Göbek Fıtığı (Herni)

Göbek fıtığı olan bir bebekte, bebek ağladığı, öksürdüğü, ya da gerindiği zaman göbek deliği çevresinden dışarı doğru şişen yumuşak bir çıkıntı dokusu vardır.

Doğumdan önce tüm bebeklerin kan damarlarının göbek kordonuna ulaşmak için geçtiği bir delik vardır. Bazı durumlarda (beyaz bebeklere kıyasla siyah bebeklerde) bu delik doğumdan sonra tamamen kapanmaz. Sorun göbek deliği çevresindeki halkayı bir araya getirememekten doğmaktadır. Sonuçta az bir miktar bağırsak göbek deliğinden dışarı kayar.

Diğer fıtıkların aksine göbek fıtığının tehlikesi çok azdır. Bebek altı aylık olmadan önce ortaya çıkanların çoğu bebek bir yaşına girdiğinde yok olur. Fıtık gittikçe daha büyümedikçe çocuk 5 yaşına girene kadar zamanla iyileşmedikçe veya herhangi bir engel oluşturmadığı sürece ameliyat nadiren gereklidir.

Göbek fıtığı göbek deliği etrafındaki halkanın ortaya toplanamamasından dolayı oluşur. Bu durum öksürme, gerilme ve ağlama esnasında daha da dışarı çıkan yumuşak bir çıkıntı ortaya çıkmasına neden olur.

Dikkat: Bu tip kitle görüntü açısından endişe yaratırsa da tıbbi açıdan problem çıkarmaz . Küçük delikler birkaç ayda iyileşirken, büyük deliklerin iyileşmesi iki yıla kadar sürebilir.

Bel sargıları, yara bantları ve yapışkan uçlu bantlar güncelliğini kaybetmiştir ve etkili olmayan yöntemlerdir. Ayrıca deriyi tahriş edebilirler.

'En iyi tedavi hiç tedavi etmemektir!! 'Göbek fıtıklarını ameliyatla düzeltmek basit, güvenli bir yoldur, fakat yalnızca anneyi ve babayı rahatsız eden büyük ya da büyümekte olan delikler için geçerlidir.

Ancak
fıtık içeri itildiğinde içeri girmiyorsa,
aniden büyümeye başladıysa,
bebek ağlayınca fırlıyor ve
bebekte kusmaya neden oluyorsa
doktora başvurun.

Göbek düşmeden önce geçici olarak dışarı fırlayan göbeği fıtıkla karıştırmayın. Fıtık bebek ağladığında dışarı fırlar, göbek fırlamaz

__________________
Havale

Konvulziyon olarak da bilinir. Havale terimi genellikle çocukluk çağı için kullanılır. Erişkinlerde bu bozukluk ise epilepsi olarak adlandırılır. Çırpınma, kasılma ile görülen krizler 'konvulziyon (havale)' olarak ifade edilir. Bu tür belirti vermeyenlere 'nöbet' denmektedir. İnsanların yüzde 4-5'i yaşamları boyunca bir kez konvulziyon geçirir. En sık görüldüğü yaşlar hayatın ilk 5 yılıdır. Ani, geçici, bulgusuz konvulziyonlar veya tekrarlayıcı konvulziyonlar (epilepsi) olmak üzere 2 türdür.

Ani, geçici konvulziyonlar:
Febril (ateş nedenli) konvulziyonlar: 6 ay ile 2 yaş arasındaki bebeklerde, ateşten kaynaklanan havaleye oldukça sık rastlanır. Herhangi bir ateşli hastalık sırasında, bebek havale geçirme riski taşır. Çünkü çocuğun 6 ay - 2 yaş arasında sinir sistemi henüz tamamen olgunlaşmamıştır ve çok hassastır. Havalenin tekrarlama şansı fazladır, teorik olarak her ateş yükselişi havaleye yol açabilir. Ama ateşin çok hızlı yükselmesi en önemli faktördür. Burada aileden gelen bir eğilim de söz konusu olabilir.

Havalenin belirtileri: Çocuk aniden sararır, bilincini kaybeder vücudu katılaşır. Gözleri döner, kol ve bacaklar ve yüzde sarsıntılar olur. Birkaç dakika sonra kriz biter. Çocuk sesli olarak nefes alır, gevşer ve uyur. Çoğu zaman kriz, hafif bir sertleşme, birkaç sarsılma, güçsüz kalıp yere düşme, çok kısa süren bir bilinçsizlik şeklinde ortaya çıkar ve havale geçirdiğini anlamak mümkün olamaz.

