9 Martçılar oyuna geldi

Mahir Kaynak, 1966'da Istanbul Universitesi Iktisat Fakultesi'nde asistan iken Milli Istihbarat Teskilati'ndaki gorevine basladi. Ayni yil, Turkiye'yi 12 Mart'in o karanlik gunlerine surukleyen hareketler de filizlenmeye basladi. Iste Kaynak, daha sonra tarihe 9 Mart Cuntasi olarak gecen bu hareketi basindan itibaren MIT adina adim adim izledi ve rapor etti. Daha sonra da bu isimlerin Askeri Mahkeme'de yargilanmasi sirasinda taniklik yapti. Prof. Kaynak, o gunlerde yasananlari anlatirken gunumuze de de isik tutacak aciklamalar yapti.
- 12 Mart'la nasil yuz yuze geldiniz?
- Milli Istihbarat Teskilati benden hizmet talep ettikten kisa bir sure sonra cuntacilarla tanistim, yani cuntacilar beni iclerine almak istediler. Ben de teskilata haber verdim ve ondan sonra cuntacilarla birlikte ilk gunden itibaren calismaya basladik.
- Ne zaman basladi bu?
- Bu, 1966 yilinin Kasim ayinda basladi, bu tarihten itibaren cunta izlenmeye baslandi, 1971 Hazirani'na kadar surdu. Dort seneyi asan bir sure takip edildi bunlar. Yani cuntanin butun faaliyetleri biliniyordu, kontrol altindaydi. Bu esnada tabii su da yapildi. Zaman zaman cuntanin faaliyetlerini engelleyecek birtakim operasyonlar yapildi, yani burada gorev alan subaylar tayin edildi ve organizasyonlari da zaman zaman bozuldu.
- Kontrol altindaydi derken bunu kastediyorsunuz.
- Evet, daha once hareket etme imkanlari pek fazla kalmamisti. 9 Mart'a gelindiginde butun bunlara ragmen, takip edilmesine ragmen bu grup darbe yapmaya karar vermisti. Bunlari sadece Dogan Avcioglu'nun etrafindaki grupla sinirlamak dogru degil, cunku bilindigi gibi 12 Mart Muhtirasi'nda komuta kademesindeki kisiler rol aldilar. Yani iki taraf da rol aldi. Bir tarafta Batur ve Gurler (Hava Kuvvetleri Komutani Muhsin Batur ve Kara Kuvvetleri Komutani Faruk Gurler), obur tarafta Tagmac (Genelkurmay Baskani Memduh Tagmac) ve 1. Ordu Komutani Faik Turun vardi. Boylece ordu icinde bir farklilasma oldu. Bunlar 9 Mart'taki darbenin onlenmesi icin mudahaleyi birlikte yapmaya karar verdiler. Bu aslinda 9 Mart'a karsi olanlarin onlara oynadigi bir oyundan ibaretti. Yani onlarin butun faaliyetlerini biliyorlardi, darbe heveslerini de biliyorlardi. Ama onlari engelleyemeyeceklerini anlayinca dediler ki, mudahaleyi birlikte yapalim. Birlikte 12 Mart mudahalesi olduktan sonra bu iki grup ayristi. Nihat Erim kabinesinin bir kismi 9 Martcilari destekliyordu, 11'ler dedigimiz kisiler. Onun disinda da diger grubu destekleyenler vardi. Bir sure sonra 11'ler tasfiye edildi.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/turk-tarihi/22715-12-mart-askeri-mudahalesi-post43171.html
- 1965'te secimler yapilmis Adalet Partisi buyuk bir oyla iktidara gelmis ve hemen bir yil sonra 1966'da darbe hazirligi basliyor. Bu 9 Mart olusumu nasil baslamis?..
