Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


5 sonuçtan 1 ile 5 arası
  1. #1
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart İmdat Ben Evlendim

    Bu sohbetimde severek evlenen bir çiftin nasıl bir duvara tosladıklarını anlatmak istiyorum. Genelde bütün evli çiftlerin yaptığı şey, mutlu kalma çabasıdır. Ben bekarlığı, yelkenler fora giden bir gemiye benzetiyorum. Evlilikte ise, deniz kızına vurulup balıklama suya atlıyorsun, sonra da imdat kurtarın beni diye ölene kadar bağırıp duruyorsun. Şimdi her iki tarafın da isteği ile yapılmış bir evliliğin pembe panjurlu penceresinden içeriye kafamızı uzatıp bakalım.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=60207

    HALBUKİ FLÖRT EDERKEN NE RAHATTIK

    Ne mutlu bir çift. Birbirlerini nasıl da seviyorlar. Merak ediyorlar, özlüyorlar, bi dakka ayrı kalamıyorlar. Niye böyleler biliyor musunuz. Daha yeni evliler. Birbirlerine olan merakları henüz bitmemiş de ondan. Oynaşmalar, şakalaşmalar... Allah Resulü (sav) ashabından birine “Bakire ile evlen, oynaşırsınız.” buyurduğuna göre, evliliğin ilk ayları gerçekten çok hoştur. Ama bu hayal alemi uzun sürmüyor. Bir ay dolunca maaşları eline alıyorlar ve bir de bakıyorlar ki açıldıkça açılmışlar. Hemen diyorlar ki, evlilik masrafları yüzünden böyle oldu, birkaç aya kadar borçları öder düzeltiriz. (Halbuki ömür boyu böyle devam edecek.) İlk ay borçlara ağırlık verilir ve “Dar zamanda eşim benimle kuru soğan bile yer,” zihniyeti ile bir ay tamamlanır. İkinci aya girildiğinde elbette ki soğan ekmek yenmez, o eskidendi. Çünkü soğan da buğday da senin tarlandaydı. Şimdi markette.

    Evet, yeni evlendiğin el kızına soğan ekmek yedirebilirsin belki ama gururuna yediremezsin. Kendinden kısarsın, el kızından kısamazsın. Eve gelirken simit alıp yiye yiye gelirsin, evde “ben tokum, iş yerinde yemiştim” deyip tasarruf etmeye başlarsın. Kendi ayakkabılarının altında ikişerden dört delik varken eşine dördüncü ayakkabısını alırsın. Çünkü bayandır, erkekler gibi her elbisenin altına aynı ayakkabıyı giyemez. Olmaz. Senin gibi her düğüne aynı takım elbiseyle gidemez. Sonra “bak, geçen düğünde de aynı elbiseyi giymişti” derlerse kadıncağız rezil olur el aleme. Her kıyafetin yanına aynı çantayı takıp çıkamaz. Sünnetçi çantası değil bu, bayan çantası. Daha duuur... İki yıllık borca girip o kadar eşya aldığın halde sen eşyalarını tamamladığını zannet. Her ay şuraya şu, buraya bu, derken bir de bakmışsın ki evde karınla fantezi yapacak iki metrekare yer kalmamış. “Ya karıcım, şu sehpalarla fiskos masasını ve bi de şurdaki iki tabure ile otuzaltı saksıdan sadece şu üç tanesini koltukların üstüne kaldır da yanıma gel, hı, olur mu.?” Tabi bir ay daha geçince bu sefer birbirinizin özel masraflarına parmak basmaya başlarsınız. Sen onun makyaj malzemelerine takarsın o senin sigara parana takar. Hele bir de işe geç kalıp taksiye bin de bak n’oluyo.

    ÖZLEMELERE N’OLDU ?

