Giriş


REFORMTÜRK 17. YIL


5 sonuçtan 1 ile 5 arası

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart --->: Peygamberimizin Kölelere şefkati

    Peygamberimizin şefkat ve merhametinden en çok istifade eden sahipsiz ve kimsesiz insanların başında köleler geliyordu.
    İslâm nurunun ilk doğduğu sıralarda başta Bizans ve İran olmak üzere, Arabistan'da cahiliye âdetleri arasında kölelik bütün şiddet ve dehşetiyle devam ediyordu.
    Kabileler arasındaki çarpışmalar, yağmalar dinmeden aralıksız sürüyordu. Bunun neticesinde düşman tarafın insanları—kadın, erkek, çocuk—esir almıyor, kölelik ve cariyelik teşvik ediliyor, genişletiliyordu. Hatta her kabilenin nüfusunun hemen yarısını köle ve cariyeler teşkil ediyordu. Bunlar en zor işlerde çalıştırılıyor, hayvandan aşağı görülüyorlardı.
    Araplar köleleri hiçbir şekilde hürriyetlerine kavuşturmazlar, azad etmezlerdi. Köleler ömür boyu esir olarak bırakılırlardı.
    İşte, Peygamberimizin insanlığa getirdiği en büyük değişikliklerden birisi de Allah'ın hür olarak yarattığı kimselerin köle olarak bırakılmalarını hoş görmemesidir.
    Böylece bu zavallı insanlar rahat bir nefes almaya başladılar. Zalim insanların kölesi olmaktan çıkıp, en büyük hürriyet olan Allah'a kulluk mertebesine erme imkânı buldular.
    Peygamberimiz, bu insanların hürriyetlerine kavuşmaları için her türlü çabayı sarf etmiş, bu hususta Ashabını teşvik etmiş, bilhassa Müslüman olan kölelerin bir an önce azad edilmeleri için başta Hz. Ebû Bekir olmak üzere zengin Sahabîleri teşvik etmiştir:
    "Bir kimse mü'min bir köle azad ederse, Allah o kölenin her azası karşılığında kendisinin bir azasını cehennemden azad eder" buyurarak peşin mükâfatı müjdelemiştir.
    Sahabîler tarafından bir emir olarak kabul edilen bu teşvik, kısa zamanda gerek kendi ellerinde bulunan ve gerek müşriklerin zulmü altında inleyen mü'min kölelerin azad edilmelerini netice vermişti.
    Hz. Ebû Bekir'in, müşrik efendilerinden satın alarak işkenceden kurtardığı Müslüman kölelerin sayısı kırkı bulmuştu. Hz. Bilâl-i Habeşî ve Suheyb bin Sinan gibi meşhur Sahabîler bunlardan sadece ikisiydi.
    Peygamberimiz kölelikten kurtulmuş insanları kendi hallerine bırakmaz, onları himaye eder, ticaret yapmak isteyenlere sermaye temin eder, iş kurmalarını sağlardı. Bazılarını da önemli görevlere getirirdi. Bilâl-i Habeşî'ye müezzinlik vazifesi vermiş, Zeyd bin Harise'yi ordu komutanlığına getirmiş, Ebû Rafi ve Hz. Sevban'ı kendi yanına alarak bizzat himaye etmişti.
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hz-muhammed-sav/22488-peygamberimizin-sefkat-ve-sevgisi-post42278.html
    Asırlardır devam eden bu kurumu bir anda tamamen kaldırmak o zamanın toplum yapısı içinde mümkün değildi. Her meselede olduğu gibi, bu hususta da Peygamberimiz tedrici, yani yavaş yavaş benimseterek kabul ettirme prensibine dikkat etmiş, hiçbir Sahabî-sini, kölesini azad etmesi için zorlamamıştır. Çünkü onların bazısı toprak sahibi idi, çalıştırmak için adama ihtiyacı vardı; bir kısmı da yalnızdı, hizmetçi kullanması gerekiyordu.