Bu hafif krizlerde, gözlerin devrilmesi çocuğun bilincini kaybettiğinin kanıtıdır. Havalenin görünüşü korku vericidir ama tehlikeli değildir. Havale geçiren bir çocuğun ateşini düşürmek gerekir. Üstündeki örtüler kaldırılmalı, 10 dakikalık bir ılık banyo yaptırılmalı, gerekirse banyo birkaç defa tekrarlanmalıdır. Buz torbası koymak, ıslak havluya sarmak da işe yarayacak çözümler. Parasetamol veya aspirin gibi ateş düşürücüler de kullanılabilir.

Doktor gelince eksik yapılmış bir şey varsa tamamlar, kriz atlatılmamışsa gereken ilaçları verir. Kriz geçtikten sonra, doktor çocuğu genellikle hastaneye kaldırır. Çünkü bazı tahliller yapılmasi gerekir. Bu tahlillerde ateşin sebebi aranır. Çoğunlukla ateş, rino farenjit veya grip gibi zararsız bir nedenden kaynaklanır, ama bazen de çok ciddi enfeksiyonlar sonucu ortaya çıkmiş olabilir (idrar yolu enfeksiyonu, menenjit vs).

Havale geçiren bir çocukta, bunun bir daha tekrarlanmaması için önlemler alınmalıdır. Ateşi çıktığı zaman, derhal yukarıda belirttiğimiz şekilde hareket edilmeli, ateşe karşı ilaç verilmelidir. Buna bazen Valium da ilave edilir (ağızdan damla şeklinde 3 kere verilir). Doğru şekilde kullanıldığı zaman Valium tehlikesiz bir ilaçtır. Bu konuda doktorunuza danışabilirsiniz.

Uzun süren, şiddetli bir kriz geçiren çocuklarda, ateş çıktığı zaman alınacak tedbirler yetersiz olabilir. Doktor böyle durumlarda çocuğa 1 sene kadar sürecek bir tedavi verebilir. Bu 1 yaşından küçük olan ve 10-15 dakikalik krizler geçiren çocuklara veya ailesinde sara hastalığı bulunan çocuklara uygulanır.

Havale krizinin çok korkutucu olması, çocuğun hastaneye kalkmasına bile neden olabilmesi aileleri çok endişelendirir. Ama krizden sonra çocuk normal hayatına devam eder.

Ateş nedenli havalelerin sadece yüzde 4'ünde kalıcı tekrarlayıcı konvulziyonlara yani epilepsiye dönüşüm söz konusudur. Böyle bir prognoz gösterebilecek olan ateş nedenli havalelerin ortaya çıkması için genelde şu kriterler geçerlidir:
Ailede epilepsi bulunması
Daha önce geçirilmiş beyin lezyonu
İlk havalenin 1 yaştan önce veya 4 yaştan sonra görülmesi
Aynı enfeksiyon sırasında defalarca havale geçirilmesi
Üçten fazla havale öyküsü
Kalıcı EEG bulguları
Yenidoğan konvulziyonları: Metabolik. Ateşsiz havale çok daha az görülür ve anlamı çok değişiktir. Birçok hastalık buna neden olabilir. Kandaki şeker veya kalsiyum düşmesi gibi biyolojik nedenleri olabileceği gibi beyinde bir zedelenme olanağı da muhtemeldir. Hiçbir neden bulunmamışsa, bu havaleler sara hastalığı olarak kabul edilir.

Kronik Tekrarlayıcı Konvülziyonlar:
Sara (Epilepsi): Havaleye benzeyen krizlerin tekrarlanması ile ortaya çıkar. Bu krizler ateş yüzünden meydana gelen havalelerin aksine, çocukta ateş yokken ortaya çıkar. Bu krizlerde şeker düşmesi, kalsiyum eksikliği gibi biyolojik nedenler yoktur. Önce organik, yani beyinde oluşmuş bir zedelenme varolup olmadığı aranır. Günümüzde MR (Manyetik Rezonans) veya diğer görüntüleme araçlarıyla bunlara cevap bulunabiliyor.

Eğer saranın sebebi bulunamadıysa, buna birincil epilepsi adı verilir. Bu tip hastalar, normal insanlara nazaran daha kolay kasılıp kalabiliyorlar. Bu onların yapısal bir sorunu olarak ortaya çıkıyor.