    Akşam sokağa girdiğinde kafanı kaldırıp evinizin penceresine falan hiç bakma, kesinlikle orda yoktur. Kapıyı açınca hoş geldin kocacım deyip seni öpecek diye düşünürken nasıl bir yüzle karşılaşacağını hiç düşündün mü. Elbette düşünemezsin, çünkü Türkan Şoray hiç öyle yapmamıştı ki Kadir İnanır’a. Hatta Kadir abin parasızlıktan üzüntülü bir halde elleri boş gelince eve, Türkan ablan, “üzülme, ben şimdi güzel bi çorba yaparım” deyip boynuna sarılmıştı. Unut bunları güzel kardeşim, unut. Eve para getirdiğin müddetçe adamsın. Para sıkıntısı yaşadığın anda, karının her hali, her bakışı, her sözü, evde attığı her adım bile iğne gibi batar yüreğine yüreğine. Canımla cicimle düzeltemezsin. Hele bir de işsiz kalsan (Maazallah,) hoşt... kış kış... defol... höst... hağht-tuu… “Dur ya, bak gider başka kadınlarla beraber kalırım ha..” deyip durumu kurtarmaya çalışmayı denesen, adres cehennemin dibidir. Akşam olunca eve gelmeni istemesinin sebebi seni meraktan falan değildir. İnanmıyorsan şehir dışına çık da bak. Aynı şehirdeyken her geciktiğinde “geciktin de bişey mi oldu acaba diye merak ettim” bahanesiyle her gün arayan eşin, bak bakalım seni ne kadar arayacak. On defa ararsa dokuzu rutin kontrollerdir. Gerçekten kıskanan kadın binde birdir. Mesela rahmetli anam beni aradığında ilk söylediği söz, “Oğlum, aç mısın, yemeklerini zamanında yiyor musun, üşütme sakın, yatarken bi bardak süt iç, parasız kalırsan haber ver..” gibi sözlerdi. Ya da eve geç kalsam anam hemen arayıp, “Oğlum, bişey mi oldu, hayırdır inşallah…” derdi. Oysa geç kaldığınızda karınız genellikle, “Nerdesin..! Saatten haberin var mı..!” Yahu hele bi sor, kamyon altında mıyım, nezarette miyim, kafamda bi balta ile sedye üstünde miyim… Hiiiiç umurunda değil. Kadının kıskanmasının altında yatan sebep, başkaları ile para harcaman ve birine takılıp boşanma ihtimalindendir. Bunlar, kadının kıskanması değil, kendisini düşünmesidir.

    Dikkat ettiniz mi, erkeklerin yüzde doksanı Allah korkusundan gafil oldukları için eşlerini aldatırlar ama böyle bir adamı belki binde bir kadın boşar. Genellikle kadının aklından geçen düşünce, “erkektir, bi kaçamak yaptı diye boşanmaya gerek yok, nasıl olsa dönüp dolaşıp yine evine gelecek, ama ben yine de tavır koyayım ki bunu adet edinmesin” düşüncesidir. Halbuki aynı şeyi kadın yapsa hemen boşanır. Bakınız, bu anlattıklarım bir çok insandan duyduğum için istatistik niteliğinde açıklamalardır. Elbette ben de o insanlardan biriyim ve bazı konularda aynı dertlerden doğal olarak muzdaripim. Üstelik severek evlendiğiniz ve hala sevdiğiniz kadınla başınıza gelenlerdir bunlar.

    BENİ KISKANDIĞINI SANIYODUM

    Esas kıskanılan, senin paranın başka kadınlarla ya da arkadaşlarınla beraber yenmesidir. Yani parandır kıskanılan. Hatta başkalarının parası kıskanılır da ceremesini yine sen çekersin. Sadakayı bile Allah rızası için karına vereceksin. Bir müddet sana söylemese bile eşinin aklından şunların geçtiğine emin ol; “Eş, dost, akraba ve arkadaşlarına borç falan verme. Sıkıntıda olan bir insana maddi yardımda bulunma. Ailenden başka hiç kimse için zaman harcama. Zaten kendimiz zor geçiniyoruz bi de el alemin derdiyle mi uğraşacaz. Milletin ne hali varsa görsün. Artık bekar değilsin, paranı ve zamanını ona buna veremezsin, çoluk çocuğunun geleceğini düşünmelisin, biz zor durumdayken bize yardım eden mi oldu. Biz niye yardım edecekmişsiniz ki. Bırak bu çevreni, senin iyi niyetinden istifade ediyorlar. Bulmuşlar senin gibi enayiyi, sömürüyorlar. Sen paranı karına ver, o hem biriktirir hem evi idare eder hem de böylelikle kimseye para vermek zorunda da kalmazsın. Annadın mı...! Yoksa ilişkimiz biter.”

