Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


3 sonuçtan 1 ile 3 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Beslenme Ve çürük Ilişkisi

    BESLENME VE ÇÜRÜK İLİŞKİSİ



    Diş çürüğünün oluşumunda; dişin çürüğe yatkın olması, çürük yapıcı bakterilerin varlığı, diyetteki karbonhidratlar, gıdaların ağızda kalma süresi rol oynuyor.

    Besinler; proteinler, yağlar, karbonhidratlar, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere 6 gruba ayrılıyor. Sağlıklı bir yaşam için bu temel 6 grubun kendi aralarında bir denge oluşturması gerekiyor. Besin maddelerinden; karbonhidratlar, yağlar ve proteinler enerji veriyor. Büyümeyi sağlıyor ve yıpranma ile karşılanan dokunun varlığını korurken, vitaminler, mineraller ve su, enerji vermelerine karşın, organizmada enerjinin kullanılmasında yardımcı olurlar.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41614

    Diş çürüğü; yiyeceklerin fermente edilmesi sonucunda oluşan asidin diş sert dokularında yıkıma yol açması ile meydana geliyor. Alınan gıdalar dişler sürmeden önce diş yapısı ve mineralizasyonu üzerine sistemik etkili olurken, sürdükten sonra dişler üzerinde topikal olarak etki ediyorlar.

    Kepekli unlarda bakterilerin enzim sistemini inhibe eden bazı maddeler bulunuyor. Bu nedenle beyaz ekmek yerine kepekli undan yapılmış ekmekler çürük açısından daha yararlı oluyor.

    Karbonhidratların parçalanması sonucu diş plağında oluşan asitler, plak pH’ sını birkaç dakikada çürük başlatabilecek kritik seviyeye düşürebililer. Tükürüğün ve plaktaki kalsiyum, fosfor ve florun mineyi, asidin etkisinden koruyamadığı için bu pH’ya ‘kritik pH’ denir ki bu değer genellikle 5,5 olarak biliniyor. Bu değerin altında mine demineralizasyona uğramaktadır.

  2. #2
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Beslenme Ve çürük Ilişkisi

    NELER ÇÜRÜK RİSKİNİ ARTTIRIYOR?

    Bütün meyveler ve meyve suları çürük riskini arttırabiliyor. Kavun gibi su içeriği fazla olan meyvelerin çürük oluşturma riski, muz veya kurutulmuş meyvelere göre daha az oluyor.

    Meyveli içecekler, tatlılar, kek, kurabiye ve şekerlemelerin çürük oluşturma riski bulunuyor. Fruktoz, sukroz veya diğer şekerlerle tatlandırılan süt ürünleri de çürük riski içeriyor. Sakarin siklamat, aspartam gibi şeker içermeyen tatlandırıcıların da çürük oluşturma riski bulunmuyor. Aynı şekilde yumurta, balık, et, tavuk, sebzelerin çoğu, yağlar ve şekersiz çikletlerin çürük oluşumuna etkileri olmuyor.

    Peynirler ve ksilitol içeren çikletler ise daha önceden alınan çürük riski olan besinin özelliklerini engelliyor. Sıvı besinler ağızdan kolay temizlenebilme özellikleri nedeniyle diş aralarına giren katı besinlere göre daha düşük çürük oluşturma riski taşıyor.

    Çocukların severek tükettiği sert kıvamlı şekerler, karamel ve gofletler ağızda uzun süre kalarak çürük riskini arttırıyor. Patlamış mısır yüksek lif ve düşük fermente olabilen karbonhidrat içeriği ile düşük çürük oluşturma riski taşıyor.
    Sütlü besinler tamponlama özelliği olan yüksek kalsiyum ve forfor içerikleri nedeniyle düşük çürük oluşturma riski taşıyor. Sütün ve özellikle peynirin çürük oluşturma riski yüksek bir besinle alındığında koruyucu etkisi bulunuyor.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41615

    Deniz ürünleri balıklar, etler, yumurta kümes hayvanlarının etleri, yağlar ve tohumlar çürük riskini artırmıyorlar. Yeme sırası ve besinlerin birbiri ile karıştırılmaları da çürük oluşturma özelliklerini etkiliyor. Örneğin muz tek başına tüketildiğinde süt veya tahıla birlikte tüketilmesine göre daha yüksek çürük riski taşıyor. Süt meyveyle, kraker peynirle yendiğinde çürük riski daha azalıyor.

