Bir toplumun sağlamlığı, ailelerdeki geçimsizliklerin, boşanmaların az
olması ile belli olur.

İngiltere kralı Sekizinci Henri, karısından boşanıp başka bir kadınla
evlenmek istemiş. Papa buna müsaade etmeyince kral, Henri İngiltere'den
Katolik mezhebini kaldırmış, yerine Anglikan mezhebini kurmuş. Yani
boşanabilmek için bütün bir milletin dinini değiştirmiş.

Fransa'nın sevilen şarkıcısı François Hardy: Sevdiği Jean Mari'den
ayrılığını unutamıyor ve ızdırabını şöyle dile getiriyor: "Tuhaf şey,
beraberken hiç öyle duygular hissetmiyordum. Ayrıldıktan sonra iş değişti.
Eve dönüşte sevilen erkeğin orada olmadığını görmek ne demektir şimdi
anlıyorum. Kendime hâkim olamıyorum. Daima her yerde onu görüyorum. Onu
unutmak için elimden geleni yaptım gezdim tozdum, flört etmeğe çalıştım ama
olmuyor, onun yerini hiç bir şey doldurmuyor. Kimse iç âlemimi bilmiyor.
Hüzünlü şarkılar söylememe şaşılıyor. Ben hayatı sevinçli, neşeli
bulmuyorum. Onun için kederli şarkılar söylüyorum. Beni hiç bir şey
avutmuyor, sadece bekliyorum bir gün belki bu bekleyişim sona erecek, ama ne
zaman..!"

Boşanma, toplumumuzu içten kemiren felaketlerimizden biridir. Maalesef
ülkemizde boşanma oranları giderek artmaktadır.

Bugün evlilikler daha zayıf temeller üzerine kuruluyor ve bu yüzden
yıkılması daha kolay oluyor. Hatta bazı evlenenler "mutlu olmazsak
ayrılırız" diyerek yuva kuruyorlar. Bu yanlış bir tutumdur. Çünkü her
boşanma olayında sadece evlenenler değil, onların aileleri ve özellikle
çocukları kötü etkilenir. Bir ruh hekiminin muayenehanesine problemleri için
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=2655
gelen birçok kişinin rahatsızlığının temelinde boşanma ve getirdiği
sıkıntılar yatmaktadır.

Kadın ve erkeğin birbirini tatmin etmeyişi veya edemeyişi, birbirini ihmal
edişi, zevk ayrılıkları, kültür farklılıkları ve aldatma boşanmanın başlıca
sebeplerindendir. Dr. Van Pelt, aşkı hipnotizma diye kabul etmekte,
evlendikten sonra bu hipnotizma tesirini kaybedince aşk harareti söner,
soğukluk ve ayrılıklar başlar." diyor.

Kadının modaya, süse düşkünlüğü, ve erkeğin gelirinin yetmemesi huzuru bozar
ve boşanmakla sonuçlanır.

Kimi erkek, karısının yaşlanması, güzelliğini ve çekiciliğini kaybetmesi,
onu artık beğenmemesi, başka kadınlara ,genç kızlara kendini kaptırması
nedeniyle boşanmaya başvurur.

İstatistikler, dünyadaki erkeklerin yüzde 60'ı, kadınların da yüzde 40'ının
kıskanç olduğunu gösteriyor. Kıskançlığın en tehlikeli devresi, erkeklerde
30-40 yaş arasında, kadınlarda 50-55 yaş arasındadır. Aşırı kıskançlık ta
boşanma sebebi olabiliyor.

Bir toplumun mutlu ve ruhen sağlıklı olması onun temeli sayılan ailenin
sağlamlığı ile ölçülür. Ailenin de sağlamlığı geçimsizliklerin, boşanmaların
az olması ile belli olur. Ülkemizde kültür yozlaşması oldukça, toplumun
temelleri sarsılmakta ve sağlam aileler yerine boşanmış veya geçimsiz
çiftlere bırakmaktadır. Aile yapısını güçlendirmek hepimizin görevi
olmalıdır.