İLETİŞİM ENGELLERİ

Etkin dinleme kullanan anne babalar, çocuklarının kodlayarak gönderdikleri iletilerinden uzaklaştıkları ve gerçek sorunları üzerinde yoğunlaştıklarını gözlemlemişlerdir. Bu yöntemi kullanmayan anne babalar gerçek sorunun kodlandığından habersiz olarak emir, gözdağı, öneri ve çözüm getirme gibi yanlışları ile, iletişim engelleri ile çocuğun sorunlarını çözmeye çalışırlar. İletişim engellerini kullanma alışkanlığını değiştirmenin zor olduğu bir gerçek, ama anne babaların bu engelleri başka nedenlerle de kullandıkları da gerçek. Çocuğun sorunundan hemen kurtulmaya çalışmak, onu dinlemek için zaman harcamak istememek, çocuklarının yine bir sorununun olmasından rahatsız olmak gibi. Şimdi sizlerle iletişimimiz zorlaştıran iletişim engellerini inceleyelim:

1. EMİR VERMEK, YÖNLENDİRMEK: “Doğru odana git.”, “Gürültüyü kes.”
2. UYARMAK, GÖZDAĞI VERMEK: “Yemek yemezsen dayak yersin.”, “Ayaklarımın altından çekilmezsen çok kızacağım.”
3. AHLAK DERSİ VERMEK: “Birisi konuşurken sözü kesilmez.”, “Her zaman teşekkür etmelisin.”
4. ÖĞÜT VERMEK, ÇÖZÜM VE ÖNERİ GETİRMEK: “Neden gelip arkadaşlarınla oynamıyorsun.”, “Elbiselerini yerine koymalısın.”
5. ÖĞRETMEK: “Bıçak sağ elle tutulur.”, “Kitaplar fırlatılıp atılmak için değil, okumak içindir.”
6. YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, SUÇLAMAK: “Çok dikkatsizsin.”, “Kötü çocuk oldun.”
7. ÖVMEK, AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAK: “Arkadaşlarına hep iyi davranıyorsun.”, “Haklısın nasıl istersen öyle olsun.”
8. AD TAKMAK, ALAY ETMEK: “Ukalasın.”, “Bu kadar yaramazlık yapmaya utanmıyor musun?”
9. GÜVEN VERMEK, DUYGULARINI PAYLAŞMAK, DESTEKLEMEK: “Benim için üzülme.”, “Gürültüden rahatsız olmuyorum.”
10. SORU SORMAK, SINAMAK: “Ne yaptığının farkında mısın?”, “Bunu sana kim öğretti?”
11. KONUYU SAPTIRMAK, OYALAMAK: “TV’ deki o zırvayı izleyeceğine okusan daha iyi olmaz mı?”, “Kulak zarını patlatmaktan hoşlanıyor musun?”
12.YORUMLAMAK, ANALİZ ETMEK, TANI KOYMAK: “Kardeşini biraz kıskanıyorsun.”, “Yorgun olduğum zaman hep beni rahatsız etmek istiyorsun.”

İletişim engellerine bir kez daha göz atalım. Bazıları öbürlerinden daha saklı olsa da, her biri ağır “Sen- dili” yüklüdür:
“Yapma şunu”
“Neden böyle yapmıyorsun?”
“Bunu yapmamalısın”
“Kötüsün”
“Çocuk gibi davranıyorsun”
“Dikkat çekmek istiyorsun”
“Neden uslu durmuyorsun?”
“Daha çok çalışmalısın”

Böyle iletilere “Sen- iletileri” diyoruz. Sen iletilerinin çocuk üzerindeki etkileri önceden kestirilemez. Aşağıda ki etkilerden birini ya da daha çoğunu bırakma olasılığı vardır.
1. Çocuklar verilen emri yapmayınca tehdit edilirlerse, davranışlarını değiştirmeye karşı direnirler.
2. Öğüt veren, ahlak dersi sunan ana babalar çocuklarının canını sıkar.
3. Sen- iletileri, “Bana yardım edecek bir yol bulacağına güvenmiyorum” iletisini verir.
4. Sen- iletileri, anne babalarının gereksinimlerine kendi istekleri ile yanıt verme şansını çocukların ellerinden alır.
5. Ad takılan ve değerlendirilen çocuk kendini suçlu hisseder.
6. Eleştiren ve suçlayan iletiler çocuğun benlik saygısını azaltır.
7. Ne kadar kötü, aptal, düşüncesiz olduğunu bildiren iletileri duyan çocuklar, sevilmediklerini düşünürler.
8. Sen- iletileri, onları gönderen anne babaları aşağılayan karşı davranışlara neden olur. “Sen de hep yorgunsun”, “Sen de elbiselerini dağıtıyorsun”, “Hiçbir şeyden mutlu olmazsın”, “Çok dırdırcısın” gibi..

Çocuğun davranışı elle tutulur biçimde olmasa da, anne babasının gereksinimlerini karşılamalarına engel oluyorsa, bu, anne babanın “sorunu” dur. Bu durumda anne/baba kendini hayal kırıklığına uğramış, üzgün, endişeli, yük altında gibi hisseder. Yaşadığı bu duyguları çocuğuna bildirmek için bir kod seçer. Bu, anne babanın gereksinimini çocuğa iletmeyen bir kodlamadır. Açık ve doğru kodlama hep Ben- iletisi ile olur. “Yorgunum”, “Canım oynamak istemiyor”, “Dinlenmek istiyorum”.Bunlar anne babaların duygusunu iletir. Sen-iletileri anne babaya değil, çocuğa yöneliktir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=26285

Sen iletisini çocuk kendisinin bir değerlendirmesi olarak çözümler; ben iletisinde ise anne babasıyla ilgili gerçek bir bilgi elde eder.