- Aslinda bu darbenin bir tarafinda Cumhuriyet Halk Partisi'ni gormek lazim. Dogan Avcioglu mesela CHP'nin Arastirma grubunun basindaydi ve onun faaliyetlerini parti yonetiminin bilmemesi mumkun degildi. Aslinda boyle bir darbeye tesebbus, Turkiye'deki birtakim sikintilarin bertaraf edilmesi amacini da tasimiyordu. Yani boyle bir iktidarin mevcudiyeti, devrilmesini gerektiriyordu. O zaman su soru sorulabilir: Turkiye'de secimler yapilmis, bir parti iktidara gelmis, Turkiye'de islerin kotuye gitmedigi de goruluyor, buna ragmen bir darbe tesebbusunun anlami nedir?.. Bu soruya benim eskiden beri verdigim bir cevap vardir. Ben sunu goruyordum. Turkiye o tarihte ABD ile Avrupa arasinda bir cekisme konusuydu. Yani taraflar Turkiye'yi kontrol etmek icin birbirlerinden farklilasmislardi. Tarihlere bakildiginda ozellikle ekonomik konularda Avrupa ile ABD arasinda buyuk bir rekabet var. Ben sol denilen cuntanin aslinda Marksist kokenli ve Rusya tarafindan yonlendirilen bir darbe olmadigi kanaatini tasiyordum. Bunun daha ziyade Avrupa tarafindan desteklendigini ve Turkiye'yi de "Baas tipi" Anti Amerikan ve Anti Rus bir cizgiye oturtmak istediklerini dusunuyordum. Buna karsilik Amerikalilar boyle bir darbeyi engellemek istediler ve aralarinda bir catisma cikti. Sonuc olarak 12 Mart herhangi bir tarafin kesin olarak basari kazanamadigi bir operasyon olarak tarihe gecti.
- MIT ne zaman dugmeye basti bu grubu desifre etmek icin?..
- Haziran ayinda, muhtiradan cok sonra. Hatta 12 Mart Muhtirasi'ndan sonra bu grup basari kazandigini, hukumeti devirdiklerini dusunuyorlardi. Belirli bir sure sol cuntada sevinc vardi, amaclarina ulastiklarini dusunuyorlardi. Ama sonra, oyunun icerisinde oyun cikti. Yani karsi taraf, 9 Mart cuntasinin icinde yer alanlari tevkif etmeye basladi. 1971'in haziran ayina rastlar bu... O tarihte de MIT beni desifre etti. Yani dedi ki, biz bu grubun icerisine bir elemanimizi soktuk, surekli olarak takip etti. Onun verdigi raporlar var. Bu raporlari da mahkemeye ibraz ettiler. Benim ilk ortaya cikisim Osman Koksal'in dokunulmazliginin Meclis'te kaldirilmasi olayinda oldu ve raporlar MIT tarafindan TBMM'ye verildi.
- Osman Koksal, 27 Mayiscilardan biri degil miydi?
- Evet, ayni zamanda 9 Mart cuntasinin elemanlarindan biriydi, tabii senator olmustu. Daha sonra da 9 Martcilari tutuklamaya basladilar.
- Bir liste de hazirlamislar, cumhurbaskani, basbakan kim olacak, bakanlar kurulu kimlerden olusacak diye... Kim hazirlamisti bu listeyi?
- Bunlari kendi aralarinda hazirliyorlardi, 9 Mart'in sivil kanadi bu olusuma kamuoyu destegi yaratmaya calisiyordu. Tabii, darbede de onemli rolleri olacakti. Cunku Turkiye'deki kamuoyu o tarihlerde bu sivil kanattan cok etkileniyordu. Dogan Avcioglu, Ilhan Selcuk, Ilhami Soysal gibi isimler Turk kamuoyunun gercek yonlendiricisi durumundaydilar. Halkin bir kismi ozellikle entelektuellerin ordu mensuplarinin buyuk bir kismi onlarin fikirleri etrafinda hareket ediyorlardi.
- 1966'dan 71'e kadar butun bunlar olurken hukumet neredeydi?
- Hukumet surekli olarak bu olaylari takip ediyordu. Elde edilen butun bilgiler Basbakan'a ve Cumhurbaskani'na veriliyordu. Hatta Milli Guvenlik Kurulu'na da veriliyordu. MGK'nin icinde, darbeci dedigimiz Gurler ve Batur da vardi. Tabii Gurler ve Batur, cuntanin surekli olarak takip edildigini biliyorlardi. Takip edildigini bildikleri icin de bu iliskilerini uzak tuttular. Onlar raporlari aliyorlar ve MIT'in cuntanin icine sizdigini da goruyorlar. Fakat sizanin kim oldugunu tespit edemediler. Ve biz cunta icerisinde her zaman konusurduk, MIT'in cuntaya sizdigini, toplantilari banda aldigini bilirdik. Arada bazi insanlardan suphe edilirdi, onlara karsi tedbirler de alinirdi.
- Ama sizden hic suphelenen olmadi...
