AHMET MUHTAR MERTER’İN TORUNU
-Siz umreyi önemli bir terapi unsuru olarak kullanıyorsunuz.
Evet. Yeni sosyoterapi metotları bunlar. Mahzun olmamak, yani depresyona girmemek ve korkmamak için, ki bu çağ korku çağı, yapmamız gerekenlerden bir tanesi amel-i salih frekansına girmek ve bunu bir terapi metodu haline getirmek. Yani profilaktik olarak bunu yapmamız lazım. Çünkü belirli bir süre sonra, bu ritm devam ederse herkes psikosomatik (psikolojik kökenli fiziksel rahatsızlıklar) bir rahatsızlık yaşayacak. Hastaneye giden hastaların yüzde 60-70’i psikosomatik rahatsız. İşte adam aşırı yükten, stresten, şundan bundan mide ülseri, astım, alerji yaşıyor.
Şimdi biraz gerilere gidelim ve Mustafa Merter’i daha yakından tanıyalım. Merter, bu noktaya, Paulo Coelho’nun Simyacı’sında İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitleri’nin eteklerinde hazinesini arayan; fakat aradığı hazinenin aslında yaşadığı yerde olduğunu öğrenen Endülüslü çoban Santiago’nun hayat hikâyesine benzer bir hayat sürerek gelmiştir. Türk aydınının içine düştüğü durumu göstermesi bakımından da önemli onun hikâyesi.
Kaynak: ReformTürk http://www.reformturk.com/saglik/27373-deprasyona-karsi-umre-tedavisi.html#post52511
Mustafa Merter, bugün adını İstanbul’daki Merter semtine veren bir ailenin ferdi. Kuzey Arnavutluk’taki Bayramsuri adlı bir yerden 150-200 yıl önce İstanbul’a gelen Sipahi Mehmet Efendi’nin torunlarından biri kendisi. Beykoz’daki aile yadigârı meşhur Subaşı Çiftliği’nin sahibi işte bu Sipahi Mehmet’tir. Ailenin en çok tanınanı, Yunan İşgali’ne karşı Trakya-Paşaeli Cemiyeti’nde yüzün üzerinde silahlı adamıyla millî müdafaayı organize ederek önemli roller üstlenen ve Mustafa Merter’in de dedesi olan Ahmet Muhtar Merter’dir. Ahmet Bey, kardeşi Hüseyin Subaşı ile birlikte İstiklal Savaşı sırasında Anadolu’ya silah sevkıyatını da yürütür. Bu hizmetlerinden dolayı hâlihazırda resmi Anıtkabir’de asılı bulunmaktadır. Haznedar Çiftliği’nin sahibi olan aileye buralar padişah tarafından verilmiştir. Sebebi de ailenin hazinedarlık yapmış olmasıdır. Osmanlı’nın, sondan bir önceki vak’anüvisi Lütfi Efendi de, Mustafa Merter’in babaannesi tarafından büyük dedesidir. Yine bu koldan paşalar da çıkarmıştır aile. Merter’in annesi Ayhan Hanım’ın büyük dedesi ise Beylerbeyi Camii’nde müezzinlik yapmış birisidir. Hatta Sultan Abdülhamit geldiği zaman ‘Ezanı Küçük müezzin okusun’ diyecek kadar sesi güzel birisidir o.