ARGITHANI KASABASI
ARGIT Kelime anlamı ile : DAĞIN GEÇİT VERDİĞİ YER. Prof.Dr.Hasan EREN'in Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü,Ank.1999,2.baskı'da
ARKIT=ARGIT:
1.KÖY EVLERİNDE KAPILARIN ARKASINA KONULAN KALIN KUŞAK.
2.DÜVENLE BOYUNDURUĞU BİRBİRİNE BAĞLAYAN OK.
3.DÜZGÜN VE UZUN SIRIK.
4.ÇADIR ÜZERİNE ÇATI YERİNE KONULAN AĞAÇ.
Kıbrıs Türkleri HARKIT der. Kelimenin kökeni bilinmemektedir ancak Rumca değildir.
( Dr. Ali SAYAR İletisi) 2.1)İlkçağlarda (Tyhimbrion)Argıthanı
Etik yönden Argıthanı’nın en eski halkı “Proto Hitit” veya “Asianigue”lerdir. Bölgede M.Ö.40.yy’dan itibaren Asya kavimlerinin göçü başladığı zaman Anadolu’ya gelen Hititler ,bu kavim lerle karışmıştı. (YİVANÇ’tan aktaran CERAN,1996,s.8) Eski çağlarda Argıthanı’nın adı “Tyhimbrion”dur. Yeni kurulduğu zaman “Hadrianopolis” adını almıştır. Philomelion Akşehir’in Kuzeyinde “İkoniom”, Konya’ya giden yolun üzerinde idi. Bergamalılar tarafından kurulduğu zannedilen philomelion Akşehir’in , yükselip onun yerini alıncaya kadar, “Thimbrion”(Argıthanı)eski çağların en eski şehirlerinden birisi idi.(RAMSAY’dan aktaran CERAN, 1960,s.151) Argıt deresi eski çağlarda “karmeios”adını taşıyordu.(RAMSAY’dan aktaran CERAN, 1996,s.8) Roma imparatorluğunda Hadrianus (M.S .117 - 138 ) döneminde Anadolu muhteşem devrini yaşamış, sanat ve kültürde zirveye ulaşmıştır. Hatta kendisi bizzat Anadolu’ya gelerek Anadolu’nun birçok kentini ziyaret etmiş, adına tapınaklar ve anıtlar dikilmiştir. Bu dönemde “hadrianopolis” adını alan Argıthanı, bu imparatora duyulan saygıdan dolayı bu ismi almış olmalıdır. (AKŞİT’ten aktaran CERAN, 1996,s.8) Anadolu Selçukllularının XII. ve XIII. asırlarında bu bölgeye hakim olan büyük Yesevi Dervişi Argıt Baba Hazretleri, kurdukları zaviye ile Argıt ve çevresini İslamlaştırmış ve Türkleştirmiştir. 1202 yılında Anadolu Selçuklu genel kurmayı ve devlet adamlarından Şehsed-din Altun Aba’ nın eski çağlardan beri bir ticaret yolu ve merkezi olan bu şehir de bir kervansaray ve teşkilatını kurması bölgenin ticari ve kültürel yönden önemini artırmıştır. Argıt adlı kasaba bu hanla “Argıthanı” adını almıştır. Anadolu’nun en buhranlı günlerinden olan Moğol istilası dönemlerinde Anadolu Selçuklu devletine elli yıldan fazla hizmet eden Vezir Konyalı Sahip Ata Fahred-Din Ali, bugün Argıthanı Kültür Parkı’nın güneyinde bulunan yere yolcuların emniyeti, yolların gözetlenmesi ve disiplini için bir muzilhane yaptırmıştır. Argıthanı halkı Türkmen ve Yörük tür. Türkmen “Müslüman Türk” demektir. Osmanlı toplumunda Argıt beldesi bir köydür. Anadolu Selçukluları’ndan kalma olan Argıt Köprüsü, gelen – geçen yolcu,asker ve gezginleri adeta büyülemiştir. Mısır seferine 1516 da giden Yavuz Sultan Selim Han, bu köprüden geçmiş,1533 de Irakeyn seferine giden oğlu Kanuni Sultan Süleyman bu köprünün renkli bir resmini