Sara krizleri çocuklarda çeşitli şekillerde görülebiliyor. En çok görülen şekli tam epilepsi krizidir: Çocuk aniden bilincini kaybeder, vücudu gerilerek kasılır, sarsılmalar başlar, gözler sabit ve devriktir, nefes tıkanır. Birkaç saniye sonra kriz biter. Hasta gürültülü bir biçimde nefes almaya başlar, çocuğun bütün kasları gevşer ve bazen idrar kaçırır. Sonra çocuk uyur ve uyandığı zaman krizi hakkında hiçbir şey hatırlamaz.

Yarım krizler ani kasılma veya gevşeme gözlerin devrilmesi, birkaç sarsıntı şeklinde olur. Sınırlı krizler ise yalnız yüzde kasılma yapar, bilinç yerindedir. Çocuk konuşamaz ama duyar. Bir de uyuma veya uyanma anında geçirilen krizler vardır. Yaşa göre de çeşitli krizler görülür. Üç yaşında bebeklerde absans denilen birkaç saniyelik bilinç kaybı olur. 3-3.5 ay arasında 'fleksiyonlu spazm' denilen krizler ciddidir ve hemen tedavi gerektirir.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/8516-cocuk-hastaliklari-post13105.html

Sara krizi geçiren çocuk tabii ki doktor kontrolü altında olacaktır. Ama şunu da bilmek gerekir ki, artık çocuklarda görülen sara, insanı hayat boyu ilaç almaya mahkum eden tedavisi olamayan bir hastalık olmaktan çıkmıştır. Bazı vakalar hem zararsız, hem de geçici bile olabilir.

Bazı şekilleri ciddidir ve ilerleyicidir. Tedavi yolu ile dengelenmesi zor olduğu için bu işin uzmanı olan doktorlar tarafından takip edilmeleri gerekir. Üç yıl boyunca kriz görülmezse, doktor, yavaş yavaş ilaçları keser. Tedavi boyunca ilaçlar bir gün dahi aksatılmamalıdır ve doktorun onayı olmadan katiyen kesilmemelidir.

Bazı krizler sürekli ışıktan kaynaklanır (TV ekranı, video oyunları, bilgisayar gibi). Bu çocuklara çok düzenli bir yaşan kurmak gerekir. Özellikle uykusuz kalmamasına dikkat edilmelidir. Bunun yanında çocuk normal bir okul hayatı sürdürmelidir, aşırı koruma altına alınmamalıdır. Kendi yaşıtları ile normal sınıflarda okutulmalıdır. Bazı zor durumlarda çocuk ve ailesinin psikolojik destek alması gerekebilir. Çocuk normal oyun ve spor aktivitelerine katılabilir. Kontrol altında olmak şartıyla yüzme sporu da yapabilir.

Epileptik çocuklar, çoğunlukla duygusal ve psikomotor açıdan normal ve uyumlu bir şekilde gelişirler.




Hepatit A ve B

Çocuklarda virüs kaynaklı karaciğer hastalığı sık görülür. Bunlar genellikle Hepatit A ve B tipi virüslerdir ve aşıları vardır. Hepatit yavaş yavaş ortaya çıkan ve kendini belli etmeyen bir şekilde başlar. Çocuk yorgundur, iştahı kapanır, karnı ağrır, kusar. Bazen ufak bir döküntü yapar, mafsalları ağrır. Birkaç gün sonra rengi az çok sararır, idrarı azdır ve çok sarıdır, kakası ise renksizdir. Çoğu zaman bu belirtiler çok hafif olur. Çocuk yalnız yorgunluktan şikayet eder. Laboratuvar tahlilleri teşhisin konulmasında yardımcı olur (Transaminaz yükselir vs.).

Hepatit A
Hepatit A virüsünün neden olduğu karaciğer iltihaplanmasıdır. Hepatit B'den daha çok görülür. Hastalık basit bir şekilde gelişir, komplikasyon yapmaz. 2-3 hafta içinde geçer. Tedavisi dinlenmektir.

