Tüm düşlerimiz gerçekleşebilir eğer onları kovalayacak cesareti bulabilirsek.İnandığı bir hedefe odaklandığında hayatında birçok şeyi değiştireceğini bilen biri işçi Sanders’ın otoyolun kenarında bir lokantası vardı.Otoyol başka bir yere taşınınca lokantası iflasla burun buruna geldi.Ama o endişeye kapılmadı; çünkü o biliyordu ki endişelenmesi ve paniğe kapılması ona hiçbirşey kazandırmayacaktı.Onun için asla olumsuz düşüncelere fırsat vermedi.İşe başladığında ne kadar sermayesi vardı biliyor musunuz?Sadece bir piliç tarifi.Lokanta sahiplerine piliç tarifi satarak onlardan pirim almak size mantıklı geliyor mu?Ama bu iş Sanders’ın odaklandığı tek konuydu.O, bunun hayatında fark getireceğine inanıyordu.
Kendinizi bir test edin, böyle bir iş yapmak istiyorsunuz, acaba bu tarifi satmak için kaç lokantaya giderdiniz? Sanders’ın aldığı her “ hayır” cevabı onu kamçılıyordu. “ Bulacağım, benimle iş yapacak lokantayı bulacağım” diyordu.
Tüm ABD’yi dolaşmıştı neredeyse.Geceleri arabasında yatıyordu.Ama buna aldırmıyordu.O hedefine odaklanmıştı.Aradığı lokantayı bulacaktı.1009. lokanta sahibiyle konuşurken Sanders ın beklediği şey oldu.Adam projeye ilgi gösterdi.Lokanta sahibiyle saatlerce konuştular.Lokanta sahibi, hayalci bir insana “ evet” dedi.Bu cevapla birlikte Kentucky Fried Chicken( Amerika da meşhur, kızarmış piliç lokantaları şirketi ) efsanesi yazılmaya başlandı.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=78566
Unutulmamalıdır ki bütün başarısızlıkların arkasında o işe yeterince odaklanmama, o işi yapabileceğine yeterince inanmama vardır.İşte Sanders kendisine inanmıştı.Ve imkansız bir şeyi başarmıştı.Başarı, inancın olduğu yerde vardır. “ Tamam bir deneyeyim, ama bu işin olacağını sanmıyorum” tavrı başarısızlığı getirir.
Yapılan görüşmeler sonucu öğrencilerde görülen en büyük eksiklik; planlı günü gününe çalışmamadan önce, öğrencilerdeki kendine güven eksikliğidir.
Büyük işler başaran insanlar, her zaman hayallerini gerçekleştirebilmek için inatla ve dirençle başarısızlıkların karşısında direnen kişiler olmuştur.
Edison’un asistanı 700. denemede başarısız olduk dediğinde Edison: “ Hayır başarısız olmadık.Yapmamamız gereken 700 şey öğrendik” diye cevap veriyor.
Başarının diğer bir boyutu da öğrencinin kendisine inanmasını dışında anne, baba, öğretmenler olarak bizim onlara inanmamız ve cesaret vermemizdir.
İnsanlara inanırsanız olanaksızı başarırlar.Acaba çocuklarımızı yenilgiye biz mi hazırlıyoruz?
Tommy okulda bazı zorluklarla karşı karşıyadır.Sürekli sorular sorar ama derslere yetişemez.Ne zaman bir şey denese başarısızlığa uğrar, öğretmeni sonunda pes eder.Ve annesine onun öğrenemediğini ve asla bir yere varamayacağını söyler.Ama Tommy’nin annesi oğluna inanmaktadır.Evde oğluna ders vermeye başlar.Ne zaman başarısızlığa uğrasa; ona umut ve tekrar denemesi için cesaret verir.Peki Tommy’e ne oldu dersiniz? O bir mucit oldu.Onun adı; Thomes Edison’du.
Eğer çocuklarımıza cesaret ve umut verirsek; ne kadar ileriye gideceklerini kimse söyleyemez.
Sevgili anne-baba ve öğretmenler, çocuklarımıza “ Beş para etmezsin, senden adam olmaz, senden ne köy olur, ne kasaba” tarzında sözler sarf etmemeli, aksine “ Dünyada bir kişi bir işi yapabiliyorsa, bunu herkes yapabilir.Sen de yapabilirsin, insan inandıktan ve istedikten sonra herşeyi yapabilir” diye cesaretlendirmeli ve destek olunmalıdır.
Sevgili öğrenciler inanın, gerçekten inanın başarabilirsiniz ve başaracaksınız.
Sevgili anne-baba ve öğretmenler kendilerine cesaret verildiğini hisseden çocuklarımız olanaksız şeylere bile katlanabilir.Ve inanılmaz başarıları elde edebilirler.Yeterki biz onlara inanalım.
Nice başarılara imza atılacak yarınlar için hep beraber sevgiyle elele…



KAYNAK: “SEVGİLİ DANIŞMANIM” DERGİSİ, Yıl 1, Sayı 2, Sayfa;41.