Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


2 sonuçtan 1 ile 2 arası
  1. #1
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart Isparta

    YÜKSELEN TURİZM GRAFİĞİ.. GÜL ve HALI.. ISPARTA

    Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinin kesiştiği Göller Bölgesi denilen noktada yer alan Isparta ili, Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri, Kovada ve Kızıldağı Milli Parkları ile zengin bir fauna ve floraya sahiptir.

    İnanç Turizminin merkezi Yalvaç ilçesi Anadolunun kültür zenginliğini tüm ihtişamı ile yansıtmaktadır.

    Kayak Merkezinin yeraldığı Davraz Dağı, doğa yürüyüşü ve nehir sporlarına elverişli kanyonlar, mağaralar ve dağları ile pek çok doğa sporlarının yapıldığı merkezdir.

    Isparta'nın turizm kapısı Eğirdir, alternatif turizm cennetidir. Dağcılık, trekking, rüzgarsörfü, yamaç paraşütü, kampçılık turizm çeşitlerinden birkaçıdır...

    Akdeniz Bölgesi Göller Yöresi'nde yer alan Isparta'nın doğusunda Konya, batısında Burdur, güneyinde Antalya ve kuzeyinde Afyon illeri ile çevrilmiştir.

    İlin en yüksek dağı, 2892 m. ile güneydoğusunda bulunan Dedegöl Dağı' dır. Diğer önemli dağları ise; Akdağ, Topraktepe, Barla Dağı, Sultan Dağları, Güllüce Dağı ve Davraz Dağı' dır.

    Akarsular genellikle göllere dökülmekte olup, sadece Aksu ve Köprü Suyu Antalya hudutları içerisinde Akdeniz'e dökülmektedir. İlin en büyük gölü, yaklaşık 468 km² ile, Türkiye'nin 4'ncü büyük gölü olan Eğirdir Gölü' dür. Bu gölün kuzey kesimine Hoyran Gölü denilmektedir. Beyşehir ile Burdur göllerinin bir bölümü de Isparta hudutları içerisindedir. Kovada-I ve Kovada-II Hidroelektrik Santrallerini çalıştıran Kovada Gölü ile Karatepe üzerinde yer alan ve bir krater gölü olan Gölcük de diğer önemli göllerdendir.

    Isparta'nın yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlıdır. Çevredeki göllerin iklim üzerinde önemli etkisi vardır. Yağışların büyük bir bölümü kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir.

    Isparta yakın çevresi ile birlikte PİSİDİA yöresinin önemli yerleşim merkezlerinden birisidir. Yöredeki yerleşmenin tarihi paleolitik (Eskitaş) dönemine kadar dayanmaktadır. Pisidia bölgesi M.Ö. 2000’lerde Luvi ve Arzava topluluklarının yerleşim alanı idi. Hititler de zamanında bölgeyi ele geçirmek istemişler, ancak yüzyıllar boyu uğraşmalarına karşılık Arzava ülkesi üzerinde kesin bir egemenlik kuramamışlardır.

    M.Ö. 1200’lerde Balkanlardan gelen “Ege Göç Kavimleri” Arzava ülkesi konfederasyonunun siyasi varlığına son vermişler, Anadolu’nun siyasi yapısını bütünüyle değiştirmişlerdir. Bu tarihten itibaren M.Ö. 8. yüzyıla kadar Firigler, M.Ö. 690’da Lidyalılar, M.Ö. 546’da Persler yöreye hükmetmişlerdir. M.Ö. 334’de Büyük İskender’le Hellenistik döneme giren Isparta’da bu döneme ait bir yerleşim merkezi olarak Minassos (Minasın) dikkat çekmektedir. M.Ö. 323’de Büyük İskender’in ölümü üzerine Isparta sırası ile Bergama Krallığı’nın, Seleukos’ların, M.Ö. 190- M.S. 395 Roma İmparatorluğunun, M.S. 395-1204 Bizans İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir.

    Roma Dönemine ait yerleşim merkezleri Bayat (Selevcia, Sidera)-Atabey, Apollonia-Uluborlu, Antiocheia-Yalvaç, Adada-Sarak-Sütçüler, Neopolis-Şarkikaraağaç, Debenae-Gelendost'dur.

    Isparta Bizans döneminde 7. ve 9. yüzyılda yapılan idari taksimata göre bir eyalet olmuş ve dini merkez niteliği almıştır. 8. yüzyılda kısa bir süre Abbasi yönetimine giren kentin adı Arap kaynaklarında Sabart olarak geçmektedir. Kent 1204 yılında Selçuklular tarafından feth edilmiş ve Isparta’da Türk-İslam dönemi başlamıştır. 1300 yılında Hamitoğulları egemenliğine giren kent, 1390 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Isparta 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile birlikte vilayet olmuştur.

    GEZİLECEK YERLER :

    Antiocheia - Yalvaç:

    Antiocheia; Isparta iline bağlı Yalvaç ilçesinin yaklaşık 1 Km. kuzeyinde ve Sultan dağlarının güney yamaçları boyunca uzanan verimli bir arazide kurulmuş, Pisidia bölgesinin başkentidir.

