Hz.Talha (r.a.)’nın Şeytanla Mücadelesi

İslâm davetçilerinin olmadığı beldelerin tek davetçisi olan şeytan, çöl sıcağına aldırmayarak her insanla tek tek ilgilenir... Muhatap olduğu isimler listesinde Talha (r.a.)’ın da adı yazılıdır...

Şirk, hayasızlık, hırsızlık, zina, dedikodu, haksız yere adam öldürme ve putlara tapma gibi günahların cirit attığı o beldede yaşayan insanlara acıyan Allahu Teâlâ bir uyarıcı gönderir...
Uyarıcının gelmesiyle, şeytan farklı metotlar geliştirmeye çalışır...
Allah’ın kullarından tüm beklentileri kulaktan kulağa yayılarak Talha (r.a.)’ya kadar gelir...
Nefsinin ve Allah’ın isteklerinin kıyasını yaparak tercihini Allah’ın dininden yana kullanır...
Düne kadar şeytanı kendisine dost seçen Talha (r.a.) büyük önderin (Peygamberin) attığı her adımı, titizlikle izler...
Resûlullah’ın (s.a.v.)’in hayatında ‘cihad’ ibadeti de önemli bir yer tutar...Bu ibadette canı ve malı masaya yatırmak vardır... Gecelerini namaz ve zikirle aydınlatan Talha, cihaddan da tatmak ister...Ve Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte savaşmak ister... Cihada karar vermek, dünya ve içindekilerle bir dönem organik bağı koparmak demektir...
Ve Talha’nın gözüne evi, eşi, çocukları gelir...
Şeytan: Talha, cihadı düşündüğü anda ‘cihad’ kavramının içini boşaltmak için:
“Eşinden ve çocuklarından, bu güzelim dünyadan ayrılıp ölmek istiyorsun, öyle mi?” dedim. Aramızda şu konuşma geçti:
Talha (r.a.): Ölümle şehâdeti karıştırıyorsun!
Şeytan: Allah(c.c.), ya şehâdetini kabul etmezse?
Talha: Kişinin niyetine bağlı... Ve herkes de neyi hangi niyetle yaptığını bilir...
Cihad nimetinden faydalanmak için kesin kararlı görünen Talha (r.a.) şeytanın canını sıkar...Şeytan, bu kezTalha’nın (r.a.) eşini namluya sürerek:
“Bu fitne ortamında eşini yalnız bırakmak ha?” der.
Talha: “Allah (c.c.), kendisine emanet edilen herşeyi korur.”
Şeytan: “Eşinin, en yakın arkadaşınla evlenebileceğini düşünüyor musun?”
Talha: “Bu, onun en doğal hakkı... Hem ben şehid olursam eşimin ne yaptığnı göremeyeceğim ki!’
Namludaki kadın kurşunu ateşlenmeyince evlatlarını devreye sokar:
“Şehrin göbeğinde çocukların nasıl babasız büyüyecekler, onları terketmenle çocuklarına haksızlık yapmış olmuyor musun?!”
Talha: “Beni, eşimi ve çocuklarımı bu kadar çok düşündüğünü bilmiyordum!.. Hem onlardan sana ne!”
Her ibadetin bir maddî külfeti vardır...Cihad ibadetinin de külfeti, eş ve çocuklardan bir dönem ayrılmaktır.Karşılığında cennet olan her amel bana sevimli gelir...Canını satmak isteyenin aklına ne eşi gelir ne de evladı!..
Şeytanın kurşunları hedefini şaşırmaya devam eder... Gün gelir cihad hazırlığı başlar ve Talha (r.a.) diğer sahabilerle yola koyulur...
Gücü çok zayıflayan şeytan son saldırılarına başlar:
“Henüz vakit geçmedi, ailene dönmen için son bir fırsatın daha var...Kendini ve aileni ateşe attığının farkında mısın?” der.
Şeytanın bu vesveseleri karşısında Talha (r.a.)’nın gözleri önüne ‘A’raf sûresinin 201. ayeti bir ağaç gibi dikilir:
“Takva sahiplerine şeytandan bir vesvese geldiğinde iyice düşünürler. Bakarsın ki onlar görüp bilmişler bile.”
F.B. Sonra ne oldu?
Şeytan: Eûzu besmele çekti...
F.B. Yani?
Şeytan: Vesvesenin benden geldiğini anladı ve şerrimden Allah’a sığındı...
F.B. Senin ve yandaşlarının şerrinden ben de Allah’a sığınırım..

` ` `

F.B. İnsanların akidelerini değiştirmek için olanca gücünle çalışıp duruyorsun... Madem insanların inançları senin için bu kadar önemli, o zaman insanların neye, nasıl inanmaları gerektiğini söyle de dileyen seni dinlesin...
Şeytan: Bana böyle bir davet fırsatı tanıdığın için sana teşekkür ederim...
F.B. Senden de teşekküründen de Allah’a sığınırım.
Şeytan: Derli toplu olması için başlıklar altında anlatayım.
F.B. Hemen.





