V.SAHNE

( T.B.M.Meclisi’nin ilk gününe ilişkin görüntüler eşliğinde
Anlatıcı sahnenin önündeki yerini alır.)

Anlatıcı :23 Nisan 1920 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu önergenin ışığında kuruldu. Mustafa Kemal, Meclis Başkanı olarak hükümeti yönetti. İş bununla bitmedi... Yunanlılar tüm Ege’ye yayılmaya başladılar. İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar paylarına düşen yörelerde, halka baskı uyguladılar,zorbaca davrandılar. Ama direnişler de durmuyordu... Antep’de Kara Yılan, Ege’de efeler, Doğu’da dadaşlar, Karadeniz’de milisler türkü türkü, destan destan, bağımsızlık bilincini tüm Anadolu’ya yaydılar. Direnişçiler birleşti, ordular kuruldu. Ordular sel sel aktı düşman üstüne.

(Işık kararır. Fonda Kurtuluş Savaşı’na ilişkin fotoğraf ya da filmler yer alır.)

Gazeteci Çocuk :(Nokta ışığı verildiğinde, sahnenin diğer ön kısmındadır) Yazıyor, yazıyooor! İnönü’de Türk Ordusu’nun Yunanlıları yendiğini yazıyor.

(Işık kararır)

VI. SAHNE

(Sahnenin aydınlatılan bölümünde Mustafa Kemal ve Telgrafçı, Mustafa Kemal’in dediklerini yazmaktadır.)

Mustafa Kemal :Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya; Kazandığınız zaferlerle yalnız düşmanı değil, ulusun ters dönmüş talihini de yendiniz. Ulusumuza esenlik dolu bir gelecek sağladınız. Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal.

(Işık kararır)

VII. SAHNE

(Işık yandığında, Ali ve annesi Emine Kadın görünür. Emine Kadın ekmek pişirmektedir.)

Ali :Musa Dayı bir an evvel bitirsinler, dedi.
Emine Kadın :Az kaldı oğlum. Sen şunları götür istersen.
Ali :Yok, hepsi bitsin öyle getir, dedi Musa Dayı.
Emine Kadın :Hemen bitiyor.
Ali :Askerler öyle aç, öyle yorgun ki... Hemen hemen hepsi uykulu gözlerle bakıyorlar insana.
Emine Kadın :Kolay mı oğlum, günlerdir bir yerden bir yere taşınıyorlar.
Ali :Ordu bir kaç gün sonrası için, büyük bir savaşa hazırlanıyormuş. Askerlerin burada dinlendirilmesi bundanmış... Aralarında bir de öğretmen var.
Emine Kadın :..............
Ali :Ana ben öğretmen olmak istiyorum.
Emine Kadın :(Şaşkın) Öğretmen mi?
Ali :Evet ana. Askerlere ekmek götürdüğümde sözünü ettiğim öğretmenle tanıştım. İsteyen askere okuma yazma öğretiyormuş. Şimdiye kadar çok kişiye öğretmiş. Görevi buymuş. Artık burada kalacakmış... Bana da öğretmen olabileceğimi söyledi.
Emine Kadın :Öğretmen olmak çok zor. Hem nasıl, ne yapıp öğretmen olabilirmişsin ki?
Ali :Ben de ona bunu sordum. O da, ülkenin düşmandan kurtarılmasından sonra, en önemli işin halka okuma yazma öğretmek olduğunu söyledi. Bu nedenle ülkenin öğretmene ihtiyacı çok olacakmış.
Emine Kadın :Eee...
Ali :E’si, ülkenin her yanında öğretmen yetiştiren okullar açılacakmış. Hem de öncelikle köy çocuklarının bu okullara girmesi için çaba gösterilecekmiş.
Emine Kadın :Haydi hayırlısı...

(Emine Kadın, oğlunun ciddi bir tavırla anlatımına gülümser. Musa Dayı sahneye girer.)

Musa Dayı :Haydi Emine Kadın biraz çabuk olalım. Askerin bu gece yola çıkacağını söylüyorlar.
Emine Kadın :Hoş geldin Musa Dayı. Ekmeği bitirdim sayılır. Ali ile hemen götürürsünüz.
Musa Dayı :Telsizin başındaki komutandan öğrendim,düşman çok esir vermiş. Büyük bir hücum başlatılırsa düşmanın sonu gelirmiş.
Emine Kadın :Sana dün demiştim, ta uzak illerden kadınlar orduya yardım için geliyor. Biz neden katılmayalım onlara?
Musa Dayı :(Gülümser) Bugün sıhhiye komutanıyla da görüştüm. Ordunun hastanesini yakın bir yerde kurmak istiyorlarmış. Senin de adını yazdırdım, hastabakıcı olur diye. Ne dersin?
Emine Kadın :Ne derim Musa Dayı? Bir şeyler yapmak, bir yerinden tutmak istiyorum... Tamam işte ekmekler de bitti. Haydi bakalım Ali. (Ali ve Musa Dayı ekmekleri sofra bezine sararlar.)

