VIII. SAHNE

(Işık yandığında Mustafa Kemal masada çalışmaktadır. Görevli, sahne dışından içeri girer.)

Görevli :Konuklar geldiler efendim.
Mustafa Kemal :Kendilerini içeri alınız. (Görevli dışarı çıkar. Konukları içeri alır.) Hoş geldiniz beyler. (Konuklar “hoş bulduk” derler ve Mustafa Kemal ile el sıkışırlar.)
I.Adam :Sanırım sizi ziyaret nedenimizi biliyorsunuz efendim.
Mustafa Kemal :Evet biliyorum. Yeni yazı çalışmaları üzerine görüşlerinizi ve önerilerinizi belirtecektiniz. Buyurun!
I.Adam :Bildiğiniz gibi bir gazetenin sahibiyim efendim. Yeni yazıya geçilmesiyle birlikte bir çok sorunla karşılaşacağımızı düşünüyorum. En başta, basımevimizin yazı niteliğinin değiştirilmesi yüzünden, büyük harcamalar yapmak zorunda kalacağız.
Mustafa Kemal :Ülke her şeyiyle değişiyor, yenileşiyor... Kafalar bile değişti. Değişmek emek ister, çaba ister. Bu nedenle değişmek çok zordur. Ulusun hızla değişmesi karşısında, basımevleri, gazeteler ve her türlü yayın organı da bu değişime ayak uydurmak zorundadır. Birkaç basımevi, gazete yazı tekniğini değiştirmiş çok mu?
II. Adam :Yalnız bu değil efendim. Yeni yazıyı öğrenmesi sırasında, okurlarımızı kaybetme korkumuz da var. Hatta bazı yazarlarımızdan yazmayacaklarını, bazı okurlarımızdan gazete almayacaklarını duyuyoruz. En önemlisi okuyucu kaybetmek istemeyiz efendim. Okur sevdiği yazarları gazetede görmek ister.
Mustafa Kemal :Her şeyden önce, yeni yazı okunması ve yazma kolaylığı nedeniyle, gazetelere okur kazandıracaktır. İkincisi, bazı yazarlar, yeni yönetime karşı kafalarını değiştirmek istemediklerinden, yeni yazıya karşılar. Yeni harflerin, yeni yazma biçiminin getirdiği yeniliğin, kafalarına yenilik getireceğinin ürküntüsü içindeler. Yeni harfleri toplumumuzun en kısa zamanda benimseyeceği inancındayım. Yeni yazının öğrenilmesi için büyük bir kampanya başlatılacaktır.
III.Adam :Hece sınıfı öğrencileri gibi kurs mu göreceğiz?
Mustafa Kemal :Evet beyler, gerekirse böyle olacak. Yeni harfleri, kadınından erkeğine, çocuğundan yetişkinine, köylüsünden, işçisinden memuruna kadar herkes öğrenecektir. Eğer bir ulusun yüzde sekseni okuma-yazma bilmiyorsa, bu durum o ulus için büyük bir ayıptır. (Konuklar birbirlerine bakarlar. şaşkındırlar.)
I. II. ve III.Adam :İzninizle efendim.
Mustafa Kemal :(Masadaki çalışmasına eğilerek) İzin sizlerin beyler.

(Işıklar kararır.)



IX. SAHNE

(Nokta ışığı Gazeteci Çocuğu aydınlatır. Gazeteci Çocuk sahneyi bir uçtan bir uca geçerek)

Gazeteci Çocuk :Yazıyor, yazıyor! Yeni Türk harflerinin Millet Meclisi’nde kabul edildiğini yazıyor. (Işık kararır. Sahnenin fonunda Mustafa Kemal’in karatahta başında yeni harfleri resmi VII.Sahne başlayana kadar durur.)

X. SAHNE

(Işık yandığında, Ali masada yazdığı mektubu okumaktadır.)

Ali :Sevgili anacığım, tayin olup geldiğim bu köy çok güzel. Bizi candan karşıladılar. Her işimizde bize yardımcı oluyorlar. Evde, başka bir öğretmen arkadaşla birlikte kalıyorum. Onun da ilk görev yeri burası. Geçen hafta yeni harflerin kabul edildiğini öğrendik. Çocukların okuma-yazmayı daha çabuk öğreneceğini düşünüyorum. Sanırım daha önce bizim iyi öğrenmemiz gerekecek. (Odaya Yusuf girer)
Yusuf :Merhaba Ali. Ne yapıyorsun?
Ali :Hoş geldin. Anneme mektup yazdım da, onu okuyordum.
Yusuf :Güzel, kolay gelsin...
Ali :Sağ ol. Nereden geliyorsun?
Yusuf :Muhtarın yanındaydım. İlçeye gitmişti de... Biraz olan bitenden haber alayım dedim. (Elinde bir paket vardır.)
Ali :Önemli bir haber var mı?
Yusuf :Yok canım, öyle önemli bir haber yok. Yalnız şunları bize iletsin diye kaymakamlıktan vermişler.
Ali :Onlar nedir ki? Bakmadın mı?
Yusuf :Yok bakmadım. (Paketi masanın üzerine koyar) Açacak zamanım olmadı.
Ali :(Paketi açarken) Amma da meraksızsın. Ben olsam... (Paketi açmıştır) Bunlar yeni harflerle ilgili kitapcıklar. Gel şöyle bir göz gezdirelim.