Bulaşma: Virüs sudan, pis yiyeceklerden, kakadan ve mide yoluyla geçer. En önemli tedbir her yiyeceğin özenle yıkanması, ellerin temiz olmasına dikkat edilmesidir. Bir hasta ile temas edilince gamma globulin iğnesi erken davranılırsa hastalığı önleyebilir. Hepatit A virüsü belirtilerini ortaya çıkmasından 2-3 hafta önce ve hastalığın birinci haftası boyunca enfeksiyon kişinin dışkısından atılabilir. Kan ve salgılar bulaşıcı olabilir.

Belirtiler: Hepatit A ile ilgili belirtiler grip benzerleridir. Fakat deri ve gözler sarı olabilir. Bunun nedeni karaciğerin bilirubinini süzememesidir.
Sarılık
İştahsızlık
Yorgunluk
Hafif ateş
Koyu idrar
Yaygın kaşıntı
Renksiz veya kil rengi dışkı
Risk faktörleri:
Şifa yurdu çalışanları
Huzur evlerinde çalışanlar
Rehabilitasyon merkezlerinde çalışanlar
Ailesinin bir üyesinde yeni Hepatit A enfeksiyonu bulunanlar
Asya, Güney ve Orta Amerika'ya göç veya seyahat edenler
Korunma: Hijyene dikkat edilmelidir. Tuvaletten sonra eller yıkanmalıdır. Eğer etkilenmemiş kişinin kanı, dışkısı veya herhangi vücut sıvısıyla temas edilmişse kirli alan iyice temizlenmelidir. Bu şekilde virüs geçişi azaltılabilir

Aşı: Hepatit A aşısı 2 seferde 1 ay arayla yapılır. 6-12 ay içinde de bir rapel yapılır. Aşı risk grubundaki insanlara tavsiye edilir: Seyahat edenler, kreş personeli, mutfak personeli, ailede hastası olanlar vs. Bebeklerde aşı sistematik olarak yapılmaz, çünkü hastalık zararsızdır.

Hepatit B
Hepatit B virüsünün neden olduğu karaciğer iltihaplanmasıdır. Hepatit A'dan daha az görülür. Bu hastalık daha tehlikelidir; çünkü kronikleşebilir. Kan ve cinsel yolla bulaşır. Aşı, birçok ülkede mecbur tutulmuştur.

Genel olarak Hepatit B seksüel geçişli hastalık olarak değerlendirilir. Hepatit B kirli, bulaşmış kan ya da kan ürünleriyle de bulaştığı için 'serum hepatiti' olarak da adlandırılır.

Doktorlar, hemşireler, acil durum personeli gibi sağlık çalışanları ve kan ile çok kolay bulaştığı için damar içi ilaç kullanıcıları (bağımlıları) hepatit B açısından yüksek risk grubu içindedirler.

Hepatit B'li anneden doğum öncesinde cenine geçiş diğer bir geçiş şeklini oluşturmaktadır.

Hepatit B virüsüyle bir kez enfekte olmuş kişilerin yaklaşık yüzde 10'unda kronik kalıcı enfeksiyon (kronik taşıyıcı durum) gelişir. Bu gruptaki insanların bir kısmında siroz veya karaciğer kanserine götüren yavaş fakat ilerleyici karaciğer hasarı gelişir.

Hepatit B uzun bir kuluçka dönemi dönemine sahiptir. Erken belirtiler çeşitli deri döküntüleri ve eklem ağrısı olabilir. Sistemik belirtiler ateş, kırıklık ve karın ağrısı veya rahatsızlığını içerebilir. Eninde sonunda gözlerin beyazında ve deride sarılık görünür hale gelir. Sarılık çoğunlukla koyu idrar ve kıl renkli (soluk renkli) dışkıyla ilişkilidir.

Hepatit B ciddi bir hastalıktır ve akut evre boyunca ölüm oranı yaklaşık yüzde 1'dir. Rapor edilmiş hepatit B oranı her 10 bin kişiden 2'dir. Fakat birçok vaka belirti vermediğinden, tanı konmamış ve rapor edilmemiş olduğundan gerçek oran daha yüksek olabilir. Her 1000 hamile kadından biri kronik hepatit B taşıyıcısıdır.

Kazanılmış hepatit B enfeksiyonu için en yüksek risk taşıyan insanlar :
Homoseksüel veya biseksüeller
İntravenöz (damar içi) ilaç kullanıcıları
Çok partnerli kadınlardır.
Hepatit B aşısı
Sağlık çalışanları,
Hemodiyaliz hastaları,
Bir çok defa kan transfüzyonu gereken kişiler ve
Yeni doğanlarda
hepatit B'nin azalması için yeterlidir.