ŞEYTANIN RIZASINI KAZANDIRAN
İNANÇLAR



a) Allah inancı
– Allah’ın varlığına inanıp inanmamakta serbestsiniz.Eğer varlığına inanacaksanız, kabul etmelisiniz ki:
1. Allah(c.c.) göklerin hakimidir... Yerdekilerin yaşam tarzlarına karışmaz.
2. Bin kere de tevbe etsen hiçbir koşul olmadan bağışlar.
3. İnanç ve ibadetlerden ziyade kalp temizliğine bakar.
4. Allah; varlığına inanan herkesi bağışlar. (Hâşâ)
5. Allah (c.c.) ile beraber patronlarınız da rızık verir. (haşa)
6. Arada aracı (ölüler ve bazı şeyhler)olmadan dualarınızı işitmez (Hâşâ).
F.B. Böyle bir Allah inancından Allah’a sığınırım!
Peki, Peygambere iman?
Şeytan:
b) Peygamber inancı
1. Peygamberler Allah’tan aldığı sözleri insanlara ulaştırdılar ve dünyadan göçtüler.Kim Peygamber’i örnek almak istiyorsa giyim kuşam tarzına baksın... Sevdiği yemekler ve meyvelere baksın...
F.B. Hayatını hikâye gibi okusun yeter...
Senden ve tanımladığın peygamber inancından âlemlerin Rabbine sığınırım...
Şeytan:
c) Kur’an İnancı:
1. Kur’an Mekke ve Medine’de nazil olduğu için sadece o bölgedeki insanları bağlar.
2. Kur’an’a... çöl kanunu da diyebiliriz...
3. Miras ve ceza hukukunu anlatan kalınca bir kitap...
4. Aynı zamanda kabirler diyarının vazgeçilmez bir kitabıdır.
5. Ölülerin değil kırkıncı gününde, onlara her gün okunsa hiçbir sakıncası yok.
6. Sadece büyük alimler anlar.
7. Çok kutsaldır!Çocukların erişemeyeceği yerlere konulması çok sevap getirir.
8. Mutlaka Yasin-i Şerif!
F.B. Güllü Yasin olur mu?
9. Bir çok meâl olduğu ve bu yüzden kafaların karışmaması için meâlinden okunmaması daha uygun olur.
F.B. Ki Allah ile diyalogları kopsun değil mi?
10. Arapçasını öğrenmek ve ezberlenmek hem çok zordur hem de (namaz) dışında pek faydası yoktur...
F.B. Allah!.. Allah!..
Şeytan:
d) Melek inancı
Meleklerin varlığına ister inanın ister inanmayın...
Niçin vardırlar neler yaparlar önemli değildir.
e) Kaza ve kadere iman
Allah (c.c.) her şeyi önceden yazdığı için, insanlar kendi kaderlerinde önceden yazılmış olanları yaşarlar.
F.B. Bir insan suç işlediğinde, suçlu Allah (c.c.) olacak değil mi? (Hâşâ)
Sıkıldığınız zaman deşarj olmak için kadere küfredebilirsiniz...Ve sürekli kaderden konuşun.
F.B. Şarkılarla, şiirlerle değil mi!
Şeytan:
Yarın Allah’ın huzurunda defteriniz önünüze konduğunda sol sayfanın kalabalık olduğunu görünce Allah’a:
“Senin yazdığını yaşadık” dersiniz. (Hâşâ!)
F.B. Gerçekten de boş yere kovulmamışsın!




Ahiret ve Hesap Gününe İman

Şeytan:
Ahirete inanarak hayatınızı zehir etmeyin. Unutmayın ki dünyaya bir defa geliyorsunuz.Bir daha da gelmeyeceksiniz... Bu yüzden insanoğluna ömürde bir defa gelen hayat fırsatını doyasıya yaşayın.
Öldükten sonra zaten yok olup gideceksiniz...
F.B. Sen değil misin:
“Tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.” diyen!
Şeytan: ?
F.B. Şuna yüzde yüz inanıyorum ki, insanların birçoğu üç aşağı beş yukarı seninle aynı akideyi paylaşıyor... Yani akideleri şeytan akidesi...
Bu söyleşide, sadece atacağın zarfları almayı düşünüyordum...Zehiri tanımlayıp da panzehir hazırlamamak yanlış olur düşüncesiyle asıl akidenin ne olması gerektiğini anlatmaya karar verdim... Ki dinleyenler, senin akidenin % kaçını taşıyorlar görüp, tedavi olsunlar.