    Limenia Adası - Artemis Tapınağı:

    Yalvaç İlçesine 25 km. uzaklıkta Gaziri mevkiinde Hoyran Gölü içerisinde Limenia adası bulunmaktadır. Göl kenarına kadar bir asfalt yolla ulaşılmaktadır. Adanın etrafı surlarla çevrilidir ve içerisinde artemis adına inşa edilmiş bir tapınak ile diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır. Adanın ilk çağlardan beri iskân gördüğü ve tapınma için önemli bir merkez olduğu anlaşılmaktadır.

    Seleukeia Sidera (Bayat) Antik Kenti - - Atabey / Bayat:

    Atabey 'in 7 km. güneyinde Bayat Köyündedir. Kentin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir Ancak isminden Seleukoslardan biri tarafından kurulduğu anlaşılmaktadır. Antik şehirde yapılan kazılarda Hatıllı Güney Teras, Akropolis doğu kapısı, Doğu Yamacı Kapısı, Merdiven- Tünel- Kuyu sistemi, Podyumlu Yapı, Tiyatro ve Nekropol (Mezarlık alanı) ortaya çıkarılmıştır.

    Timbria Antik Kolonisi:

    Antik yazarlardan Strabon (M.Ö.570) da Pisidia şehri olarak geçer. Yılanlı ovası, Akçaşar Köyü yakınlarındaki bir tepe üzerinde kurulmuştur. Eurymedon (Köprüçay) nehri yakınındadır. Antik kentte bugün bazı bina temelleri görülebilir. Şehir Helenistik dönemden M. S. 238 yılına kadar sikke basmıştır.

    Prostanna Antik Kenti - Eğirdir / Sevirebey:

    Pisidia şehirlerinden bir tanesidir. Eğirdir sivrisinin arkatarafından Camii Yayla üzerindedir. Şehrin kesin yeri L. Robert tarafından Bedre Köyünün yukarısındaki Yazılıkaya' da bulunan bir sınır yazıtı ile tespit edilmiştir. Bu yazılı Prostanna ile Parlais il sınır yazıtı idi. Antik kentte sınır duvarları ve bazı bina temelleri vardır. Şehrin Akropolis 200 metre yükseklikte kurulmuştur. Sur duvarları içerisinde dikdörtgen şeklinde bir bina vardır. Bu bina bir tapınaktır. Diğer üç bina ise halka ait binalardır. Bizans dönemine ait hiçbir kalıntı yoktur. M.Ö. 1. yy'dan itibaren sikke basmaya başlamıştır.

    Parlais Antik Kenti:

    Roma kolonisi olarak kurulmuştur. Diğer koloni şehirlerinin en küçüğüdür. Bu günkü Barla dadır. Görünürde herhangi bir kalıntısı yoktur. M.Ö. 1.yy'dan itibaren sikke basmaya başlamıştır. M.Ö. 25 yılında Galatya eyaletine dahil edilen şehrin adı "Colonia Julia Augusta Parlais" tir.

    Fari (Binda ) Harabeleri - Keçiborlu / Fori:

    Kılıç Kasabasının kuzeyinde bulunan şehir bugün toprak altındadır. Bu araştırmacılar Baris' in burada bulunduğunu ileri sürmektedirler. Toprak üzerinde herhangi bir kalıntı yoktur. Şehrin mimarisine ait olduğu sanılan bazı taş bloklar kasabanın çeşitli yerlerinde bulunmaktadır.

    Tymandos (Yassıören ) Antik Kenti:

    Yassıören Kasabasında bulunan bir antik kenttir. Kalıntıları günümüze kadar ulaşmayan antik kente ait bazı mimari bloklara Senirkent ilçe merkezinde ve Yassıören Kasabasında rastlanmaktadır



    Adada Antik Kenti - Sütçüler / Sağrak:

    Sütçüler İlçesine 12 km. Sığırlık Köyüne 2 km.'dir. Helenistik dönemin en parlak yıllarını yaşamıştır. Büyük İskender'in Güney Anadolu'yu almasından sonra sırasıyla Seleukoslar, Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu ve oradan da Bizans İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Prof.Dr. William R.Ramsay kentin para darpedilen bir merkez ve dini yönden bir piskoposluk olduğunu belirtmiştir. Adada' nın bastırdığı paraların bir yüzünde boğa başı (Bukranion) diğer yüzünde geometrik merkezli üç başak (trikles) kabartması bulunmaktadır. Bu kabartma güç simgesidir. Aynı kabartmanın işlendiği bir taş Batık kentte bulunmaktadır. Kentin bağımsızlığı Romalılar kaldırıldıktan sonra Adada' nın bastırdığı paraların bir yüzüne o dönemin imparatorluğunun başı, diğer yüzüne ise Zeus, Athena ya da aslan postu sarınmış Herakles başı kabartmaları görülür. Bugün antik kentte görülen kalıntılar şunlardır. Kent alanının geometrik ekseninde yer almış, büyük taşlarla döşeli ilk çağ Ana Caddesi, küçük tapınak kalıntıları ki bu tapınaklar rektangonal (dikdörtgen prizma biçimi) çok düzgün kesilmiş, kimine süs çıkıntısı bırakılmış taşlarla yapılmış Agora ve onu çevreleyen yapılar kompleksi Bouleuterion (kent yöneticileri toplanma yeri), kentin su düzenine ait parçalar, Nekropolis, mausoleiom (ev görünüşünde anıtsal mezar) bulunmaktadır.



