(1)

İSTİKLÂL MARŞI
(l Perdelik Piyes)
OYNAYANLAR: (Öğretmen, Atilla, Nur, Mete, Serpil, Ateş, Güneş, birinci öğrenci, ikinci öğrenci, üçüncü öğrenci, dördüncü öğrenci.)
İSTİKLÂL MARŞI
MECLİS: l (Öğretmen ve Öğrenciler ) DEKOR: (Bir sınıf. Duvarda Atatürk'ün ve Mehmet Akif'in resimleri ve bir bayrak.)
ÖĞRETMEN- Sevgili çocuklar! Bugünkü dersimizin ne olduğunu biliyorsunuz değil mi?
ÖĞRENCİLER- İstiklâl Marşı ve onu yazan şair Mehmet Akif...
ÖĞRETMEN- Sizlere İstiklâl Marşı'mızı ve onun şairi hakkında büyüklerinizden bir şeyler öğrenmenizi, bazı şiirlerini ezberlemenizi söylemiştim. Bunu yaptınız mı?
ÖĞRENCİLER- Yaptık öğretmenim!
ÖĞRETMEN- Aferin size! Şimdi sen söyle Atilla! İstiklâl Marşı ne demektir?
ATİLLA- Milletimizin kurtuluşunu, kuvvetini, birliğini anlatan ve bütün millet tarafından beğenilip benimsenen, törenlerde söylenen marştır.
ÖĞRTEMEN- Sen söyle Nur! Türk'lerin İstiklâl Marşı'nı Mehmet Akif nerede ve hangi yılda yazdı?
NUR- Ankara'da 1921 yılı Şubat ayında yazdı. Bu şiir 12 Mart 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi'nde resmen Milli Marş olarak oy birliği ile kabul olundu.
ÖĞRETMEN- Aferin sana...Sen cevap ver Mete! Mehmet Akif nasıl bir şairdir?
METE- Mehmet Akif vatanını seven büyük bir şairdir. Yaşadığı çağlarda Türk ulusu bir çok savaşlara girmiş, bozgunlara uğramış, büyük topraklar kaybetmişti. O halkın çektiği ıstırabı haykırdığı gibi zaman zaman kazanılan büyük zaferleri de güzel şiirlerle övmüştür. Mehmet Akif, Türk ulusunun yirmi beş asırlık büyük bir ulus olduğunu, her zaman hür yaşamış olduğunu söyler ve asla esir ve güçsüz olmadığını haykırırdı. En umutsuz günlerde bile bu inancını kaybetmedi. İstiklâl Savaşı'nda da Anadolu'ya geçerek sonuna kadar şiirleri, yazıları ve sözleri ile çalıştı. Vatanın kurtuluşuna yardımcı oldu.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=134170
ÖĞRETMEN- Doğru! Şimdi onun Birinci Dünya Savaşı'nda yazmış olduğu ve millet tarafından en çok sevilen ve tutulan şiiri hangisidir? Bunu kim biliyor?
ÖĞRENCİLER- "Çanakkale Şehitleri!" şiiri.
ÖĞRETMEN- Bunu bildiniz! Şimdi Çanakkale Savaşı hakkında bilgi vermek isteyenler parmak kaldırsın! (Bütün parmaklar havaya kalkar.)
ÖĞRETMEN- Görüyorum ki bunu hepiniz anlatmak istiyorsunuz. Ama hep birden konuşacak olsanız bir şey anlaşılmaz. Sen Serpil bu savaşı anlat! Böylece Mehmet Akif'in o şiiri niçin yazmış olduğunu öğrenelim.
SERPİL- Birinci Dünya Savaşı'nda Türkler hemen hemen bütün dünya ile savaş halinde idiler. Bir tarafta Türkler, Almanlar, Avusturyalılar ve Bulgarlar el eleydi. Karşımızda da İngiltere, Fransa; İtalya, Rusya ve komşuları gibi büyük devletler yer almışlardı. Düşmanlarımız bizi çökertmek için deniz yoluyla Çanakkale Boğazı'ndan girmek, İstanbul'u almak ve Karadeniz yoluyla zor bir duruma düşmüş bulunan Rusya'ya yardım göndermek istiyorlardı. Onun için Çanakkale Boğazı'nın önüne yüzlerce savaş gemisi yığdılar. Karaya da büyük kuvvetler çıkardılar. Boğazı zorlamaya başladılar. Ama Türkler orada çok büyük bir kahramanlık göstererek düşmana adım attırmadılar.
Bir çok düşman gemilerini top ateşi ile batırdıkları gibi karaya çıkan düşman ordularını da denize döktüler. Çanakkale'de Türklerin kazandıkları zafer düşmanlarımız tarafından bile övüldü...
ÖĞRETMEN- Doğru!... Demek oluyor ki Şair Mehmet Akif de Türklerin Çanakkale'de kazandıkları bu büyük zafer üzerine o şiiri yazmış.
SERPİL- Evet öğretmenim!
ÖĞRETMEN- Bu şiiri kim biliyor?
ATEŞ- Ben biliyorum. Benim dedem orada şehit olduğu için babam bu şiiri bana küçük iken ezberletmişti. Kendisi de her zaman söyler!.
ÖĞRENCİLER- Peki Ateş! Ortaya çık ve şiiri oku! (Ateş ortaya çıkar, şiiri okur.)
ATEŞ- "Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor."
"Bir hilâl uğruna Yarab ne güneşler batıyor."
"Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker."
"Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer."
"Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?"
"Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın:"
"Bu taşındır diyerek Kabe'yi diksem başına:"
"Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına"
"Sonra gök kubbeyi lâhdine yapsam da tavan"
"Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan"
"Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana"
"Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana!"
(Öğretmen ve öğrenciler Ateş'i alkışlarlar...O da selâm vererek yerine geçer.)
ÖĞRETMEN- Aferin Ateş! Çok güzel okudun!
ATİLLA- Mehmet Akif'in bu şiirini de ben okumak istiyorum izin verir misiniz? ÖĞRETMEN- Bu şiir ne hakkında yazılmış?
ATİLLA- Bilgisizliği yeren;halkı çalışmak için şevke getiren, başımıza gelen felâketlerin hep bilgisizlikten doğduğunu anlatan bir şiir efendim.
ÖĞRETMEN- Bu şiiri ne zaman yazmış?
ATİLLA- Balkan Savaşı'ndan sonra...
ÖĞRETMEN- Peki oku da dinleyelim!
ATİLLA- (Ortaya çıkar ve "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" dedikten sonra şiiri okur:)
"Olmaz ya... Tabii... Biri insan. Biri hayvan"
"Öyleyse cehalet denilen yüz karasından"
"Kurtulmaya azmetmeli baştan başa millet"
"Kâfi mi değil yoksa bu son ders-i felâket?"
"Son ders-i felâket neye mal oldu düşünsen?"
"Beynin gözyaşı olup akardı gözünden"
"Son ders-i, felâket ne demektir? Şu demektir;"
"Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir."
"Zira yeni bir darbeye artık dayanılmaz."
"Zira bu sefer uyku ölümdür, uyanılmaz."
(Öğretmen ve öğrenciler kendisini alkışlarlar.)
ÖĞRETMEN- Sen de şiiri güzel okudun! Yalnız şair bu şiirinde ne demek istemiş? Bize bunu da açıklarsan şiiri daha iyi anlarız.
ATİLLA- Mehmet Akif Türk milletinin o zaman uğramış olduğu bozgun ve felâketin sebebini milletçe geri kalışımızda, bilgisizlikte buluyor. Bu bozgunun bize bir ders olmasını, herkesin çalışmasını, bilgice yücelmesini istiyor. Milletin ancak o zaman kurtulabileceğini söylüyor.
ÖĞRETMEN- Balkan Savaşı hakkında bize kim bilgi verecek?
GÜNEŞ- Ben vereyim öğretmenim!
ÖĞRETMEN- Bize vereceğin bilgiyi nereden öğrendin?
GÜNEŞ- Benim dedem Balkan Türkleri'nden imiş. Balkan Savaşı'ndan sonra göçmen olarak gelmiş. Ben daha küçükken bana hep oralarını anlatır, Rumeli Türküleri'ni söylerdi. Oralar çok güzel yerlermiş... Topraklan çok verimli imiş. Hepsini düşmana bırakıp kaçmışız.... Atalarımızın kanlarını dökerek aldıkları bu topraklardan, inanılmaz bozgunlara uğrayarak çekilmek zorunda kalmışız...
ÖĞRETMEN- Balkan Savaşı'nda hangi uluslar bize karşı birleştiler?
GÜNEŞ- Yunanlılar; Bulgarlar, Sırplar; Karadağlılar!...
ÖĞRETMEN- Bu savaş hangi yılda oldu?
GÜNEŞ- 1912 yılında öğretmenim!
ÖĞRETMEN- Peki bildiklerini kısaca anlat!
GÜNEŞ- O sıralarda Türkler dünyada hemen hemen yalnız imişler. Bütün büyük milletler Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamak, topraklarını paylaşmak için planlar kuruyorlarmış. İşte Rumeli'yi almak için Balkan devletlerini silâhlandırıp kışkırtan onlar olmuş. Savaş başlayınca da hangi taraf kazanırsa kazansın, eski sınırların değişmeyeceğini ilân etmişler. Asırlar boyunca geri kalmış olan memleketimiz; bunun acısını bu savaşta ilk defa görmüş. Bilgisiz komutanlar; silâh kullanmasını bile bilmeyen erler, koca Rumeli'yi bir yıl içinde düşmana bırakarak geri çekilmek zorunda kalmış. Memleket içindeki sen ben kavgaları da halkı ikiye bölmüş olduğundan felâket felâketi kovalamış. Bu savaştan bir yıl önce İtalyanlar bugün Libya dediğimiz Trablusgarp ile On iki Adaları baskınla alıp donanmamızı da yakmış oldukları için çok zor durumda kalmışız.
ÖĞRETMEN- Güneş doğru şeyler anlattı... İşte Şair Mehmet Akif Ersoy bu büyük bozgunun sebebini herkesten iyi anlamıştı. Türk ulusunu bu felâkete sürükleyen şey, birbirine düşmüş olması, bilgisiz ve geri kalması idi. Avrupalılar bilgisizliği çoktan yenmişler, fabrikalar kurmuşlar; yollar yapmışlar, çok ilerlemiş ve kuvvetlenmişlerdi. Biz ise onlardan alabildiğine geri kalmıştık. Bir memleket böyle geri kaldı mı komşuları onun topraklarına mutlaka göz koyar. Onu ortadan kaldırmak için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Peki çocuklar. Türkiye'nin kurtarıcısı Atatürk nerede doğdu?