü. MÖ 2686’da ilk defa Sakkare firavunu Zoser için yeni bir tip mezar inşa edilmişti. Basamak ve platformlardan oluştuğu için mezara basamaklı piramit adı verilmişti. Daha sonra mühendisler, pürüzsüz ve çıkıntısız kenarlı piramitleri nasıl yapacakları konusunda çalışmaya başladı. Mezar yapmak için kayalardan kesilen taşlar kullanılmaya devam edildi. En ünlüleri Teb’deki Krallar Vadisi’nde bulunan Tutankamon’a ait olandır.

Ölümden sonraki hayat

Mısırlılar çok dindardı ve Tanrı’nın hayatlarında büyük rol oynadığına inanırlardı. Ayrıca ölümden sonra hayat olduğuna da inanırlardı. Ölen insanın diğer dünyaya bir yolculuk yaptığını ve o dünyada da bu tür bir hayat süreceğini düşünürlerdi. Bir kral yine kral olacak, tarım işçisi yine tarım işçisi olarak yaşayacaktı. Bu yolculukta yardımcı olması için zenginlere sahip oldukları eşyaların birçoğunun da içinde olduğu renkli bir mezar verilirdi. Mısırlılar ayrıca ölü bedenleri sanki hayattaymış gibi saklamak için mumyalama adı verilen bir saklama metodu geliştirmişlerdi. Bunun yanı sıra birçok günlük eşya da mezarlara konuluyordu. Çünkü bu, ölümden sonra yaşamı sürdürmek için gerekliydi. Bu yüzden mezarlarda günlük yaşamı gösteren eşyalar bulunur.



Resimde görülen bu kedi mumyası gibi hayvan mumyaları mezarlarda bulunmuştur. Bir insan ya da hayvanı mumyalamak için özel işçiler önce karaciğer, akciğer gibi organları vücuttan çıkarıp geri kalan kısımları özel bir tuz kullanarak kuruturlardı. Yaklaşık 70 gün sonra beden tamamen kuruduğunda keten kumaşlara sarılarak tabutun içine yerleştirilirdi.

Mısırlı tanrı ve tanrıçalar

Mısırlılar 750’den fazla tanrıya inanmışlardır. Tanrılar, insanların yaşadığı yukarı dünyayı ve ölümden sonra ruhların yaşadıkları aşağı dünyayı yönetirlerdi.



Dört Mısır tanrısı

Ra. Mısırlılar hayatın Güneş Tanrısı Ra tarafından verildiğine inanırlardı (sağdaki). Ra her gün gökyüzünde dolaşır ve dünyaya ışık verirdi. Her gece de ruhların yaşadığı aşağı dünyadaki mağara ve tünellere yolculuk ederdi.

Osiris ve İsis. Osiris (sağdan ikinci) ve İsis (soldan ikinci) tüm insanların kral ve kraliçesiydi. Kardeşleri fırtına tanrısı Set, Osirisi öldürerek bedeninden ayırdığı 14 parçayı Nil’e atmıştı. Osiris aşağı dünyaya giderek ölülerin kralı olmuştu. Ölümünün her yıldönümünde İsis’in onun için döktüğü gözyaşları Nil’in taşmasına neden olurdu.

Anubis. Mısırlılar bir beden öldüğünde ka denilen ruhun yaşamaya devam edeceğine inanırlardı. Mezarlıklar tanrısı çakal kafalı Anubis (soldaki) her ka’yı bir terazide Doğruluk Tüyü’nde tartardı. Günahkâr ka’lar ceset yiyenlere verilirdi. İyi ka’lar onlara sonsuz mutluluğu getirecek olan Osiris’e teslim edilirdi.