Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Eski kavimlerden günümüze

    Birincisi, başımızı sokacak yuvamız olsun, bitmedi; bir de şehirde olsun, bitmedi; bir de yazlığımız olsun. Semûd kavminin yaptığı hatayı yaptılar: Yüksek binalarla övünmek. Komşu, komşuyla kat yarışına çıktı, bir, iki, üç...!

    Allah kalem ile öğretti. Kalem yazmaya başlamadan insan bildiğini bile bilmiyor. İllâ kalem yazmaya başlayacak ki, bildiğini bilebilesin. "Kalem ile arayı soğutmayacaksın" demişti, değerli bir hikâye yazarımız.
    Çayı demleyen, çayla beraber demlenmezse, yemeği pişiren, yemekle beraber pişmezse, yazıyı yazan yazı ile ruhsal boyutta birleşmezse, terbiye eden, terbiye ettiğinin boyutuna girmezse, ne çayın, ne yemeğin, ne yazının, ne de terbiyenin tadı olmuyor. Mesele "tat"ta. Belki de gördüğümüz her şey illüzyon. Tek kârımız tat almak. Onu da alabilirsek. Nasıl mı? Ruhsal boyutta birleşme ile, "huşû" ile yani. Namazın "huşû"su olur da; çayın, yemeğin, yazının, eğitimin "huşû"su olmaz mı? Evet, iki kapılı dünya hanında gelip, geçerken elde edeceğimiz tek kârımız tat. Tadını kaçırmamak. Tat, "mahlûk" değil ki.
    İnsanlar hep "tad"ı yakalamaya çalıştılar; kimileri makamlarda, kimileri şöhrette, kimileri mülk yığmada.. Binalar yaptılar; kat kat. Kimileri "Leylâ"da aradı. Yıllarını harcadılar. İnce, ince hesaplar yaptılar. Uykularının tadını kaçırdılar, çocuklarını büyütürken sevilecek çağda sevmenin tadını... Bir gorilin yavrusunu, poposuna vura vura severken yakaladığı hazzı yakalayamadılar.
    Binalar yaptılar. Taksitler ödediler; tam yirmi yıllar… Akrabalarını ziyaret edemediler. Telefonlara ambargolar kondu. Buluşmalar ertelendi. Evleneceklerdi, ev sahibi olacaklardı... Halbuki evlenmişlerdi ya!!. Düğünler yapmışlardı. Bedenler bir araya geldi; ruhlar değil. Ruhları, yıllar sonra evlenecekleri evleriyle meşguldü. Onların aşkı, "Leyla'sı", kavuşacakları evleriydi. Eldeki "Leyla" yaşlandı. Kaybedildi. Bebekler büyüdü; sevgisiz, nesiller kaybedildi. Huşû yakalanamayan ibadetler, uykular kaybedildi.
    Dövizle konut kredisi alıp, döviz fiyatları aniden fırlayınca ödeyemeyen dövizzedeler, kooperatifzedeler oluştu. Bir konut kooperatifi başkanı, yeni üye adayına akrabasının da gelirlerini soruyordu!! Çift maaşlar yetmedi. Yuva sahibi olmak için yuvalar dağıldı...
    Bir bina için öğretmenler, öğrencilerini kaybettiler. Ziller çaldı... ziller çaldı; öğrencileriyle bütünleşemediler. Kendilerini öğrencilerine veremediler. Bilgiyi bina edemediler, derslerin tadı kaçtı. Alınan maaşların da ay başlarında tadına varamadılar; bir bina için..
    Kimileri çocuklarının, torunlarının binalarına başladılar. Sanki çadırda oturuyorlardı, oturacak evleri yoktu. Fark etmediler, onca yıllar nerede oturduklarını. Mülkü Allah'ın değil, ev sahibinin biliyorlardı da, ev sahibi olmaya çalışıyorlardı. Birincisi, başımızı sokacak yuvamız olsun, bitmedi; bir de şehirde olsun, bitmedi; bir de yazlığımız olsun. Semûd kavminin yaptığı hatayı yaptılar: yüksek binalarla övünmek. Komşu, komşuyla kat yarışına çıktı, bir, iki, üç...!
    Sonunda binalarına kavuştular, ya da kavuşamadılar. Ecel yakaladı kendilerini. Deprem yakaladı; evlerin de eceli geldi. Allah'ın verdiği mülkün "kullanım" tasarrufu ellerinden alınıp, başkalarına devredildi.
    Kavuşabilenlerin bir yerde, bir evi oldu. Kiracıyla cedelleşmekten; kira artışı, su, elektrik problemleri, eve verilen zararlar, içinde oturma… tadına varamadılar. Sanki ev değil, kafaları kiradaydı. Mahkemeler, avukatlar, davalar... Geriye kalan ömürleri de geçmekte; torun sevmenin tadına varamadılar.
