Haşimoto hastalığı özellikle kadınların başını ağrıtan bir tiroid problemidir.

Tiroid bezi, bu hastalıkta kendi bağışıklık sisteminin ürettiği antikorların saldırısına uğrar. Haşimoto hastalığına yol açan antikorlar, tiroid bezinin önemli bir bölümünü tahrip edebilir. Bunun sonucu, tiroid hormonu üretiminin azalmasıdır. Tiroid hormonu yapımı azalınca tiroid yetmezliği başlar.

Tiroid yetmezliği (hipotiroidi) öncelikle kolay kilo almaya yol açıyor. Haşimoto hastaları kolay kilo alıp, daha zor veriyor. Kilolarını yönetmede zorlanıyor. Kabızlığa da sık rastlanıyor. Kabızlık hemoroit şikayetlerinin sıklaşmasına neden olabiliyor. Haşimoto ile gelişen hipotiroidi, hastaların bir kısmında cinsel isteksizlik, yorgunluk, hatta depresyona neden oluyor. Hipotiroidi bu hastalarda saç ve cilt bozukluklarının, tırnak sorunlarının sıklaşmasına sebep oluyor. Tırnaklar kalınlaşıyor, soyuluyor, kat kat ayrılabiliyor. Saç ve tırnaklar parlaklığını kaybediyor. Saçların dökülme hızı da artabiliyor. Bu hastalarda cilt kuruması ve parlaklığında azalma gibi sorunlar da sık görülüyor.

TEHLİKELİ SONUÇLARI DA VAR

Bunlar haşimoto hastalığının can sıkan, ama çok da ciddi olmayan etkileridir. Ancak haşimoto hastalığının yol açtığı daha önemli problemler de var. Bu hastalarda kolesterol yüksekliği görülebiliyor. Tiroid bezinin papiller tip kanserleri daha sık görülüyor. Bu nedenle haşimoto hastalarında belirlenen nodüllerin, kanser olup olmadığını araştırmak için ince iğne biyopsisi yapılması gerekebiliyor. Haşimotonun bazı hastalarda unutkanlığa hatta bunamaya neden olabileceği de belirtiliyor. Haşimoto hastalığında ortaya çıkan bu durum "mikropsuz bir beyin iltihabına" benzetiliyor. Bu soruna kanda antikor düzeyi çok yüksek olan hastalarda daha sık rastlanıyor.

KİMLER RİSK ALTINDA

Haşimoto hastalığı orta yaşlı kadınlarda daha sık görülür. Hamilelik sonrasında ve menopoz başlangıcında ya da genç kızlığa ilk adımlarım atıldığı ergenlik dönemlerinde hastalığa rastlanma sıklığı artar. Stresli dönemlerde, korku, endişe, telaş ve heyecanların yoğun olduğu durumlarda haşimotonun genetik eğilimi tetiklenir. Haşimoto hastalığının bazı hastalarda genetik kökeninin de olabileceği biliniyor.

Bu hastalığın belirlendiği kişilerin anneleri, kızları ve teyzelerinde de hastalığın araştırılması tavsiye ediliyor. Bunun için en sık kullanılan testleri HS-TSH, Anti-TPO ve Anti-TG testleri. TSH değeri 3,5’tan yüksek olan kadınlarda rutin olarak Anti-TPO testinin yapılmasını önerenler de var. Eğer anne, kız kardeş veya teyzenizde haşimoto tanısı varsa, bu testleri yaptırmayı düşünebilirsiniz.

Hipertansiyonun 5 temel zararı var

Hipertansiyon, kan damarlarında basıncın artması anlamına geliyor. Bu durumu evinizdeki musluklara su taşıyan su borularındaki veya bahçenizi suladığınızın hortumdaki basıncın artması gibi de düşünebilirsiniz. Basınç artışının boru veya hortumda tıkanma ya da patlamalara yol açabilmesi gibi, hipertansiyon da damarlarınızda tıkanma veya patlamalara neden olabiliyor. Özellikle damar yönünden çok zengin olan kalp, böbrek, beyin, göz gibi damarlar daha sık zarar görüyor.