    Tol Harabeleri:

    Yenişarbademli ilçesi ovasında , Konya il sınırları içerisinde Gölkaya köyünde yer alır. Beyşehir Gölü kenarındadır.

    Apollonia Mordion Antik Kenti - - Uluborlu / Merkez :

    M.Ö.3.yy.'da kurulmuştur. Stabon'da Frigya şehri, Plolemaios'ta Pisidia şehri olarak geçer. Apollonia Seleukoslar tarafından kurulan bir Seleukos kolonisidir. Şehir M.S 260-268 devrine kadar sikke basmıştır. Şehir geç roma ve Bizans döneminde önemini korumuştur. Res Gestea'nin Gerekçe Fragmanı bu şehirde bulunmuştur. 381'deki kilise kayıtlarına göre adı Sozopolis olarak geçer. Şehir kalıntıları eski kasaba mevkiinde Akropol ve orada bazı bina temelleri ve mimarî bloklar karşımıza çıkar.

    Asar Harabeleri - Sütçüler / Kesme

    Caralis - Yenişarbademli

    Conana - Gönen

    Kapıkaya - Isparta / Güneyce

    Tynada - Aksu / Terziler

    Sülüklü Göl Harabe - Sütçüler Çandır


    Ertokuş Kervansarayı:

    Yeşilköy sınırları içerisinde, Eğirdir Gölü kenarındadır. Kudret Hanı veya Gelendost Hanı olarak da bilinir. Avlu ve kapalı mekandan oluşmuştur. 21x54 m. ölçülerindedir. Dış duvarları kale duvarı gibidir. Kapalı mekan üzeri tonozla örtülüdür. Avlunun yan kemerlerinde odalar vardır. Kapalı mekana giriş kapısının üzerinde kitabe vardır. Kitabeye göre kervansaray 1223 yılında Mübarüziddin Ertokuş tarafından yaptırılmıştır.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=92589

    Eğirdir Kervansarayı:

    Eğirdir ilçesi yeni mahallede bulunan kervansaray Konya- Antalya yolu üzerindedir. Avlu ve kapalı mekan olmak üzere iki kesimden meydana gelmiştir. Kervansaray 1237 yılında yapılmıştır, bugün avluda birkaç yolcu odasının temel izleri kalmıştır.


    Zindan Mağarası :

    Yeri: Isparta, Aksu İlçesi

    Aksu İlçesinin 2 km. kuzeydoğusunda Aksu Çayı Vadisindedir. Çay kıyısını takip eden ve daha yukarıdaki yaylalara giden yol Zindan Mağarasının önünden geçer. Otobüs dahil her türlü araçla bu yoldan Zindan Mağarasına ulaşılabilir.

    Özellikleri:

    Zindan Mağarası'nın bulunduğu Göller Bölgesi Yöresi yurdumuzun en yoğun karstlaşmış alanlarından birisidir. Toplam Uzunluğu 760 m. olan mağara yatay ve yarı aktif bir mağaradır. Romalılardan bu yana bilinen ve kullanılan bir mağaradır.

    İnönü Mağarası :

    Yeri: Isparta, Eğirdir İlçesi

    Sarıidris Köyünün 1.5 km. güneyinde yükselen İnönü Tepe'nin kuzey yamacındadır. Köyden mağaraya traktörle ulaşılabilir.

    Özellikleri:
    227 m. toplam uzunlukta yatay ve kuru bir mağaradır. Yağışlı mevsimlerde Mağara'nın bazı kollarında küçük göletler oluşmaktadır. Genellikle kurudur. Mağara içinde ısı 16ºC dir. Hava nemi ise yüzde 82 dir.

    İnönü Mağarası, İnönü Tepenin üzerinde takke gibi oturan Jura-Kretase yaşlı kireç taşları içinde değişik yönlü kırıklar boyunca gelişmiştir. Bu kireçtaşlarının altında Triyas yaşlı dolomit ve yer yer marn tabakaları yer alır. Mağara bu karstlaşmayan katmanlar nedeni ile derine doğru gelişememiştir.

    İnönü Mağarası girişten itibaren dar galeriler halinde ve yatay bir şekilde gelişmiştir. Sadece giriş kısmında geniş bir salon vardır. Burada kalın bir toprak tabakası ve içinde bol miktarda iskelet parçaları vardır. Bundan da anlaşılıyor ki, mağaranın giriş kısmı ya iskan edilmiş ya da mezar olarak kullanılmıştır. Galerilerin büyük kısmı boş olmasına karşın, bazı kollarda bol miktarda damlataş oluşumları vardır.

    Yerli halk tarafından eskiden beri bilinen mağaranın girişe yakın kısımlarda toprağa gömülü olarak çok sayıda iskelet parçaları bulunmuştur. Bu konuda henüz bir araştırma yapılmamıştır.

