MUHTEŞEM AŞILAMA İŞLEMİ
Her nedense, içeride bir müddet kaldıktan sonra tekrar dışarı çıkıp diğer bir çiçeğe girerler ve böylece incirin aşılanması tahakkuk etmiş ve aşılanan çiçek de meyveye inkılâp etmek üzere ağaçta sabit kalmış olur. Aksi takdirde içine sinek girmemiş olanlar, ağaç üzerinde kararıp çok geçmeden yere düşerler. Garibi şudur ki, dişi çiçeğin ağzı iğne ile delinmesi bile müşkül bir sertlikte kapalı ve sineğin vücudu da dokunmakla mahvolacak derecede zarif iken her nasılsa bu zarif mahlûk çiçeğin ağzını açıp içeriye girer. Veyahut dişi çiçek kendisine gelen bu ilah memura müsaade ederek onu içeriye alır. Vazifesini yaptıktan sonra da çıkmasına tekrar müsaade eder. Bu sefer sinek salimen diğer bir çiçeğe koşar. Böylece bir tek sinek 40’a kadar dişi çiçeği aşılar. Vazifelerini bitirenler ise artık dışarıda ayrıca yaşamaya devam edemeyerek ölürler. Kast ve iradenin tanzim ve ayarlamalarının bir neticesi olan bu harikulade mucize eserinin bundan sonraki safhaları ise daha şayanı hayret bir parlaklıktadır. Kudretinin son noktasına kadar aşılama vazifesinde istihdam edilen bu küçük memurun dışarıda ayrıca yaşamaya imkân bulamayarak vefat ettiği ve müddet-i ömrünün ancak bir iki gün olduğu yukarıda arz edilmişti. Böylece aşılama vazifesi biten bütün sinek ordusu tamamen ölmüş olacaktır. Erkek çiçekler ise içlerindeki sinek ordusunu sevk etmiş sarı tozları da sarf etmiş olduklarından vazifeleri sona erdiği için onlar da ağaçta kalmayarak kuruyup yere dökülürler. Bu vaziyette dışarıda vatan tutamayıp helak olan ve incir ağacındaki vatan-ı aslisi de dökülüp mahvolan bu ordunun gelecek sene tekrar vücut bulmasına maddeten imkân kalmaz. Çünkü incir çiçeğinden başka yerde vatan tutamayan bu mahlûkun yumurta ve zürriyetini terk edeceği çiçekler de mahvolmuştur. Bu eski çiçekler dökülüyorken ağaç üzerinde yeniden taze çiçeklerin zuhurunu ve sineklerin onlara gelecek senenin zürriyetini yani yumurta ve tohumlarını bırakmasını ise diğer bitkilere kıyasen akıl kabul etmez.