Genç tiyatro
AHMET MERCANKAYA

Oyunun konusu: Bu günün ailesinde otoriter bir babanın çocuklarıyla yaşadığı sorunları mizahi bir dille anlatmaya çalıştım.

OYUNCULAR
1) KEMAL (Baba)
2) NERİMAN (Anne)
3) OSMAN (Kemal'in babası 60'lı yaşlarında)
4) SEVİNÇ (20'li yaşlarında kız çocuğu)
5) ERTUĞRUL (16–17 yaşlarında oğlan çocuğu)
6) İHSAN (Neriman'ın kardeşi Almanya'dan geldi.)
7) HELGA (İhsan'ın sevgilisi)
8) AYFER (Neriman'ların komşusu)
9) TEOMAN
10) DOKTOR ÖMER (Komşu)


(Perde açılırken anne ütü yapmaktadır. Sahne dekoru bir ev şeklindedir. Ütü yapan annenin sesi duyulur;)
NERİMAN: Öf be öf! Sanki dünyaya iş yapmaya geldik. (Sahne dışından kızın sesi duyulur)
SEVİNÇ: Anne elbisem hazır mı? Teoman birkaç dakika sonra gelir
NERİMAN: Hazır hazır.20 yaşına geldi hala ütüsünü biz yapıyoruz. Evlenince ne olacak ben onu merak ediyorum. (Dış kapının zili çalınır) Sevinç koş kızım şu kapıya bak...
SEVİNÇ: (sevinçli sevinçli) Teoman geldi, Teoman geldi.
NERİMAN: Bakıyorum da pek mutlusun. (Dışardan sevinç'in sesi duyulur.)
SEVİNÇ: Hoş geldin baba. (Babayla beraber içeri girerler. Baba koltuğa oturur. Sevinç ütü masasındaki elbiseyi alır) Sağol anne. (Oda kapısından çıkar)
NERİMAN: Bir şey değil kızım, görevimiz. (yorgun bir şekilde Kemal'in yanındaki koltuğa oturur)
KEMAL: Ne o hanım kız mutluluktan uçuyor?
NERİMAN: Üniversiteden arkadaşı, Teoman mı ne var ya, o geliyormuş.
KEMAL: Kızı yalnız başına mı isteyecek?
NERİMAN: Kızı istemeye değil ya. Hani Sevinç'in bir arkadaşı var ya Gamze mi ne, işte onun doğum gününe gideceklermiş.
KEMAL: Gamze'nin evi uzak değil mi buraya? Ben götürseydim.
NERİMAN: Çocuğun zaten kendi arabası var.
KEMAL: Hanım ben 20 senedir çalışıyorum aldığım eski püskü bir şahin. Daha dünkü çocuğun arabası mı var?
NERİMAN: Araba değil ya? Hani şu 4 çarpı 4 mü ne diyorlar ya ondan işte.
KEMAL: Jeep yani.
NERİMAN: Her neyse.
KEMAL: O zaman çocukla ben evleneyim. Hem ne iş yapıyormuş babası?
NERİMAN: 3 katlı dükkânları mı ne varmış.
KEMAL: Senden korkulur Neriman FBİ gibisin valla. Nereden öğrendin bu kadar şeyi?
NERİMAN: Sevinç söylediydi.
KEMAL: O zaman sen bayadır biliyorsun arkadaş olduklarını.
NERİMAN: Valla 4–5 ay olmuş. Çocuk ciddiymiş zaten.
KEMAL: Kızın Okulu bitmeden kimseyle evlendirmem ben, söylersin Sevinç'e. Hem nasıl bir çocuk?
NERMİN: Sevinç çok beğeniyormuş. İçkisi, kumarı hiçbir kötü alışkanlığı yok diyor.
KEMAL: İyi iyi.(Kapı çalar)
NERMİN: Ben bakarım. (Neriman kapıya bakmak için dış kapıdan çıkar, geldiğinde yanında Teoman'da vardır. Teoman'a otur şeklinde işaret yapar kendi de oda kapısından çıkar. Teoman Kemal'le tokalaşır oturur.)
KEMAL: Nasılsın evladım ne var ne yok?
TEOMAN: Hamdolsun. Yuvarlanıp gidiyoruz işte.
KEMAL: İyi iyi yuvarlanın bakalım. Okul nasıl gidiyor?
TEOMAN: Bütünlemeden kaldım.
KEMAL: Olsun. Zaten hukuk fakültesi zordur.
TEOMAN: Ben hukuk fakültesinde değilim, benim bölümüm İşletme.
KEMAL: Ee o da iyi canım okulu bitirince kimleri işletmeyi düşünüyorsun.
TEOMAN: Efendim?
KEMAL: Bir şey yok. (Sevinç odanın kapısından çıkar)
SEVİNÇ: Hoş geldin Teoman. Kalkalım istersen, fazla geç kalmayalım.
SEVİNÇ: Baba elbisem nasıl olmuş?
KEMAL: Kızım partiye gitmekten vazgeçip sirke felan mı gitmeye karar verdiniz?
