EHLİYET SENİN NEYİNE DÖN ŞİNASİ KÖYÜNE
1. PERDE
Sahnede iki masa var. Biri Baş komiserin diğer ise Pakize Hanım’ın masasıdır.
(Çaycı Hıdır içeri girer elindeki bezle masaların tozunu alır. Kendi kendine şarkı söylüyor. Bir ara birden durur ve düşünür. Sahnenin ortasına kadar gelerek)
Çaycı: Yav ben Güngör Baş komiserime verdiğim parayı yazmayı unuttum. Az daha gididi göz gere göre paralar.
(Pakize Hanım’ın masasının önündeki sandalyeye oturur. Cebinden uzun bir liste ve kalem çıkarır. Kalemi tükürükledikten sonra listenin en altına bir şeyler yazar).
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=108845
Çaycı: 20 milyon dolar olarak hesap edersek du bahayım 20 dolaar, oh be, şimdi rahatladım işte.
(Hıdır Pakize Hanım’ın masasını temizlemeye devam eder. Bir taraftan önlüğüyle diğer taraftan bezle silmektedir. Bir ara Pakize’nin masasına tükürür.)
Çaycı: Henüz girmiş 13-14 yaşınaaaa (Birden durur, bezi masanın üzerine atar).
Çaycı: Ne 13-14’ü, 35 otuzbeeeş yav ne gaddar silsem gelip gusur bulacak. Evde kaldı, acısını bizden çıkari.
(Pakize hanım içeri girer).
Çaycı: Günaydın Pakize Hanım
Pakize: Günaydın Hıdır Usta.
Çaycı: Çayda yeni çöktü ha, sen de hele şele yeren bir çök de bir bardak getirem sana, afiyetnen içesen.
Pakize: İyi olur ama, tükürmeden sildiğin bardaklardan birine doldur çayı, lütfen!!!
Çaycı: Nebalımı alma Pakize Hanım, nerden çıktı bu söylentiler bilmem ki, Allah’a şükür sular şırıl şırıl ahi. Tükürüknen işim ne, burası İstanbul mu?
Pakize: Geçen hafta iki gün sular kesikti, peki nasıl temizlemiştin o bardakları bakayım?
Çaycı: Hah! Tertemiz idi değil mi? İşin orasını garıştırma, meslek sırrı söylenmez. Üstelik su kaynaklarımı açıklayamam.
Pakize: Ayyyy, iğrençsin Hıdır Usta.
(Hıdır gider, Pakize çekmecesinden çıkardığı bezle masasını tekrar siler. O sırada baş komiser içeri girer. Baş komiserin elinde bir simit vardır.)
Pakize: Günaydın baş komiserim.
Baş Kom: Günaydın Pakize Hanım
Pakize: Yine aceleyle çıkmışsınız evden, kahvaltınız elinizde.
Baş Kom: Valla evden bir kaçtım ki sorma, benim küçük oğlan tutturmuş baba bana ***iklet al. Sabah 5’te kapı önünde nöbete durmuş. Büyüğü de 6 ortalı coğrafya defteri istiyor. Eeeee ay sonu, elde avuçta yok.
Pakize: Yine pencereden atladınız o zaman desenize.
Baş Kom: Bir gün bir yeri mi kıracağım ama ne zaman bilmiyorum. Hıdır Hıdıııır. (Çaycı içeri girer)
Baş Kom: Bana duble bir çay getirde bir kahvaltı yapayım.
Çaycı: Davuşan ganu çayu şimdi getirim Baş komiserim.
Baş Kom: Ha! Hıdır… (Çaycıya yaklaşır, Pakize’nin duymayacağı bir ses tonuyla) Ya Hıdır Usta aslında sana yüzüm kalmadı ama sen bana 10 milyon daha borç versene. İkisinin bir ayın birinde öderim.
Çaycı: Ayıp ettin baş komiserim. Dolar bazında ödedikten sonra istersen 2007 yılının birinde öde. Lafı mı olur. Hem seninkine borç bile denmez. Dur bakayım bir (Hıdır listeyi çıkarır. Listenin bir ucu yere değmektedir).
Çaycı: Baş komiser İbrahim’in borcunu görsen dudağın uçuklar. Adam beni görmemek için yıllık izine çıkmış.
Baş Kom: Sağol Hıdır Usta, bu iyiliğini unutmayacağım.
Çaycı: Endişelenme baş komiserim. Sen unutursan ben sana hatırlatırım. (Çaycı sahneden çıkar. Bu arada baş komiserin telefonu çalar).
Baş Kom: Trafik şubesi Baş komiser Hasan…. Daha yeni oturdum karıcığım. Bari burada biraz kafamı dinlim. Ne… oğlan okula gitmem mi diyor. Niyeymiş?... ayakkabısının altı mı delikmiş? Tamam tamam, akşam tamir ederim. Tamam hadi… yine ne var?... ne arkadaşları memur çocuğu diye dalga mı geçiyormuş? Güzelin bu yaştan sonra popstar yarışmasına mı katılayım? Tamam akşam konuşurum onunla… görüşürüz.
(Çaya içeri girer önce Pakize Hanım’a çay verir. Pakize Hanım bardağı inceden inceye inceler. Çaycı Baş komiserin masasına doğru giderken)
Çaycı: Buyurun çayınız Baş komiserim.
(Baş komiser elindeki simidin yarısını böler ve yemeye başlar. Diğer ayrısını çekmeceye koyar).
Baş kom: Şöyle bırakıver Hıdır Usta
(Hıdır çayı bıraktıktan sonra hafif geriye çekilerek Baş komisere üzgün üzgün bakar)
Çaycı: Vah Baş komiserim vah ömrün okumaklan geçti. Gendine bir külüstür hacı murat bile alamadın.