    İşte Peygamberimiz, bu şekilde kölelerini azad etmeyip çalıştırmak isteyenlere de sıkı sıkıya tenbihte bulunuyor, köle ve cariyelerine karşı şefkatli davranmalarını söylüyor, eziyet ve hakarette bulunmamaları için ikaz ediyordu. En kısa zamanda da azad etmelerini tavsiye ediyordu:
    "İhtiyacınız bitene kadar onlar size hizmet etsin. İhtiyacınız kalmayınca da azad edin" buyuruyordu.
    Peygamberimiz kölelerin hak ve hukuklarına dikkat edilmesi konusunda o kadar titiz davranıyordu ki, Hz. Ali'nin rivayetine göre, "Resulullahın vefatından önce en son sözü 'Namaza dikkat edin namaza' ve 'Elinizin altında bulunan kölelerinize eziyet etmede Allah'tan korkun' idi."
    Sahabîlerden birisi gelerek "Ya Resulallah, bir kölenin kaç suçunu bağışlayayım?" diye sordu.
    Soru üç defa tekrarlandıktan sonra Peygamberimiz şöyle cevap verdi:
    "Günde yetmiş defa affediniz."
    Peygamberimiz, kölelere hiçbir şekilde eziyet edilmemesini, onlara hakarette bulunulmamasını, zarurî ihtiyaçlarının ihmal edilmemesini tavsiye ederdi.
    Bir gün Hz. Ebû Zer kölesiyle birlikte yolda gidiyordu. Kendi sırtındaki elbisesinin aynısı kölesinin sırtında da bulunuyordu. Bu durum diğer Sahabîlerin dikkatini çekti. Ebû Zer'e şöyle dediler:
    "Kölenin sırtındaki elbiseyi alsan, kendininkine eklesen içli dışlı güzel bir elbise olurdu, ona da başka bir giyecek verirdin."
    Bunun üzerine Hz. Ebû Zer onlara Resulullahtan işittiği bir hadisi hatırlattı. Peygamberimiz şöyle buyuruyordu:
    "Onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin hizmetinize vermiştir. Kimin kardeşi elinin altında ise, ona kendi yediğinden yedirsin, kendi giydiğinden giydirsin.
    "Gücünün yetmeyeceği bir şeyi ona yüklemesin. Eğer yüklerse ona yardımcı olsun."
    Daha önce köleler efendilerine "sahibim" manasında "rabbi" veya "rabbeti" derler, efendiler de kölelerine "kölem ve cariyem" diye hitap ederlerdi. Bu durumu hoş görmeyen Peygamberimiz şöyle buyurdu:
    "Sahipleri kölelerine 'oğlum, kızım' desin, köleler de efendilerine 'seyyidi' (efendim) desin. Siz hepiniz kulsunuz, Rab ise ancak Allah'tır."
    Peygamberimizin bu güzel davranışından ve engin şefkatinden dolayı hürriyetlerine kavuşan köleler kabile ve ailelerinin yanına gitmek istemez, Peygamberimizin hizmetinde bulunmayı, onunla birlikte olmayı tercih ederlerdi.
    Zeyd bin Harise, azad edildikten sonra Peygamberimizi, babasına ve amcasına tercih etmiş, Resulullahla birlikte kalmayı arzu etmişti.
    Yine bu coşkun şefkati gören müşriklerin köleleri Peygamberimize gelir, onun merhametinden imdat isterlerdi. Çok kere Peygamberimiz onların kurtuluş bedellerini verir, hürriyetlerine kavuştururdu.
    Peygamberimizin bu merhametinden dolayı o zavallı insanlar da insan olmanın hazzını tadar, huzur ve rahat içinde yaşarlardı.