(Yusuf da masanın başına gelir. Kitapcıklara tek tek bakarlar)

Ali :Bak bu yeni harflerin yazımına ilişkin.
Yusuf :Bu da yazım kurallarını içeren kitapcık.
Ali :Gel hemen çalışmaya başlayalım. (Kağıt kalemi eline alır)
Yusuf :Hemen mi?
Ali :Evet.

(Işık yavaş yavaş kararırken, Ali ve Yusuf kitapcıklara iyice eğilmişlerdir.)

XI. SAHNE

(Işık sahne önünde Anlatıcı’yı aydınlatır.)

Anlatıcı :Yeni harflerin kabul edilmesiyle birlikte, sanat, kültür ve düşünce yaşamımızda yeni yollar açıldı. 15 Nisan 1931 yılında kurulan Türk Tarih Kurumu’nu, 12 Temmuz 1932 yılında kurulan Türk Dil Kurumu izledi. Böylece, Türk insanının geçmişine, bilimsel, çağdaş ve sağlıklı bakmasının yolu açıldı... Türk Tarih Kurumu’nun kuruluşunda, Mustafa Kemal kurul üyelerine şu önerilerde bulunuyordu... (Anlatıcı’nın üzerindeki ışık biraz karartılır. Sahne gerisinde, çalışma masasının ardında bulunan Mustafa Kemal nokta ışığıyla aydınlatılır. Fonda, Mustafa Kemal’in Türk Tarih Kurumu’ndaki toplantı fotoğrafı görülür.)
Mustafa Kemal :Ulusumuzun geçmişini araştırdıkça, Türk çocuğu gelecekte büyük işler yapmak için kendinde güç bulacaktır. Bu araştırmayı yapmak bizler için görevdir. Özenli çalışmak ve gerçek verilere dayanmak, yolumuzu aydınlatmalıdır. Biz sürekli gerçeği arayan ve buldukça, bulduğumuzu söylemekten çekinmeyen olmalıyız. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir görünüm kazanır.

(Mustafa Kemal’in üzerindeki ışık kararır. Anlatıcı’nın üzerindeki ışık aydınlanır.)

Anlatıcı :Türk dilinin gelişmesi içinde aynı çalışmalar yapıldı. Halk dilinde yaşayan sözcükler derlendi. Eski Türk metinleri yayınlandı. Ardından da bir Türkçe Sözlük hazırlandı. Bunun sonucu olarak, sanat ve bilim diliyle, halkın konuşma dili arasındaki ayrılık kaldırıldı.

(Işık kararır)

XII. SAHNE

Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=134208
Gazeteci Çocuk : Yazıyor,yazıyor! Halk mekteplerinde yeni harflerle okuma
yazma kurslarının başladığını yazıyor!

(Sahne aydınlatıldığında köy okulunun sınıfı görünür. Sıralardan birinde Emine Kadın oturmaktadır. Emine Kadın mektup yazmaktadır.)

Emine Kadın :Sevgili oğlum, sana okuma yazma kursuna gittiğim sınıftan yazıyorum. Sana mektup yazabilmek için, sınıfa herkesten önce geldim. Okumamı ve yazmamı çok ilerlettim. Kız çocuklarının ilkokulu bitirme zorunluluğu ne kadar güzel bir karar... Ayrıca öğretmen hanım, Türk kadınına tanınan haklar konusunda konuşmalar da yapıyor. (Sınıfa birkaç kadın ve öğretmen hanım girer.)
I.Kadın :Emine Kadın buradaymış.
Öğretmen Hanım :Ne yapıyorsun Emine Teyze?
Emine Kadın :Mektup yazıyorum Öğretmen Hanım.
Öğretmen Hanım :Kime?
II.Kadın :Oğluna yazıyordur. Oğlu da sizin gibi öğretmen.
Öğretmen Hanım :Çok güzel. Bizlerden de selam yazın.
Emine Kadın :Mektupta yaptıklarımızı anlatıyordum.
(Öğretmen tahtaya yönelir. Kadınlar defterlerini açarlar.)

(Işık kararır.)