İşte bu nedenle hipertansiyonun en önemli problemleri bu organlarda ortaya çıkıyor: Kalp yetmezliği, koroner kalp hastalığı, kalp büyümesi, kalbe ilişkin zararların en sık görülenleri... Böbrek fonksiyonlarında bozulma ve böbrek yetmezliği de hipertansiyonun korkulan zararlarının başında yer alıyor. Beyin damarlarında meydana gelen daralma ve tıkanmalar bellek bozukluklarından felce kadar değişebilen problemlere yol açıyor. Göz damarlarındaki değişimler ise görmeyi bozuyor, hatta körlüğe bile sebep olabiliyor. Bir diğer önemli zarar da büyük damarlarda meydana gelen yırtılma ve tıkanmalardır.
Kalbinize iyi gelen beyninize de iyi geliyor

Siz bu cümleyi "kalbinize iyi gelen şeyler beyninize ve cinselliğinize de iyi gelir" diye kullanabilirsiniz. Çünkü bu üç organın gücünü artıran, performansını yükselten ve onları genç tutan şeyler genelde aynı... Düzenli ve kaliteli uyku, düşük stres düzeyi, iyi kontrol edilmiş bir beden kilosu, dengeli ve yeterli beslenme, bu üç organa hayat veriyor!

Besinlerde bulunan antioksidanlar, Omega-3 gibi faydalı yağlar her üç organı da güçlendiriyor. Polifenol içeriği yüksek yiyecek ve içecekler bu organların performansını artırıyor.

Nörolojik kökenli bir yorgunluğunuz varsa...

n Öncelikle buna neden olan hastalığın tanısı konmalıdır.

n Mümkün olabildiğince fiziksel aktivitenizi sürdürmeye çalışın. Hareketsizlik hastalığınızın ağırlaşmasına yol açabilir.

n Dengeli ve düzenli beslenmeli ve kilo almamaya özen göstermelisiniz. Obezite zayıf kaslarınızın daha fazla yüke maruz kalması anlamına gelecek, bu da yaşamınızı ve aktivitenizi daha da zorlaştıracaktır. Kas hastalarında fiziksel aktiviteler hastalık nedeniyle zaten kısıtlanmış olduğundan, obezite riski daha fazladır.

n Tanınız miyastenia gravis ise bazı ilaçları (bazı antibiyotikler, psikiatrik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar gibi) kullanmanız yakınmalarınızı artıracak, hatta ciddi sorunlara yol açabilecektir. Bunlardan dikkatle kaçınmalısınız.

n Kas hastalığı tanısı aldıysanız; anestezi uygulamalarının sorunlar doğurabileceğini akılda tutmalısınız.

n Psikolojik stresler (özellikle miyasteni hastası iseniz) sizi olumsuz etkileyebilir. Stresinizi azaltmanın yollarını bulun.

n Aşırı sıcak ve soğuk sizi etkileyebilir, dikkat edin.

Sağlıkta eğitim çok önemli

Sağlık kampanyaları sıklaştı. Son zamanlarda televizyon ve gazetelerde sağlığı korumaya özendiren kampanyaların çoğaldığını görüyor, seviniyoruz. Lenfoma ile ilgili kampanya son derece başarılıydı. Kalp krizi risklerinin azaltılabileceğini anlatan kampanya da oldukça etkileyiciydi. Hepatit C’ye karşı yürütülen kampanyanın da çok etkili olduğunu düşünüyorum. Bunlara şimdi bir yenisi daha eklendi. İsim mükemmel: "Sen Kork, Pnömokok"...

Pnömokok mikrobu çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarına ve zatürreeye kadar gidebilen akciğer enfeksiyonlarına neden olabiliyor. Bu enfeksiyonların aşı ile önlenmesi mümkün. Pnömokok aşısı yaptırarak çocuklarınızı zatürreeden, menenjitten koruyabiliyorsunuz.

Aşı dışında başka önlemler de var: Çocuklara ellerini su ve sabunla yıkamayı öğretmek, onları kirli havalı, sigara dumanlı ortamlardan uzak tutmak, yeni doğanları mutlaka ama mutlaka anne sütüyle beslemek ve kreş, okul gibi toplu olarak bulundukları alanlarda ortaya çıkan enfeksiyonları erken teşhis etmek...

Kampanyaya başarılar, çocuklarımıza daha çok sağlık diliyoruz. En son kampanya "kalın bağırsak kanseri" ile ilgiliydi. Emeği geçen herkese teşekkürler...