    ARKADAŞLARIM NERDE

    Karına itiraz edersen kabul ettiremezsin, kadınlar tartışmada hemen gözyaşı bombası atar. “Aman Allah’ım, ben nasıl böyle bi adamla evlendim, babamın evinde bi dediğim iki edilmezdi, şu halime bak, bi gömlek bile alamıyorum kendime. Boşanacaz.! Yarın avukata gidiyom.! Al yüzüğünü de nankör adam...” (Bu yüzden evlilik yüzüğü olarak ince bir gümüş yüzük takmak daha emniyetli. Kafana gelirse acıtmaz.) Tabi bu arada seviyosun karını. Kimsenin eli eline değmemiş, namuslu, hamarat, hem de güzel. Onunla aranı bozmak hiç işine gelmez. Halbuki senin bu halini bile bile evlenmişti. Artık durumu düzeltmek için kara kara düşünmeye başlarsın.

    Karınızın, bekarlığın verdiği bazı alışkanlıkları sizin üzerinizden alması elbette gereklidir ve bunların bir kısmı da iyidir. Yani sorumluluğunuzu bilirsiniz, evinizi bilirsiniz, gereksiz masraf ve gereksiz kişilerle zaman harcamazsınız. Ama karınızı kontrol altına almazsanız, karınızın sizin üzerinizde uyguladığı bu düzeltme operasyonu bir türlü bitmez. Siz düzeldikçe düzelir bir gün kalas gibi dümdüz olursunuz. Benim bir çok eski arkadaşım şu anda aynı durumdadır. O dal budak salmış meyve veren insanların çoğunu şimdi al, bina iskelesine kalas diye koy, üstünde sıvacılar çalışsın. Allah rızası için yapacakları hiçbir şey kalmamış. Her şey karısı için olmuş. Akşam eve geldiklerinde, “Bu gün karın için ne yaptın.!” sorusuna muhatap olmuş vaziyette manyamış bir halde ruh gibi dolaşıyorlar.

    BİZ EŞYALARIMIZI ALMAMIŞ MIYDIK

    Tabi bu durum ister istemez maddi durumunu düzetmeye mecbur ediyor erkeği ve bir gayretle düzeltiyor. Bu sefer kenarda duran para karınızı rahatsız ediyor. Yastığının altında biriktirdiğin her yeşillik bu sefer karına akapunktur oluyor. Perdeler değişiyor, koltuklar nedense hiç kimse oturmadığı halde eskiyor, halılar sen farkında olmadan sararıyor, her zaman yıkanan aynı elbiseler artık yıkanınca çekmeye başlıyor, taksitli alışverişler sebebi ile evdeki her şey birdenbire eskiyor. Bir gün bayram geliyor, mahalleye bayram ziyaretine çıkıyorsunuz... Aaa.? Tesadüfe bak.! Komşularınızın bütün eşyaları aynı sizinkiler gibi. Kısa bir zaman sonra evdeki bütün eşyalar mahalledeki komşularınızın yeni aldığı eşyalar gibi oluvermiş. Ne ilginç rastlantı.! Ve siz hala birbirinizi seviyorsunuz.

