Cami, toplayıcı, toplayan, kaplayan, Müslümanların ibadet gayesiyle toplandıkları
yer, ma’bed anlamlarını ifade eden bir kelimedir. Arapça’daki cemaatleri
bir araya getiren “el-mescidü’l-câmi” kelimesinden kısaltılarak
alınmış ve kullanılmaya başlanmıştır. Mescid, secde edilen yer demektir ki, içinde
Allah’a ibadet edilen mekana mescid denilmiştir. Kur’an’ın
bildirdiğine göre insanların tümü için yapılan ilk ma’bed Kâbe’dir:
“Şüphesiz âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk
ev Mekke’deki Kâbe’dir. Orada apaçık nişaneler ve İbrahim’in
makamı vardır. Oraya giren emniyette olur.” (Âli İmrân Suresi: 96-97) Hz.
Peygamber (as)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerife göre de Kâbe’den
sonra ikinci kıdemli cami Mescid-i Aksa’dır. (Buhârî, Enbiya, 40; İbn Mâce,
Mesâcid, 7)
İslam Tarihinde Kâbe’den sonra Mekke-i mükerreme’de bazı mahalle
mescidleri vardı ki bunlar o sahabelerin ismi ile anılıyordu. Hz. Peygamber
(as)’ın umuma açık olarak ashabı ile birlikte namaz kıldığı ilk mescid, hicret
esnasında inşa edilen Kubâ mescididir. Hicret’ten sonra Hz. Peygamber
Medine’de Mescid-i Nebevî’yi inşa etti. Bu iki mescidin inşasında Hz.
Peygamber ashabı ile birlikte bir işçi gibi çalıştı. Camiler, ibadethane, ilim ve
kültür merkezleri olmak gibi fonksiyonlar icra ederler. Esas itibariyle mescidler
içinde ibadet edilmek üzere inşa edilmişler ve “Allah’ın evi”
adını almışlardır. Dinimiz, dini toplu ibadeti teşvik etmiş ve cemaatle kılınan
namaz, yalnız kılınan namazdan 25-27 derece daha üstün tutulmuştur. Her renkten ve
sınıftan insanın bir araya gelip omuz omuza ibadet etmeleri, sosyal dayanışmanın
sağlanmasında önemli bir faktör olmuştur.
Yukarıda da ifade edildiği gibi camiler, her şeyden önce içinde ibadet edilmek üzere
inşa edilir ve bunu da camilerin kuruluş gayesine inanan Müslümanlar yapar. Nitekim
“ Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan,
namazı kılan, zekatı veren ve Allah’dan başkasından korkmayan kimseler imar
ederler. İşte hidayet üzere oldukları umulanlar bunlardır” (Tevbe Suresi: 18)
Ayetinde Rabbimiz bunu açıkça beyan buyurmuştur. Zira mescidlerin yapılmasındaki
asıl maksat, içinde namaz kılınmasıdır. Namazın lüzumuna inanmayanlar, mescid yapmak
ihtiyacını da duymayacaklardır. Namaz kılmayanlar da, mescidlerin boş kalıp manen
harap olmasına sebep olacaklardır. Bu ayet üzerinde duran alimlerimiz, camilerin
imarında iki konu üzerinde durmuşlardır: Birincisi camilerin maddi inşası, diğeri
camilerde namaz kılan insanların çokluğu ile manevî imarı. Bunun her ikisi de biri
diğerini tamamlayan unsurlardır. Cami olmadan cemaat olmaz, cemaat olmadan da cami
kendisinden beklenen fonksiyonları icra edemez. İmanında ve ibadetlerinde samimi
olan Müslümanların, camilerini ilk adresleri olarak bilerek gerektiğinde camilerin
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=75221
inşa faaliyetlerinde, mümkün mertebe cemaat halinde camilerde ibadet ederek, bu
mukaddes mekanları ayakta tutmalıdırlar.
İSLAMDA CAMİ:
Cami: Kiblesi ile el-firaru ilellah ve ibadet,
Cami: Mihrabi ile şeytana ve düşmana karşı mukavemet,
Cami: Minberi ile siyaset ve devlet,
Cami: Kürsüsü ile ilim, kültür ve üniversitet,
Cami: Minaresi ile süngü,füze fethi-semavat,
Cami: Şerefesi ve müezzini ile tebliğ ve davet,
Cami: İmam ı ile itaat ve hilafet,
Cami: Cemaatı ile millet ve ümmet,
Cami: Saffı ile nizam,intizam ve birlikte hareket,
Cami: Şadırvanı ile temizlik ve taharet,
Cami: Görünümü ve endamı ile şecaat ve azamet,
Cami: İç görünümü huzur ve cennet,
Cami: Çevresi ile zerafet ,letafet ve nezafet.
“Kim Allah rızasını kazanmak için bir mescid yaparsa, Allah ona cennette bir
köşk yapar.”