Müslümanın Akidesi Nasıl Olmalı

a) Müslümanın Allah inancı
1.Gözle görülen ve görülmeyen her şeyin yaratıcısı olan Allahu Teâlâ her şeye hakimdir. Zaten gücü buna yeterlidir.112
“O, kullarının üzerinde kâhir (egemen) olandır...”
“O, kullarının üstünde (her türlü tasarrufa) sahiptir. O her şeyi yerli yerinde yapan, her şeyden haberdâr olandır.”113
Allahu Teâlâ insanları yaratsın, yedirsin, içirsin, güneşiyle ısıtsın, mal versin, evlat versin, türlü türlü rızıklarla nimetlendirsin ve kulları üzerinde de hiçbir hakkı olmasın? Böyle bir şey mümkün olabilir mi?!
Allahu Teâlâ insanların hem dünyada rahat yaşamaları, hem de ahirette mutlu olabilmeleri için kanunlar koyar ve insanlara da o kanunlara uymak düşer... Ve bunda da hiçbir çelişki yok...
2. Dilediği hükmü koyar.
“Şüphesiz Allah dilediği hükmü kor”.114
Bir şeye hükmetme konusunda hiçbir merciye danışmaz... dilediği hükmü koyar...Ve koymuş olduğu kanunlarda ne bir mantıksızlık vardır ne de adam kayırma...
Tüm kanunları tamamen insanoğlunun yararınadır...
3. Rızkın gerçek ve tek sahibidir
“Elde ettiğiniz her nimet Allah’tandır.”115
“Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın”116
Patronun da rızkı Allah’tan, kalfanın da, işçinin de...
Esnafın da rızkı Allah’tan, dükkânına giren müşterilerin de...
4. Herşeyi görür ve işitir.
İster uzayda bulunulsun ister yerin en dibinde... Allah kendisine doğru açılan elleri ve yapılan tüm duaları hiçbir aracıya (ölüler ve şeyhler) ihtiyaç hissetmeden görür ve işitir... Dilerse duaların karşılığını hemen verir, dilerse bir süre erteler, dilerse karşılığını ahirete saklar...
O kullarını sürekli gözetir...
5. O her an bir iştedir.
“Göklerde ve yerde bulunan herkes ondan diler. O her gün (her an) bir iştedir.”117
Sanıldığı gibi, Allahu Teâlâ her şeyi yaratmış ve bizleri ahirette beklemiyor!
O her an her şeyi gözetiyor... Kim acıkmış, kim susamış, kimin başı derde girmiş, kim cezayı hak etmiş, kim evlat sahibi olmak istemiş, kim oltasına balık istemiş, hangi ot susamış, hangi böcek acıkmış, kimin doğumu yaklaşmış, kimin eceli dolmuş... Her şeyi hem en ince ayrıntısına kadar biliyor, hem de ilmiyle, onlarla beraber.
6. Tüm faydalar ve zararlar Allah’ın
dilemesiyledir.
“Allah sana bir sıkıntı dokundursa Allah’tandır. Onu O’ndan başka hiçbir kimse gideremez. Sana bir hayır dilerse O’nun lütfunu geri çevirecek hiçbir kimse yoktur.O bunu dilediği kullarından dilediğine eriştirir...”118
“De ki: Hakkınızda bir fenalık dilerse yahut sizin için bir rahmet murad ederse, sizi Allah’a karşı kim koruyabilir?..”119
7. Tüm musibetler Allah’ın dilemesiyledir.
“Allah’ın izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz...”120

` ` `

b. Meleklere iman
Her ne kadar meleklerin varlığına iman etmek sorumluluktan kurtarsa da mahiyetlerinin bilinmesinde çok büyük faydalar vardır... Önce melekler bir tanıyalım, sonra da edineceğimiz bilgilerin amellerimize nasıl yansıyacağını görelim.
a) Meleklerin yaratılışı
Ümmü’l-mü’minin Aişe (r.a.)’dan:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Melekler nurdan yaratıldı...”121
b)Meleklerin özellikleri
• Rablerini sürekli zikrederler.
“.. Onun yanında olanlar, ona ibadet etmekte büyüklüğe kapılmazlar ve yorgunluk duymazlar.Gece gündüz hiç durmaksızın tesbih ederler.”122
• Meleklerin kanatları vardır.
“Hamd gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır...”123
• Melekler, Allah’ın izni ile insan kılığına
girebilirler.
“Kitapda Meryem’i de an! Hani o, kendi ailesinden doğu tarafından bir yere çekilmişti.Sonra onlarla kendi arasına bir perde germişti.Derken biz ona Ruhumuzu (Cebrail’i) gönderdik.Ona tam bir insan sûretinde göründü.
(Meryem onu görünce “Senden Rahmân’a sığınırım. Eğer takva sahibi bir kimse isen (bana ilişme)” dedi.
O da dedi ki:“Ben ancak senin Rabbinin gönderdiği elçisiyim.Sana temiz bir oğul vermeye geldim.”124
• Melekler gaybı bilmezler.Ancak Allah’ın
dilediğini bildirdiğini bilirler.
“(Allah) Âdem’e, isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip:‘Eğer doğru söyleyenseniz, bunları bana isimleriyle haber verin, dedi.
(Melekler) dediler: “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur...”125
• Meleklerin sayıları
Meleklerin sayısını sadece ve sadece Allah bilir.
“Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilemez.”126
Meleklerin sayılarının bir hayli çok olduğunu şu hadiste görebiliriz:
Ebu Zer (r.a.)’dan:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ben, sizin görmediğiniz (gerçekler)i görürüm ve işitmediğiniz (gerçekler)i işitirim.Gök (âdeta) gıcırdadı ve gıcırdaması da hakkıdır. (Çünkü) gökte dört parmak yeri yoktur ki, bir melek Allah’a secde etmek üzere (o yere) alnını koymasın”.127
Allahu Teâlâ bazı meleklerin adlarını, bazılarının da görevlerini gerek ayetler yoluyla, gerekse hadisler yoluyla bizlere bildirmiştir.