    "Âlimler, peygamberlerin vârisleridirler." Peygamberler arkalarında miras bırakmadılar. Onların mirası, ilim oldu, ashabları oldu, nesiller oldu. İslâm büyüklerinin hayatlarını incelediğimizde iki ortak nokta buluruz. Birincisi: Hayatlarında tapulu malları olmadı, mal dertleri de olmadı; zira mülke değil; mülkün sahibine dayanıyor, güveniyorlardı. Hak'tan alıp, halka dağıttılar, infâk ettiler, ihsân ettiler, ikrâm ettiler; Hak da onlara... İkincisi: Aramayanı ararlardı, derdi mi var diye. Kamunun problemlerini çözmek, mü'minlerin derdiyle dertlenmek en büyük zevkleri idi.
    Bir nesli bina etmek, hem de bir binası parası ve zamanıyla. Bir ev değil; bin ev sahibi olmak, bir yerde değil, her yerde; yazlıkta, kışlıkta. Tatları ertelemeden, "Binâ" okutmak.
    Bazıları da aktif yıllarını nesilleri bina etmeye harcadılar. Binlerce gencin bir eksiğini tamamladılar; kiminin elbisesi, yol parası, kalacak yeri, yakacağı, yiyeceği... Eksiğini bütünleyince dönmeyen çarklar döndü, eğitim çarklarında şekil aldı. Toplumun inşasında, temeller, duvarlar, çatılar, kapılar, pencereler, kilitler, anahtarlar oluştu. Depremde yıkılan evlerin yerine, nice toplumsal depremlere dayanıklı kuşaklar yetişti. Bir bina maliyetiyle, yirmi yıllarda binlerce insan bina edildi; dimdik, yıkılmayan binalar…
    Belki toplumu bina edenlerin bir evleri olmadı; ama bin evleri oldu. Talebeleri yurdun dört bir yanına dağıldılar. Kamu içinde yerlerini aldılar. Evler kurdular. Çocukları oldu. Farklı iller, farklı mevsimler, farklı kültürler, farklı diller; sonuçta farklı tatlar.
    Toplumun bânîleri yola çıkınca; araç, ev, lokanta aramazlar. Her türlü marka ve model araç içinde seyahat etmenin tadına varırlar. Sofralar kurulur, gönülden pişmiş yemeklerle donatılmış. Evler hazırlanır, yataklar serilir, onları rahat ettirmek için. Kucaklarına bebeler verilir; sevsinler diye.
    Hani bir zamanlar evler hazırlamışlardı, yedirip, giydirmişlerdi, yol paralarını vermişlerdi, eksik bir parçalarını tamamlamışlardı. Yıllar geçmiş, belki evleri, arabaları olmamıştı. Az yemiş, az giymiş, nesillerin dertleriyle dertlenmişlerdi. Ne gam...! Tat almışlardı ya; şimdi de almaya devam ediyorlar. Evler onların, araçlar onların, sofralar onların. Her ilde hanları var, konaklamaya; lokantaları var, yemeye; araçları var, seyahat etmeye… Hem de bir değil; binlerce...

  2. #2

    Üyelik tarihi
    12 Eylül 2006
    Yer
    konya
    Yaş
    47
    Mesajlar
    3,709
    Tecrübe Puanı
    65

    Standart --->: Eski kavimlerden günümüze

    malesef insanoğlu aynı nankör insanoğlu...
    emeğine sağlık...

Benzer Konular

  1. Geçmişten günümüze aydınlatma
    By Mustafa Uyar in forum 4. Sınıf Etkinlikler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.Nisan.2013, 23:06
  2. Geçmişten günümüze kullanılan aydınlatma teknolojileri
    By Mustafa Uyar in forum 4. Sınıf Etkinlikler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.Şubat.2013, 13:29
  3. Eski Türklerden Günümüze Kadın Başlıkları
    By Mustafa Uyar in forum Kadınlar Kulübü
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 04.Eylül.2010, 19:11
  4. Cumhuriyetten Günümüze Türk şiir Antolojisi
    By Beyza in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 14.Haziran.2008, 11:30
  5. Geçmişten Günümüze Türk Liraları
    By çawuş in forum Türk Tarihi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.Şubat.2007, 11:33

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.