Küçük çocuk gözlerini açtı. Çevresine baktı önce. Sonra heyecanla salondaki çam ağacının yanına gitti. Işıl ışıl parlayıp duran çam ağacının yanına... Çocuk, salonun hediyelerle dolu olduğunu görünce çok sevindi ve ellerini birleştirip şöyle dua etti: "Teşekkür ederim Noel Tanrı!"

Yine, yeni bir yıl başlıyor gördüğün gibi.

Ve bitiyor diğeri. "Güle güle eski yıl!" diyerek uğurlanıyor her defasında ve coşkuyla(!) karşılanıyor gelen her yeni yıl. Hem de büyük bir coşkuyla(!)...

Değer yargılarımız yıllar geçtikçe köreliyor millet olarak. Yıllar geçtikçe kaybediyoruz kendimizi, bize yakıştığını sandığımız ama aslında yakışmayan libasların içinde. Bedenimize bol gelse de, 'XXL' bedenlerin içine oturmaya çalışıyoruz. "Ekstra Larç" kültürlerin içinde kayboluyoruz neticede. Boğuluyoruz, ama farkına varamıyoruz. Acı olan da bu ya zaten: Şuurumuzu yitiriyoruz!

Bir sene daha bitiyor.

2004'ün son demlerini yaşadığımız şu günlerde, "yılbaşı özel" faaliyetleri çoktan başladı...

Çam ağaçları vitrinlerde boy gösteriyor ışıl ışıl(!), ne idüğü belirsiz bir 'şey' için. Evet, 'şey' diyorum, çünkü bu olayın adını bir türlü koyamıyorum. Topraklarından, zikirlerinden ediliyor muhteşem ağaçlar. Süsleniyor... Ve belki de fıtrî yaşamlarından koparılıp, iğreti bir âdete hizmet etmeye zorlandıkları için, büyük bir acı hissediyorlar bedenlerinde, kim bilir... Nitekim Bediüzzaman diyor ya, "Her bir yaratılmış, kendi lisân-ı haliyle Allah'ı tesbih edip, zikreder."

"Her bir yaratılmış' ifadesinin içinde, insan da var hiç şüphesiz. Dünya konağına bir anlık konmak için gönderilmiş bir misafir aslında insan. Bir seyyah. Onun vazifesi, Yaratıcısına karşı vazifelerini yerine getirmek. Çünkü ancak bu şekilde insaniyetin kalitesini yakalıyor ve kazanıyor. "İnsan" oluyor. Şerefli oluyor, sultan oluyor.

İnsanı şerefli olma makamından alıp aşağılara indiren; sultanlıktan çıkarıp köleliğe mahkûm eden büyük tuzaklar var.

Tüketim çılgınlığını, dolayısıyla israfı da beraberinde getiren "yeni yıl kutlamaları", tahrikkâr ve fakat tahripkâr duruşuyla, milyonlarca insanı etkisi altına alıyor. Farkına bile vardırmadan yapıyor bunu. Popüler kültürün de etkisiyle, 'yeni yıl kutlamaları'nın içinde veya yakınında buluyoruz kendimizi.

Yeni yıl, "çılgınlar gibi eğlenerek" kutlanıyor... Haram-helâl kavramlarını düşünmek bir yana, az ötede açlıktan kıvranan, vatanı-milleti için dua ve yardım bekleyen, annesinin karnında hunharca katledilen insanlığı unutuyor insan. Vicdanı öyle bir tefessüh ediyor ki, canavarlaşıyor. İnsanlıktan soyutlanıyor. Alkol ve fuhuş rezillikleri de alınca sahnedeki rollerini, zıvanadan çıkıyor insan tabir-i câiz ise.

Aslında bir kaçış bu. İnsan, ruhundan gelen feryat seslerini duymamak için vuruyor kendini dünyanın renkli cangılına. Tâ derinlerinden gelen o vicdan azabını bastırmaya çalışıyor, iptal ediyor hislerini, ettiğini zannediyor. Ama nereye kadar? Tabiî ki, bu sorunun cevabını o da çok iyi biliyor...

Oysa ki biten her sene, ömür sayfalarından bir tanesini daha çevirip öyle gidiyor. Bomboş ve tertemiz bir sayfa daha açılıyor insanın önünde. O sayfayı en anlamlı şekilde nakışlayıp şekillendirmek, elbette ki insanın elinde. Ya da karalamak öylesine...

Kendini bilen her insan, önüne yeni açılmış olan o boş sayfayı öncekinden daha güzel bir şekilde değerlendirme çabasına giriyor. Çünkü onun için yeni yıl, 31 Aralık gecesi vahşetinden ibâret değil ve olmuyor da. Onun için yeni yılı 'yeni' kılan, sonundaki rakamın değişmesi değil de, o rakamın içine yüklenecek güzellikler, doğrular, iyilikler oluyor. Bir öncekinde yapılmış hataların, bir sonrakinde tekrarlanmaması yılı 'yeni' kılıyor.

Çünkü, o insan kendini biliyor ve dolayısıyla Rabbini tanıyor... Rabbini bildiği için de, Onun beğeneceği şekilde yaşamaya çalışıyor. Dizginlerini tutuyor sıkı sıkı. Salıvermiyor öteki çılgınlar gibi; amaçsız ve sapkın heveslerinin bineği olmuyor.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=8764

2004 bitiyor.

Kıyamete yol alıyor insanlık. "4, 3, 2, 1" diye geri sayarken, kıyamete biraz daha yaklaşmanın geri sayımını yapıyor aslında. Elbette ki her son yeni bir başlangıç. Ölüm dahi yeni bir başlangıç. Yılların bitip, yeni yılların gelmesi de...

Kıyamet de bir son ama yeni, hem de yepyeni br başlangıç; sonsuzun başlangıcı. Hem de geri sayımların hiç bir şekilde olmayacağı, hiç sonlanmayacak bir başlangıç.
Nice yeni başlangıçlara!