    Kuz Mağarası :

    Yeri: Isparta, Sütcüler İlçesi

    Kuz Mağarası, Kesme Kasabası'nın güneybatısında bulunan Asar Tepenin yakınında, Köprüçay kanyonunun dik yamacında yer alır. Kasabadan traktör veya arazi taşıtıyla 15-20 dakikada kanyonun kenarına kadar varmak mümkündür. Bu yol düzeltildiğinde herhangi bir araçla bu süre çok kısalır. Buna karşılık 700-750 m. derinliğinde olan kanyonun orta seviyelerinde bulunan mağaraya, yürüyerek yarım saatte inilebilmektedir. Bu iniş çok zor ve tehlikelidir.

    Özellikleri:

    Toplam uzunluğu 224 m., girişe göre en derin noktası 17.5 metredir. Sıcak ve yarı kuru bir havaya sahiptir. Mağaranın dar geçitlerinde ve yan kol bağlantısında belirgin bir rüzgar hareketi vardır.

    Genişliği 2-16 m, tavan yüksekliği 1-20 metreler arasında değişen mağaranın orta ve son bölümleri, görünümleri son derece güzel her türden damlataşlar (sarkıt, dikit, sütun, duvar ve örtü damlataşları, damlataş havuzları,...vb.) ile kaplıdır. Ana galerinin son bölümlerinde ise kalın bir kum ve çakıl deposu bulunur. Bu kesimler, mağaranın en derin noktalarıdır. Buna karşılık bu depoların yanından ayrılan yan kolun son noktası, girişten +10 m. yukarıdadır.

    Akarsu yatağından 250-300 m. yukarıda bulunan Kuz, Hidrolojik olarak askıda (vadoz kuşak) kalmış, fosil bir mağaradır. Bu nedenle yağışlı dönemlerde tavandan damlayan veya yan duvarlardan sızan sular dışında bütünüyle kurudur. Bu sular, ana galerinin son bölümünde küçük gölcükler oluşturmaktadır.

    Ayı ini Mağarası :

    Yeri: Isparta, Yalvaç İlçesi

    Yalvaç'ın yaklaşık 15 km. kuzeydoğusunda bulunan Ayıini Mağarası, Sultan Dağları'nın güney eteklerinde, Nazilli Deresi'nin yukarı bölümünde yer alır. Vadi tabanından 20-30 metre yukarıda bulunan mağaraya hem Yalvaç, hem de Özgüney Kasabası'ndan stabilize iki yolla gidilir.

    Özellikleri:

    407 m. uzunlukta, yatay olarak gelişmiş, kaynak konumlu fosil bir mağaradır. Soğuk ve yarı nemli bir havaya sahiptir. Mağaranın çatlaklı yapısı ve iki kattan oluşması, içeride belirgin bir hava sirkülasyonuna yol açmıştır.

    Ayıini Mağarası'nda belirgin bir hayvan topluluğu gözlenmemiştir. Ancak seyrek olarak değişik bölümlerde yarasalar yaşamaktadır.

    Ayıini, hem doğal çevrenin güzelliği, hem de mağarada bulunan ilginç damlataşlar ve sarnıçlar nedeniyle turizm amaçlı kullanıma son derece elverişlidir. Özellikle, mağaranın değişik yerlerinde bulunan bu sarnıçlara, başka mağaralarda rastlamak mümkün değildir. Ayrıca, bazı bölümlerde yer alan korunma duvarları, mağarayı daha da cazip hale getirmektedir.

    Pınargözü Mağarası :

    Yeri: Isparta Yenişarbademli İlçesi

    Yenişarbademli'nin 11 km. batısında yer almaktadır.

    Özellikleri:

    Daha önce 6 km.sine kadar girilmiş olan Pınargözü Mağarası, 1991 yılında ulaşılan 12 km.lik uzunluğu ile Türkiye'nin en uzun mağarasıdır. Daha girişten itibaren 50 m.deki sifonu ve içindeki uzun sifonları tırmanılması gereken şelaleler ve travertenler nedeniyle gezilmesi zor bir mağaradır. Halen araştırılması devam etmektedir.

    Kamplar :

    Gençlik Kampları: Isparta'da gençlerin yararlanabileceği Orman Bakanlığına ait kamplar mevcuttur.

    Isparta Gençlik Kampları

    Isparta Orman Kampları

    Yaylalar :

    Aksu ilçe merkezine 10 km. mesafede bulunan Sorgun Yaylası ilin en önemli yaylasıdır. Bol su kaynakları bulunan yayla, yazın yöre halkı tarafından oldukça ilgi görmektedir.

    Göller :

    Eğirdir Gölü:

    Isparta İl hudutları içinde olduğu kadar Göller Bölgesi'nin de en önemli göllerinden birisidir. 517 km2 yüzölçümü ile Türkiye'nin 4. büyük gölüdür. Göl iki kısma ayrılmaktadır. Kuzeyde kalan ve daha küçük olan kısmına Hoyran Gölü, güneyde kalan kısmına Eğirdir Gölü denir. Her iki bölüm Hoyran Boğazı ile birbirine bağlanır.