yaptırmıştır. Bağdat seferine 1638 yılında giden IV Murat’ da bu köprüden geçmiştir. Anadolu Selçukluları döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Argıthanı’nda, Osmanlılar döneminde sosyal düzenin bozulması vergi yolsuzlukları, levent ve eşkıya saldırıları sonucunda nüfusu önemli ölçüde azalmıştır. XVI . yy meydana gelen bu bozuklukların önlenmesi, tarım ve üretimin artırılması için bazı vergilerden muaf tutulan bir derbent kuruldu. III . Sultan Ahmet döneminde Damat Nevşehirli İbrahim Paşa’ nın sadrazamlığı döneminde,Konya’ya tabi Argıthanı derbendi hudut namesi (18 Zilkade, ll Ekim 1721)de Konya Valisi Vezir Osman Paşanın huzurunda Ilgın, Doğanhisar ve Akşehir naiplerinin imzalarının bulunduğu, hanlar ve derbentler hususunda mübaşir tayin edilen Dergah-ı Ali kapıcı başlarından Bahri Mehmet Ağa tarafından tespit edilerek İstanbul’a gönderilerek baş muhasebeye kaydedildi. Eşkıya saldırısı , huzur ve emniyet yokluğundan dolayı yerlerini terk eden Konya’daki başı boş halkın belirli bir bölümünden 200-300 kişi Argıthanı’na yerleştirilmek istendi. Yüz hane Akşehir’deki halktan, Ilgın Kasabasından’da otuz, kırk hane başı boş halkdan seçildi. Argıthanına yerleşenler arasında altmış iki hane Eğrigöz, Nadir, Görnes, Absası, Karahöyük, Çakıllar, Milis, Bermende, Akşehir den’de onbeş hane geldi Argıthanın yerlisi iken çevreye göç eden altı hane Ilgın’ dan ve diğer yerli halktan yirmialtı hane geldi. Ayrıca Turgut kazasına bağlı Gökçeler köyü halkından Atçekenler de kasabaya yerleşti. İlk dönemde: 1-İskan 2-Türkmen 3-Argıt 4-Aazarı Mahalleleri kuruldu9yy. da Karaman eyaleti şu sancaklara ayrılmıştır
1-Hanit (Isparta) 2-Teken (Antalya) 3-Alaiye (Alanya) 4-Burdur 5-Konya 6-Niğde 7-İçel Karaman eyaletinin yüz on bir, Konya sancağının yirmi dört kazasından birisi de Argıthanı idi 1284 /1868 yıllarından itibaren Argıthanı Nahiye Müdürlüğü haline gelmiştir 1317/1901 yılında Argıthanında altı mahalle ve 2404 nüfüs bulunuyordu nahiyede bir hükümet konağı, üç camii ve mescit, bir mektep, iki medrese , yirmi dükkan ve mağaza, yüz tezgah, iki fırın , dört değirmen , dört kahvehane vardı. Argıthanı ’nda 1887 yılından bu yana belediye teşkilatı İbrahim paşadan beri karakol teşkilatı bulunmaktadır. Argıthanı’nda medrese ve eğitim teşkilatı 1720 yılından itibaren hizmete devam etmiştir , Osmanlılar döneminde dört medrese bulunmaktadır Veli Efendi Medresesi Süleyman Efendi Medresesi , Tosun Mehmet Efendi Medresesi , Mestan Efendi Medresesi , Süleyman Efendi Medresesi 1317/1901 Yılında Konya Valisi Mehmet Ferit Paşa Döneminde Hamidiye ibtidaisi daha sonra Şems’ül Maarif Ravza’ i Terakki İbtidaileri ve Rüştiye (orta okulu) açılmıştır. Birinci Cihan Savaşı ve milli mücadeleye önemli derecede destek veren Argıthanı’ ndan yüz kadar asker şehit ve bir kısmı da gazi olmuştur. (CERAN, 1996 ,s.8,9,10) 2.2)ANADOLU SELÇUKLULARI DÖNEMİNDE ARGITHANI