Ağırlık çalışması yapmak şart
Ağırlık ve direnç egzersizleri, kasların gücünü artırır. Düzenli ağırlık çalışması yapmak kemikleri kuvvetlendirir, osteoporoz riskini azaltır. Ağırlık çalışmalarıyla kazanılan yeni kas kütlesi, metabolizma hızını yükseltir. Artan her kas kütlesi daha çok istirahat kalorisi harcamak ve daha kolay kilo kontrolü anlamına gelir.

Bu egzersizler yaşlılar için de yararlıdır. Hafif aralıklarla yapıldığında dengeyi destekler, kalp direncini yükseltir. n Egzersiz uzmanı Özcan Kızıltaş

Adet dönemi: Tatlı krizi

Normalde çok dengeli beslenmeme rağmen, adet dönemleri öncesi bir hafta boyunca hem stresli oluyorum hem de karşı konulamaz şekilde karbonhidrat ihtiyacı duyuyorum. Bu dönemlerde ortalama 1-2 kilo alıp sonra bu kiloları vermek için çabalıyorum. Ne önerirsiniz?

Adet döneminde birçok kadının yaşadığı problem, aşırı karbonhidrat ihtiyacı, özellikle hamurlu, çikolatalı tatlılara karşı yoğun istek, halsizlik, gerginlik, şişkinlik ve tabii ki kilo artışıdır. Adet döneminde hormonal değişimler sonucu vücutta su oranının artması ile 1-2. kg artış olması normal karşılanır. Bu dönemde günlük kaloriyi çok fazla etkilemeyecek şekilde tatlı ilavesi ile biraz kendinizi rahatlatabilirsiniz.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/48810-hasimoto-hayatin-tadini-kacirir.html#post99140

3-4 gün öncesi, 5-6 gün adet dönemi ve sonrası derken her ayın 2 haftasını 2 kg. fazla, kalan 2 haftasını kendi kilonuzda geçiriyor olabilirsiniz. Meyve bu dönemde sizi rahatlatmıyorsa, puding veya dondurma yemenizi tavsiye ederim. Hamurlu tatlılara yönelmektense, sütlü bir tatlıyı tercih edin. Ve mutlaka yürüyüş yapın (özellikle adet dönemi sonrasında).

2 hafta boyunca 3-4 tatlıyı geçmeyin. Ekmek grubuna (pilav, makarna) yüklendiğiniz gün olursa, aynı gün tatlı yemeyin. Adet dönemi sonunda eski kilonuza geri dönebiliyorsanız sorun yok demektir. Ayrıca bu dönemde su atımını sağlayacak bitkilerden yararlanabilirsiniz. Sıvı miktarının artışı, fiziksel aktivitenin artışı ve düzenli yeme ile iştahınızı dengelemeye çalışın.

Uykunuzu ve kilonuzu izleyin

Uyku ile kilo alımı arasında ilişki olduğunu biliyorum. Az uyumak gibi çok uyumak da kilo nedeni olabilir mi? Annem emekli olduğundan bu yana uyku saatlerini artırdı ve kilo almaya başladı. Bu bir neden olabilir mi?
Son yıllarda yapılan bir çalışma, çok fazla veya çok az uykunun sağlıksız kilo kazanımında büyük rol oynadığını göstermektedir. 276 yetişkin birey ile 6 yıl süren çalışmanın sonuçlarına göre;

n Az uyku uyuyanların (günde 5 saatten az) yüzde 35’inin, normal uyku düzenine sahip bireylere göre 6 yıllık periyod sonunda ağırlıklarında 5-6 kilo artış olduğu,

n Çok uyku uyuyanların (günde 9-10 saat) yüzde 25’inin, normal uyku düzenine sahip bireylere göre 6 yıllık periyod sonunda ağırlıklarında 5-6 kilo artış olduğu,

n Az uyku uyuyanların yüzde 58’inin bel çevresinde, çok uyku uyuyanların yüzde 64’ünün de vücut yağ yüzdelerinde artış olduğu saptanmıştır.

Annenizde başlamış olan kilo değişiklikleri uyku saati artışı veya iş yaşamına göre azalmış olan fiziksel aktiviteyle ilgili olabilir.