    Kovada Gölü ve Milli Parkı:

    Eğirdir İlçesi'nin 30 km. güneyindedir.Bu gölün doğal görünümü çok güzeldir. Çevresi çok zengin bitki örtüsüyle çevrilidir. Yabanî ördekleri ve diğer av hayvanları yaşamaktadır. Bu özelikleri nedeniyle göl ve çevresi Bakanlar Kurulu kararıyla 1970 yılında Milli Park ilân edilmiştir.

    Kuş Gözlem Alanı :

    Burdur Gölü

    Eğirdir Gölü

    Beyşehir Gölü

    Sportif Etkinlikler :

    Kayak Merkezi: Isparta'ya 25 km uzaklıktaki Davraz Dağı bölgenin önemli kayak merkezlerindendir.

    Hava Sporları: Isparta, Hava sporlarının yapıldığı elverişli alanlara sahiptir.

    Yamaç Paraşütü

    NE ALINIR :

    Isparta modern alışveriş merkezlerinin yanında geleneksel ürünlerin bulunabileceği satış merkezlerine de sahiptir. Özellikle gül ürünleri ve el dokuma halıları her mevsim satın alınabilir.

    Ayrıca Yalvaç ilçesinde geleneksel el sanat ürünleri, deri eşya ve keçe, geleneksel işlevlerin yanısıra turistlik hediyelik eşya olarak da satılmaktadır...
    Ne Yenir ?
    Isparta'nın ünlü, geleneksel tandır kebabının tadına merkezde çeşitli restoranlarda da bakılabilir. Eğirdir her türlü su ürününü lezzetli bir şekilde hizmete sunan bir ilçemizdir. Burada yapılan Sazan Dolmasının tadına doyum olmaz.


    Yapmadan Ayrılma :
    Yalvaç Pisidia Antiocheia Antik Ören yerini gezmeden,

    Kovada Milli Parkı ve göllerin kıyısında piknik yapıp fotoğraf çekmeden,

    Eğirdir ilçesinde göle nazır bir Sazan (çapak) dolması yenmeden,

    Isparta'dan gülyağı ve halı almadan,

    1-3 Haziran tarihleri arasında yapılan Uluslararası Gül, Halı, Kültür ve Turizm Festivali'ni görmeden,

    Davraz Dağında kayak, Eğirdir'de yamaç paraşütü, Çandır'da kanyoning yapmadan... Dönmeyin

  2. #2
    ReformTürk Yöneticisi Mustafa Uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10 Eylül 2006
    Yer
    Ilgın, Konya
    Mesajlar
    13,663
    Tecrübe Puanı
    100

    Standart --->: Isparta

    Isparta


    Isparta''nın ilkçağlardaki tarihi, öncelikle Pisidia bölgesinin genel tarihi akışı içinde ele alınmalıdır. Gerçekte, Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele geçirilmiş oluşu, bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret ederse de, Isparta''nın bu devirlerdeki şehir tarihini, tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak mümkün değildir.



    Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. M.Ö. 546 tarihinde Perslerin, Lidya Devletini yenmesi ve Anadolu''ya hakim olmaları ile Isparta, Perslerin üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.



    Büyük İskender, M.Ö.333 yılında Lidya''yı alarak tarihi Asya seferine başladı. Önce Sagalassus’u alan İskender, daha sonra Dinar’a geçerek Pisidia''nın tamamını ülkesine bağlamış oldu.

    Pisidia, İskender İmparatorluğunun parçalanması ile Seleukos''ların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama Krallığına bağlandı. Bu Krallığın M.Ö.II.yy’da yıkılmasını izleyen günlerde, Romalılar Anadolu''yu ele geçirmiş oldular.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=92590



    Ağlasun’un eski önemini kaybetmesinden sonra Isparta, Pisidia Piskoposluğunun (Daha sonra Rum Metropolitliğinin) Merkezi haline geldi.

    Roma yönetiminin ikiye ayrılması üzerine Isparta ve çevresi Doğu Roma İmparatorluğuna bağlanmış oldu.

    TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDE ISPARTA

    Yörenin yerleşme tarihi paleolitik dönemle başlamaktadır. 1944 yılında Şevket Aziz Kansu döneminde yapılan incelemeler sonucunda, Bozanönü Ovasının ortasında bulunan Kapıini Mağarası, üst paleolitik eserleri vermektedir. Keçiborlu’nun Gümüşgün (Baladız) yakınlarında Prof. Louis’in yaptığı kazılarda, Mezolitik çağına ait “Mikrolit” adı verilen çakmak taşlarına rastlanmıştır.



    Tarih öncesi çağın üçüncü dönemi, neolotik devri olmuştur. Bu devire ait Yeniköy (Ş.Karaağaç) Höyüğündeki buluntular bunu doğrulamaktadır. Toprak Tol Höyüğü ve Köşktepe’de rastlanan küp mezarlar ile ele geçen başka buluntular, Isparta’daki yerleşimin Kalkolotik dönemde de var olduğunu göstermektedir. Kalkolotik dönem sonrası Tunç Kültürleri, Pisidia ovasında oldukça yaygın bir biçimde gözlenebilir.