2.1.1)Türkistan’ da Tasavvuf hareketinin Piri Ahmet Yesevi Hazretleri ve Şahsiyeti Argıt ismi Şeyh Süleyman el Buhari’ nin çağatayca Türkçe ve osmanlıca kelimelerin anlamlarını açıklayan lügatinin 19. Sayfasına göre : “Özbek Türkleri’nin bir boyu olarak açıklamaktadır. (ÜÇER-KOMAN’ dan aktaran CERAN, 1996, s.25) Argıt Baba, Ahmet yesevi’nin Tasavvuf Düşüncelerini Özbekistan’dan Anadolu’ ya yaymak, Anadolu yu Türkleştirmek ve İslamlaştırmak maksadı ile Anadolu , Konya ve Argıt bölgesine gelen Yesevi şeyhi ve Türk beyidir (CERAN, 1996 ,s. 15) Yesevilik , Türkistan’da ortaya çıkan bir tasavvuf sistemidir. Tasavvuf , sistemi ve muhtevası yönüyle Kuran’ a ve Sünnete dayanır. Tasavvufu yaşayanların gayesi sadece Hz. Peygamber’e uymak onun batıni dünyasına mahrem olmaya çalışmak , böylece varlığn sırlarını çözüp , vahdete (birliğe) ermektir (ÖZTÜRK’ten aktaran CERAN, 1996 , s. 15) İslam aleminde tasavvufla uğraşan mutasavvufların sutenlerini devam ettirip yaydıkları mekanlar olan tekke ve zaviyeler ,(H. III /IX) . Asrın başlarından itibaren gösterir. Tekkeler , sırlı bir duyuş ,düşünüş ve inanış olan İslam tasavvuf ceryanına aksiyon veren çeşitli tarikat büyükleri olan şeyhlerin ve onların yerlerini tutan halifelerin otoritesinde ebedi mutluluğa ulaşma nefsini temizleme , ahlakı saflaştırma , zahiri (dışı), batını içi aydınlatma yolunun takip edildiği kurumlardır (LAMİ’den aktaran CERAN, 1996 ,s.16) XII . yy. da Müslüman Türkler arasında Pir-i Türkistan , Türkistan’ ın ulusu “lakabıyla anılan orta Asya Türk Tasavvufunun kurucusu olan Hoca Ahmet Yesevi , tesirlerini Orta Asya ve Anadolu’ da devam ettiren büyük türk islam mutasavvıfıdır. II. yy. ikinci yarısında Batı Türkistan da Sayram (Akşehir) kasabasında doğmuştur. Babası Hz. Ali evladından Şeyh İbrahim ,annesi Ayşe Hatun’dur. Babası ölünce henüz 7 yaşındayken Gevher Şehnaz adlı ablası ile birlikte sonradan “Türkistan” adını alan “Yesi”şehrine gelip yerleşti ilk tahsilini devrinin tasavvuf geleneklerine göre tamamlayarak Buhara‘ya göç etti burada döneminin en ileri gelen bilgin ve mutasavvıflarından olan Yusuf Hemedani (ÖI.1140)ye bağlanarak kendisinin üçüncü halifesi oldu (1160) da şeyhinin postuna oturarak onun sistemini devam ettirdi. Daha sonra Yesi şehrine geçerek (1166) da ölümüne kadar tasavvufu bilgileri yaydı. Müslüman Türklerin sade dilleriyle hikmetli özlü Tasavvufu düşüncülerini onların dil ve lehçeleri kolayca aktarabildiği için çevrede büyük bir şöhrete ulaştı .Kendisine binlerce kişi mürşid olarak bağlandı bu yüzden Yesevi Tarikatı bölgede hızla yayıldı. (KÖPRÜLÜ’den aktaran CERAN ,1996, s. 17) Sofi bir şair ve tarikat sahibi bir mürşid, yol gösteren olarak Türk milletinin dini Milli ve kültürel yapısında yüz yıllarca tesiri devam eden Ahmet Yesevi menkıbe ve kerametleri ile Türk-İslam