    Küçük odaya da televizyon gerekiyor, buzdolabınız ses yaptığı için değişiyor, fırın sağlam olduğu halde dekoratif kapaklısı ile değiştiriliyor, hatta yeni aldığınız her şey bi daha ve ertesi gün bi daha değişiyor, çünkü mutlaka eve getirildiğinde, mağazada fark edilmeyen bir kusuru görülüyor. Ya da komşunun hanımı aldığınız o güzelim eşyanızı kıskanarak, “keşke falanca rengini alsaydın” diye eşinize vesvese veriyor. Karınıza bir hediye alın, mesela beyaz bir kazak. Size diyecektir ki, “Ahouş !, ne kar güzeeel.. ay çok teşekkür ederim kocacım, nerden aldın.?” Siz de falanca yerden diyeceksiniz tabi. Ve karınız ertesi gün büyük bir ihtimalle o mağazaya gidip aldığınız kazağı değiştirecektir. “Defoluymuş kocacım, kandırmışlar seni, aynı rengi de kalmamış, mecburen turanj rengini aldım, bi dahaki sefere bana sormadan alma.” diyecek. Bi tek size ait olanlar hep sağlam ve yeni kalacak. Pijamalarınız haricinde. Siz pijamalarınızı çok sevdiğinizi, giye giye yumuşacık olduğunu ve onların daha oldukça uzun bir zaman kullanılabileceğini ısrarla söyleyeceğiniz halde ille de değişecek. Çünkü eşiniz sizi çok düşünüyor ve acayip ilgileniyor.

    OYSA SEVEREK EVLENMİŞTİM

    Bir yere misafir mi olacaksınız, cicilerinizi giyiyorsunuz. Eşiniz tesettürlüyse sorun yok. Değilse, asırlardır olduğu gibi eşiniz nihayet hazırlanıyor ve saatler sonra abuk bir kıyafetle karşınıza çıkıyor. “Nasılım...?” Tabi yüzünüzde şaşkın bir ifadeyle bakıyorsunuz, bakıyorsunuz... ne yapmaya çalıştığını anlamadığınız için sormak zorunda kalıyorsunuz ; “ Böyle mi çıkacaksın.?” Cevap TSE standardında oluyor; “Aaa, ne varmış kıyafetimde.?” Maddi durumunuz ne kadar artarsa, eşinizin gardırobu da, evinizin eşyaları da o kadar artıyor.



    ALINTIDIR

  2. #2

    Üyelik tarihi
    28 Ağustos 2007
    Yer
    Kastamonu
    Yaş
    35
    Mesajlar
    7
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart --->: İmdat Ben Evlendim

    yaw bwn evlencem die ugrasıyom sevdigimle ne yapsam yeniden mi düsünsem
    bence şartlar müsayitse evlkenip hayata atılmak lazım benim fikrim
    paylasım için saol eline saglık............:-)

  3. #3
    **NUR** Beyza - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Konya, Turkey
    Mesajlar
    4,214
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: İmdat Ben Evlendim

    o kadarda değil ..kadınların çoğu huzur ve mutluluk için evleniyor.. para için değil.. belki %10 böyle kadınlar çıkabilir karşınıza ama erkeklerde sütten çıkmış ak kaşık değiller yani

  4. #4

    Üyelik tarihi
    11 Eylül 2007
    Yaş
    40
    Mesajlar
    3
    Tecrübe Puanı
    17

    Standart --->: İmdat Ben Evlendim

    ben bir bayan olarak bu söylediklerine katılıyorum çok haklısın %90 kadınlar malesef ki böyleyiz yani %10luk kesim çok az üzgünüm:( ama bu çağda insanlar azla yetinmeyi bilmiyoruz zaman böyle.Biz kadınların birşeyden memnun olmalarının süresi en fazla 10 dakikadır ondan sonra daha fazlasını isteriz malesef bu böyle yani söylediklerinde çok haklısın.hoşcakalın

  5. #5

    Üyelik tarihi
    12 Eylül 2006
    Yer
    konya
    Yaş
    47
    Mesajlar
    3,709
    Tecrübe Puanı
    65

    Standart --->: İmdat Ben Evlendim

    bu kadar kötü değildir heralde...
    katıldığım noktalar fazlalıkta ama:)

Benzer Konular

  1. İmdat
    By RüZGaR in forum Komik Flashlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 17.Haziran.2009, 16:10

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.