    Coğrafi Konum

    Isparta ili, Akdeniz Bölgesi’nin kuzeyinde yer alan Göller bölgesinde yer almaktadır. İl, 300 20’ ve 310 33’ doğu boylamları ile 370 18’ ve 380 30’ kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır. 8.933 km2’lik yüzölçümüne sahip olan Isparta ili, kuzey ve kuzeybatıdan Afyon ilinin Sultandağı, Çay, Şuhut, Dinar ve Dazkırı, batıdan ve güneybatıdan Burdur ilinin Merkez, Ağlasun ve Bucak, güneyden Antalya ilinin Serik ve Manavgat, doğu ve güneydoğudan ise Konya ilinin Akşehir, Doğanhisar ve Beyşehir ilçeleri ile çevrilmiştir (Şekil 1). Rakımı ortalama 1050 metredir.






    Jeolojik Yapı
    Isparta ilinin kuzeydoğu ve güneydoğusundaki dar alanlarda I. zaman, çok geniş bir alanda yayılım gösteren II. zaman ve alanın doğu sınırı dışında il sınırlarına yakın kesimlerde yoğunlaşan III. zamana ait kayaçlara rastlanmaktadır (Şekil.2).

    Jeolojik konumu bakımından, Isparta Büklümü’nün ortasında yer alan Isparta ili - Merkez ilçesi, bölgesel tektonikten önemli ölçüde etkilenmiş olan II. zaman ve III. zamana ait yapı üzerinde bulunmaktadır (Şekil 2). İlçenin tamamına yakın kesimlerinde, ofiyolitik bir temel yer almaktadır. Bu temel ile birlikte, yer yer ofiyolit kütleleri arasında ve üzerinde bulunan Triyas-Jura yaşlı derin denizel kayaç istifleri ile II. zamanın büyük bir bölümünü kapsayan sıkıştırılmış bir karbonat kayaç (kireçtaşı ve dolomit) istifi bulunmaktadır. İlçenin batı bölümünde denizel kırıntılı ve karbonat kayaç istifleri görülmektedir. İlçenin güneydoğu kesimlerinde, miyosen yaşlı sığ denizel kırıntılı kayaçlar, altta bulunan daha yaşlı kayaç istifleri üzerinde gelişen engebeli bir erozyonal yüzeyi örtmektedir. III. zaman sonunda bölgede faaliyet gösteren karasal volkanizmanın ürünleri olan volkanit ve piroklastik kayaç serileri ise ilçenin batı-güneybatı bölümünde bulunmaktadır. Merkez ilçe sınırları içerisindeki en genç oluşum ise günümüzde de halen çökelimi süren ve Isparta-Atabey Ovası’nda yayılım gösteren IV. zaman alüvyonlardır (Şekil 2).

    Gönen ve Atabey ilçeleri, jeolojik bakımdan diğer ilçelere göre daha genç bir zemin üzerinde yer almaktadır. İlçelerin kuzeyinde III. zamana ait denizel kırıntılı ve karbonat kayaçlarla, karasal kökenli kayaç istifleri bulunmaktadır. Güney kesimlerinde ise, kuaterner yaşlı alüvyonlar Isparta ve Eğirdir Gölü’ne kadar uzanan geniş bir alüvyon ovasının bir bölümünü kaplamaktadır (Şekil 2).

    Isparta’nın Keçiborlu ilçesi, ofiyolitik kayaçlar ve II. zamana ait derin denizel karbonat kayaç yüzeyleri içermesine karşın çoğunlukla alt tersiyer yaşlı denizel ve karasal kayaç istifleri ile kuaterner çökellerinden oluşan bir jeolojik zemin üzerinde bulunmaktadır. Eosen-Oligosen göl çökelleri ile ilçenin Burdur ve Isparta’ya doğru uzanan geniş bir kuşak içerisinde yer alan IV. zaman alüvyon çökelleri gözlenmektedir (Şekil 2).

    Isparta ilinin kuzeybatısında yer alan Uluborlu, temelde II. zamana ait denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlenmektedir. İlçenin en genç kayaçları ise ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü ve Senirkent’e uzanan IV. zaman alüvyon çökellerinden oluşmaktadır (Şekil 2).

    Uluborlu’nun doğusunda bulunan Senirkent, Mesozoyik yaşlı denizel karbonat kayaç istiflerinin yaygın olarak gözlendiği temel üzerinde, ilçe merkezinin de üzerinde bulunduğu D-B doğrultulu Hoyran Gölü’ne kadar uzanan IV. zaman alüvyon çökelleri yörenin en genç kayaç istifidir (Şekil 2). Senirkent’in kuzeydoğu komşusu olan Yalvaç’ın doğusunda, Sultandağları’nın bir bölümüne karşılık gelen ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu olarak yayılım gösteren I. zaman yaşlı şistler, yörenin en yaşlı jeolojik kayaçlarını oluşturmaktadır. Eğirdir Gölü’ne açılan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri tarafından kesilen III. zaman sonu kömürlü karasal çökelleri engebeli bir topografya üzerinde uyumsuz olarak yer almaktadır (Şekil 2).