dünyasında büyük bir veli olarak şöhret kazanmıştır (ERASLAN’dan aktaran CERAN , 1996,s.18) Yesevilik, ilk Türk tarikatıdır. Ahmet Yesevi’nin ölümünden sonra Harizm, Kıpçak Maveraünnehri, Horasan, Azerbaycan ve Anadolu’da yayılmıştır. (KÖPRÜLÜ’den aktaran CERAN,1996,s.18) Takipçileri kendisinin edebi geleneğine bağlı kalarak halk için basit ve tasavvufi şiirler yazdılar. Ellerinde sazları ile ekseriyetle hiç medrese tahsili görmeden kendilerini yetiştirdiler. Şehir şehir, tekke tekke gezerek, halkın zevkine ve ruhuna önem veren şiirler söylediler. (KÖPRÜLÜ’ den aktaran CERAN, 1996,s. 19) 2.2.2) Anadolu’da Yesevi Dervişleri ve Argıt Baba Argıt Baba Şemsed- Din Altun-Aba’nın 1202 de kervansarayını yaptırmasından önce Anadolu’ ya gelen bir yesevi dervişi ve halifesidir. Anadolu Selçukluları döneminde Konya ve çevresinde gayri Müslimlerin İslamlaşması ve Türkleşmesi için gayret sarfeden, yanında Özbekistan’dan gelen Türkmenlerle bir koloni kuran, çevresindeki araziyi işleyen, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir şeyh ve Türkmen beyi olması kuvvetlidir. Bölgeye adını veren, bugün kalıntıları bulunan tekkesinde Ahmet Yesevi’ nın tasavvufi düşüncesini öğrencilerine ve kendisine tabi olan cemaate anlatan karizmatik şahsiyete sahip bir liderdir. Bu kolonizatör Türk Dervişini , bölgenin emniyeti, düşmanları, yahut saldırılarından korunması, çevrenin imarı, güzelleştirilmesi, tarım ve hayvancılığı geliştirerek, dervişlerin ve cemaatin kendi ellerinin emeğini yemeleri, üretime devlet ekonomisine katkıda bulunmak için faaliyet gösteren Argıt Baba , teke ve zaviyesi eğitici çevre teşkil etmiştir. Bir yandan dini, tasavvufîye beşeri münasebetler yönünden de Argıt Baba ve çevresi, bölgenin İslâmlaşması , Türkleşmesi sürecine önemli derecede katkıda bulunmuş- tur. Argıt Baba Ahmet Yesevi’nin Türkistan ve çevresinde üstlendiği İslamlaşma, Türkleşme faaliyeti ve fonksiyonu Konya, Ilgın Argıthanı çevresinde , üstlenen bir tasavvuf şeyhi ve lideridir. Argıt Babanın tekke ve zaviyesi II. asır sonunda günümüze kadar tesir ve fonksiyonunu devam ettirmiştir. Bugün gençlik parkı içinde bulunan, Roma Devletine ait olan ve Argıt Baba mezarlığına getirilen bir lâhit üzerine bilginlerin babası Hattat Hasan Baba 1055-1645 de öldü ibaresi Osmanlıca olarak basılmıştır Hasan Baba Şeyh Velinin oğludur. 1583 yılında Dibekli (Argıt) ve çevresi Babası olan Şeyh Abdullah oğlu Şeyh Veli Babaya bu islamı ve dini hizmetlerin devamı için tımar olarak verilmiştir.Bu da Argıt Baba zaviyesinin ilk çağlardan kalma bir Hıristiyan manastırı çevresinde kurulduğunu göstermektedir 17 yy ölen Argıt Baba tekke ve zaviyesinin zaviyedarı Hattat Hasan Babanın bu mezarlıkta gömülü olup vücudu çürüyen boş bir Roma mezarına gömüldüğünü üzerindeki yazıdan anlıyoruz. Bu yazılı belge Yesevi halifesinden olan Argıt Baba’nın