وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ وَنَعْلَمُ مَاتُوَسْوِسُ بِه نَفْسُهُ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَريدِ

Kaf / l6. Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.
Biz insanlar hayatta bir çok zorluklarla karşı karşıya bırakılmışız. Bir tarafımızda kin ,hırs, öfke, bencillik, nefret, haset gibi kabarmayı bekleyen nefsi duygular var iken diğer tarafımızda ise sanki bir boş anımızı arayan, sendelediğimiz anı bekleyen, ne zaman hamle yapacağı belli olmayan, nerde karşılaşağımız hakkında en ufak bir fikrimizin olmadığı şeytan var.Yüce kitabımız kur’ânı kerim şeytanın kötülüklerini bizlere Araf süresinde açık bir şekilde ifade ediyor:"Elbette onlara önlerinden, arkalanndan, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulamayacaksın.’’(ARAF SÜRESİ 7/17) Görüldüğü üzere şeytan bizleri rahatsız etmekten hiçbir zaman vaz geçmeyecek.Bu derece bir düşman sinsice her an peşimizde dolaşırken bizlerde nefs ve şeytanın vesveselerine karşı sürekli uyanık olmak zorundayız.Bazı duyumlar aldığım oluyor ki bunlar ben derinde yaralıyor.Kendini kur’an ve din hizmetine adamış bazı arkadaşlar diyorlar ki:’’Şeytanın benimle işi olmaz çünkü ben kendimi garantiye almış vaziyetteyim.’’Çok büyük tehlike arz eden bir durumdur bu.Buna şeytanın nefsimize sağdan yaklaşması da diyebiliriz.Çünkü şeytan aslında bu tür insanlarla gerçek manada uğraşmaktadır.Gerçektende sokakta kendi halinda olan bir insanın din adına yaptığı hizmetle yukarıda bahsettiğimzi insanın yaptığı hizmet, verdiği çaba çok farlıdır ve arada dağlar kadar fark vardır. Şeytanın hoşnut olmadığı bir durumdur bu.Tahmin edilebilcegi gibi şeytan din hizmetinde olan kişiye daha çok huzursuzluk verecektir.
Nefis hiçbir zaman iman ve din adına güzel şey istemez.Şeytan tarafından yönetilir nefis mekanızması.İyiyi kötü, kötüyü de iyi, gösterme çabası vardır.İşte insanın bu dünyada imtihan adına yapması gereken güzel şeylerden birisi de nefsine uymayıp, onu hakimiyeti altına almaktır.Hayatımızı biran için bir süzgeçten geçirelim.Acaba yaptığımız güzel işleri nefsimiz ne kadar istiyor? Peki kötü şeyleri nefsimiz ne kadar istiyor?
Nefsin istek ve arzularına karşı koymak, onu reddetmek çok güçtür ve ciddi manada iman adına çetin çalışmalarla olur.Fıtrat olarak insan oğlu o kadar çok zaaflarla yaratılmış ki bunların her biri burada ki imtihan adına bir soru, şeytan adına insanı kandırmak için bir yol,kalbine girmek için bir kapıdır.İşte nefse nasıl tam manası ile hakim olunur sorusu aklımıza geliyor.Birer boşluk hükmünde olan bu zaafların imanla, Allah’a teslimiyetle, ibadetle doldurulması gerekir.Kalbimizde ki bu boşluklar tamamiyle doldurulmalıdır.Çünkü yukarıda da dediğimiz gibi şeyten bir kapı arıyor ve o kapıyı bulduğu anda içeri girecek ve nefsi duygularımızı kabartacak. Buna muhal vermemek için savaşa hazır bir nefer gibi, vürüslerin saldırısına hazır bir bilgisayar gibi tüm techizatlarımızla dört dörtlük olmalıyız. İşte o zaman nefsin ve şeytanın isteklerini reddedip kendimizi din yolunda, hak yolunda İslam yolunda daim kılabiliriz inşallah.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=79058
Allah(c.c.) hepimizi hakkı hak bilip hakka sarılan, batılı batıl bilip batıldan ayrılan kullarından eylesin (AMİN!!!)