- Benden hic suphe etmediler. Ama riskli bir oyundu. Cunku verilen raporlardaki ortak noktayi teskil eden kisi aransaydi, ben oldugum bulunurdu. Bir toplantida 10 kisi var, bir toplantida sekiz kisi, bir toplantida bes kisi var. Ve butun bu toplantilar MGK'ya gidiyorsa...
- Siz gorunuste cuntanin icinde nasil bir rol ustlenmistiniz?
- Ben gorunuste Madanoglu'nun en yakiniydim. Ikinci, ucuncu adam konumunda bir yerde.
- Size nasil bir gorev verilmisti?
- Cok oyle belirlenmis gorevlerimiz yoktu. Ama yonetim kademesinde ve ust duzeyde olacagim cok belliydi.
- Peki, 12 Mart Muhtirasi olmadan bu faaliyet onlenemez miydi?
- Bence onlenebilirdi. Cok ilginc bir sey, dunyada en iyi takip edilen darbedir. Her hareketleri biliniyordu. Tamamen yonetimle ilgili bir sorun. Suleyman Bey diyor ki, bana son anda darbenin yapilacagini haber vermediler. Bunun tarihini ogrenmek zaten Milli Istihbarat Teskilati'nin gucu icinde degil, hicbir istihbarat teskilati da ogrenemez. Hem niye ogrensin, ne yapacaksin tarihini?.. Butun safahatiyla gun gun kim ne yapmis biliniyordu. Mesela Suleyman Bey'in en cok merak ettigi sey, darbe hareketine kimin komuta edecegiydi. Onu ogrenmistim ben, Korgeneral Atif Ercikan'di.
- Cuntanin icinde gorevli olarak bir tek siz mi vardiniz?
- Bir ben vardim; ama sunu soyleyeyim. Elemansiz da takip edildiler. Yani gittikleri yerler tesbit edildi. Buralara dinleme cihazlari konuldu, fotograflar cekildi, temaslari tespit edildi. Ankara'da bircok yerler arada bir araci olmadan kontrol altinda tutuldu. Mesela, Sevket Sureyya Aydemir'in evi dinleniyordu. Ruslar da bunu tespit etmisler. Bir gun Rus basin atasesi Dogan Avcioglu'nun burosuna geliyor ve konusurken, "Bahcelievler'deki toplantilariniz takip ediliyor" diye kagida not birakip cikiyor.
- Cuntanin beyni Avcioglu-Madanoglu ikilisi mi, yoksa Gurler ve Batur ikilisi miydi?
- Gucu ellerinde bulunduracak olanlar esas itibariyle Gurler ve Batur ikilisiydi; ama bunlar bu sivil kesimin destegi olmadan ayakta kalamazlardi. Cunku kamuoyunu olusturanlar da bunlardi. Yani birisinde silah gucu var, birisinde fikir gucu var. Ikisi yan yana geldigi zaman bir anlam ifade ediyor. Tek basina hicbirisi basarili olamazdi.
- Sonucta 12 Mart'tan sonra cunta desifre oldu ve siz 1. Ordu Sikiyonetim Komutanligi Askeri Mahkemesi'nde taniklik yaptiniz... Mahkemedeki durumunuz nasildi?
- Soyle oldu: Raporlarim okunuyordu. Hatta soyle oldu; raporlar okunmadan once falan falan tarihli bir raporunuz var onu anlatin, diyordu. Ben de, o tarihteki raporu hatirlamiyorum okursaniz benim olup olmadigini bilebilirim. Okuyorlardi ve evet benim raporumdur diyordum. Yargilamalar sonunda mahkeme saniklarin bu sucu islemediklerine kanaat getirdi, beraat etti. Hukuken 9 Mart darbesi yoktur; ama tarihi olarak vardir. Bu kesim 12 Mart'tan sonra giderek Turkiye'nin onemli kilit noktalarini isgal ettiler. Ve tabii beni de cezalandirdilar. Nasil cezalandirdilar?.. Bugun ben hicbir yerde herhangi bir gorevi olmayan bir adamim. Bunu hak edecek kadar da beceriksiz oldugumu zannetmiyorum.
- Ama MIT'te Daire Baskanligi gorevine kadar yukseldiniz...
- Ama orada onemsiz bir gorevdeydim. Rutbem yuksekti; ama gorevim anlamsizdi.
- MIT'ten ne zaman ayrildiniz?
- 1980'de mudahaleden sonra. Zaten orada bos oturuyordum, ortam da musait olunca ayrildim. Ondan sonra MIT de dahil bircok kurumu benim mucadele ettigim grup ele gecirdi.