tasavvufi sisteminin 17 yy da bu çevrede bu tekke ve zaviyede devam ettiğini göstermektedir . Argıt Baba tekke ve zaviyesi Argıthanı Doğanhisar yolunun üç buçuk kilometresinde bulunmaktadır bu tekke ve zaviye çevreden gelenler ve çobanlar tarafından tahrip edilmişken Belediye Başkanı Tekin Kavlak zamanında yeniden restore edilmiştir Buradaki camii tekke ve zaviyenin zaviyedarı olan Halep Türkmen’lerinden olan Şeyh Hasan Bilgin tarafından , onun gönderdiği halkın desteği ile 1948 yılında yaptırılmıştır Burada şeyh Hacı Veliyüd-Din Efendinin aş hanesi vardı. Devamlı kazan kaynar gelen geçene yemek verirlerdi.Bu tekke mezarlığında Pir Abdullah Efendinin mezarı vardır bu gün ortalıkta yoktur, ayrıca Hattat Hasan Babaya ait mezarlıkta gençlik mezarına kaldırılmıştır. Argıthanında 1310/1890 yılında ölüp türkmen mezarlığına gömülen Halepli Medrese müderrisi Şeyh Hacı Veliyüd’din Efendi Argıt Baba zaviyesinin son Şeyhi zaviyedarıdır. Bu zaviyenin 125 dönüm vakıf arazisi bulunuyordu. Bu nesil oğlu müderris Abdüsselam efendi Salih Efendi ve Hoca Hasan Bilgin ile son bulmuştur. (CERAN , 1996, s. 21,22) 2.2.3)Şemsüd-Din Altun-Aba Argıt Kervansarayı ve Vakfı Şemsüd-Din Altun Aba II. Kılınç Arslan (1154-1192) ve oğlu Rükned-Din Süleyman Şah dönemlerinin sipah salalarındadan (genel kurmay başkanı)birisidir. İbni Bibiye göre I. Alaeddin Keykubat (1219-1237) dönemini yaşamış sultan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) in Atabekliğini yapmıştır. Onun Tahta geçmesiyle birlikte Sadettin Küppek (Öİ 1238)’in nüfuz ve kışkırtmasıyla öldürülmüştür. (Bibi , Nşr ,Erzi- Luga’ den Aktaran CERAN, 1996, s .225) Argıthanı Kervansarayı , Şemsüd-Din Altun Aba tarafından (H598/1202) yılından önce yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur.Osmanlılar döneminde tamir ve değişiklik görmüştür . Holü , 16.50x26.00 metre oluşu , 16.50x18.50 metre ölçüsündedir (ÖZERKİN’den aktaran CERAN,1996, s .21) Alman sanat tarihçisi Kurt Erdman ,Argıthanı kervansarayı hakkında şunu söylemektedir .“Küçük bir yapı olduğu halde inşası itinalı yapılmıştır. Eski tarz bulunan büyük kapı cephesinde nispetsizlik görülür, yapının önünde bir camii vardır. Camiide ibadet edenler hanı ziyaret etmeden gidemezler. Handan doğuya uzanan yol bir kavis ile köprüye ulaşır. Birçok seyehatçılar buradan geçer. (ERDMAN’dan aktaran CERAN ,1996 , s. 231 ) Şemsüd-din Altun Aba nın Kervansarayı vakdiyesinde “ Hancının maaşı hana gelen fakir yolcuların ısınması hanın aydınlatılması için miktarı bildirilmeyen odun ve bezir yağı alınması” kaydedilmektedir. Bu da fakir yolcuların sığındığı bir barınak olduğunu göstermektedir. Hanın vakıfları arasında Konya Eski Pazar’da eski bir dükkan zikredilmektedir. (TURAN’dan aktaran CERAN,1948, s. 207) Görüldüğü gibi kervansaaraylar , kervan ve ticaret yolları üzerinde yaptırılan dinlenme , emniyet ve sığınak merkezleridir üç gün parasız yolcuların ve hayvanların kaldıkları ve sığındıkları mekanlar ve kültür merkezleridir. (CERAN , 1996 ,s.24) Konya’daki Şemsed-Din Altun Aba Medresesi vakıfları içerisinde Argıthanı kazasında bir değirmen vardı. Bu değirmen bir müddet boş kaldığı için yıkılmıştır. 