(Işık kararır)

VIII. SAHNE

(Kurtuluş Savaşı’na ilişkin film ya da fotoğraflar gösterilir. Özellikle, Sakarya Savaşı’na ve halkın savaşa katılışıyla ilgili olanlar.)
Anlatıcı :Geçen her gün, Türk ulusunu güzel, esen, aydınlık dolu haftalara, aylara, yıllara götürüyordu. Artık Ankara’ya uçan kartallar, Ankara’dan düşman üstüne uçtular. Ankara, Antep oldu, Urfa oldu, Erzurum oldu, Eskişehir, Afyon oldu... Anadolu Ankara, Ankara Anadolu’ydu artık. Anadolu ayağa kalkıyor,tek bir yürek oluyordu. Ya İstanbul?

(Işık Kararır)






IX. SAHNE

(Işık yandığında, İngiliz Muhipleri Derneği’nin düzenlediği bir toplantı. Konuklar birbirleriyle konuşmaktalar.)

Gazeteci :(İngiliz Elçisine yaklaşarak) Sayın İngiliz elçisi, Ankara Hükümeti ordularının kazandığı başarılar üzerine söylemek istedikleriniz var mı?
İngiliz Elçi :Siz bunlara başarı mı diyorsunuz? Yalnızca kendilerini savunuyorlar. Karşı bir saldırı yapabilecekleri düşünülemez. Eğer böyle bir şeye kalkışırlarsa, sonuç kendileri için büyük bir yenilgi olur.
Gazeteci :İngiliz Başbakanı, “Türkler yenilmişlerdir. Batı Anadolu kendilerine kesinlikle verilmeyecektir” diyor... Ancak, Ankara Hükümeti’ne bağlı güçlerin ve Türk ordusunun başarıları da ortada... Ankara Hükümeti ile görüşme yapılacak mı?
İngiliz Elçi :Kesinlikle yapılmayacak! Yenilmiş bir ulusun temsilciliğini üstlenmeye kalkışan Ankara Hükümeti ile, başta Büyük İngiliz İmparatorluğu’nun, Fransa’nın, İtalya’nın ve Yunan Devleti’nin hiç bir anlaşma olanağı yoktur. Sanırım bu soruların kaynağında yenilmişlere tam bir ders verilmeyiş yatıyor. Kendilerini ulusun temsilcisi sayan isyancılara gerekli ders en kısa zamanda verilecektir. (Toplantıdaki Osmanlı subaylarını, devlet adamlarını ve din adamlarını göstererek) Gerçek temsilciler onlardır. Onlar bizi desteklediklerine göre... Anadolu üzerinde tek söz hakkına biz sahibiz.

(Işık Kararır)

X. SAHNE

(Işık yandığında Mustafa Kemal ve arkadaşları toplantı yapmaktadır.)

I.Adam Sad Mustafa Kemal’e) Paşam, Meclis bir an evvel karşı hücuma geçilmesinden yana. Fakat siz beklemek düşüncesindesiniz. Niçin bekliyoruz?
Mustafa Kemal :Benim kararım ve düşüncem de karşı hücuma geçmek. Yalnız hazırlıklarımız yetersiz. Yarım yamalak bir hazırlıkla başlatılacak bir savaş yenilgimizle sonuçlanır. Ülkemizin ve ulusumuzun yenilgiyi artık kaldıracak gücü yok.
II.Adam :İşgal devletleriyle karşılıklı görüşmeler yoluyla çözümler aranmalı diyenler, kendilerine oldukça çok taraftar buldular.
Mustafa Kemal :(Sinirli) Neden anlamıyorlar? Biz bu meclisi, ulusun geleceğinin masalarda ortadan kaldırılmasını önlemek için oluşturduk. Tek bir çözüm yolumuz vardır; düşmanı elimizdeki tüm güçlerle Anadolu topraklarından söküp atmak. Ulusca gücümüzü göstermedikçe düşmanla görüşmelerimiz hiç bir sonuç vermez. Ayrıca, yengiyi kazanacak güce, beceriye ulusumuz sahiptir. (Toplantıdakilerin yüzlerine bakarak) Şimdi, Büyük Taarruz üzerinde çalışabiliriz sanırım.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/showthread.php?p=134205

(Toplantıdakiler Mustafa Kemal’in gösterdiği planı incelemek üzere masanın etrafına toplanırlar.)