    Çürükten korumak için ana ve ara öğünlerden sonra fırçalama ve ağzın bol su ile çalkalanması veya 15-20 dakika şekersiz sakız çiğnenmesi önerilmektedir.

  3. #3
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Beslenme Ve çürük Ilişkisi

    VİTAMİNLER VE AĞIZ SAĞLIĞI



    İnsanların sağlıklı yaşamaları büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli sentezleri organizmada yapılmayan, dışarıdan eser miktarda alınması gereken organik bileşiklere vitamin adı verilir.

    İnsanda vitamin eksiklikleri yetersiz alış, barsak absorbsiyonunundaki bozukluk yada alışa oranla ihtiyacın artması sonucu meydana gelmektedir.

    Vitaminler yağda ve suda eriyenler olarak ikiye ayrılır;

    A VİTAMİNİ: Yağda erir. Şalgam, ıspanak ve karnabahar gibi bitkilerin yeşil pigmentlerinde bulunur. A Vitaminin eksikliği osteoblast ve odontoblast aktivitesini azaltarak kemik ve diş büyümesini yavaşladır. Ağız kavitesi ve mukozasında keratinizasyon görülür. Tükrük sekresyonu azalır veya tamamen ortadan kalkar. Ağız kuruluğu sonucunda diş etleri ve ağız mukozasında çatlamalar meydana gelir. Ağız sağlığına özen gösterilmediğinde mikroorganizmalar bu çatlaklara yerleşerek enfeksiyonlara neden olur. Bu nedenle ağız dokusunda meydana gelen iyileşmelerde gecikir.

    A Vitaminin eksikliğinde: Kollejen liflerde dejenerasyon meydana gelir ve periodontal aralık genişler. Yine bu vitaminin eksikliğinde hipersementoz ve diş sürmesinde gecikme meydana gelebilir.



    A Vitamininin fazlalığında: Hipervitaminozunda epitelde dejenerasyon, iyileşmede gecikme, osteoporosiz, alveol kemiğinde belirgin kemik rezorbsiyonları, deride pigmentasyon, soyulmalar ve kaşıntılar, menstürasyon bozuklukları meydana gelir.

    D VİTAMİNİ: Kemiğin normal mineralizasyonunu sağlar. Büyüme çağındaki çocuklarda, gebelerde ve emzikli kadınlarda vitamin D'nin günlük dozu 400 UI'dır. Bu dozun büyük bir kısmı güneş ışınından sağlanmaktadır. Vitaminin kalsuyumdan ve bağırsaktan emilimi ile hizmet verir. Vitaminde kemik oluşumunda gereklidir.

    Vitamin D'nin eksikliğinde: Çocuklarda raşitizme, erişkinlerde osteomalezi hastalığına neden olur.

    E VİTAMİNİ: Soya fasulyesi, mısır, pamuk yağı, taze yeşillikler ve sebzelerde bulunur. Günlük gereksinme duyulan miktar 12-12 IU'dır. Yumurta ve ette de bulunur. Vitamin E bir antioksidandır. Vitamin E hücre elemanları için esas olan oksidasyonu oksidasyonunun toksik ürünlerini önler. E vitaminin bulunduğu durumlarda eritrositlerin hidrojen peroksid içinde hemolize olmalarına karşı dirençleri artmıştır. Plasentadan vitamin E'nin geçişi sınırlıdır. Bebekler süt ile yeterli düzeyde E vitamini alabilirler.

    E Vitaminin eksiliği: Hücre epitelinde dejerasyon meydana getirebilmektedir. E vitaminin eksikliğinde çocuklarda kas gelişiminde düzensizlik meydana getirir. Diş eti hastalığı olan kişilerde E vitamini uygulamasının iltihap olayını etkilemediği gözlenmiştir.


    VİTAMİN K: Karaciğerde protrombin yapılmasında kullanılır. Yokluğunda kan ile ilgili belirtiler ortaya çıkar. Normal olarak barsaklarda bulunan bakteriler tarafından sentezlenir.

    Vitaminin K eksikliğinde: Kanda pıhtılaşma ile ilgili sorunlar ortaya çıktığından bu vitamin vücut için çok gereklidir.

    SUDA ÇÖZÜLEN VİTAMİNLER

    PRİDOSİN (Vitamin B6): Bira mayası, karaciğer, pirinç, kepek ve buğdayda, çeşitli sebzelerde bulunur. Erişkinlerde günlük gereksinme duyulan B6 vitamini 2 miligramdır. PLP amino asit, karbonhidrat ve yağ asitleri metobolizmasındaki çok sayıda enzimin ko-enzimidir.