    Eğirdir ilçesi, güneyinde yer alan II. zamana ait derin denizel çökel istifleri ile ofiyolik kayaçların çoğunlukta olduğu karbonat kayaç serilerinden oluşan engebeli topografya oluşturan kısmen yaşlı bir temel üzerinde kuzey-güney doğrultulu bir ova içerisinde çökelen IV. zaman alüvyon çökellerini taşıyan bir jeolojik dağılıma sahiptir (Şekil 2).

    Eğirdir Gölü’nün doğusunda yer alan Gelendost ilçesi, güneyden kuzeye doğru gençleşen bir stratigrafik istife sahiptir. İlçenin güneyinde, III. zaman karbonat kayaçlar, kuzeyinde ise engebeli alanlar halinde ortaya çıkan ofiyolitler ve karasal çökeller bulunmaktadır. Yörenin batısından kuzeydoğu yönüne doğru uzanan IV. zaman akarsu alüvyon çökelleri ilçenin en genç birimleridir (Şekil 2).

    Beyşehir Gölü’nün kuzeyinde bulunan Ş.Karaağaç ilçesi, I. zamandan III. zamana kadar değişen çeşitli kayaç topluluklarını kapsayan bir alanda yer almaktadır. İlçenin kuzeydoğu kesiminde, kuzeybatı-güneydoğu yayılımlı I. zamana ait şistler bulunmaktadır. Metamorfitler, yörenin Beyşehir Gölü’ne doğru olan orta kesimlerde aynı doğrultuda uzanan ofiyolitik kayaçlarla birlikte temelde bulunmaktadır. III. zaman karbonat kayaçları, yöredeki topografik yükselimleri oluşturmaktadır. İlçenin kuzey kesiminde bulunan ovalarda oluşan IV. zaman alüvyonları, yörenin genç kayaç örtüleridir (Şekil 2).

    Ş.Karaağaç güneyinde yer alan Aksu ve Y.Bademli ilçelerinin büyük bölümünü II. zamana ait karbonat kayaçlar kaplamaktadır. Sadece Y.Bademli’nin Beyşehir Gölü’ne kıyısı olan doğu bölümünde yer alan III. zaman çökellerine ait kalıntılar ve göle açılan IV. zaman akarsu alüvyonları gözlenmektedir (Şekil 2).

    Isparta ilinin güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinde, içerisinde I. zaman yaşlı bloklarının da yer aldığı II. zaman ait ofiyolitik kayaç kütleleri ile Kretase yaşlı kalın karbonat istifleri geniş alanlarda yayılım gösterirler (Şekil 2).



    Isparta ilinde Paleotektonik ve Neotektonik döneme ait tektonik etkilerle oluşan tektonik hatlar bulunmaktadır (Şekil 3). Isparta - Merkez, Eğirdir, Gelendost, Yalvaç, Ş.Karaağaç, Aksu, Y.Bademli ve Sütçüler ilçeleri sınırları içerisinde çoğunlukla alt mesozoyik derin denizel çökel katkılı ofiyolitik kayaç kütleleri ile mesozoyik yaşlı çeşitli karbonat serileri arasında sınır oluşturmaktadır. Bu bindirme-nap sisteminin yerleşiminin son evresi ve sonrasında, bir kısmında günümüzde de hareketliliğin devam ettiği izlenen (deprem verileri ile) kuzey-güney, kuzeydoğu-güneybatı ve kuzeybatı-güneydoğu yönlü ve çoğunlukla yanal atımlı fay sistemleri gelişmiştir. Isparta Açısı’nın (Isparta Büklümü) doğu kanadını oluşturan Ş.Karaağaç, Aksu, Gelendost ve Yalvaç ilçe sınırları içerisinde kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu bindirmeler bulunmaktadır. Neotektonik dönemde bölgede gelişen kuzey-güney sıkışması nedeni ile ortaya çıkan kuzey-güney doğrultulu ovaları oluşturan normal faylar, Eğirdir ve Sütçüler ilçelerinde yer almaktadır. Fay gölleri olan Eğirdir, Hoyran, Burdur ve Beyşehir göllerini sınırlayan veya kesen ve çoğunlukla geç alpin tektonik dönemini yansıtan kırık takımları ise bölgesel sıkışma ve makaslama kuvvetleri sonucunda oluşan kuzeybatı-güneydoğu, kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu yanal atımlı fay takımları halinde Isparta-Merkez, Keçiborlu, Uluborlu, Senirkent, Eğirdir, Gelendost ve Ş.Karaağaç yörelerinde yaygındır. Deprem üretmeleri nedeniyle bu faylardan bir kısmının halen aktif oldukları belirlenmiştir. Burdur Gölü doğusunu sınırlayan ve Bucak’a kadar uzanan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu ve gölü öteleyen kuzeybatı güneydoğu doğrultulu faylar (Şekil 3) üzerinde yoğunlaşan deprem verileri, bu yanal atımlı fayların günümüzde de aktif olduklarını göstermektedir. Isparta-Merkez ilçesinde Kayıköy fayı, Eğirdir fayları, ve Yalvaç fayı, bilinen diğer deprem üreten yanal atımlı faylardır. Sütçüler’de de yakın zamanda kaydedilen deprem verileri, kuzey-güney doğrultulu olduğundan bu doğrultuda uzanan ovaları sınırlayan normal faylarda da hareketliliğin sürdüğü anlaşılmaktadır.