  2. #2
    yoLcu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05 Aralık 2006
    Yer
    bartın
    Yaş
    50
    Mesajlar
    1,756
    Tecrübe Puanı
    67

    Standart --->: Peygamberimizin Fakir Ve Kimsesizlere Merhameti

    Peygamberimiz hep fakir ve kimsesizlerle birlikte bulunmayı tercih eder, gönüllerini alırdı. Bir yerde, toplumun farklı kesimlerinin toplanmış olduklarını görünce, önce fakirlerin yanına gider, onlarla birlikte otururdu.
    Abdullah bin Amr bin As anlatıyor:
    "Bir gün mescitte oturuyordum. Bazı fakir kimseler bir köşeye toplanmış sohbet ediyorlardı. Resulullah içeri girdi. Başka bir tarafa yönelmeden doğruca fakirlerin yanına gitti. Ve onlara, fakir muhacirlere zenginlerden önce Cenneti müjdeledi. Hepsinin de yüzü güldü. Ben de onlardan birisi olmadığım için üzüldüm."
    Peygamberimiz, kendisini, toplumun zayıf ve kimsesizlerinden üstün görme duygusuna kapılanları da uyarır; her tabakanın devamlı birbirlerine muhtaç olduklarını söylerdi.
    Sa'd bin Ebi Vakkas'ın kendisini fakirlerden üstün gördüğünü hissedince, onu şöyle ikaz etti:
    "Sizin elde ettiğiniz başarı ve bereket fakirlerin emeklerinin eseridir. Siz, varlığınızı bu fakir insanlara borçlusunuz."
    Yine Peygamberimiz, toplum içinde, belli bir yeri bulunmayan biçarelere zayıflıklarından dolayı önem verilmemesini asla hoş karşılamaz, onların da halini sorup öğrenmek arzu eder, sonra da ihtiyaçlarını karşılardı.
    Peygamberimizin Mescidini temizleyen fakir, zenci bir kadın vardı. Bir gün Resulullah onu göremeyince nerede olduğunu sordu. Öldüğünü söylediler. Onun ölümüne kimse önem vermemişti.
    Resulullah, "Bana haber vermeniz gerekmez miydi?" dedi ve mezarına gitti, iki rekât namaz kıldı. Sonra şöyle dua etti:
    "Allah'ım, bu mezarın içini nurla doldur, benim kıldığım namaz sebebiyle nurlandır."
    Peygamberimizin Mescidinin bir bölümünde evi barkı olmayan, fakir Sahabîler kalırdı. Bunlardan bazıları odun ve su satarak geçimlerini sağlarlar, çok zaman da muhtaç durumda bulunurlardı.
    Bu insanlar Peygamberimizin özel talebesiydiler. Gece-gündüz İslâmı öğrenmek için yaptıkları ilmi çalışmalarla doluydu. Eğitim ve öğretimleriyle bizzat Peygamberimiz ilgilenir, okuma-yazma bilen Sahabîleri de onlara öğretmen olarak tayin ederdi.
    Suffe Ashabı olarak tanınan bu Müslümanların eğitimleriyle birlikte geçimleri de Peygamberimizin üzerinde idi. Peygamberimiz, onları gözü gibi korur, ihtiyaçlarını görür, yardımda bulunur, yetişmeleri için her türlü gayreti gösterirdi. Suffelilerin ihtiyaçlarını görmeden kendisi de rahat edemezdi. Hatta onları kendi ailesinden ileri düşündüğü bile olurdu.
    Hazret-i Fatıma en çok sevdiği kızıydı. Onu "kendisinden bir parça" olarak görüyordu. Fakat Hz. Fatıma zarurî ihtiyaçlarını bile zor karşılıyor, geçim sıkıntısı çekiyordu. Öyle ki, un öğütmekten elleri, su taşımaktan omuzları yaralanmıştı.
    Bir gün babasının yanına gelerek bir şey söylemek istedi. Fakat utancından derdini açamadı. Hz. Ali de huzurda bulunuyordu. Yardımcı oldu:
    Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hz-muhammed-sav/22488-peygamberimizin-sefkat-ve-sevgisi-post42279.html
    "Ya Resulallah, bazı savaşlardan kadın esirler alınıyor. Bunlardan birisini bize verseniz de ev işlerinde Fatıma'ya yardım etse."
    Peygamberimiz onlara şu cevabı verdi:
    "Ya Ali, ben henüz Suffelilerin ihtiyaçlarını karşılamış değilim. Onların ihtiyacını görmeden böyle bir teklifi nasıl düşünebilirim?"
    Peygamberimizin güneş gibi engin şefkati, yağmur gibi bol merhameti sayesinde bu fakir ve zayıf insanlardan öyleleri çıkmıştır ki, dünyaya ilim ve irfan çiçekleri saçmış, ülkelere adalet ve eşitlik armağan etmiş, cihat meydanlarında kanlarını sebil ederek muhtaç gönüllere hidayet nurunu serpmişlerdir.
    Peygamberimizin ahlâk ve yaşayışını onlardan öğreniyoruz. Tefsiri ve İslâm hukukunu onlardan öğreniyoruz. Saadet Asrının yaşayışım onlardan öğreniyoruz. İslâmın nasıl yaşanması gerektiğini, o yüce dâva uğrunda nasıl fedakârlık yapılacağını onlarda görüyoruz.

Benzer Konular

  1. Sevdikçe sevgisi artar
    By ORHAN AFACAN in forum Kendi Şiirleriniz
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.Ekim.2014, 22:37
  2. Kardeş Sevgisi
    By Mustafa Uyar in forum İlginç Resimler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 23.Nisan.2013, 23:02
  3. Anne Sevgisi Budur
    By Mustafa Uyar in forum İlginç Resimler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.Nisan.2013, 20:59
  4. Vatan Sevgisi
    By KöLeKRaL in forum Şairlerden Şiirler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 03.Kasım.2006, 01:12
  5. Acz, Fakr, şefkat, Tefekkür Potasinda Insan
    By vergun in forum Dini Hikayeler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 29.Ekim.2006, 16:44

Bu Konudaki Etiketler


Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0 PL2 ©2011, Crawlability, Inc.