BAZI MELEKLER


1. Cebrail:
Meleklerinen ileri gelenidir. Peygamberlere vahiy getirmekle sorumludur.
“Şüphe yok ki o, çok şerefli bir elçinin (getirdiği) sözdür.Büyük bir güç sahibinin, Arş’ın sahibinin nezdinde yüksek bir mevki sahibi olan elçinin.”128
2. Mikail:
Doğa olayları ile görevlidir. Bu dünyadaki rızıklar, yağmur ve bitkilerden meydana gelir.Mikail (a.s.)’ın, ilahî emirleri yerine getirme hususunda ona tabi yardımcıları da vardır.Onlar, Allah’ın dilediği yerlere rüzgârları ve bulutları sevkederler.129
3.İsrafil:
Bütün ölenlerin yeniden dirilmesi ve mezarlarından çıkmaları için “sûr”u üflemekle vazifeli melektir.130
İsrafil (a.s.) sûru iki defa üfleyecektir...Allah’ın izni ile sûrun ilk üflenişinde bütün insanlar öleceklerdir... İkinci üfleyişte ise, yeniden dirilip kalkacaklardır.
Allahu Teâlâ şöyle buyurur:
“Sûr’a üfürülmüştür; böylece onlar, kabirlerinden (diriltilip) Rab’lerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp giderler”.131
“Çağırıcının (münadî) yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver.
O gün o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu (dirilip kabirlerinden) çıkış günüdür.”132
4. Azrail (Ölüm Meleği):
İnsanların ruhlarını bedenlerinden ayıran melektir.
“De ki: ‘Size vekil kılınan ölüm meleği, sizin hayatınıza son verecek, sonra da Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.”133
“Öyleyse melekler, onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak?”134
5. Kiramen Katibin:
Her insanın sağında ve solunda bulunup yaptıklarını yazan meleklerdir.
“Unutmaki sağında ve solunda oturan, yaptıklarını tesbit eden iki (melek) vardır.
O bir söz söylemeye dursun, mutlak onun yanında görüp gözetlemeye hazır biri vardır”.135
6. Münker ve Nekir:
Kabirde birtakım sorular soran meleklerdir.
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Ölü -veya sizden biriniz - defnedildiği zaman o’na iki melek gelir.Birine Münker, diğerine de Nekir denir.
Mütakiben o iki melek sorar:
– Dünyada iken bu adam [Muhammed (a.s.)] hakkında ne demiştin?
Bunun üzerine o(ölmeden önce) söylediği sözleri aynen söyler:
– O, Allah’ın kulu ve Resûlüdür.Allah’dan başka hak ilah olmadığına ve Muhammed’in (s.a.v.) O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ederim! der.
Sonra o iki melek:
– Senin böyle söylediğini esasen biliyorduk! derler.
Sonra onun kabri, yetmiş arşın kare olarak genişletilir, aydınlatılır ve sonra kendisine:
– Uyu (istirahat et)! denir.
O da:
– Aileme dönüp onlara da haber vereyim mi? der.
O iki melek:
– Gelin-güvey gibi uyuki onu gelin-güveyi ailesinden elbet en çok sevdiği kişi uyandırır derler.
O kişi, Allah (c.c.) onu, o yatağından mahşere kaldırıncaya kadar rahatça uyur.
Şayet Münafık ise:
– İnsanların (ona peygamber dediklerini işittim ve ben de aynı şeyi söyledim. Hakikat mıdır? bilmiyorum, diyecektir.
Bunun üzerine o iki melek:
– Senin böyle söylediğini esasen biliyorduk, derler.
Sonra toprağa:
– Çullan onun üzerine, denilir.
Toprak, onun üzerine çullanır.(Bu çullanma neticesinde) yan kaburga kemikleri yerlerinden oynar ve Allah onu, o yatağından mahşere kaldırıncaya kadar toprakta devamlı olarak azab içinde kalır”136
7. Hamele-i Arş:
Rabbimizin Arşı’nı taşımakla görevli olan meleklerdir.
“Arşı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rabblerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler.”137
8. İnsanların kalbine doğruları ilham eden
melekler:
Abdullah İbn Mes’ud (r.a.)’dan:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur:
“İnsanoğluna şeytanın vesvesesi ve meleğin de ilhamı vardır. Şeytanın vesvesesi kötülükle korkutma ve hakkı (ilhamı) yalanlamaktır.
Meleğin ilhamı ise, hayrı vadetmek ve hakkı doğrulamaktır.Bunu, her kim (vicdanında) bulursa Allah’tan olduğunu bilsin ve Cenab-ı Allah’a hamdetsin.
Diğerini bulan da şeytandan Allah’a sığınsın.”138
9. Bir kısım melekler mü’minler için dua
ederler:
“Arşı yüklenmekte olanlar ve çevresinde bulunanlar, Rabblerini hamd ile tesbih etmekte, O’na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler:
“Rabbimiz rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp sardın, tevbe edenlere ve senin yoluna tabii olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru.
Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki, onlara (bunu) vadettin.Babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten sen, üstün ve güçlü olanın, hüküm ve hikmet sahibisin.
Ve onları kötülükten koru. O gün sen, kimi kötülüklerden korumuşsan, gerçekten ona rahmet etmişsindir. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur”.139
F.B. Bizlerin haberi olmadan bizler adına melekler dua ediyorlar... Bu Allah’ın bizlere olan merhametinden başka bir şey değil!
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kulların kendisinde sabaha erdiği her bir günde muhakkak iki melek iner.Bu iki melekten biri:

– Ya Allah, infak ediciye bir bedel ver, diye dua eder.
Diğeri:
– Ya Allah, (malı) tutucu olana (cimri olana) telef ver, diye beddua eder”140
10. Melekler; namaz kılanlarFatihâyı
bitirince onlarla beraber “amin” derler
Ebû Hüreyre’dan (r.a.):
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Fatiha okuyan kimse, ‘amin’ dediği zaman siz de ‘amin’ deyin.Çünkü melekler de ‘amin’ derler.
Her kimin ‘amin’ demesi, meleklerin ‘amin’ demesine denk düşerse, geçmiş günahları mağfiret olunur.”141
11.Bazı melekler, her gün sabah ve ikindi
namazlarında mü’minlerle beraber olurlar:
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan.
Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Birtakım melekler geceleyin, birtakım melekler de gündüzleyin birbirlerinin ardınca, size gelirler. Bunlar, sabah ve ikindi namazlarında birleşirler.Sonra içinizde kalmış olan melekler semaya yükselirler.
Rableri, namaz kılmış kullarının hâllerini iyi bildiği hâlde yine de o meleklere:
– Kullarımı ne hâlde bıraktınız? diye sorar.
Onlar da:
– Biz, onları namaz kılar hâlde bıraktık ve yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler.”142
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bir kavim, Allah’ın evlerinden bir evde toplanarak Kitabullah’ı okurlar ve onu aralarında müzâkere ederlerse, üzerlerine sekinet iner.Allah’ın rahmeti onları kaplar.Melekler de etraflarını kuşatırlar.Allah onları, kendi nezdindekilere anar”.143
12. Melekler, muvahhid mü’minlere rahmet
okur, ilim sahipleri için istiğfar ederler.
“O’dur ki, sizi karanlıklardan nura çıkarmak için size rahmet etmekte, melekler de (size dua etmektedir).O, mü’minleri çok esirgeyendir.”144
13. Melekler, caminin kapısında bekler ve
gelenleri yazarlar.
Ebû Hüreyre (r.a.)’ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Resûlullah (s.a.v.):
“Cuma günü olduğu zaman mescidin kapısında melekler durur, gelenleri öncelik sırasına göre yazarlar.
Erken gelenin örneği, bir deve kurban eden kimse gibidir.Ondan sonraki, bir sığır kurban eden gibi, ondan sonraki bir koç kurban eden gibi, ondan sonraki bir tavuk sadaka eden, sonra bir yumurta sadaka eden gibidir.
İmam, hutbeye çıkınca melekler de defterleri dürüp, zikri dinlerler.”145
14. Melekler,Allah’ın sevdiklerini sever, buğz
ettiklerine de buğz ederler.
Ebû Hüreyre (r.a.)’dan.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki Allah, bir kulu sevdiği zaman Cibril’i çağırır da:
– Ben, filanı seviyorum, onu sen de sev, der.
Ve onu, Cibril de sever. Sonra Cibril semâya seslenerek:
– Gerçekten Allah, filanı seviyor, onu siz de sevin! der.
Artık onu, semâ halkı da sever.Sonra onun için yeryüzüne kabul konur.
(Allah) bir kula da buğzetti mi, Cibril’i çağırarak.
– Ben, filana buğzediyorum, ona sen de buğzet! der.
Ve Cibril, ona buğzeder.Sonra semâ halkı arasında:
– Allah, filana buğzediyor, ona siz de buğzedin! diye seslenir.
Onlar da ona buğzederler.Sonra o kul için yeryüzüne buğz konur.”146
15. Melekler, mü’minleri müjdelerler.
Ebu Hüreyre (r.a.)’dan.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Bir adam, başka bir köydeki din kardeşini ziyaret için yola çıkmış. Bunun üzerine Allah, onun yoluna bir gözcü melek oturtmuş.
Adam, meleğin yanına gelince (melek):
– Nereye gitmek istiyorsun?diye sormuş.
Adam:
– Şu köydeki din kardeşime gidiyorum, cevabını vermiş.
Melek:
– Onun senin üzerinde minnet ettiğin bir nimet mi var? diye sormuş.
Adam:
– Hayır, şu kadar var ki, ben onu,Allah için seviyorum, cevabını vermiş.
Melek:
“O hâlde bil ki ben, senin o din kardeşini Allah için sevdiğin gibi Allah’ın da seni sevdiğini bildirmem için Allah’ın sana gönderdiği elçiyim, demiş.”147
16. Meleklerden bazıları her bir iş için inerler.
Rabbimiz Allah şöyle buyurur:
“Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.”148
17. İnsanlarla beraber bulunan koruyucu
melekler vardır.
Rabbimiz Allah şöyle buyuruyor:
“Onun (insanın) önünde ve arkasında izleyenleri vardır.Onu, Allah’ın emriyle gözetip korumaktadırlar.”149
“O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır.Size koruyucular gönderiyor.”150
“Üzerinde gözetleyici-koruyucu bulunmayan hiçbir kimse yoktur.”151
F.B. Meleklerin varlığına körükörüne iman edenle, bu bilgileri okuyanların imanları farklı olur kanaatindeyim.
Bir melekler topluluğu düşünün ki, bazıları sizler adına Allah’a dua ediyor, bazıları sizi koruyor.Bazıları kalbinize salih amelleri işlemeniz için ilhamlar gönderiyor...

` ` `

Gel gelelim hayat kitabımıza imanımızın nasıl olacağına...

Allah’ın Gönderdiği Kitaplara İman

İnsanları yaratıp başıboş bırakmayan Allahu Teâlû insanların saadeti için aralarından peygamberler seçip, onları kendi sözlerini içeren kitaplarla desteklemiştir.
Hakka karşı siyah gözlük kullanan insanlar gelen kitapları zamanla tahrif ettiler...Bu da yetmezmiş gibi kendi peygamberlerini de öldürdüler...152
Ama Allahu Teâlâ’nın merhamet edenlerin en merhametli olması, yine tecelli edmiş ve son bir kez insanlara peygamber göndererek, vahiy yoluyla büyük davetçisini desteklemiştir...
Gelen uyarılar bir kitapta toplanmıştır...İşte bu kitap, Kur’ân-ı Kerîm’dir...