XIII. SAHNE

(Mustafa Kemal nokta ışığıyla aydınlatılır. Toplantıda konuşma yapar bir tavırla)

Mustafa Kemal :Bugün en önemli görevlerimizden biri de, kadınlarımızın yükseltilmesidir. Bu anlayış Yeni Türkiye Devleti’nin temellerinden birini oluşturur ve yaşatıcı unsurudur. Şimdiye kadar yalnız erkeklere tanınan hakların tümünden ve eğitim, öğretim haklarından bundan böyle kadınlar da yararlanacaktır. Kadın ve erkek yaşama ortak katılacaklardır. Bundan sonra uygar ve anlayışlı insanlara ihtiyacımız var. Bizi analarımız adam etti. Bu yeni insanları da yetiştirecek olan bundan sonraki analardır.

(Işıklar kararır)

XIV. SAHNE

(Nokta ışığı Anlatıcı’yı sahne önünde aydınlatır.)

Anlatıcı :Ülkemiz, ulusumuz yalnız sosyal alanda gelişmedi. Ekonomi ve sanayi alanında büyük ilerlemeler oldu. Mustafa Kemal tüm bu değişmelerin ya başlatıcısı ya da en büyük destekçisiydi. Ülkenin birçok yerinde fabrikalar kuruldu, ekonomik yaşamda köklü değişikliklere gidildi. Artık, Mustafa Kemal, yalnızca bitmekte, tükenmekte olan bir ulusun kurtarıcısı değil, ulusa yarınlarda yol gösterendi. O ulusun canıyla, kanıyla kazandığı zaferlerin üstüne, ulusun gücüne, becerisine, onurlu yaşama anlayışına dayanan yeni ulusal egemenlik düşüncesini amaç edinmiş Cumhuriyet Devleti’nin kurucusuydu. Bu nedenle Türk ulusu onu, geçmişten geleceğe uzanan bir önderi olarak görüyordu. İsterseniz, bu konuda, 1934 Kasım’ındaki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bir toplantısını izleyelim...

(Anlatıcı’yı aydınlatan ışık kararır. Işıklar yandığında meclis toplantı yapmaktadır. Toplantıda Mustafa Kemal de bulunmaktadır.)

Meclis Başkanı :24 Kasım 1934 günü oturumunu açıyorum. Konu, 21 Haziran 1934 tarihli soyadı kanununa bağlı olarak bir grup milletvekilinin Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal’e meclisimizce soyadı verilmesidir... Söz isteyenler...

(I.Milletvekili’ne söz verir.)

I.Milletvekili :Geçenlerde Dil Kurumu başkanı Saffet Bey, radyo konuşmasında, Mustafa Kemal için Ata Türk demişti. Bu iki kelimenin birleştirilerek, Mustafa Kemal Bey’e bundan böyle Kemal Atatürk denilmesini öneriyorum.
Meclis Başkanı :Oylarınıza sunuyorum. (Tüm milletvekilleri ellerini kaldırır.) Mustafa Kemal Bey’in soyadının Atatürk olması kabul edilmiştir. Kutlarım.

(Milletvekilleri alkışlarlar. Mustafa Kemal Atatürk bulunduğu yerden milletvekillerine selam verir.)

II.Milletvekili :Söz istiyorum başkanım.
Meclis Başkanı :Buyurun efendim.
II. Milletvekili :Mustafa Kemal Atatürk, ulusumuzun tümünün önderidir. Bu nedenle soyadının başka kimselerce soyadı olarak seçilmemesini ve bu soyadından türetmeler yapılmamasını yasa olarak öneriyorum.
Meclis Başkanı :Oylamaya sunuyorum. (Tüm milletvekilleri ellerini kaldırır.) Kabul edilmiştir.

(Işık kararır)

XV. SAHNE
(Nokta ışığı kırk yaşına yaklaşan Ali’yi, Anlatıcı’nın oyun boyu yerlerden birinde aydınlatır.)
Ali :İzin alıp, son sözleri ben söyleyeyim istedim. Kurtuluş Savaşı’mızın büyük önderi Mustafa Kemal, Atatürk’ümüz oluşundan dört yıl sonra aramızdan ayrıldı. On yıllık öğretmendim o sıralar. Onu kaybetmek, ulusumuz için ne acı bir olaydı. Ölümün de bile, sevinçte ve tasada bize ulus olmayı öğretti... Geleceğe onurlu, kıvançlı bakmayı da. Çünkü o, Cumhuriyet’i bedensel ömrüyle sınırlamamıştı. Çağının ve koşulların gereğine uygun, değişime açık, sonsuza kadar süreceğine inanmıştı. Biz de inanmıştık... Okul yıllarından sonra Atatürk’ü hiç görmesem de, onun ilkelerini, yol göstericiliğini hep hissettim... Bizler, o yılları yaşayanlar, şimdi ya aranızda yokuz ya da birçok görevi sizlere bırakacak yaşlarımız bile geride kaldı.Yeni Türkiye sizin omuzlarınızda, bilincinizde, çabanızda yükselecek, göverecek, büyüyecek. Yeter ki yarına içten, bilinçli ve umutlu bakmasını bilelim. Yarının dünde başladığını hiç unutmayalım. YARIN DÜNDE BAŞLAR....

(Işık kararır)

SON