Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresi’nin başında, “On geceye yemin
olsun ki…” ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine
olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin
Ramazan’ın son on günü veya Muharrem’in onuncu gününe (Aşure Gününe)
kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün
Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Bu seneki takvime göre bu on gün 11-20 Aralık
tarihleri arasıdır.
Ramazanın yarısından sonra başlayan ayrılık hüznü, Kadir Gecesi’nden sonra
artar ve son teravih-son oruçla birlikte zirveye çıkar. Artık rahmet ve mağfiret ayı
bitmekte, bire bin verilen geceler veda etmektedir. Maneviyata duyarlı nice
mü’min gözyaşı döker, hatta bayramı buruk geçirir. Şevval ayında tutulan altı
oruç acılı yüreklerimizi bir derece teskin eder. Sanki Ramazan’ın küçük bir
uzantısını yaşarız. Kurban Bayramı’ndan önceki Zilhicce’nin ilk on günü
ise, Ramazandaki bol sevaplı ve çok feyizli ibadetlerden ayrılan mahzun
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=80187
gönüllerimize âdeta bir “teselli armağanı”dır. “Keşke Ramazan
biraz uzun olsaydı…” ya da “Ah, Ramazanı hakkıyla ihya
edebilseydim…” diye yanan gönüllerimize muhteşem bir fırsattır bu on
gece. Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresi’nin başında, “On geceye
yemin olsun ki…” ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir
hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin
Ramazan’ın son on günü veya Muharrem’in onuncu gününe (Aşure Gününe)
kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün
Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Bu seneki takvime göre bu on gün 11-20 Aralık
tarihleri arasıdır.
Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır
Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esasından biri
olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu
mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi
“leyâli-i aşere”, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban
Bayramı’nın ilk günüdür. İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili
Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:
“Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha
sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her
gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi: Savm, 52; İbn
Mace: Sıyam, 39)
Demek ki, bugünlerde tutulan bir oruç, 360 gün oruca bedeldir. Rabbimizin rahmet ve
bereketi o kadar coşmaktadır ki, bir günlük oruca bir yıllık oruç sevabı
vermektedir. Böyle güzel ve tatlı bir müjdeye ilgisiz kalmak mümkün mü? Bu gecelerin
Kadir Gecesine benzetilmesi ise, ayrı bir güzelliktir. Çünkü, Kadir Gecesi bin aydan
hayırlıdır ve 83 yıllık ibadete bedeldir.
Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin
Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
“Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi
yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” (Abd b.
Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise
Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde
olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap
olduğunu anlayabiliriz.Yukarıdaki hadisi destekleyen şöyle bir rivayet daha vardır:
“Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş Zilhicce’nin ilk on
gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah’a daha sevimli
olsun…” (Tirmizi, Savm: 52; Darimî, Savm: 52)
İbni Abbas'ın şu rivayeti ise, bugünlerdeki ibadetin cihattan bile faziletli
olduğunu gösteriyor:Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
“Allah katında içinde bulunduğumuz şu günler (Zilhicce'nin ilk on günün)deki
salih amelden daha sevimli (salih amelin bulunacağı) başka günler
yoktur.”Sahabeler, sordular:“Ya Resulallah, Allah yolunda cihat da
mı?”Resulullah (s.a.v.) cevap verdi:“Evet, Allah yolunda cihat da.
Meğerki bir adam canıyla ve malıyla cihada çıkıp da kendisine ait mal ve candan
hiçbir şeyi geri getiremez olursa, o başka.” (İbni Mâce, Sıyam: 39.İbni Hacer,
5:119)