ALİ DEMİREL

Bir deliye bir veli rolünü hiç denediniz mi?

Bir araya gelmiş olan erkeklerin hepsi de hanımından şikayet ederek dertleşirler. Ancak bunları dinleyen Şam’ın büyük alimi Ebu Müslim Havlani’de şikayet filan yoktur. Derler ki: - Veli gibi bir hanıma düştün de sesin sedan çıkmıyor değil mi? Omuzlarını silkerek cevap verir:
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=26697

- Bizimki veli filan değil, kelimenin tam manasıyla delidir, deli!..

- Öyle ise derler, nasıl geçiniyorsun böyle deli biriyle? Cevap verir:

- Biz geçinmenin sırrını öğrendik de ondan... Büsbütün meraka düşerler.

- Deli gibi biriyle geçinmenin sırrı nedir ki, derler. Şöyle izah eder Ebu Müslim geçinmenin sırrını. Der ki:

- Allahü Azimüşşan, Adem Aleyhisselam’ı topraktan yarattığında bedenine önce aklı koydu. Akıllı bir adam oldu. Sonra öfkeyi yarattı, ona da Adem’in bedenine girmesini emretti. Öfke:

- Ben dedi Adem’in bedenine giremem. Çünkü orada akıl vardır! Akılla ikimiz bir yerde asla duramayız!.. Buyurdu ki:

- Ey öfke! Sen Adem’in bedenine doğru yönel. Akıl senin geldiğini görünce hemen çıkıp gider, kendi yerini sana bırakır. Böylece sen de akılsız kalan Adem’in bedeninde istediğin akıl dışı işleri icra edersin... Ebu Müslim burada der ki: - İşte biz hanımla bu konuda anlaştık, dedik ki; mademki insana öfke gelince akıl çıkıp gidiyor, insan öfkeli anında akılsızın biri oluyor, yani delinin ta kendisi haline geliyor. Öyle ise evde kim öfkelenirse sanki o an o delidir. Deliye karşı ise bir veli lazımdır. Ben öfkelenirsem hemen farkına varacaksın, sabır gösterip ters cevap vermeyecek, veli rolüne gireceksin. Çünkü ben o an deli sayıldığımdan ‘deli adamdan her şey beklenir’ diyerek veli sabrını göstereceksin. Öfkem gidip de aklım başıma gelinceye kadar bir deliye bir veli rolünü sürdüreceksin...

- İşte der Ebu Müslim, aile hayatımızda biz hanımla bu anlaşmayı uyguluyoruz... Ne zaman ben öfkelenirsem hanım hemen karar veriyor; beye öfke geldi, akıl gitti. Akılsız insandan her türlü yanlış beklenebilir. Öyle ise bana düşen bir deliye bir veli rolüdür. Sabır ve tahammülle akıl gelinceye kadar veli rolünde beklemektir. Aynı öfke hanıma gelirse bu defa da ben veli rolüne giriyor, onun öfkesi geçip de aklı başına gelinceye kadar ben veli rolünü sürdürüyorum...
Ebu Müslim bundan sonrasını şöyle tamamlar: - İşte ey dostlar, siz de bir deliye bir veli rolüne girin, biriniz öfkelenince öteki veli rolünü tercih etsin, karşılık vermeyip öfkenin geçmesini beklesin.
Göreceksiniz ki tartışma kısa zamanda bitecek, taraflar birbirlerine sevgi, saygıyla dolacaktır. Çünkü öfkelenen insan kendisine karşılık verilmeyip de sabır gösterildiğini anladığı andan itibaren içinde bir değerlendirme yapar, bundan mutluluk duyarak sakinleşir...

Ebu Müslim; sakın der, bir deliye bir veli rolü basit bir tedbir deyip de dudak büküp geçmeyin, sadece bir deneyin, yeter...

- Ne dersiniz, denesek mi bir deliye bir veli rolünü? Unutmamalı ki, delilikten zarar gelir; ama velilikten hiç zarar gelmez!..

Öyle ise elektrikli ortamlarda (bir deliye bir veli rolü) hemen hatırlanmalıdır diye düşünüyorum. Bilmem siz ne dersiniz bu düşünceme?..