İnsan, günah işlemeye açık bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Ancak insana düşen, günahı, günah olarak idrak etme ve hemen arkasından tövbe etmektir.
Günah, en şerefli varlık olarak yaratılan insanın, kendisine yakınlıktan hoşlanmadığı, adının geçtiği yerde hemen kara bulutlarının ortalığı kapladığı, Yüce Yaratıcıya karşı saygısızlık anlamına gelen söz, davranış, yerine göre de kalpten geçen şeytani esintilerdir. Daha kısa bir ifadeyle, Allah'a isyanı içeren her şeydir günah. İnsanın, Yaratıcısına karşı nankörlük ve saygısızlığıdır. Kendini unutması, yoktan var edilme sırrını kavrayamaması, basit bir sudan yaratıldığını idrak edememesi, başıboş olmadığına, yapacağı şeylerden bir gün mutlaka hesaba çekileceğine tam bir şekilde inanamaması, dolayısıyla isyankar damgasını yiyen şeytanın takipçisi haline gelmesidir. Günah, insanın fıtratına yerleştirilen bir imtihan vesilesidir ve fıtraten insan günaha açık bir şekilde yaratılmıştır. Peygamberler hariç her insan az veya çok bundan nasibini alacaktır. Bu hususu bize Peygamberimiz (s.a.s.) şu hadisiyle bildirmektedir: "Eğer sizler günah işlemeseydiniz, Allah Teala sizi yok eder, sonra da günah işleyip, işlediği bu günaha tövbe-istiğfar eden ayrı bir topluluk yaratırdı." (Müslim, Tevbe 9)

TÖVBE GÜNAHLARI SİLER

Günahtan daha önemlisi de, insanın işlediği bu günahın ağırlığını içinde hissetmesi, yerin ve göğün kendisine adeta dar gelecek kadar sıkması, affettirdiğine kanaat getirdiği ana kadar da Allah'ın kapısından ayrılmayıp, yakarışta bulunmasıdır. İşte bu yol, peygamberlerin, hem de ilk insan ve ilk nebi olan Hz. Adem'in yoludur. Günahı, günah olarak idrak etme ve hemen arkasından ona tövbe etmek çok önemlidir. Ağlama-sızlama, gözyaşı dökme, rahmet, af ve mağfiret kapılarının açılma vesilesidir. Adem Nebi de bunu yapmış ve ancak bununla kurtulmuştur. Nimetler içindeyken sıkıntıya düşen şeytan ise aksine kendini savunmaya geçmiş ve kaybetmiştir. Konuyla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır: "Allah buyurdu: "Söyle bakayım, Sana emrettiğim halde, secde etmene mani nedir?" İblis: "Ben ondan daha üstünüm; çünkü Sen beni ateşten, onu ise bir çamur parçasından yarattın. "Çabuk in oradan!" buyurdu Allah, "Öyle orada kurulup da büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çabuk çık, çünkü sen alçağın tekisin!" (A'raf 7/12-13)

GÜNAH KARA BİR LEKEDİR

Mutlak manada günah, günahtır, küçüğüne büyüğüne bakmadan insan her an uyanık olmalıdır. Günah kalbe konan bir siyah lekedir. Hem de hemen temizlenmesi gerekli olan bir lekedir. Nasıl beyaz elbisemize bir leke bulaştığında onu giymeye utanır, gözümüz hep ona takılır, temizlenme yollarını araştırırız. Aslında işlenen günahlar da böyledir ve insan en azından böyle bakmalıdır. İşlediği günahtan utanmalı, şu günahkar vücudu nasıl temizlemeli, deyip çareler aramalıdır. Aramalıdır ki, hemen tamir etmediğinde kronikleşen bir yara haline gelip ölüme terk edilmesin. Her günah, insanda kara bir lekedir: "Mümin bir günah işlediği zaman, kalbine, siyah bir nokta, bir leke vurulur. Tövbe ederse kalbi cilalanır ve yeniden parlar. Tövbe etmez de isyana devam ederse, siyah lekeler kalbini kaplayıncaya kadar artar." (İbn Mace, Zühd 69) İnsan, yaptığı günahın küçüklüğüne değil, onu kime karşı yaptığına bakmalıdır.

GÜNAHLAR GİZLENMELİ

Diğer bir önemli husus da günah işleyenin, bir kahraman (!) eda ve havası içinde günahını herkese rahatlıkla söylemesidir. Halbuki mesela bir kimse hırsızlık yaptığında nasıl başkalarına söylemekten çekinir, başkalarının öğrenmesinden korkarsa, aynı şekilde günahı işlediğinde de korkmalı, kimseye söylememelidir. Böyle yapanın da günahının affedilmesini zora sokacağı bildirilmektedir: "Açıktan günah işleyenlerin dışında ümmetimin hepsi (Allah tarafından) affolunmuştur. Bu açıkça günah işleyenlerden öyleleri vardır ki; kişi geceleyin bir günah işler, sonra: "şöyle bir gece geçirdim" der. Halbuki Rabbi günah işini örtbas ederek gecelemişti. Fakat o günahkar, Allah'ın örttüğü perdeyi açarak sabahlıyor (günahını açığa vuruyor.)" (Buhari, Edeb 60) İnsan günahın her türlüsüne baş kaldırmalı, ortaya çıkacağı yerlerden alabildiğine uzaklaşmalıdır.