    Vitamin B6 eksikliğinde: Yetişkin bir kimsede çeşitli belirtiler ortaya çıkar. İlk gözlenen adele güçsüzlüğü, yorgunluk ve uykuya eğilimdir. Dudak, burun kıvrımlarında, göz etrafında, yanakların çevresinde, alında, kulak arkasında ve ensenin aşağı kısımlarında seboreik dermatit görülür. Dilde ve ağızda iltihaplar çıkar. Dudak kenarında çatlaklar olur.

    TİAMİN (Vitamin B1): Yeşil sebzeler, balık, et, meyve ve sütte, baklagillerde ve özellikle bezelyede bulunur. Yemek pişirme durumunda ısı 100 derecenin üzerine çıkarsa vitamin özelliğini yitirir. Soğukta ve dondurularak saklanan yiyecekler B1 vitamini yönünden kayba uğramazlar. Yetişkin bir insan günde bir miligram Tiamin'e ihtiyaç duyar. Tiamin vücutta karbonhidrat metobolizması için gereklidir.


    Tiamin B1 eksikliğinde: Beriberi hastalığı görülür. Ağızda görülen sorunlar arasında dilde yanma, tat kaybı, ağız mukozasında aşırı duyarlılık vardır. Tiamin ve öteki B1 vitaminleri insan tükrüğünde bulunan bakterilerin büyümesini inhibe eder.

    RİBOFLAVİN (B2 Vitamini):Süt ve et ürünleri bu vitaminin asıl kaynağıdır. Isıya oldukça dayanıklıdır. Yemeklerin pişirilmesi sırasında etkisini kaybetmez. Güneş ışığı tarafından bozulur. Erişkinler günde 1 .2 miligram almalıdır. Vücuttaki çeşitli enzim mekanizmalarında etkili olur.

    Riboflovin eksikliği: Semptomları genellikle dudaklar, dil, gözler ve deride görülür. Dudak kenarında iltihap meydana gelir. Dil üzerinde pırtıklı ve gıranürlü bir görünüm vardır. Çoğrafik dil adı ile anılır. Dil üzerine yiyecek ve içeceklerin değmesi ağrı ve yanma hissi meydana getirir. Bazı olgularda dil morumsu, kırmızı ya da erguvani bir renk alır.

    NİKOTİNİK ASİT VE MİKOTİNAMİD: Niasinin rolü riboflavinde olduğu gibi oksidasyon ve redüksiyon olaylarında anahtarlıktır. NAD ve NADP bileşikleri olarak, niasin karbonhidrat ve lipid metabolizmasında mitokondrilerdeki elektron transportunun sağlayarak katılırlar.

    Nikotinik asit ve mikotinamid eksikliğinde: Pellegra adı verilen bir hastalık meydana geliyor. Pellegra hastalığında başlıca semtomlar ağız kavitesinde rastlanır. Ağız mukozasında yanma hissi, dudak ve dilin yan kısmı kırmızı ve şiştir. Daha sonraki dönemlerde dilin üstü kırmızı ve şiş olarak devam eder. Diş eti epitelinde de dejenerasyonlar görülür.Diş eti iltihabı, dişetleri arasındaki papillalarda ülserler, tükrük bezlerinin büyümesi ve tükrük salgısında artış meydana gelir. Bu vitamin et, karaciğer, bira mayası ve yer fıstığı bulunur.

    Biotin: Bira mayası ve yumurta sarısında bulunur. Vücuttaki çeşitli enzim mekanizmalarında rol alır.


    Vitamin B12 (Siyanokobalamin): Hayvansal orjinli gıdalar Vitamin B12 deposudur. Bunlar; karaciğer, böbrek, süt ve peynirdir. Vitamin B12 gastrointestinal kanalda mide mukozası tarafından salgılanan protein bağlayan bir faktör (intrinsik faktör) bulunmadan uygun bir biçimde emilmezler. İntrinsik faktör bir glikoprotein yapısındandır ve midenin parietel hücreleri tarafından salgılanır. Pernisiyoz anemi mide mukozasındaki intrinsik faktörün eksikliği sonucunda gelişen vitamin B12 eksikliği hastalığıdır. İntramüsküler vitamin B12 enjeksiyonu ile düzeltilebilir. Günlük gereksinme duyulan miktar 2-5 mikrogramdır. B12 vitamini yağ ve karbonhidrat metobolizmasında önemli rol oynar.