KUR’ÂN’A İMAN ETMEK NE DEMEKTİR?

• Allah’ın bu kitabına hiç bir harfin eklenmediği ve hiçbir harfinde, çıkarılmadığına inanmaktır.
“O zikri biz indirdik biz; ve onun koruyucusu da elbette biziz.”153
• Muhatabının diriler olduğuna ve dirilere okutulacağına inanmak:Şeytanın dediği gibi ölüler kitabı değildir Kur’an...
“... (Ölüleri değil), diri olanları uyarmak (dirilere okumak) için indirildi.”154
“... Sen ölülere duyuramazsın.”155
“... Kabirlerde olanlara işittirecek değilsin.”156
“... İşitseler bile cevap veremezler.”157
• Kur’ana uyana rahmet edileceğine inanmaktır.
“... Kur’an’a uyun ki size rahmet edilsin.”158
• Kur’an’ın sadece Araplara değil tüm insanlara gönderilmiş olduğuna inanmaktır.
“İşte bu, insanlara bir bildiridir! Onunla uyarılsınlar, O’nun ancak bir tek ilah olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri de iyice öğüt alsınlar diye.”159
• Kur’an’ı boşa çıkaracak hiçbir sözün olamayacağına inanmaktır.
“... O (Kur’an), aziz, değerli (eşsiz) bir kitaptır.Ne önünden, ne arkasından onu boşa çıkaracak (etkisiz kılacak) bir söz gelmez.”160
• Kur’an’ın, inananları karanlıktan aydınlığa çıkaracağına inanmaktır.
“Allah onunla rızasına uyanları selâmet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve kendilerini dosdoğru yola iletir.”161
• Kur’an’ın hakkı batıldan ayırdığına inanmaktır.
“Hak ile batılı ayıranı (Furkan’ı), âlemlere uyarıcı olsun diye kuluna indiren(Allah) ne yüce, ne mübarektir.”162
• Kur’an’da hiçbir çelişkinin olmadığına inanmaktır.
“Hâlâ onlar Kur’anı gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkasından gelseydi, elbette içinde birbirini tutmayan birçok şeyler bulurlardı.”163
F.B. Evet... Sanıldığı gibi Kur’an sadece miras hukuku ve çöl bedevisini muhatap alan bir kitap değilmiş...





PEYGAMBERLERE İMAN


İnsanların akıllarına güvenmeyen Allahu Teâlâ, muradını daha iyi anlamaları ve izlerini adım adım takip etmeleri için kendi içlerinden bir uyarıcı seçmiştir...
“O kendi emri ile kullarından dilediği kimselere vahy ile melekleri: “Benden başka ilah olmadığını bildirin, o halde benden korkun.” desinler diye indirir.”164
• Peygamberlerin, insanları uyarmaları için gönderildiğine inanmak.
“Allah’a itaat edin, Resûlede itaat edin ve (emirlerine aykırı hareketten) sakının.Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Peygamberimize düşen apaçık tebliğdir.”165
“... (İnsanları) Allah’a kulluğa ve (Allah’a) itaate davet ederler.”166
“... (İnsanları) doğru yola çağırırlar.”167
• Peygamber bile olsalar, Allah’ın bildirdikleri dışında gaybı bilemeyeceklerine inanmak.
“De ki: ... Ben gaybı da bilmem...”168
• Kendi kafalarına göre hüküm koymayacaklarına inanmak.
“... Ben, ancak bana vahyolunan (Kur’an)’a uyarım...”169
• Allah’ın sevgisini kazanmak için peygambere uymanın gerektiğine inanmak.
“De ki: “Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah’ da sizi sevsin...”170
• Peygamber’in getirdiği tüm hükümlere şeksiz şüphesiz inanmak.
“... Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.”171
• Peygamberimizin emir ve yasaklarına uymak.
“Peygamber size ne verirse onu alın, neden sakındırırsa ondan sakının.”172
• Peygamberin sadece Araplara değil, tüm insanlığa gönderildiğine inanmak.
“Biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.”173
• Allah’ın dilemesi dışında Peygamberlerin bile şefaat edemeyeceklerine inanmak.
“... İzni olmadan kim şefaat edebilir?..”174









ÂHİRET GÜNÜNE İMAN ETMEK


Sanıldığı gibi ölüm, yok oluş değildir...Ölüm, sadece öteki âleme geçiş vizesidir.
Geçici ve imtihan yeri olarak yaratılan bu dünya, vakti dolduğunda hallaç pamuğu gibi dağılacak ve tüm insanlar Allah’ın huzurunda toplanacaklardır...
“Dünyada bir süre faydalanmadan sonra dönüşleri ancak Bize olacaktır...”175
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/islami-bilgiler/11102-seytan-lain-post17395.html
• Yalnız dünyalık isteyenin ahiretten nasibinin olamayacağına inanmak
“Kim ahiret ekinini isterse onun ekinini artırınız. Kim de dünya ekinini isterse kendisine ondan bir şeyler veririz. Ahirette ise onun hiçbir payı yoktur.”176
• Ahiretin mutlaka geleceğine inanmak
“Kâfirler: “Saat (kıyamet) bize gelmeyecek.” dediler. De ki: “Hayır, gaybı bilen Rabbim hakkı için elbette o size gelecektir.”177
• Tüm insanların hesap günü Allah’ın huzuruna tek başlarına çıkacağına inanmak
“Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi yapayalnız, teker teker huzurumuza geldiniz ve size bağışladığımız şeyleri arkanızda bıraktınız...”178
• İnsanın yaptığı bütün işlerin hesap günü ortaya çıkarılacağına inanmak
“Her insanın amelini kendi boynuna ayrılmayacak şekilde doladık.Kıyamet günü de ona, açılmış bir halde karşısında bulacağı bir kitap çıkarırız.”179
• Hesap gününde kimseden fayda gelmeyeceğine inanmak
“Ve öyle bir günden korkun ki, kimse kimseye hiçbir fayda veremez.”180
• Hesap gününde bile Allah’ın kullarına haksızlık yapmayacağına inanmak
“Kıyamet gününe has adalet terazilerini koyarız.Kimseye en ufak bir zulüm yapılmaz, (iyiliği) bir hardal tanesi ağırlığınca olsa bile, biz onu getiririz...”181








