Abdurrahmân el-Kayravânî hazretleri, On üçüncü yüzyılda Kuzey Afrika’da yetişen velîlerden ve Mâlikî mezhebi âlimlerindendir. 1208 (H. 605) senesinde Tunus’un Kayravân şehrinde doğdu, 1300 (H. 699) senesinde yine orada vefât etti...

NAMAZI VAKTİNDE KILMAYAN!..
Bu mübarek zat, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Hadîs, fıkıh ve târih ilimleri ile aklî ilimlerde mütehassıs oldu. Derslerinde fıkha çok ehemmiyet verirdi. Bir dersinde buyurdu ki:
“Hadîs imâmları, söz birliği ile bildiriyor ki: (Bir namâzı vaktinde amden kılmayan, yanî namâz vakti geçerken, namâz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur veyâ ölürken îmânsız gider. Yâ namâzı, hâtırına bile getirmeyenler, namâzı vazîfe tanımayanlar ne olur?) Ehl-i sünnet âlimleri söz birliği ile buyurdular ki: (İbâdetler îmândan parça değildir). Yalnız, namâzda söz birliği olmadı. Fıkıh imâmlarından İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdüllah ibni Mubârek, İbrâhîm Nehâî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Dâvüd Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb, dahâ birçok büyük âlim, bir namâzı amden, yanî bile bile kılmayan kimse kâfir olur, dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir namâzını kaçırma ve seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyâmet günü, bu âlimlerin ictihâdlarına göre cezâ verirse, ne yaparsın?
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=127185
Büyüklerden biri şeytâna dedi ki: “Senin gibi mel’ûn olmak istiyorum, ne yapayım?” İblîs sevinip, “Benim gibi olmak istersen, namâza ehemmiyet verme ve doğru, yalan, her şeye yemîn et, yanî çok yemîn et!” dedi. O kimse de, “Hiçbir namâzı bırakmayacağım ve artık yemîn etmeyeceğim” dedi.

DAĞDA BİR ÇUKURA KONUR!..
Hanbelî mezhebinde, bir namâzı özürsüz kılmayan, mürted gibi katl olunur ve yıkanmaz. Kefenlenmez ve namâzı kılınmaz. Müslümânların mezârlığına gömülmez ve mezârı belli edilmez. Dağda bir çukura konur. Maliki ve Şâfi’î mezheblerinde, namâz kılmamakta ısrâr eden, mürted olmaz ise de, cezâsı katldir. Allahü teâlâ, Müslümân olmayanlara namâz kılmasını, oruç tutmasını emr etmemiştir. Bunlar, Allahü teâlânın emirlerini almakla şereflenmemişlerdir. Namâz kılmadığı için, oruç tutmadığı için bunlara bir cezâ verilmez. Bunlar, yalnız küfrün cezâsı olan Cehennemi hak etmişlerdir.”
Abdurrahmân el-Kayravânî hazretleri vefat etmeden evvel buyurdu ki:
“İnsanın beklediklerinden, ölümden daha hayırlısı yoktur...”