    Vitamin B12 eksikliğinin: Semptomları içerisine yetersiz hemotopoiesis, gastroentestinal kanal bozuklukları, uygun olmayan miyelin sentezi ve genel güçsüzlük girer. Vitaminin eksikliği kemik iliği ve gastroentestinal kanaldaki hücreleri etkiler. Eritroblastlar uygun şekilde bölünemezler ve megaloblastlara dönüşürler. Bu da alyuvarların normal düzeylerini bozar ve anemi meydana gelir. Sindirim kanalında atrofik değişiklikler görülür. Spianemi meydana gelir. Sindirim kanalında atrofik değişiklikler görülür. Spinal korda miyelin dejenerasyonu meydana gelir. Hasta takadsızlıktan, yürümedeki güçlükten şikayet eder. Deride limon sarısı bir renk görülür. Pernisiyöz anemide pek çok ağziçi semptomları bulunur. Bunlar dilde yanma ve acımayla birlikte bulunan ve tekrarlanarak çıkan kırmızı lekelerdir. Dildeki papillalar atrofiye uğramıştır. Yanak, boğaz mukozasında ve dilin arka tarafında kırmızı lezyonlar vardır.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41616


    Folik asit (Pterolglutamitik asit) : Folik asit karaciğer, yapraklı yeşil sebzelerde ve bira mayasında bulunur. İnce barsak floryasında hazırlanır. Dünya sağlık örgütü erişkin için 200 gama gram, çocuk için 50-100 gama gram, gebelik ve süt verme sırasında ise 400 gama gram dozunda alınmasını önermektedir. Folik asit hücre çoğalmasında etkili rol oynar.

    Folik asit eksikliğinde: Megaloblastik anemi tablosu meydana çıkar. Ağızdaki belirtileri ise glossitis, angular şelozis ve gingivitistir. Glossitis, dilde şişme, kırmızılık ile başlar bunu takiben papillalarda deskuamasyon görülür ve kırmızı bir halka ile sınırlanmış ülserler bulunur. Anguler şeloziz ve gingivitis riboflavin eksikliğini anımsatır. Folik asit eksikliği, yetersiz beslenme, gebelik, malabsorbsiyon sendromu ve kronik alkolizmde ortaya çıkar. Ayrıca antikonvülsan ilaç alan hastalarda da bulunduğu bildirilmiştir.

    Askorbik Asit (Vitamin C) : Askorbik asit; turunçgiller, yeşil biber, domates, meyveler ve genellikle sebzelerde büyük miktarlarda bulunur. Pişirme işlemi sırasında gıdalarda bulunan askorbik asitin yüzde 50 sinden fazlası parçalanır. Günlük alınması önerilen miktar 45-80 miligramdır. İnce barsaktan glikoza benzer biçimde hızlı ve kolay emilir.

    Vitamin C eksikliğinde: Ortaya çıkan başlıca hastalık skorbüttür. Bunun ağız içi belirtileri işlenmiş inek sütü ile beslenen ve öteki besinleri çok az alan çocuklarda, yemeği kendi hazırlayan ve ekseriya işlenmiş süt, hububat, ekmek ve çok az öteki besinleri alan bekarlarda (bekarlık hastalığı) görülür.

    İnsanlarda C vitamininden yoksun gıdalarla beslenildiğinde takatsızlık, iştahsızlık, büyümede durma, anemi, ateş ve infeksiyona karşı direncin düşmesi, dişetlerinde şişme ve iltihaplanma, diş kaybı, el bilek ve ayak mafsallarında şişme, peteşi şeklinde kanama, kaburgalar ve kostalarda kırılmalar, mafsal içine kas içine ve barsak içerisine kapiller fijilite nedeniyle kanamalar ortaya çıkar. Soğuk algınlığına karşı C vitamininin önerilmesi uygundur. Vitamin C 1 gram miktarlarında kullanıldığında diyare meydana getirebilir. Aynı şekilde vitamin C idrarı asitleştirdiği için idrar yollarında oksalat taşlarının çökmesine neden olabilir.

Benzer Konular

  1. Dil-kültür ilişkisi
    By haberal in forum Ortaokul Diğer Dersler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 22.Ekim.2008, 17:41
  2. Çürük diş kalp krizi nedeni
    By RüZGaR in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.Nisan.2008, 13:41
  3. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.Nisan.2008, 12:42
  4. Çürük süt dişleri
    By Mustafa Uyar in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.Mayıs.2007, 15:41
  5. Barrett ösafagus – Kanser Ilişkisi
    By Mustafa Uyar in forum Sağlık
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.Nisan.2007, 16:43

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.