KADERE İMAN ETMEK


Kader konusunun hassas olması sebebiyle, üzerinde fazlaca düşünülüp akıl yürütmenin akideye zarar verebileceğini yazar kitaplar...
Kader konusunun iyi anlaşılması için önce Yüce Allah’ın (c.c.) iki ismini inceleyeceğiz:
• Alîm
• Adil
• Allah (c.c.)Alîmdir:
“Allah her şeyi çok iyi bilendir.”182
“Şüphe yok ki yerde de, gökte de Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.”183
“De ki: Göğüslerinizin içinde olanı gizleseniz de açıklasanız da O bilir...”184
“Gaybın anahtarları O’nun yanındadır.Ondan başkası bunları bilmez.Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. Bir yaprak düşmeye görsün.Mutlaka O’nu bilir.”185
Allahu Teâlâ her şeyi sayısınca bilir, görür ve işitir.Onun ilminin sınırı yoktur...
Her şeyi bilen Allahu Teâlâ, kendisine irade verdiği insanların iradelerini ne yönde kullanacaklarını da bilir...

Helâller ve haramlar belllidir... Allah (c.c.) tercih hakkını insana bırakmıştır... Şöyle bir misalle kader konusunu aydınlatmaya çalışayım:





Şekil 1’deki şahıs, kendi iradesiyle intihar etmeye karar verip yüksek bir yere çıkmıştır.Ve yine kendi iradesiyle de kendi hayatına son vermek istemiştir...
O şahıs daha doğmadan önce, Allahu Teâlâ o şahsın nasıl yaşayıp ve nasıl ölmek isteyeceğini biliyordu... Allah’ın bu bilgisinin o şahsın intihar kararına en ufak bile bir etkisi yoktur ve yarın Allahu Teâlâ O’na;
“Niçin intihar ettin?” diye sorduğunda sunacağı mazeret kesinlikle:
“Sen böyle ölmemi istediğin için...” olamaz!
Şekil 2’deki şahıs da aynı yükseklikten düşmesine rağmen, Allahu Teâla ona:
‘Niçin intihar ettin?’ diye sormaz...
Şekil 3’te de aynı durum söz konusudur.

Allah Adildir

İnsanlara irade verip başıboş bırakmayan Allahu Teâlâ kullarına Peygamberler davetçiler ve kitaplar (Kur’an) göndererek tercihlerini haktan yana kullanmalarını ister...
Buna rağmen ilahî ikazlara kulak vermeyenler kendi iradeleriyle kendilerini ateşe atmış olurlar...
Allah(c.c.), insanların şer amel işlemelerini istemez...Ama dileyen de dilediği (Allah’ın takdir ettiği) kadar şer amel işlemelerine fırsat tanır.Elbetteki karşılığı olan ateşten de bahsederek...
Kader konusunu kavrayan bir insan Allahu Teâlâ’yı zalimlikle suçlamaz (Allah noksan sıfatlardan münezzehdir).
Önemli: Şekil 1, 2 ve 3’de ölenlerin ölüm şekillerini ve tarihini Allahu Teâlâ ezelde biliyordu ve onların ölüm tarihi ve şekli önceden yazılmıştı...
Allah (c.c.) yazdığı için onlar oradan aşağı düşmediler... Akisne Allah onların o şekilde aşağı düşeceğini bildiği için yazdı...
Aradaki farkı görebilmişseniz kader konusunu % 99 kavramışsınız demektir.


F.B. Senin akidenle benim akidem arasında dağlar kadar fark var, öyle değil mi?
Şeytan: Ben şeytanım ama!..Müsaade et de akidelerimizde bazı farklılıklar olsun yani...
F.B. Ciddi ciddi söyleşinin de sonlarına geldik...
Eğer güzel bir şekilde can verip Rabbimin huzuruna çıkarsam, Allah’a şöyle diyeceğim:
– Allah’ım! Şu şeytanla (yani seninle) iki dakika görüşmek istiyorum. (Tabii ki şeytan yanarak gelir) Ve sana diyeceğim ki;
– Bu kitabı nasıl buldun?
İnan ki vereceğin cevabı çok merak ediyorum...
Eğer seni ve oyunlarını az da olsa anlatabilmişsem ne mutlu bana...
– Seni tevbeye davet etmek isterdim; ama bunun sana hiçbir faydasının olmayacağını bildiğim için bunun yerine,
tüm inananların senin şerrinden kurtulmaları için Allah’a dua edeceğim...
– ATEŞİN BOL OLSUN, ey İnsan düşmanı!!.
Feyzullah Birışık
Eleştiri ve Tavsiyeleriniz İçin Feyzullah Birışık Cep: (0 532) 274 25 46