Korunma: Hepatit B, kronik enfeksiyon sonrası uzun dönemde yetmezlik ve karaciğer kanseri oluşma sıklığını arttırmakla sonuçlanan akut bir hastalıktır. Bağışlanmış kanların taranması, kan transfüzyonundan sonra hepatit B gelişme olasılığını azaltmıştır. Kan verenlerin ilk taramalar sırasında ilaç kullanımı ve cinsel yaşamları ile ilgili anket doldurmaları gerekmektedir (bu aynı zamanda AIDS geçişine karşı korunmak içinde gereklidir). Kan toplandıktan sonra hepatit B'nin transfüzyon alıcısına geçmediğinden emin olmak için kanda birkaç serolojik test yapılır.

Yüksek risk grubundaki insanlar için hepatit B aşısı vardır. Alışılmış güvenlik önlemi olarak, taşıyıcılık durumu bilinmeyen kişilerin kan ürünleriyle temastan kaçınılmalıdır. AIDS için de bu güvenlik sağlanabilir .

Önceden hepatit B geçirmiş veya hepatit B ile enfekte olup aşılanmamış kişilerle cinsel temastan kaçınılmalıdır. Her zaman güvenli cinsel ilişki alışkanlığı edinilmelidir.

Prezervatifler sürekli ve uygun bir şekilde kullanıldıkları zaman hepatit B'nin yayılmasını azaltabilir, hatta yok edebilirler. Aşılanmamışsanız ve cinsel partnerinizin durumundan emin değilseniz her zaman prezervatif kullanmalısınız.

Dikkat: Hepatit B pozitif anneden doğmuş bebeklere, onları enfekte olmaktan koruyan özel bağışıklık dizileri uygulanır. Bunlar hepatit B immünoglobülin, doğumdan hemen sonra hepatit aşısı ve birkaç hafta sonra hepatit aşısının tekrarını içerir.

Belirtiler:
sarılık
yorgunluk
iştahsızlık
bulantı-kusma
tat bozukluğu
karın ağrısı
hazımsızlık
eklem ağrısı
depresyon
kırıklık
hafif ateş
yaygın kaşıntı
soluk veya kil renkli
karaciğer üzerinde nokta duyarlılığı (hassasiyeti)
burun kanaması belirtileri
Tanı/Teşhis:
Pozitif hepatit B yüzey antijeni
Pozitif hepatit B çekirdek antijeni
Yükselmiş karaciğer enzimleri
Karaciğer biyopsisi
Hastalık aşağıdaki test sonuçlarıyla değişiklik gösterir :
Vitamin B 12
RT3U (resin T3 uptake) (kanda resin T3 alımının ölçüldüğü testtir)
PT (serumda protrombin zamanın ölçüldüğü testtir)
idrar porfirini
PBG (porfobilinojen)
Karaciğer sintigrafisi
serum lösin aminopeptidaz
idrar lösin aminopeptidaz
LDH izoenzimleri
LDH (laktat dehidrogenaz)
serum demiri
gama glutamil tanspeptidaz
delta-ALA (delta-aminolevülinik asit)
kompleman komponenti 3
kan sayımı
idrar bilirubini
bilirubin
AST (aspartat transaminaz)
ALT (alanin transaminaz)
alfa fetoprotein
ALP (alkalin fosfataz) izoenzimiALP
aldolaz aalbümin
5'nükleotidaz
Tedavi: Akut hepatitin spesifik tedavisi yoktur. Belirtiler ağırlaştığında akut faz boyunca istirahat önerilebilir. Akut hepatitli insanlar alkol ve diğer karaciğere zararlı olan maddelerden kaçınmalıdırlar. Kronik hepatitli bazı insanlar alfa-interferon tedavisine yanıt verebilirler

Prognoz/Hastalığın gidişi: Akut hastalık çoğunlukla iki-üç haftada yatışır ve karaciğer on altı hafta içinde normale döner. Enfekte insanların yüzde 10'unda kronik hepatit gelişebilir. Hepatit B'li insanlarda karaciğer kanseri görülme sıklığı genel nüfustan daha yüksektir. Hepatit B, akut hepatit B vakalarının yaklaşık yüzde 1'nde öldürücüdür.

Komplikasyonlar/Riskler:
Kronik hepatit
Siroz
Karaciğer kanseri