1248/1832 yılı kasım ayında tamir edilerek kiraya verildi. Kira bedelinin yarısı arpa olarak tesbit edildi. ( AKTEPE’den aktaran CERAN ,1996 , s . 24) Argıthanı yeniden kurulurken 2 sefer 1135/1722 tarihinde Azarı veKekeç Köyleri halkı Argıthanı’na göç ettiği için Argıthanı arazisi içinde yazıldı. Hudutlarıyla birlikte baş muhasebeye kaydadildi. Bu topraklar , Argıthanı’nda yerleşen halk tarafından ekilecek ,elde edilen ürünün öşürü (onda bir) sahip ata vakfınınn mütevillesi ve Esbkeşan (Atçeken) mukataasının zabitince müdahale etmemesi hususunda ferman gönderildi. (ERDOĞDU’dan aktaran CERAN ,1996, s.24) 2.2.4)Şeyh Sadrüd’ Din Konevi ve Vakıflarında Argıthanı Şeyh Sadrüd’ Din Muhammet Konevi (H605/1208) Yılında Malatya da doğdu Babası Şeyh Mecdüd –Din İshak , Anadolu Selçuklu sultan ve şehzadelerinin hocası ve diplomatıdır. Şam’da Tahsilini tamamladı ,II. izzed-Din Keykavus döneminde Konya’ya yerleşti. Konyanın itibarlı ,alim ve fazıl zenginlerinden Hace-i Cihan tarafından madden destek , sultanlar , vezirler ,ayandan büyük itibar gördü . 16. Muharrem 673/1274 yılında Konya’ da halkla yürüdü, (CERAN ,1995,s .31) Konya ve çevresinde birçok vakıf eseri bırakarak adını ebedileştirdi bunlar arasında Ilgın’a bağlı Dibekli (Argıthanı) köyü de bulunmaktadır. (ZEKİ’ den aktaran CERAN,1996,s.25) 2.3)OSMANLILAR DÖNEMİNDE ARGIT
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=113692
2.3.1) Kanuni Devrinde Akşehir sancağı , Akşehir Kazası, Dibekli (ARGIT) Köyü İst. Başbakanlık Arşivi 40 numaralı mufassal defteri sayfa C.713 deki bilgilere göre :1501yılında Akşehir kazasına bağlı Dibekli köyünün arazisi tımardan bu yılda köyde 29 hane 46 nefer 4 çift 28 yarım çift ,2 bernak , 10 mücerred vardır . Vergiden muaf olan 1 imam , 1 tahsildar bulunmaktadır . Nüfusu 187 dir vergi oranı 1/3,5dir. Köyün buğday ürünü 3717 akçedir vergisi 1062 akçedir köyün vergisi 490 akçedir .Resm-i çift , bennak mücerredlerden alınan vergi 603 akçedir . Bad’ı heva vergisi 235 akçedir . Gerçek geliri 14335 akçedir. Vergi geliri 5041 akçedir. Dibekli köyünün sınırındakı Argıt mezrasında bulunan Akça baba zaviyesinde faaliyet gösteren 1 zavi yedar (zaviye sahibi şeyh) ile 5 nefer dervişi bulunmaktadır . Bu zaviye vergiden muaftır . Gerçek geliri 1225 akçedir. Argıt mezrası dibekli köyü halkı , dışarıdan olanların ziraat yaptığı bir çifliktir . Dibekli köyünün nüfusu 1501 de 187,1521 de 217,1525yılında 218 dir. Köy Argıt baba neslinden şeyh bedreddin şeyh Abdullah’ ın tımarıdır(CEYLAN’dan aktaran CERAN, 1996, s.28) 2.3.2)