CEP KİTAPLARIMIZ

Niçin Yaratıldın?
Allahu Teâlâ, yerde ve gökteki nimetleri niçin insanların hizmetine sunmuş? Allah’tan alacağımız vardı da hesaptan mı düşüyor (Hâşâ!). Yoksa insanlardan bir şeyler talep etmek için mi veriyor? (İnsanların teşekkürüne ihtiyacı olmamasına rağmen)
Okuyucuyla karşılıklı konuşur muşcasına hazırlanan bu küçük eserle muhatabınızı çok rahat bir şekilde ikna edebilirsiniz.
Esmâ-ûl Hüsnâ
İsim ve sıfatların ezberlenip Kur’an’da kaçar kere geçtiğini bilmek Allah’ı tanımak için yeterli olacağına inanmıyorum.Peki nasıl tanıyacağız?
Kanaatimce isim ve sıfatların, kendi nefsimizde ve tabiattaki tecellilerini görüp iyi bir tefekkür etmekle tanınır ancak...
Bu kitapçıkta Allah’ın güzel isimlerinden 99 isminin tabiattaki tecellilerini tek tek ele alıp yazdım...
CepMesaj Kitabı
En uzun mesajı 160 karakteri geçmeyen, cebinize göre hazırlanmış, göndereceğiniz kişinin akidesine, kültürüne ve ahlakına göre seçip mesajlayacağınız bir davet kitabıdır.
% Kaç Müslümanım
Resulûllâh (s.a.v.) dönemindeki müşrik insanlar niçin Lâilâhe illallâh demiyorlardı da günümüz müşrikler; çok rahat bir şekilde kelime-î şehâdet getiriyorlar?
Kelime-î şehâdeti bozan durumlar nelerdir, ve Lâilâhe illallâh derken farkında olmadan ve tür ilahları red ediyoruz? Sorularının cevaplarını bu kitapta bulmak mümkün...
İslâm Davetçilerinin Mazeretlerine
Reddiye
İslâm davetçilerini muhatap alan bu çalışmada davetçilerin öne sürdüğü mazeretlere Kur’an - sünnet ve alimlerimizin hayatları ışığında cevap veriyor...


Haramlar
İslâmla tanışan her insanın muhatap olduğu iki kavram vardır; helâl ve haram.
Helâller bellidir... Peki ya haramlar? Dinimizdeki haramların tamamını bu kitapta bulmak mümkün...













– En son ne zaman beyaz bir bezle dürüm yapılarak kurtçuklar sofrasına iki seksen uzanacağınızı düşündünüz?
– Ya da ‘insan ekili’ bahçeye gidip adınıza eşilecek çukurun yanında ölümü tefekkür ettiniz mi?
Farklı bir uslûpla kaleme alınan bu eserde; kabir ziyareti yapmış, ölüm meleğiyle konuşmuş, haşeratlar sofrasındaki merhumla kurtçukların muhtemel diyaloglarına kulak vermiş, Rahmet melekleriyle ruhlar alemini dolaşıp cennet ve cehennem sakinleri ile konuşmuş ve dünya malına bakış açısının ne olması gerektiğini yakalamış olacaksınız...
“Zevkleri kursakta bırakan ölümü sıkça anın” hadisi gereği, zevklerinizi kursağınızda bırakacağım için adıma çok seviniyorum...














– Siz hiç içinizdeki şeytanı elektrikli sandalyeye oturtup sorguya çektiniz mi?
Çok farklı bir uslûpla kaleme alınan bu eserde içinizdeki şeytanla karşılıklı konuşuyor musunuz gibi bir atmosfere gireceksiniz.
İddia ediyorum; şeytanı hiç bu kadar yakından tanımadınız!
Yine iddia ediyorum ki şeytanın hâlâ emekli olmadığına ve sizi hiç de sevmediğine şahit olacaksınız!
Anlatımların karikatürlerle süslendiğini bu kitapla içinizdeki şeytanı kızdıracağımdan hiç bir şüphem yok...

Ruhlar alemi’nde iken Allah’a ne söz vermiştik? ve niçin verdiğimiz sözü unuttuk? Bizleri gevşekliğe götüren etkenler nelerdir?
Allah(c.c.) insanları nasıl bir imtihan süzgecinden geçiriyor? sorularınıza cevap vererek kazananın ve kaybedenin mekânlarını mercek altına alıp o yola giden yolları sade bir dil ve özel bir uslûpla okuyucusuna sunuyor... Bir çok yerde ders kitabı olarak okutulması kitabın içeriğini yeterince anlatıyor kanaatindeyiz...

Bir kitap düşünün ki; hem kitap okumasını sevmeyen, sıkılan ve okuduğunu anlamayanların mazeretlerini rafa kaldıracak bir uslûpla yazılmış...
Yine bir kitap düşünün ki; Allah’ın büyüklüğünü anlatacak, tefekkür ayetlerini somutlaştırıp gözler önüne serecek, yaratılış gayemize değinilecek, imtihan kılavuzumuzu tanıtacak...
Yine bir kitap düşünün ki; İslâm dininin insan fıtratına uyumlu olduğunu, beşeri dinlerin fıtrata ters olduğunu ve İslâm akidesini oldukça sade bir dille anlatmış olacak...
Tefekkürün gücü kitabından bahsediyoum....

Feyzullah Birışık