Baş kom: Yaramı deşme Hıdır.
Çaycı: Geçen babam köyden beni görmeye gelmişti. Geri gittiğinde benim ne büyük adam olduğumu anlatmış ordaki herkese. Büyük büyük adamlara borç para veri demiş. Onlarda çocukları okuldan alıp köyün gahvesine çırah olarak vermişler.
Baş Kom: Yok ya! Şimdi çocuklar okula gitmiyorlar mı?
Çaycı: Yoh yoh! Allah’tan köyün öğretmeniynen imamı girmiş araya da okulda çay demleme dersi yapılması şartıyla tekrara okula vermişler.
(Hıdır son sözlerini söylerken Baş komiser masasındaki evrakları karıştırır. Hıdır’a haddini aşma gi***inden öksürür. Hıdır kendini toparlayarak ayağa kalkar ve Pakize ters ters bakarak dışarı çıkar. Pakize Hanım da oh oh işareti yapar.)
Baş Kom: Ah Pakize Hanım, bu ekonomik kriz mahvetti hepimizi.
Pakize: Hele beni Baş komiserim. Arabamı iki günde satmasan asıl o zaman görün siz mahvolmayı. Daha çeyizlerimi bile hazırlayamadım parasızlıktan.
Baş Kom: Allah sonumuzu hayır etsin.
Pakize: Amin Baş komiserim Amin.
(Polis memuru Firuze ayağını paspasa sildikten sonra içeri girer.)
Firuze: Günaydııın.
Pakize: Günaydın Firuze.
Firuze: Baş komiserim uygulamaya geçiyoruz. Bir diyeceğiniz var mı?
Baş Kom: Ramazan müdürüm dün telefon açtı. Uygulamada kurallara uyan sürücülere Teşekkür Belgesi vereceğiz. Uymayanlara da burada eğitim vereceğiz. Trafik andını okutup imza attıracağız. Sen buraya getir sürücüleri ben gereğini yaparım. Hadi kolay gelsin.
Firuze: Sağolun Baş komiserim.
(Firuze dışarı çıkar. Pakize masasından kalkarak başkomiserin masasına imzalanmak üzere evraklar getirir.)
Pakize: Buyurun Baş komiserim hafta sonu görevleri.
Baş Kom: Size görev var mı Pakize Hanım?
Pakize: Olmaz olur mu baş komiserin. Bekarız diye her göreve beni yazıyorlar. Hayırlısıyla iyi bir kısmet bulup ta evlensem de kurtulsam şu görevlerden. (Ellerini açarak dua eder) Amin. Baş komiserim siz de amin deyin.
Baş Kom: Amin Pakize hanım Amin.
(Baş komiser evrakları imzalarken)
Baş Kom: Neyi özledim biliyor musun?
Pakize: Neyi Baş komiserim?
Baş Kom: Bir hafta sonu evde şöyle çizgili pijamalarımla televizyonun başında uzanıp uyuklamayı.
Pakize: Biz trafikçiyiz Baş komiserim. Direksiyon başında uyuklayan şöförler oldukça bizim hafta sonlarımız daha çok görevle geçer.
Baş Kom: Haklısın Pakize Hanım haklısın.
(Pakize Baş komiser imzaladıkları evrakları alır, masasına gider. Bu arada içeriye çaycı girer. Boş bardakları alır. Pakize bardağının kaldırıldığı yeri bezle temizler)
Çaycı: Çayları tazelim mi?
Pakize: Bayat çayları tazelemenin de mi bir yolunu buldun yoksa?
Çaycı: Pakize hanım kızmasan sahan bir şey diyecem
Pakize: De bakalım
Çaycı: Her şeyi bele igneden ipliğe gadar incelemek doğru mu ecebe?
Pakize: Niye?
Çaycı: Çaylara bayat disin. Ben dim ki bayatlığı insanlar açısından düşünürsek sahan yaşında sormim, ben diyem 35 sen de 40.
Pakize: Eeeee ?
Çaycı: Bu yaşa gadar niye evlenmediğini de sormim, bah dikgat et şimdi esas sorum geli. Sence 35 dakka önce demlenen çay mı bayat yoksa 35 yıldır gendi gendi demlenen sen mi?
Pakize: Bak Baş komiserim bana ne diyo ya!
Baş Kom: Hıdııır!
Çaycı: (Pakize’ye dönerek) Bacım aynen senin gibi çoh titiz olan bir komşu gız vardı.
Pakize: Eeee?
Çaycı: Eysi Allah. En sonunda tımarhaneye attılar.
Baş Kom: Hıdııır!
Çaycı: Başgomserim pakizeynen ne kadar didişsekte bacım gadar severim gendisini bu titizliği yüzünden evde galacak ondan gorkiim.
Baş Kom: Hayırdır ne oldu ki?
Çaycı: Geçenlerde çevik kuvvetten genç bir arkadaşnan biraz sohbet ettik. Adam bizim Pakize’yi görmüş, beğenmiş. Bana sordu huyu hasleti nasıl diye. Dedim Allah için mert kızdır. Biraz da temizliğe düşkün. Bende Pakize’ye haber verdim dedim bele bele. Ertesi gün çocuk geldi. İçeri adım atmıştı ki Pakize adama bir fırça kaydı. Bizim damat adayı ayağını paspasa silmemiş. Tokalaşmak için elini uzattı. Bir fırça daha yedi. Neymiş elini yıkamamış. Damat elini yıkaması için lavaboya gitti. Gidiş o gidiş. Tuvaletin penceresinden gaçmış.
Pakize: Baş komiserim bu yine ne anlatıyo size.