    Isparta Adının Kaynağı


    Bugünkü Isparta’nın yerinde ya da yakınlarında ilkçağda Baris adlı bir kentin olduğu ve Isparta adının Baris isminden geldiği düşünülmekte idi. Şehir ve civarında yapılan araştırmalarda herhangi bir kent kalıntısı olmadığı tespit edilmiştir. 1948 yılında L. Robert, bulduğu bir yazıtla bu antik kentin Keçiborlu-Kılıç Kasabası yakınında Fari’de olduğunu belirtmiştir. Isparta adının ilkçağdaki kökeni olarak Saporda adı üzerinde durulmaktadır. Polybiosda’ki (V.72) bir metinde “Aynı yılın yazında, Selgelilerce kuşatılan ve zaptedilmek tehlikesiyle karşılaşan Pednelissos’un halkı Seleukos Prensi Akhaios’a ulak gönderip yardım istedi. Bu isteğin hemen kabul edilmesi üzerine Pednalissoslular yardım gelecek umuduyla yüreklendiklerinden, kuşatmaya inatla direnir oldular; Akhaiosda seferin komutanlığına Garyeris’i atayarak, onunla birlikte 6.000 yaya ve 500 atlıyı yardıma gönderdi. Selge’liler bu kuvvetin geldiğini duyunca askerlerinin çoğuyla ‘Basamaklar’ denilen yerdeki geçidi tuttular. Saporda'ya giriş onların denetimindeydi ve tüm geçit verebilecek diğer yerleri geçilmez hale getirmişlerdi” yazmaktadır. Selge güney Pisidia’dadır. Pednelissos’un yeri kesin olarak tespit edilmiş olmamakla birlikte Selge civarındaki kentlerden birisi olduğu düşünülmektedir. Sardes (Salihli)de üstlenen Seleukos Prensi Akhaios bölgeye göndereceği yardım için Eumenia (Çivril), Apameia (Dinar), Isparta, Çandır yolunu kullanmış olmalıdır. Bu durumda “Saportaya giriş onların denetimindeydi” derken sözü edilen geçidin şimdiki Isparta civarında olabileceği ileri sürülmektedir. XIV. yüzyıl Arap kaynaklarında ilin bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta, Isparta adının bu sözcükten geldiği sanılmaktadır.


    Tarih Öncesi Dönem


    Isparta Akdeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgeleri arasında önemli bir coğrafi noktadadır. Tarih boyunca sürekli yerleşim gören “Göller Bölgesi” Pisidia olarak adlandırılmıştır. Bölge güneyden Toros Dağları, kuzeyden Acı Göl ve Burdur Gölü arasından geçen Söğüt Dağlarının uzantıları ve Sultan Dağları ile çevrelenmiştir. Doğu sınırı Beyşehir Gölü’nün batısından ve güneydoğu köşesinden Manavgat Çayı’nın ortasına kadar olan yeri kaplar.

    Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik (MÖ 35.000-10.000) ve Mezolitik (MÖ 10.000-8.000) dönemlere iner. 1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve ekibi tarafından kazısı yapılan ilk Paleolitik merkez Senirce ve Bozanönü yakınında Bozanönü istasyonunun kuzeyinde bulunan tabii mağaralardan Kapalıin’de tespit edilmiştir. Aynı ekip tarafından Baladız ve İğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken ortaya çıkan kum tepeciğinde yapılan kazıda Mezolitik bir merkez ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar Isparta il sınırları içindeki en erken yerleşimlerdir. Neolitik Dönemde (MÖ 8.000-5.500) bölge Anadolu’nun en önemli kültür bölgeleri arasındadır. Burdur İlindeki Hacılar, Kuruçay ve Bademağacı höyükleri bu yerleşmelerin en fazla bilinenleri arasındadır. Isparta İl sınırları içinde Neolitik malzeme veren Örenköy Höyük (Örenköy), Yeniköy Höyük ve Teknepınar Höyükleri (Sücüllü) olmakla birlikte yeni yapılacak araştırmalarla bu sayının artacağı muhakkaktır. Kalkolitik Çağda da (MÖ 5500-3000) bölge önemini sürdürmüştür. İl sınırları içinde 12 höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur. Tunç Çağ (MÖ 3000-1200) yerleşiminin bol olduğu Isparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerinde üzerinde olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Tüm höyüklerde Tunç Çağ yerleşimi bulunmaktadır.

Benzer Konular

  1. Isparta ingilizce tanıtım
    By Mustafa Uyar in forum İllerin İngilizce Tanıtımı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 28.Şubat.2010, 14:54
  2. Güller Diyarı Isparta
    By diyar in forum Akdeniz Bölgesi
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 13.Haziran.2007, 13:43
  3. Isparta'nın mahalli ağzı
    By Mustafa Uyar in forum Lise Edebiyat Dersi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.Kasım.2006, 00:26

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.