FERT PLÂNINDA TEBLİĞ
Allah Rasûlü, fethin zirvesinde olduğu dönemlerde dahi ferdî münasebetlere son derece ehemmiyet veriyordu. O bir iki sene içinde bütün Mekke halkının kendisine dehalet edeceğini biliyordu ama, buna rağmen Halid b. Velid’le Amr b. Âs’ın gelişini ayrı bir iltifatla karşılıyor ve onlara teveccüh yağdırıyordu. Evet, yanında bulunan ashabını, bu iki dâhiyi karşılamaya göndermişti ve Halid, teslimiyet ma’nâsına elini uzattığı zaman Allah Rasûlü, ona şöyle iltifatta bulunmuştu: “Ben de hayret ediyordum; Halid gibi akıllı bir insan nasıl olur da küfür içinde kalır.. ben birgün gelip, senin müslüman olacağına kat’iyen inanıyordum”.232 O haletteki bir insana, Allah Rasûlü’nün söylediği bu sözler, iltifatların en büyüğüdür. Ve işte Halid bu iltifatlarla müstakbel hayatı adına kimbilir nasıl metafizik gerilime geçmiştir? Bu arada Amr b. Âs da, Allah Rasûlü’nün elinden tutmuş bir türlü bırakmıyordu. Durmadan ısrar ediyor ve: “Ya Rasûlallah, günahlarım için istiğfar et ve Cenâb-ı Hakk’a yalvar” diyordu. “Dua et, Allah beni affetsin!” İki Cihan Serveri, ona da iltifatta bulunuyor ve şöyle diyordu: “Bilmiyor musun, İslâm, daha önceki bütün günahları siler süpürür... İnsan, İslâm’a girince anasından doğduğu gün gibi tertemiz olur.” 233
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/hz-muhammed-sav/17237-sonsuz-nurdan-peygamberin-sifatlari-1-a-post32958.html
Evet, Allah Rasûlü artık, gönüllere taht kurmuş ve mübeccel şahsiyetine teveccühü tebliğ adına değerlendiriyor. İnsanlar da fevc fevc O’na doğru koşuyor, O’nun dinine dehalet ediyordu. Hatta o günkü mevcelenme geldi ta bu günlere ulaştı. Öyle inanıyor ve öyle zannediyoruz ki, Efendimiz’in mübarek mesajı bundan sonra da, kıyamete kadar, kendisine has ihtişamıyla devam edecektir.
Basına yansıyan kadarıyla olsun meseleye baktığımızda, bugün Avrupa’da milyonlarca insan müslüman olmakta ve dünya müslümanlığa doğru kaymakta. Evet Avrupa İslâm’a gebedir ve yakında hamlini vaz’ edecektir. “İslâm dünyasında ise doğum tamamlanmak üzeredir. Bir de şimdi cihanın şu şarkına, yani nifak düşüncesinin hakim olduğu yerlere bakın! Aradan yarım asırdan fazla bir zaman geçmesine ve bu yöre insanının korkunç asimilelere maruz kalmalarına rağmen, burada yaşayan müslümanlar; Türkistanı, Mengücistanı, Özbekistanı, Dağıstanı ve Kırgızistanı’ıyla düşünce ve ruh dünyalarından pek birşey kaybetmemiş gibi kendi düşünce dünyalarına koşuyorlar. Yakın bir gelecekte Moskova’nın bağrında dahi Ezan-ı Muhammedî duyulacak ve orada da fevc fevc İslâmiyet’e dehaletler olacaktır. Allah Rasûlü’nün tebliğini temsil edenler, dünyanın hiçbir yerinde, bu tebliğin ulaşmadığı yer bırakmayacak ve bütün bunları yaparken de, birer muhabbet ve şefkat fedaisi gibi davranacaklardır.