SEVİNÇ: Nerden çıkardın baba. Oya’nın doğum gününe gidiyorum ya.
KEMAL: İyide kızım doğum gününde palyaçonun ne işi var?
SEVİNÇ: Amann baba sen ne anlarsın modadan yaa. Hadi görüşürüz(Dışarı kapısından çıkar)
KEMAL: Durun ya ne aceleniz var, daha karpuz kesecedik. (onların çıkmalarının ardından hızla Neriman girer)
NERİMAN: Nasıl damadı beğendin mi?
KEMAL: Valla ne yalan söyliyeyim benim pek gözüm tutmadı.
NERMİN: Yok yok iyidir iyi.
KEMAL: İstersen takip edeyim onları, doğum gününe mi gidiyorlar diye.
NERİMAN: Ayol bir tek hafiyelik yapmadığın kalmıştı. Hem manyak mısın Kemal sen ya, söylediğin şey hiç normal mi? 20 yaşında kız, çocuk değil ya.
KEMAL: Doğru söylüyorsun hanım zaten bugün çok yoruldum.
NERİMAN: Allah Allah kahve köşelerinde okey oynamak o kadar zor muydu yaa? Tabi okey taşları çok ağırdır onları kaldırıp atarken falan kolun bayağı yorulmuştur. İstersen masaj yapalım koluna.
KEMAL: Yaa hanım birde dalga geçme. Ben sen gibi tüm hafta evde oturmuyorum.5 gün canımız çıkıyor bir hafta sonumuzda olsun artık.
NERİMAN: Yani ben her gün evde kös kös oturuyorum öğle mi?
KEMAL: Evet.
NERİMAN: Tabi tabii. Ne oturması be her gün yediğin 3 öğün yemek gökten inmiyor herhalde. Sonra onların bulaşığı var. Senin kirli çamaşırların var evin temizliği varr...
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=41252
KEMAL: Sen bu eve temiz mi diyorsun. Yuhh! Yav bi kere porselenler örümcek ağı bağlamış yıkanmamaktan. Hele camların üzerindeki toz? Bezle silsen gitmez anca jiletle kazırsın.
NERİMAN: Demek öyle. Yıllardır didindim, dişimi tırnağıma taktım mükâfatımız bu olacaktı he.
KEMAL: Hanım darılma ya. Şaka yaptık işte. Gülümse biraz sana gülmek yakışıyor.
NERİMAN: Alacağın olsun Kemal.
KEMAL: Bak işte ne güzel oldu.
NERİMAN: Hee Kemal sabah yönetici geldi, yakıt ücretlerine zam yapılacakmış.
KEMAL: Ne zammı ya, daha 3 ay önce zam yapılmadı mı zaten.
NERİMAN: Bende öğle dedim de, aldığımız kömür apartmanı ısıtmıyor dedi.
KEMAL: Eee kömürü kullanmazsan ısıtmaz tabii, sanki kömürün turşusunu kuracak cimri herif. Nerdeyse kutuplardan bile daha soğuk bir evde yaşıyoruz! Neyse ben yarın onla konuşurum.
NERİMAN: İyi ki bir emekli asker, her şeyi biliyorum sanıyor.
KEMAL: Elinden gelse apartmanı kışlaya çevirecek, neymiş efendim gece 10'da yatılıp, sabah 7'de kalkılacakmış. Biz bilmiyorduk sanki kaçta yatıp kaçta kalkacağımızı.
NERİMAN: Şeyy kemal bir şey daha var.
KEMAL: Söyle Hanım.
NERİMAN: Sevinç üniversiteden arkadaşlarıyla tatile gidecekmiş.
KEMAL: Tatile mi?
NERİMAN: Evet. Antalya’ya.
KEMAL: Ne birde Antalya’ya? Biz 25 senedir evliyiz bir gün tatile gitmedik, oturmaktan ağaca döndük dal budak saldık, hanım kızımız Antalya'larda şurda burda gezsin, yok öğle yağma.
NERİMAN: Arkadaşlarına mahcup olur Kemal. Hem daha 20'sinde bırakalım gençliğini yaşasın
KEMAL: Hanım biz senle balayımızı babanların evinde geçirmiştik hatırladın mı? O zaman biz genç değil miydik?
NERİMAN: Ama kız senelerdir çalıştı üniversiteyi kazandı bununda bir mükâfatı olacak elbette. Hem o devir gerilerde kaldı Kemal.
KEMAL: Ohh iyi be. O zaman bende bu yaştan sonra üniversiteyi kazanayım. Hem kız üniversiteyi tatillere gitmek için mi kazandı?